ARKADAŞLAR KANALIMA HOŞGELDİNİZ !
...Falan diyerek giriş yapıyormuşum şimdi kendimi tutamayıp :D
Yok yok yapmayacağım.
Öncelikle selamlıyorum tüm forumu, reyzinkçilere hususi bir merhaba.
Son enduro ve ADV motorların arasındaki fark muhabbetinden sonra, bir kaç arkadaş gerek yorum ile gerek özel mesaj atarak, 2 zamanlı ve 4 zamanlı motor farkı nedir anlatır mısın diyenler oldu, yıllardır sürdüğüm, gerek sahibi olduğum gerek denk gelip kullandığım 2T ve 4T motorların kullanım olarak farklarından da bahsetmeye çalışacağım.
Muhtemelen forumun büyük çoğunluğu temel farklarını ve terimlerini biliyordur, ama ben hiç bir bilgisi olmayan, bu işte yeni olan birine anlatıyormuş gibi anlatmak istiyorum.
Çünkü direkt ayrıntıya girersem bilgisi olmayanların en ufak bir şey anlayabileceğini sanmıyorum, en azından bilenler bildiği satırları atlayabilir
Öncelikle 2 zamanlı (2Stroke) motorlara klavye dilinde "2T" yani 2times kısaltması, 4 zamanlı motorlara da aynı şekilde "4T" kısaltması kullanılır.
Sanal mecrada gördüğünüz 2Stroke, 4Stroke, 2T, 4T terimleri birbirinin kısaltmasıdır.
Şunu belirtmeliyim, 2T motorlara birden çok sınıfta örnek var, Scooter, SS, Cup, Enduro, Cross.
Enduro ve Cross dışında pek bilgim yok onu söylemeliyim.
Ama zaten her sınıfta 2T ve 4T mantığı birbirine %90 oranla benzediği için çok bir şey değişmeyecektir.
Yine de benim sadece Offroad kategorisinden bahsedeceğimi bilin istedim.
Konuyu sindire konuşalım;
4T ve 2T motorları dışarıdan baktığımızda görüntüsünden nasıl anlarız ?
Tek ihtiyacınız olan temel işaret, egzoz boruları.
4T motorların egzoz boruları hepimizin aşina olduğu, baştan sonra stabil genişlikte olan borulardan olur.
2T motorların boruları ise, salyangoz kabuğuna benzemesinden dolayıda "Salyangoz" dediğimiz, egzoz borusunun blok tarafına yakın olan bölmesinde balon gibi, salyangoz kabuğu gibi şişkin ve orantısız şekli olan egzozlardan olur.
Fotoğraflarda da armut gibi belli zaten.
4 Zamanlı.
2 Zamanlı.
Bilmeyen insan için her cevap yeni bir soru doğurur tabi.
"Egzoz farklarını anladık da, neden farklılar ?"
Olağan dışı 2T egzozlarından bahsedelim, neden böyle bir egzoz borusuna sahipler.
2T motorlar 4T motorların verdiği gaz tepkisinin yaklaşık 3 kat fazlasını verir.
Verdiği bu aşırı gaz tepkisi, haliyle daha şiddetli yakıt ateşleme, daha şiddetli piston patlatması, ve daha şiddetli egzoz çıkışı yapmasına sebep olur.
Bloktan gelen ağır basıncı karşılamak ve daha sağlam verim elde edebilmek için havanın motoru boğmadan birikip atılabileceği bir alan oluşturmak amacıyla düşünülen bir tasarım farkıdır.
Ek olarak salyangoz egzozlar, normal egzozlar gibi ağır paslanmaz çelikten yada titanyumdan değil, alüminyumun yada benzeri malzemeler kullanılarak üretilir.
Bu sayede çok çok daha hafif olur, gereksiz ağırlıktan kurtulunur, fakat çok daha dayanıksızdır.
Arazi şartlarında bir kayaya oturmasıyla çok kolay bir şekilde yamulup patlayabilir...
