Merhaba,
İki ay önce "Avrupa gezisine başladım!" başlıklı konu açmıştım, yurtdışına çıkarken... Şimdi döndüm ve sizlere uzun uzun bu geziden bahsedeyim.
Ben Batuhan, 26 Nisan 1995 Aydın/Nazilli doğumlu bir egeliyim. Yola çıkarken 22 yaşındaydım, döndüğümde 23 yaşına girdim. Herkesin vardır hayalleri, benimde yıllardır yanıp tutuştuğum bir hayalim vardı. Motosikletimle uzak diyarlara gitmek...
Zor bir hayal. Çok zor bir hayaldi bir öğrenci için. En ucuz kalınacak hostel 10 Euro'dan desek, günlükte 5 Euro harcamış olsam, bir haftada 500 TL'yi geçkin bir rakam oluyordu. Benim KYK 1 haftada bitiyordu, oda en iyi ihtimalle!
Daha sonra workaway.info adlı siteyi keşfettim... Örneğin sizin bir dükkanınız var, dünyanın herhangi bir yerinde, "gel kardeşim benim dükkanda günlük 3-4 saat çalış, haftada 5 gün, sana kalacak yer vereyim benim evimde" diyor. Bunun gibi bir sürü, binlerce ilan var. Merak edenler siteyi inceleyebilir... Kalma işini çözmüştüm!
Yunanistan yakın olduğu için ilk Yunanistan'daki bir kişiye mesaj atmıştım ve 2-3 gün sonra belirttiğim tarihte müsait olduğunu söyleyip davet etmişti.
Hayatın bana sunduğu fırsatları, değerlendirmek için vakit kaybedemezdim.
Saati ayarlamıştım. Yola çıkılacaktı. 10 Mart 2018!
Sabah 7.30
Evimin önü.
İlk durak Çanakkale, İzmir üzerinden…
Çanakkale’ye kadar çok rüzgarlıydı. Çanakkale’ye az kala.
Çanakkale’de Couchsurfing.com’dan tanıştığım Merve’de kalıyorum. Kendisi sağolsun, beni hiç tanımadığı hâlde evine kabul etti ve çok güzel yemek hazırladı….
Sabah erken kalkmam gerekiyordu, 8 gibi uyandım ve Merve’yle vedalaşıp tekrar yola çıktım…
Feribot.
Yol bitmiyordu…
İlk Yunanistan tabelasıyla karşılaşma!
Türkiye’den çıkış yapıyorum ve maalesef sevgili ülkem çıkarken de “bi son kez geçireyim” diyor ve yurtdışı çıkış harcı istiyor. Onu ödemeye giderken bi oğlum Augustine’yi çekiyorum…
Yunan’a giriyorum.
Girer girmez bir Türk tırcıya rica ediyorum bir fotoğrafımı çekiyor. Hayatımda ilk kez yurtdışına çıkıyorum… Garip hissediyorum.
Navigasyonu açıyorum ve devam ediyorum…
Yakıt almam gerekiyor fakat otobanda hiç istasyon yok. Tabelalarda çıkışa yönlendiriyor istasyon için hep. Birinden dışarı sapıyorum bi petrole geliyorum fakat petrolde kimse yok. Ulan diyorum acaba kendim mi koyacağım? Çok kafam basmıyor, çekip gidiyorum başka petrol arıyorum kasabada.
Sonunda bir shell buluyorum.
Bu arada otobanlar çok pahalı ve sürekli para ödeniyor. Hani 1 kere ödeyeyim tamam diyosun yok öyle… Ayrıca otobanın bazı yerleri çok güzelken, bazı yerleri berbat. Ayrıldım otobandan.
Thessaloniki, yani Selanik’e gitmem gerek.
Tabii ki Serres’e uğramadan olmaz! Az mı yarış izledik!
Baya yorucu bir yoldan sonra Selanik’e vardım…
Kalacağım evin sahibi kadın konum atmıştı. Tam o konuma geldim ve tarif ettiği şeyleri buldum ve motoru park edip çantaları çıkarttım. Fakat internet vs hiç bir şey olmadığı için kadına “geldim” diyemedim. Neyse ki, kendisi pencereden görmüş ve beni almaya indi.
Bu arada ev denize nerdeyse sıfır. Önünde bir cadde var sadece…
Eve girince manzarayı görünce “VUUAAH” dedim bi an.
Eve girince kadın (Caroline), evin anahtarını verdi. Odamı, tuvaleti, mutfağı gösterdi. Mutfaktaki herşeyi kullanabileceğimi fakat bulaşık bırakmamamı istedi.
Bu evdeki görevim sadece evin köpeği zuzubi’yi sabah akşam gezdirmekti, haftada 5 gün.
Zuzubi;
Salon:
Odam:
Mutfak:
Ertesi gün, Selanik’te tanıştığım arkadaşlarla gezindik.
Anton-Vitali-Batu
Fotoğraf çekimi yaptık biraz.
Gece dışarı çıkalım dedik. Bir kaç kişiyle daha tanıştık..
Selanik’in en güzel clubına geldik.
Ulen başka ülkeye geldik, hâla evine kız bırakıyoruz...
Sabah bizimkiler hâla uyuyor…
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:09 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:06 ----------
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:12 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:09 ----------