Köpeklerin tamamen korkunuzu hissettiği için saldırdığını düşünüyorum. Ben sokakta hayvan olmaması gerektiğini düşünüyorum ama sokak köpekleri bana hiç saldırmıyor. Keza her gün işe gidip geldiğim yol görece izbe bir yol ve en az 10 tane köpek denk geliyor. Bazen 3-4lü gruplar halinde ama bir bakış attığım anda havlamıyorlar bile. Galiba deli deliyi görünce çomağını saklıyor.
Belediye araçları çıkacak, çalisanlar toplamaya baslayacak, barinaklara goturecekler.. sırf işin bu kismi bile maliyet zaman ve yer meselesidir. 10 milyonu aşan bir sayıdan bahsediyoruz!! İşin diger kismi kisirlastirma, hastalari tedavi etme ve kisa bir surede olsa barindirma!! Kisirlastirmanin kopek basina maliyetinden haberiniz varmi? Hesap makinasi ile carpin 10 milyon diyelim duz hesap, bunlarin toplanmasi, beslenmesi, hasta olanlarin tedavi edilmesi ve kisirlastirilmasi?? İlac maliyeti? Ekipman maliyeti? Kisa surede olsa besleme ve barindirma maliyeti? Diyelim belediyede 15 tane ameliyat eden kisi var, 10 bin kopek var ufak bir ilce , yine utopik konusuyorum kopegi az, ameliyat edeni cok soyledim sayilarini. Bir kopek ne kadar surede ameliyat oluyor? Anestezi almasi, ameliyat sureci? Sonra bekleme sureci?Turkiyedeki tum belediye veterinerleri sayisini alip, kopek sayisina bolun bakalim?? Herkes isi gucu birakip bu işe soyunsa bile, yillar alacak bir surec, kaldiki ameliyati basarisiz olan, gozden kacan toplanmayan kopekler bu arada uremeyede devam edecek!!
İsrarla anlamak istemiyorsunuz, sayi cok,ilkokul Matematik hesabi ile hesaplayabilirsiniz. Hem maliyeti, hem bu ise bakan kisi sayisini, hemde Zamanı!!
Old Style
Bu ülke nufusu 80 milyon, bu kadar insanın hasta olduğund atedavi olmasının bir maliyeti var Sizin hesabınıza ve mantığınıza göre devlet hastaneleri de kapansın o zaman o kadar masraf yapılmasın.
Naziler de zamanında hasta, engelli vb. kişileri de yahudilerle birlikte gaz odalarına göndermişler çok masraflılar diye. Söylediğinizin bundan farkı yok kusura bakmayın farkında değilsiniz ama bu zihniyete "türcülük" deniyor, ırkçılık'la aynı, belki daha beteri.
Bizim memlekette meseleler konjonktürel rüzgarın estiği yönde görünür kılındığı için, başıboş köpek meselesi de bundan nasibini alıyor elbette...
İşte yine bir rezalet, yine bir köpek saldırısı, yine bir sabun köpüğü gündem ile görünür oldu...
Evet, Ankara Keçiören'de köpeklerin saldırısına uğrayan ilkokul 4. sınıf öğrencisi Tunahan Yılmaz'dan bahsediyorum...hala yaşam savaşı veriyor. Yine beylik laflar, yine timsah gözyaşları, yine ...yapacağız, ...edeceğiz minvalinde sahte vaatler...
Geçtiğimiz yıl da, Antalya'da sahipsiz köpeklerden kaçarken kamyonun altında kalıp yaralanan ve sağ bacağı diz üstünden kesilen Mahra Melin, yaşamını yitirmişti...o dönem de yine beylik laflar, yine timsah gözyaşları, yine ...yapacağız, ...edeceğiz minvalinde sahte vaatler verilmişti...
Bir yıl geçti değişen bir şey yok, bir yıl daha geçecek, yine değişen bir şey olmayacak...
Bu arada sahipsiz başıboş köpekler yüzünden yaralanan, ısırılan, trafik kazası geçiren, aracı parçalanan, hatta köpekten kaçarken araç altında kalarak ölen nice insandan bahsetmiyorum. Neredeyse gündelik yaşamın normal bir formu gibi alışkanlık haline gelip, üstünkörü göz gezdirilen haberlere dönüştü.
