Binmeye, sürmeye doyamadığımız motosikletimizle yaptığımız Ege Turumuzun ikinci bölümünü de paylaşmak geldi içimden değerli TRKdaşlarım
Bir önceki
gönderimde, Salihli Setmog Motosiklet Festivali Diye Yola Çıktık, Ufak Bir Ege Turu Yaptık diyerek anlatmaya başladığım konuya devam edelim.
Salihli’de festival alanındaki kampımızda karavancı komşularımız vardı ve biz çadırları toplayıp yavaş yavaş motorları yüklerken nereye gideceğimizi ilgiyle ve merakla sordular. Sormakla da kalmayıp önerilerde bulundular. Hatta eski usul haritayı önüne koyduğumda tarif edeceği yolun haritada olmadığını ama gayet zevkli ve eğlenceli, satıh olarak da düzgün ve virajlı bir yol olduğunu söyleyerek başladı tarif etmeye. Manisa ve Menemen üzerinden Aliağa’ya, oradan da Zeytindağ’a kadar gidip, daha sonra Çandarlı’ya yönelerek Denizköy ve Bademli’ye gitmemizi, her ikisinde de güzel kamp yerleri olduğunu söyledi karavancı abimiz.
http://www.izpesinde.net/wp-content/...2_170602-k.jpg
Aliağa Kordon 1
http://www.izpesinde.net/wp-content/...2_170707-k.jpg
Adam Gibi Adam Nam-ı Diğer Tütüncü Murat
http://www.izpesinde.net/wp-content/...2_170628-k.jpg
Aliağa Kordon 2
http://www.izpesinde.net/wp-content/...2-WA0005-k.jpg
Aliağa Kordon 3
Aliağa Kordon’da püfür püfür bir mola verdikten sonra Zeytindağ üzerinden Çandarlı’ya geldik fakat bu kadar güzel yerlerle karşılaşacağımızı hakikaten tahmin etmemiştik. Hatta birkaçımız Bolu’daki yeri yurdu elden çıkarmaya hazırlanıp, buralarda yerleşebileceği yeni evler gözüne kestirmeye bile başladı.
http://www.izpesinde.net/wp-content/...2-WA0016-k.jpg
Çandarlı 1
http://www.izpesinde.net/wp-content/...2_180920-k.jpg
Çandarlı 2
http://www.izpesinde.net/wp-content/...181052-k-1.jpg
Çandarlı 3
Fakat Çandarlı’dan sonraki duraklarımız Denizköy ve Bademli’deki kamp alanları hepimizi olmasa da bir iki arkadaşımızı tatmin etmeyince, motorları Ayvalık Cunda Adasına kadar sürmeye karar verdik. İşin kötü yanı nereye sorduysak boş yer yoktu ve biz 7 kişiydik. Neyse ki teknoloji devreye girdi ve foursquare sayesinde güzel bir otel bulduk. Akşam Cunda Adası’nı gezdik ve otele gittiğimizde ekip ikiye ayrıldı. 4 kişi daha erken dönmek zorundaydı ve 3'üncü gün sabah kahvaltısından sonra arkadaşlarımız bizden ayrılarak Bolu’ya, dönüş yoluna koyuldular. Biz 3 kişi olarak turun biraz daha tadını çıkarmak maksadıyla Ayvalık’ta Sarımsaklı’yı, Şeytan Sofrası’nı ve Cennet Tepesi’ni de gezdikten sonra, istikameti Balıkesir-Bursa üzerinden İznik’e çevirdik.
http://www.youtube.com/watch?v=QtNBpTQwu-8
http://www.izpesinde.net/wp-content/...3_111014-k.jpg
Ayvalık Şeytan Sofrası
http://www.youtube.com/watch?v=PAO5WSG9yVk
http://www.izpesinde.net/wp-content/...3_123030-k.jpg
Cennet Tepesi 1
http://www.izpesinde.net/wp-content/...3-WA0019-k.jpg
Cennet Tepesi 2
http://www.izpesinde.net/wp-content/...3-WA0018-k.jpg
Cennet Tepesi 3
İznik’e gece gelmemiz biraz şanssızlıktı aslında ama İznik Ayasofya Orhan Camii beni adeta büyüledi. 4’üncü yüzyılda yine eski bir kilisenin kalıntıları üzerine inşa edilerek yüzyıllarca Hristiyan tapınağı olarak kullanılan bu etkileyici mabed, 1331 yılında Orhan Gazi’nin İznik’i fethetmesiyle birlikte kılıç hakkı olarak camiye çevrilmiş. Sultan Süleyman Hân-ı Kanunî, 1500’lü yıllarda geçirdiği yangından sonra Başmimaranı Sinan’a, bu mabedi tekrar ihya görevi vermiş ve büyük ölçüde mimarisi de değiştirilen Cami, günümüzdeki haline gelmiş. Bu cennet vatanı bizlere yurt eden atalarımızdan Allah razı olsun, ruhları şad olsun…
http://www.youtube.com/watch?v=bbY1AlNIs5E
Mustafa Topaloğlu mode on
http://www.izpesinde.net/wp-content/...3_213803-k.jpg
İznik Ayasofya Orhan Camii
http://www.izpesinde.net/wp-content/...3-WA0031-k.jpg
İznik
İznik’e geldikten sonra korktuğum başımıza geldi ve Mekece taraflarında çalışma nedeniyle yolun çok çok kötü hale geldiğini; toz, toprak ve çamur deryası olduğunu öğrendik. Biz de Karamürsel üzerinden dönmeye karar verdik. Karamürsel’e kadar çok dar ve eğimli olmasına rağmen, muhtemelen gece geç saatler olduğu için tenha olan yolumuz; Karamürsel’den sonra malum, gayet düzgündü. Fakat Bolu Dağı Tüneli’ni geçtikten sonra adeta buzdolabına girmiş gibi hissettim kendimi
Highway’de depoları bir defa daha tamamen doldurduktan sonra abilerim Bolu’ya giderken, ben de Abant üzerinden sakin şehir (Cittaslow) seçilen Mudurnu’ya döndüm. Dolu dolu 3 gün süren ve 1700 kilometreyi aşan bu seyahatten dönüşümde, sabah ezanıyla birlikte Mudurnu’ya girmiş olmam da ayrı bir güzellikti benim için.