Geri dönelim, bir soru daha;
"2T motorlardan neden daha fazla güç gelir ?"
Bir motorun çalışması için kimyasalın (Benzinin) ısı enerjisine dönmesi, yani yanması gerekir.
Yandıktan sonra ürettiği güçlede pistonları hareket ettirir ve bu işlem rutin ve stabil devam eder, mantık budur.
4T ve 2T motorların çalışma prensibini ele alalım.
4T motorların çalışma prensibi adından anlaşılacağı üzere 4 hamlede gerçekleşir.
1- Yakıt ve oksijen karışımı piston kendini dışarı çektiğinde içeri dolar.
2- Piston tekrar içeri hareket ederek, az önce içeri dolan hava ve benzini sıkıştırır.
3-Sıkışan benzin ve hava kıvılcım ile yakılır, yanma ile oluşan patlama pistonu geri iter ve bu sayede piston krankı çevirip kinetik enerji, yani itiş gücü oluşturur.
4- Pistonun geri dönüşü sırasında egzoz valfleri açık olur ve içerideki gaz egzoz yoluyla dışarı atılır.
Bu bahsettiğim 4 işlem çok hızlı gerçekleşen bir durum, basit tabirle motorunuz rölantide çalışırken duyduğunuz o rutin egzoz sesinin sadece 1 tanesi bu işlemin 4 hamlesinin tamamlandığına işarettir.
Bunu ilk öğrendiğimde, motoru rölantide ısıtan birini görünce sesleri saymaya çalışarak, dakikada kaç kere bu işlemi yaptığını hesaplamaya çalışmıştım
Rölantisi yüksek motorda hesaplamak imkansız neredeyse peşin söyleyeyim :D
Zaten bu her motorun kitapçığında yada teknik özelliklerinde mutlaka yazıyor, ama insan bu devirde kimseye güvenemiyor :D
Gerçi ben hesaplayınca rölantide 1000-1500 devir çeviren motoru, 10.000 devir çeviriyor diye hesaplamıştım bana değil kitapçığa güvenin, benim rakamlar biraz F16'ya falan denk geliyordur muhtemelen :D
Şimdi gelelim 2T motorların çalışma prensibine.
Şimdi aradaki farkı, neden 2T motorların böyle psikopat güç ürettiğini anlayacaksınız.
2T motorlarda emme ve egsoz sübapları yok, asıl meselede burada başlıyor.
Bu motor tipimiz 4T motora göre biraz aksi, agresif ve tersine çalışan bir motor.
4T motorda iki hamlede yapılan Emme ve sıkıştırma işini, tek hamlede yapar.
Nasıl yapar, piston ilk yukarı hareket edişinde üst kısmında dahaca aşağı emilmemiş yakıt hava karışımını, direkt emmeden üst kısımda sıkıştırır.
Pistonun yukarı gitmesiyle, krank da istemsiz vakumlama oluşur, ve karışım bu sefer krank bölümüne dolar.
Sıkışan karışım buji yoluyla ateşlenir ve oluşan patlamadan dolayı pistonu aşağı iter.
Pistonun aşağı inmesiyle egzoz ağzı açılır, oluşan gaz egzoz borusundan atılır.
Piston aşağıda olduğu için taşıma cebiyle tekrar pistonun üst kısmına karışım dolar ve bu işlem tekrar eder.
Evet biraz karışık, mühendisvari muhabbetler, basit özetle.
4T motorun 2 hamlede yaptığı emme ve sıkıştırma işini tek seferde yapar.
Ve sonrasında yine 4T motorun 2 hamlede yaptığı yanma ve egzoz işini tek piston hamlesinde yapar.
Ayrıca bu hamlelere stroke denir...
1- Emme ve Sıkıştırma
2- Patlama ve Egzoz
2 zamanlı motorlar daha kısa ömürlü olur, çünkü patlama ve karışım işi kranka bulaşır.