Çünkü bu ülkede sahte bir hayvanseverlik, korkunç büyüklükte bir ticaret, devasa bir lobi, müthiş bir sektör peydahlandı...Sorunu her dile getirene hayvan sevmez, cahil, gaddar, hatta tecavüzcü, hatta terörist yaftasını yapıştırmaktan sakınmayan, şirret bir dil yerleşti. İşin fenası, samimi duygularla hayvanları önemseyen bir kesimi de, kendi nobran dillerinin tetikçisi haline dönüştürmeyi başardılar. Buradaki oportünizmi fark etmekte gecikmeyen ünlü tayfası da topa girmekte gecikmedi tabii...dernekçiler türedi, sanal ortamda bağışçılar semirdi, sakat hayvan görüntüleri ile insanların vicdanları kullanıldı, hatta bazılarını kendilerinin sakatladığı anlaşıldı, suç dosyası kabarık magandalar hayvan sevgisi üzerinden servet edindi, belediyeler buradaki reklamın üstüne atladı hemen, vs.
Demem o ki, bilerek veya bilmeyerek, başıboş köpek sorununda çözümü ertelemeye yol açan demagojik dile destek vermek, inanın bu zavallı hayvanlara yarardan çok zarar getiriyor/getirecek. Çünkü ertelendikçe büyüyen devasa bir köpek sayısı, maalesef bizi katlanılması daha zor görüntülerle baş başa bırakacak.
Hepimiz sorumluyuz...
Bir hayvansever olarak net bir şekilde durumu betimlemek istiyorum.
-Sokaklarda başıboş hayvanlar tehlikelidir. Evet belki 100 köpekten 1'i ancak 1 tanesi bile zarar verebilirken diğerlerini tetikleyebiliyorlar. kimse "hayvan insandan şiddet görmüştür vs durduk yere yapmaz" yalanını atmasın. Yapar arkadaşım. büyüme tarzı, ırkı, cinsi, hastalık durumu, açlık durumu her şeye göre yapabilir bunu. yani "tehlikesiz" demek gerizekalıktır.
-Saldıran sokak hayvanına "suçlu" diyen insan da gerizekalıdır. Aldıgı hayvanları sokağa atan bu nedenle popülasyonu yükselten, onların yaşam alanlarını işgal eden, gördüğü hayvana saldıran vuran kesen kışkırtan insanogludur. insanoglu kendi egosu altında ezilmese, parazit gibi yaşamasa şu an bu hayvan saldırıları yaşanmazdı. yani tetiği çeken köpekler olsa da o silahı ona veren yine biziz.
-Hayvan sahiplenme ve sokağa hayvan atma konusunda gerçekten başarısız bir denetim sistemimiz var, bu kadar karaktersiz insanın oldugu dünyada bu kadar serbest bu işlemlerin yapılabiliyor olması da hükümetlerin suçudur.
-Hayvan uyutulması konusuna gelirsek; barınak sayılarının ciddi anlamda coğaltılması ve evet belli bir yaşa gelmiş ya da belli bir süre geçip sahiplenilmemiş ya da şiddet eğiliminden vazgeçmeyen hayvanlar uyutulmalıdır. Bana kızacaksınız ama aynısı insan için de olmalı. Belli durumlardaki insanların uyutulması ya da ötenazi olması gerektiğini savunuyorum.
Hastalık içinde ya da bozulmuş psikoloji içinde sokaklarda yaşan insan ya da hayvanın önce tedavi edilmeye calısılıp mümkünse iyi bir hayat sürmesini sağlamak; yoksa huzura kavusturulması taraftarıyım.
Hayvan üretim yapan insanlara + bunları sahiplendirenlere + bunları besleyenlere indirimsiz 5 yıl kesinleşmiş ceza koyacaksın. üstüne melez olmayan tüm safkan ırkları beslemeyi yasaklayacaksın. o zaman birşeyler düzeltmeye başlayacaktır.
Hepsine katlanabiliyorum da, şu "köpeklerin yaşam alanını işgal ettik" safsatasına dayanamıyorum arkadaş...
