Diğer bir değiş ile fix olmak.
Nedir efendim bu bu sendrom. Öncelik le geçici bir olaydır ve yaşanma süresi 3 ile 12 saniye arasında olduğu belirlenmiştir. Yaklaşık 30 km/s hız üzerinde herhangi bir kara yada hava taşıtının kullanıcının yaşadığı, öngörülemeyen, ne zaman olacağı bilnemeyen ancak, bir yada birden fazla fiziksel ve psikolojik tutarsızlığın aynı anda gerçekleşen sinsi bir sürüş tehlikesidir. Deniz taşıtı kullananlarda bu duruma rastlanmamaktadır.
Şu ana kada bir şey anlaşılmadığının farkında olarak devam ediyorum, bu duruma biz aramızda göz dalması demekteyiz ancak göz dalması ile fix olma arasında çok ciddi bir farklılık var. Gözün dalması herhangi bir dış uyaran ile hemen düzelebilmekte ve o an yaşanan olayın, hareketin devamı sağlıklı biçimde sürdürülebilmektedir. Göz dalmıştır ama diğer duyular açıktır, beyin gelen uyarıları işlemeye devam etmektedir, kesinti yoktur. Durum düzeldiği an kişi kaldığı yerden değil, o an bulunduğu yerden devam eder ve önceki olaylar zaten işlenmiş olduğu için herhangi bir kanıksama yaşamaz. Gözün dalması genellikle göz yorgunluğu ve uykusuzluk ile bağdaştırlır.
Fix olmada ise, ilk olarak göz dalması yaşanır, kişi boş boş sabit bir noktaya bakar, göz bebekleri küçülür hali ile göz bebeği daha az ışık almaya başlar ve genel görüş aşısı daralır. Orta seviye bir glukomi hastasının yaşadığı görme alan kaybı baş gösterir, ancak kişi bunun farkında değildir çünkü beyine giden sinyal işlenmemektedir, kişi kullanmış olduğu aracı sanki başkası kullanıyormuş hatta kullandığı araç bir güç tarafından yönlendiriliyormuş hissi yaşar. Aracı o an itibarı ile sadece kas refleksleri idare etmektedir. Bununla beraber, kişi kendini boşluğa bırakmış, hiçbir tehlike içinde olmadığını hayal etmektedir. Tüm bunlar yaşanırken karmaşık bir olgudur ki kişi kendinde aşırı bir güven hisseder, tehlikelerin farkında olmasına rağmen görmez, risk almak o an için hoşuna gider ve herşey olacağına varır duygusuna kapılır.
Dikkat etmişsinizdir, alkol etkisi altında olmanın verdiği riskler ile bu durum arasında oldukça büyük farklılıklar var. Beyin sadece gözden gelen sinyali işlemediği için diğer tüm konular aynı anda meydana gelmektedir. Öndeki aracın fren lambasının yandığını göz algılar ancak beyin bunun fren lambası değil sadece parlak kırmızı bir ışık olduğunu işler, sinir sitemine yavaşlamak için frenleme yapması gerektiğini iletmez.
Bu durumu birçok kişi yaşar ama önemsemez, önemsediği zaman da zaten başka konularla meşgudür, muhtemelen asfalta, tıbbi personele yada Azrail’e derdini anlatıyor.
Bu durumu yaşayan var ise, bunun sebeplerini yaşam tarzında çözmek durumunda haftada iki defadan fazla yaşıyor bir pisikiyatr merkezinden randevu almalıdır. Yaşam tarzındaki en büyük nedenler uykusuzluk, aşırı fiziki yorgunluk, aşırı tok karnına olmak, uzun süre güneş ışığına maruz kalmak, açık kask ile rüzgar direncine uğramak olarak sınırlandırılır. Ancak bu etmenlerden biri yada birkaç tanesi melankoli, boşvermişlik, aşırı sinir harbi sonrası yaşanan rahatlama, ölümden korkmama hissi, amaçsızlık, hedefsiz seyahat rotasına yol nereye götürürse zihniyeti ile çıkmak ile birleştiği zaman fixed kaçınılmaz hale gelicektir.
Bu duruma yaklaştığını hisseden ama henüz fixed olmayan sürücü, hızlı şekilde göz kırpar ise, başını sağa sola sallar ise, oturuş pozisyonunu daha dik hale getirip biraz gerilir ise durumu kurtarabilir. Yavaşlamak ve kenara yanaşıp durmak çözüm değildir. Kişi kenara yaklaşımaya karar verdiği an zaten fix konumunda olacaktır.
Umarım anlatabilmiş, bir nebze katkıda bulunabilmişimdir.