Krank sürekli yağlama yapmadığı için, krank ömrünü uzatmak adına benzine yağ karıştırılır.
Tabi ki benzine yağ karıştırmak egzoz emisyon açısından neredeyse zehirli gaz oluşturur ve bunu egzozdan doğaya salar.
Bu yüzden çoğu ülkede kanunen trafiğe çıkışı yasaktır.
Ayrıca 2T motorlar, çalışma şiddetinden dolayı kulak parçalayan tiz bir ses çıkartır, elektrikli testere ile sesleri tıpatıp aynıdır çünkü elektrikli testerelerin motoru da 2T'dir ve çoğu insan için rahatsız edicidir.
Ben o çoğu insanın içinde değilim onu belirteyim, bana kalırsa ninni gibi, ayrıca her sabah uyandığım telefon alarmı 2T bir makinenin Flyby sesidir, espri değil ciddiyim.
-----------------
Evet bu işin mühendislik kısmıydı, çoğu kullanıcıyı da pek alakadar etmez.
Meraklıları da genelde bilir
Bana sorulan asıl konuya geleyim, kullanım olarak aralarındaki fark nedir ?
Enduro ve Motocross yarışlarında neden bazı pilotlar 2T bazı pilotlar 4T tercih eder.
Bu konuda 4T motorlar special makinalardır.
4T olmaları gündelik hayatta kullanılabildikleri anlamına gelmez.
Gündelik kullanıma kanunen aykırı bir durumları yok ama, çok masraflı ve ömürlerinin kısa olmasından dolayı gündelik kullanım için tercih edilecek motorlar değiller.
Her ne kadar 4T olsalar da, Tork/Beygir/Ağırlık çizgileri, uzun bir ömür vaat etmeyecek kadar fazladır.
Gündelik kullandığımız motorlarda kabaca atıyorum, 250cc bir motorda 20-30 beygir güç, 20-40Nm civarı tork olur.
Ama special 4T 250cc bir motorda 40-60 beygir güç, 50-70Nm civarı tork olur.
Haliyle bu kadar ufak bir blok içine bu kadar güç sıkıştırılınca, doping almış bir insan gibi, çok güçlü ama kısa bir hayatı olur
Ayrıca 2T ve special 4T motorlarda Kilometre değil Saat usulü ömür hesap edilir.
Satış ilanlarında "Temiz 20k kilometrede" yerine "Temiz 70 saatte" yazar.
Arazide, gittiğiniz mesafeden çok, nasıl gittiğinizin önemli olmasında bu duruma etken tabi.
Mesela, dahaca 5 kilometre kullandığım special bir motoru, sadece bir yokuşu çıkarken 2 saat boyunca redline'da zorlamış olabilirim değil mi ?
Bu saat sistemi kontak açıldığı an başlar, stop ettiğiniz an duraklar.
Bu kadar güçlü motorların, olduğu yerde rölantide çalışması bile, parçalarına hatırı sayılır yorgunluk ve zarar vermesi anlamına gelir.
Gündelik kullanıma uygun motorların 3-5 senede 1 değişen piston segmanları,Bu motorlarda kullanıma göre 20 saatte değişir.
20 saat yine kullanıcıya ve kullanıma bağlı olarak ayda 1 defa bile değişme gereksinimi duyabilir.
Bu işin neden masraflı olduğunun en sıradan örneğidir bu
Çoğu offroad kullanıcısı olmayan motorcular, offroad'un en büyük masrafının düşme kalkma yüzünden yaşanan, manet, peg, grenaj vs. olduğunu düşünür, eğer sadece günlük manet peg vs. almak yetseydi, gündelik hayatımda bile special tercih ederdim
4T special motor olarak en uzun süre kullandığım Ktm exc 250-F olmuştu, uzun bir süre şehir dışında yaşayacak olan bir arkadaşım, "Al kullan yatıp çürümesindense müşterisi çıkana kadar bakımlarını yapar kafana göre takılırsın" diyerek, sağ olsun güvenip bırakmıştı bana, sonrasında yine müşterisini ben bulmuştum tabi.