Kim, nerede, nasıl, ne zaman uydurduysa bilmiyorum ama bu denli cehalet kokan bir argümana da sorgusuz sualsiz inanılması bana normal gelmiyor...
Evet, doğada yaşayan yabanıl köpek cinsleri var ama onlar zaten bizim şikayet ettiğimiz yaratıklar değil...bunlar kendi doğal yaşam alanlarında gayet de yırtıcı, avcı hayvanlar ve kimsenin de oralara rezidans falan diktiği yok!
https://tr.wikipedia.org/wiki/Afrika_yaban_k%C3%B6pe%C4%9Fi
https://tr.wikipedia.org/wiki/Asya_yaban_k%C3%B6pe%C4%9Fi
Bizim sözünü ettiğimiz; bu görgüsüz hayvan sever kılıklılar yüzünden neredeyse mama markası seçecek kıvama gelmiş, evcilleşmiş, insan eliyle beslenmeye muhtaç hale gelmiş, kendi kendine avlanıp hayatta kalma becerisi olmayan, bütün gün uyuyup geceleri havlamaktan başka işe yaramayan, kendi gibi tiplerle bir araya gelip çeteleşen, tanımadığı herkese saldıran, bütün sokak ve caddeleri işgal eden parazit dolu hayvanlar.
Yahu bunun neresini savunacağız? Hadi savunduk, bu işin sonu nereye varacak? Milyonlarca hayvanı nerede nasıl barındıracağız? Nasıl kısırlaştıracağız? Bunu kim finanse edecek? Neden finanse edecek? Bu ülke kaynakları bu denli hoyrat kullanılmaya müsait mi? Okulu olmayan, sağlık ocağı olmayan, çocuk esirgeme kurumu olmayan, doğru dürüst yolu/suyu olmayan belediyeler milyonlarca lirayı hiç bir işe yaramayan asalak bir türün devamına mı harcasınlar?
Vicdanları okşayalım ama gerçekleri de unutmayalım...
"köpeklerin yaşam alanını işgal ettik"
çok yanlış yorumluyorsun bu konuyu. insanları cehalet ile suclarken aynı konuma düşüyorsun 100 yıl önce vahşice avlanan hayvanların ormanlarına rezidans diktik olayı değil mevzu. ya da yabanıl bölgedeki yabanıl hayvanlar da değil. o konuya girersen zaten bilinçsiz yerleşim, ormanların anasını bellememiz kaynaklı şehir merkezinde yemek bulamadıgı için yürüyen yaban domuzlarına kadar konuyu indirmemiz lazım. o da bizim suçumuz. dikine bina yapmak gerekirsen zenginler mutlu olsun diye buldugumuz her yeşilliğe manzaraya villa dikiyoruz, az katlı apartman dikiyoruz.
Köpek konusu bildiğin sokak köpeği konusu. Öncelikle yapılaşma ile birlikte uzak bölgelere yayılıyorsun. insansız bölgede yaşayan köpek sayısı 1 milyon ise sen bu alanları doldurdukca insansız bölgede yaşayan köpek sayısı 200 bine düşüyor. çoğalmadıgını varsay, köpek sayısı aynı. bölge büyüklüğü aynı. ama evlerin arasında yaşayan hayvan sayısı artmış oluyor.
Yani 10 yıl önce benim karşımda gördüğüm dağda ev yokken su an orası ev dolu. oradaki hayvanlar ne oldu; bu dediğim rakamsal değişime katıldılar.
Benim burada örnekköy denen yerin arkasında baktıgım köpekler varı, 10 tane falan. izbe bir bölge, ne halt ise hiç ayrılmıyorlardı. 3 sene önce oraya da dublex binalar diktiler, şimdi bu hayvanlar başka bölgeye kaçtı. belki de daha şehir merkezine indiler.
yaşam alanı işgali problemi bu.
ormanda tavşan avlayan köpekten kediden bahsetmiyoruz.
Hocam asıl sen anlamamışsın mevzuyu...
Dediğin gibi olsaydı, müstakil yaşam tarzının nirvanası olan Kanada'yı başıboş köpeklerin basması gerekirdi. Parklarında sincaplar yerine köpeklerin dolaşması beklenirdi...