4T special, 2T motorlara göre daha uzun ömürlü daha az bakım ister, fakat ustalığı ve tamiratı 2T motora göre işçilik açısından daha zahmetlidir.
4T Bloklarda 2 kat daha fazla parça, ve daha karmaşık mühendislik var çünkü.
Offroad'un içindeyseniz sürekli usta kullanma gibi bir durumuz yok.
Yani en azından aylık 10 bin lira geliriniz yoksa eğer, bir süre sonra "Lan yeter ama iliğimi kuruttun" demeye başlıyorsunuz ya motora ya ustaya
Elinizden maksimum ne geliyorsa kendiniz yapmaya çalışır, hatta bilmediğinizi öğrenmeye çalışırsınız, sizi ustalığa "Zorla" iten yegane bir sektör offroad )
4T motorlar genelde Motocross pilotlarının tercihidir, topspeed'i 2T'ye nazaran daha iyi olduğu için, motocross pilotları düzlüklerde elde edebilecekleri hızdan kaynaklı tercih ederler.
Motocross pistte yapılan bir spor olduğu için rampa ve ondula dışında engel barındırmaz, yokuş, tepe, kaya gibi unsur pek bulunmaz, istisna Mx-GP pistleri var bunların bazen bulunduğu, onlarda bir elin parmağını geçmez.
Malum, bir yarışta saliselerin hesabı yapılır.
Hem, motocross çok fazla zorluktan ziyade, beceri yetenek üzerinedir, örneğin bir rampadan atlarken "Knife" yapmak, "Whip" atmak, "Spin" atmak ; Güven, Özveri, Tecrübe ister
2T motorlar daha çok yüksek Tork ve çekiş gücü olduğu için, motocrossda bir tık daha yavaş ve gereksiz bulunur.
Diğer bir kardeş sınıfı olan Enduro'da (enduro yazarken elim ayağım titriyor), düzlük yok denilecek kadar az olur.
Topspeed önemsizdir, çünkü enduro yarışlarında yokuş çıkmak için sıra bile beklendiği olur, önümüzdeki pilotun yokuş denemesini izlersiniz, kendinize yol çizer, onun yaptığı hataları fark edip "Orda ivme alınacak köşe yok, ben şuradan deneyeyim o zaman" dediğiniz anlar olur.
2T tercih edilir çünkü hayvan yüküyle çekiş ve tork'a ihtiyacınız olur.
Abartısız şekilde, yeri geldiğinde dümdüz toprak bir duvara çıkmanız gerekir, ve o anda 2T motorun gazı verdiğinizde o 5 saniyelik lastiği yırtıp atan gücüne ihtiyacınız olur.
Yeri geldiğinde, hızlanacak hiç bir mesafeniz olmayan bir noktada, olduğunuz yerden tek hamlede gaz verip kayaya çıkabilecek güce ihtiyacınız olur.
Hissiyat olarak, 4T special motorlarında ciddi anlamda enteresan tepki ve torkları olur.
MxGP turnuvasında start alırken pilotların daha kalkış yapmadan gidonu yere bastırdıklarını fark edersiniz.
Yapabilecekleri maksimum sert kalkışı yapmak için bütün ağırlıklarını ön tekere verirler, çünkü aksi halde 2 metre ilerleyemeden oldukları yerde salto atarlar.
Kaldı ki, bütün ağırlıklarını gidona vermelerine rağmen kalkış anında yinede ön teker yerden kesilir.
Motorun üzerine binmeden elciği hızlı bir şekilde çevirdiğinizde neredeyse hiç ileri hareket etmeden oldukları yerde takla atabilirler.
Tahmini rakamlarla 3.000 - 4.000 devirlerde gazı sert verirseniz de takla atabilirler.