Konumuz basbayağı sahipsiz, kontrolsüz, başıboş sokak köpekleri. Bunun yerleşim alanlarındaki mühendislik tercihleri ile değil, o yerleşim alanında yaşayan insan popülasyonunun normları ile ilgisi var. Henüz uygar bir toplum olmadığımız için de, lafı döndürüp dolaştırmanın bize yararı olmuyor. Çığırından çıkan bir sosyolojik probleme kılıf arıyoruz. Bulamıyoruz tabii...
bu da uzunlamasına yazdıgım yaptırımlar ve insan yapısıyla alakalı bir problem.
Kanada'nın bilinç ve yasaları + yerleşim planı hayvan popülasyonunu kontrolü için yeterli düzeyde demek ki.
Bizim ülkede hepsi allah ne verdiyse öyle devam mantıgı oldugu için su an bu problemi yaşıyoruz. yani bizim bilinçsizliğimizi çarpık kentleşmemiz de destekliyor. bizim ülkede problem sadece yatay dikey olayı değil.
ben başıboş hayvanları savunmuyorum zaten uyutulması konusunda gayet olumlu bir yorum yaptım. ben insanların hiçbir şeyde kendilerine kusur bulmayıp sanki bu hayvanların cogalmasında, sokaklarda yaşamasında hiç sucumuz yokmuş gibi konuşmasına kzııyorum.
Anger clouds judgement and it makes us do things that we end up regretting. Things we can never take back.
Sevgili dostum, başıboş köpek popülasyonu ile şehir plancılığının zerre ilgisi yok. Bir kere bu konuda anlaşalım. Çarpık kentleşme varoşu besler ama bu, sokaklardaki başıboş köpek sayısından bağımsız, oradaki insan bilincinin soruna yaklaşımı ile ilgilidir. Hindistan'la benzer soruna sahibiz ama kent bilincimiz bambaşka mesela. Bizim köylerimizdeki köpeğe yaklaşım ile sonradan görme villa sitelerindeki yaklaşım da bambaşka.
Şu noktada hem fikiriz. Bu mesele ciddi bir yasal düzenleme olmadan çözülmeyecek. Öncelikle şu belirsiz 5199 Sayılı Yasanın uygar dünya normlarına göre değişmesi gerekiyor. Sonra da bu bilinci toplumun tüm hücrelerine enjekte etmek. Sonra yine konuşuruz...
ilk dediğin noktada aynı fikirde değilim. şehir yapılaşma tarzı sistemi tamamen etkiler. çarpık yapılaşmadan hayvanlar bölgelerini değiştirir, bu yapılaşma ile alakalı. çarpık yapılaşma bölgeleri daha bilinçsiz oldugu için mesela hayvan beslenme olayı da sıkıntı, insan profili de. hayvanlar maruz gördüğğü duruma göre şiddet eğilimlerine de yönelir. yerleşim düzenlerimizin hayvanları etkilemediği savı bence tamamen geçersiz.
Anger clouds judgement and it makes us do things that we end up regretting. Things we can never take back.
Konu bu kadar basit aslında, daha doğrusu hangi yönde bir fikre sahip olunacağı bu kadar basit bir ayrımdan çıkıyor. Bu iki tarafın anlaşmasına da gerek yok, mümkün de değil zaten.
Benim yaşantımı regüle etme iddiasıyla benden para alan kuruluşlar var. Bunlar 15 sene önce de görevlerini yapmadıkları için sayıları artan ve "o zamanlar şehir merkezi" kabul edilen bölgede yaşamaya çalışırken zıvanadan çıkan köpekleri, o zamanlar şehir dışı diye kabul edilen yerlere attılar. Şimdi o şehir dışı diye kabul edilen semtlerden birinde yaşıyorum, "şehirde sokak köpeği" diye bakarsam konuya, sığ bakmış olurum. Beni de ormanın yanından geçen yolda yürürken köpek ısırdı, şansa cebimdeki ruhsata geçti dişi etime geçmedi. Aklım çıktı tabi ki ben zaten sokak köpeğinden acayip korkarım, ama kimsenin o köpeği öldürmesini istemem. Çok naif bir insan olduğum falan gibi sebeplerden veya bir takım iyi/kötü sıfatlardan ötürü değil, köpeklerin yaşam hakkının insanlarındakinden az olmadığını düşündüğüm için sadece.