Kalkıştaki sertlikleri insanı korkutacak cinstendir.
Youtube üzerinden xfighters, Redbull freestyle gibi etkinlikleri izlerseniz fark edersiniz, 10 metrelik dar bir alanda hızlanıp, rampadan fırlayarak 10-15 metre yüksekliğe ulaşacak ivmelenmeleri vardır.
Evet düşününce bir hızı bir R1- H2 - ZX10R'da çok rahat yapabilir ama bir tarafta litrelik dünyanın en hızlı kara araçları, diğer tarafta 100 kiloluk maksimum 450cc olan motorlar var.
Bir tarafta 4 silindir, ağızlarına kadar teknoloji dolu makineler, diğer tarafta tek silindir, en büyük teknolojisi elektrikli marş olan motorlar var
Tabi ki kulvarlar çok farklı, neredeyse birbirine yabancı dünyalar, burada değinmek istediğim konu, bilmeyenlere oyuncak gibi görünen bu special makinelerin, insana hayatı çok rahat işkence edebilecekleri.
"TT Closer to the edge" belgesel filmini izleyenler varsa bilir, kişiyi yanlış hatırlıyor olabilirim affola. Ian Hutchinson olması gerek, bir cümlesinde "TT için eğitimlerimi motocross üzerinden yapıyordum, çok tehlikeli ve riskli olduğu için bıraktım, uzun süredir asfalt pistte supermoto ile yapıyorum."
Motocross çok tehlikeli ve riskli diyen bu adam, Isle of man TT yarışında 5/5 yapıp tarihe adını kazıtan bir adam.
320km/s hızlarda sokak şartlarında yarışan, ama motocross çok tehlikeli ve riskli diyen biri.
Aynı şekilde Valentino Rossi'nin biyografik belgeselini izleyenler bilir.
"Ilk olarak çocuk yaşlarda Motocross kulvarında yarışmaya başladım, ama babam çok tehlikeli olduğundan dolayı bırakmam için baskı yaptı. Bende aynı fikirdeydim, sonra MotoGP için yarışmaya başladım." gibi bir cümle kuruyor.
Marq Marquez, MotoGP eğitimlerinin neredeyse tamamını cross veya supermoto pistinde yapar.
Burada anlatmak istediğim, "Bakın en zoru bu, diğerleri basit" falan gibi bir şey değil.
Affedersiniz bir sidik yarışı derdinde değilim.
Sadece diğer sınıfların Enduro ve motocross yarışlarına "Eğlenmek için güzel yaa" gözüyle bakmaları.
Asfalt lastikleri ile diz yerde gezen herhangi birisi varsa aramızda, aynı asfaltta dişli lastik ile sadece 20 derecelik açıyla viraja girip asfaltı öpmeden çıksın, ıslıklarla ayakta alkışlar tebrik ederim, o dişli lastiklerle asfaltta neredeyse peg sürten adamlar tanıyorum ve bu adamlar asfalt lastikli SS yada naked makina ile asfaltta viraja girince bir elleri ceplerinde viraja girip manzarayı izlerken şarkı söyleyebilecek adamlar.
Anlatmak istediğim, racing sever arkadaşların offroad'u hafife alması ve çocuk işi görmesi çok yanlış.
Her zaman dedim, Arazide orta seviye olan birisi, asfaltta çoğu ileri seviye racing meraklısını yetenek konusunda eze eze geride bırakır.
Ha bana sorarsanız asfalt, pist şartları dışında daha tehlikeli. Çünkü trafikte sizin hiç bir kusurunuz olmasa bile başka birinin hatası yüzünden canınızdan olabilirsiniz.
Siz kusursuz bir sürücü olsanız bile, freni patlayan bir kamyon yada telefonunda CandyCrush oynayan bir sürücü karşısında yeteneğinizin hiç bir değeri kalmaz.