Devlet görevini yapmıyor diye başka bir canlının bir zamanlar atıldığı yerde şimdi devlet oraya da insan yerleştirdi diye öldürmesini adil ya da mantıklı bulmuyorum. Hindistan'da "ev"inin salonunda otururken kaplanlar tarafından kaçırılan çocuklar var. Suçlusunu kaplan olarak görmek ahmaklık olur. Kuyruksuz maymunlardan bir tanesini diğer bir memeli hayvandan üstün görüyorsanız, türdaşı diğer kuyruksuz maymunların hataları yüzünden bu memelinin öldürülmesini normal karşılayabilirsiniz. Ben öyle görmediğim için de bunu doğru ya da normal bulmuyorum.
Çözümün mevcut köpeklere ne yapılacağıyla değil, sonrasında bu konuda ne yapılacağıyla ilgili olduğunu görmek için de zamanında İstanbul'daki tüm sokak köpeklerinin Sivriada'ya atılmalarını hatırlamak yeterli. Ama bu bilgi de yeterli olmaz zira evrimsel kodlarımızda yer alan "akrabalık" hissi her şeyden baskın. Ben nasıl kediyi karıncadan yakın görüyorsam ve bu yüzden kedi gibi köpek gibi genetik yakınlığım olan bir çok memeli canlıyı kuyruksuz maymunların bir tanesinden değersiz görmüyorsam, başka birisi de mensup olduğu kuyruksuz maymun türünü diğer tüm memelilerden üstün veya yakın görüyor bu nedenle onun hayatını daha kıymetli niteliyor olabilir. Lakin nereden bakarsak bakalım sokak hayvanlarını toplayıp öldürmekle bir şey çözülmeyeceği ortada.
"insanı yaşat ki, devlet yaşasın." demiş şeyh Edebali. Anarşiyi desteklemiyorsak insan odaklı düzenlemeler yapmak zorundayız. Örnek vermem gerekirse, İngiltere'de "dog warden" denilen, işi tam da "başı boş/sahipsiz köpekler" ile ilgilenmek olan "köpek bekçileri" istihdam edilmiş.
Aşağıda alıntı yapacağım düzenleme, İngiltere Newcastle şehri otoritelerince bu konuyla ilgili, çevre koruma kanunun ilgili maddesi kapsamında (Environmental Protection Act 1990) başıboş bir köpek ile karşılaşıldığında işlemesi gereken süreci tarif etmektedir. (Google translate çevirisi yaptım vaktim olmadığı için, çeviriye takılanlar asıl bağlantıya bakabilir)
https://www.newcastle.gov.uk/services/environment-and-waste/environmental-health-and-pollution/dog-warden-service#:~:text=Under%20the%20Environmental%20Prot ection%20Act,any%20other%20person%20in%20charge.
"1990 Çevre Koruma Yasası uyarınca, halka açık bir yerde (veya köpeğe izin verilmeyen özel bir yerde) başıboş dolaşırken tespit edilen ve sahibi veya başka bir sorumlu kişi tarafından eşlik edilmeyen köpekleri toplama ve el koyma görevimiz vardır.
Refakatsiz köpekler trafik sorunlarına veya yol kazalarına neden olabilir, çiftlik hayvanlarını endişelendirebilir ve bazen insanlara, hayvanlara, yabani hayvanlara veya evcil hayvanlara saldırabilir. Mülke zarar verebilirler, yiyecek toplayabilirler, kirlenmeye neden olabilirler ve hatta yaralanabilirler, öldürülebilirler veya çalınabilirler.
Sokak köpeğini ihbar etmek için mesai saatleri içerisinde (08.30 - 16.30) Belediye'ye 0191 211 6102 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.
Köpek sorumlumuz başıboş köpek ihbarlarına sadece mesai saatleri içerisinde yanıt vermektedir. Yüklenicimiz mesai saatleri dışında başıboş köpekleri toplayabilir, ancak yalnızca yakalanıp zaptedilen köpekleri toplayabilir. Normal mesai saatleri dışında başıboş bir köpeği bildirmek için bkz. Bir köpek bulduysanız. Konseyin köpekleri mesai saatleri dışında toplama görevi yoktur, ancak hapsedilmiş/gözaltına alınmış köpekleri toplamak için düzenlemeler mevcuttur.
Hayvan yardım kuruluşları ve yeniden sahiplendirme kuruluşları, belirli acil durumlar dışında başıboş hayvanları doğrudan sokaktan veya halktan alamazlar."
yeni taşındığım site binasının kapı camı kırık, kedi-köpek kafasına göre giriyor. Hatta köpekler katlara çıkıp bütün daire kapılarına işiyor; işiyordu bir aralar. ama olur da bi denk gelirsem benim kapıma işediğine hiç acımam ya öldürürüm ya kafasını bacağını kırar kat penceresinden aşağı atarım. karşı çıkacak ittapara da aynısını yaparım.
hiçbir şey benim yaşam alanıma müdahale edemez.
o çoluğa çocuğa saldıran köpekleri de hala zehirlemeyen ya da öldürmeyen de kaypağın önde gidenidir. benim yakınıma köpek saldıracak ben de duracam? tüfek alır gündüz gözü hepsini avlarım.
beslemeye devam et ordan yemek geldiğini bildikleri sürece yemek gelen bölgeden gitmezler
hayvanseverlik oskaktaki köpeği sevmek değildir kendi hayvanın vardır seversin sorumluluğu üstlenirsin sokaktaki başıboş hayvan orası onun yeri değil bir insanın yanı ona sadece yemek vererek iyilik değil kötülük ediyonuz
---------- Mesajlar birleştirildi - 21:02 ---------- bir önceki mesaj zamanı 20:57 ----------
yaw ne anlatıyon dayı cehaletin yüzümüze tokat gibi vurdu
köpekler doğada yaşamaz bunu anla
gördüğün tüm köpekleri zamanında evcilleştirdik ve artık o cins doğada var olamaz avlanamaz kendi başına yaşayamaz insanların bir hevesle alıp sokağa atmalarından ve hükümetin önlemler almamasıyla suriyeli gibi çoğalmaları yüzünden bu haldeler biz biryeri işgal etmedik ona bakarsan dünyanın heryeri ypaılaşmaymış gibi boş yapıyon niye dünyanın geri kalanında böyle birşey yokta TR serverında var sence sizin gibi duyarcılar yüzünden şimdi git aç bitir salamını ver sokaktaki hayvana sonrada hayvanseverim diye gezin ortalıkta
---------- Mesajlar birleştirildi - 21:10 ---------- bir önceki mesaj zamanı 21:02 ----------
bu köpeklerin hepsini toplayıp çatır çatır infaz edilmeleri lazım başka çare yok kısırlaştırmaymış falan filan hikaye gerçekçi şeyler değil bunun bile belli bir maliyet tablosu var ksıırlaştırma dediğin bi cerrahi operasyon hangi veteriner ordusunu görevlendiricen
köpek saldırısından korunmanın yöntemi evinizin çevresindeki köpeklere sizin saldırmanız bu şekilde ordan uzak durmaları gerektiğini bilirler zaten salak değil o hayvanlarda iç güdüsel yemek verilen yeri sahiplenirler hatta çöpün yanına yemek koyulunca onu gidip çöpe atıyorum alışırsa sürekli o çöpün yanına gelmeye başlıyacaklar
aynı şeyi kediler için bile yaparım yan komşum besler durur 10 tane kedi ben bizim bahçeye girdiği an yada motorun üstüne yattığı an elime geçenle geçiririm kafasına
daha öncesinde motorun üzerinde yatan kedi yürürken ön camı kırdı (girdi g*tüme 3k) besleyen komşumlada papaz olduk ne vuruyon diyo bende dedim hayvanın sorumluluğunu alıyosan vurmam sadece beslemekle olmuyo sorumluluğunu al kırılan ön camımı öde bende vurmıyım kovalamıyım dedim ben sadece besliyom ya kırdıysa birşey yapamama dedi uzadı
kısacası bir insanın sorumluluğunda olmayan hayvanlar infaz edilmeli