Arazide başınıza gelebilecek her şeyin sebebi kendiniz olursunuz, kendim ettim kendim buldum dersiniz.
Limitlerinizi bildikten sonra sıyrık bile almadan devam edebilirsiniz.
Trafikte arazici tayfa olarak çoğumuz apaçilik yaparız kabul ediyorum, bunun sebebi arazi öz güveni. Arazide öyle boktan şartlara rağmen motor sürüyoruz ki, asfalta çıkınca anormal bir kolaylık ve özgüven geliyor.
Mesela hiç trafikte tedirgin giden Enduro'cu yada Cross'cu gördünüz mü ? Sanmıyorum.
Adam arazide günde 10 defa yuvarlanıyor ortalama, adam hava da 2 takla attıktan sonra bu pozu veriyor;
.... bu adamı neyle korkutacaksın trafikte ?
En basit örneği, racing sürücüsünün, gördüğünde hatim indirdiği o asfalta taşmış hafriyat pisliği, Arazide süren adamın dikkatini çekmez, umurunda olmaz.
Adam zaten çakılda toprakta kayada tozda sürüyor, yola dökülmüş mıcırı takar mı ?
Yada asfalt motorlarının ödünü koparan çukurlar ve kasisler.
Ben en son ne zaman kasiste fren kullandığımı hatırlamıyorum, tam tersine gaz açıp ayağa kalkıyorum.
Çukur umuruma gelmiyor çünkü çukura düşen ön teker tepkisini arazide bir günde 50 defa yaşıyorum.
Düzgün bir yolda seyir halindeyken aniden değişen yol şartları umuruma gelmiyor, beni panikletmiyor, çünkü arazide yol sürekli değişiyor.
Kuru toprakta giderken köşeyi döner dönmez çamurda, yada betonda giderken birden kaygan çimende bulabiliyorum kendimi.
Belki çoğu insana yanlış gelir bu düşüncem ama, dünya para verip aldığınız ileri sürüş eğitimleri yerine, ara sıra araziye çıkın.
Asfalta indiğinizde yaşayacağınız o rahatlığı hissedince ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Konu saptı evet farkındayım.
Belki gereksiz laf kalabalığı olmuş olabilir, sıkılan okumayı bırakmıştır çoktan.
Bırakmayıp sonuna kadar okuyan, okuduğuna pişman olan ver değerli vaktini çaldığım birileri varsa affola.
Yine de haksızlık etmeyin, trol muhabbetlerden, yada "Binniknen başlıycam ölür müyüm?" muhabbetlerinden daha vasat olmadığını düşünüyorum.
Gerçi "Binniknen başlıycam" içerikli konulara olan ilginin yarısını zor yakalıyoruz ama sağlık olsun
Bende dahil, milletçe zaafımız var goygoya malum
her neyse, sağlıcakla kalın, bol bol A-E-B2-C vitaminleri ve Omega-3 tüketin, önünüzü hatta arkanızı iyi görün
Hayatta kalmaya gayret edin, motor üzerinde ölmek muhtemelen çoğumuzun kabullendiği bir ihtimal olsa da, siz motor üzerinde yaşlanmak için elinizden geleni yapın.
Motosikletiniz ile bol bol anı biriktirin, toruna torbaya kasıla kasıla anlatacağınız anılar biriktirin, yollar gidin, fotoğraflar saklayın.
Yıllar sonra dostlarınızı ailenizi sizden bahsederken, geçmiş zaman eki kullanmak zorunda bırakmayın.
"Bak bu Amcan/teyzen eski motorculardandır he" dedirtin.
"Arabacılar" ile takışmamaya çalışın.
Rahmetli Barkın abinin, işaret parmağını bize sallaya sallaya söylediklerini hatırlayın sık sık.
"Biz onlardan daha akıllıyız, daha yetenekliyiz, daha cesuruz. Hayatta kalın, bir ömür boyu motosiklet sürün, görüşmek üzere."