yazdıklarımdan hayvan düşmanı damgası yemeye bayılıyorum bu arada o çok hayvanseverler evimde 1kedi-1köpek(bahçede)-2muhabbet kuşu - 2 kanarya var ben bu hayvanlar birine zarar verirse sorumluluğu bende
Köpek evcil hayvandır, doğada bir başına bırakıldığında yaşayamaz çünkü avcı değildir. Köpeklerle ilgili sorun insaflı bir kısırlaştırma programı ve sahiplenilmeyle çözülebilir ancak. Tabii ki babar bir kafada olan kişi için en kolay çözüm yok etme ve öldürmedir, sadece hayvanlar için değil. Fakat hayvan düşmanı olan insanlar bu defa da özellikle apartmanda yaşayan hayvanlarla ilgili sorun çıkarıyorlar, yani bu kötü insanların sorunu sokakta köpek olması değil, onlar herhangi bir sebeple menfaatler için kullanamadıkları, iletişim kuramadıkları hiçbir şeyi itemiyor ve hayat hakkı tanımıyorlar. Çocuk seviyorum pozlarına da bakmayın, emin olun ki bu can düşmanı tipler gerçekten hiçbir şeyi sevmezler, sadece içlerindeki nefret ve hazımsızlığı, hayatlarındaki ezikliği ve öfkeyi buldukları en karşı koyamayacak kimselere şeylere kusuyorlar sadece.Hergün üçüncü sayfa haberi olarak okuduğumuz cinayetlerin, saçma sapan sokak kavgalarının, şiddetin faili de ekseriyetler aynı güruhtur, tipik bir prototiptir bu profil. Hedefin ne olduğu önemli değil, kedi ve köpekler ortadan kaldırılsa bu defa da sincaplara ve hatta kelebeklere diş bileyeceklerdir.
bizim insanımız tarihin bilmem kaç yılından beri "hayvansever" olarak bilinir; ama bizim hayvan sevgimiz aslında hayvanı acizleştirmekten ya da saldırganlaştırmaktan fazlası değildir.
kedi beslerler, mıymıntı bi şeye döner. köpek beslerler, ona buna saldırtırlar ya da saldırır ses çıkarmazlar; hoşt dersin kalkıp bi de sana höt derler.
gene kendimden örnek vereyim: iş gereği şehir değiştirdim. bir ev tuttum, giriş kat. sokak eciş-bücüş kedi dolu. bir haftaya eve pire girdi. ilaçlattım, eşyalarım rezil oldu. çıktım ordan, bi siteye geçtim 5. kat, en üst kattayım. yukarıda yazdım, allahın belası köpek ta en üst kata çıkıp binada kapısına işenmedik daire bırakmamış.
Geçen gün motorun üstünü kapatayım diye çıktım binadan tam, hop bi kuş uçtu kapının önündeki yeşilliklere kondu, şerefsiz kedi koştu tuttu. tuttu, hop binaya içeri koştu, hiç sağa-sola bakmadı bile.
Başka bi gün aynı allahın belası kediyi gören köpek har-hor kafa ütüledi; bu ta 5. katta oluyor, dışarıda bahçede falan değil. Şemsiyeyle vurdum, dışarı kadar kovaladım, kaçtı yakalayamadım. tam döndüm içeri girdim, başka bi köpek aheste aheste merdivenlerden iniyor. tam kapıdan çıkarken bi tekme de ona geçirdim.
Sitenin patikaları, dışarıda kaldırımlar köpek bokundan yürünmüyor bile.
Şu son 5-6 yılda iş iyice çığırından çıktı. Sokakta yürüyemiyorsun, motorla belli sokaklardan geçemiyorsun, pencereni açamıyorsun. Boka basmayayım diye gözüm yerde yürüyorum artık.
Köpek, nesli tükenmesi gereken bi hayvan. Doğal yaşamda, besin zincirinde/piramidinde bir yeri yok. "Köpek" denen canlı zaten başka bir hayvanın evrim/mutasyon geçirmiş hali, her haliyle doğaya aykırı. Ama sen gel de bunlara anlat!
Şu an bu konu içerisinde 4 kullanıcı var. (0 üye ve 4 misafir)