Kader konusunda sayın haşmet' e katılıyorum.
Külli ve Cüz'i irade vardır. Motosiklete binmeyerek belli oranda motosiklette ölme riskinizi ortadan kaldırabilirsiniz. Bu sadece motosiklete özgü değildir. Sigara içmezseniz kanser ve kalp krizinden ölüm riskinizide belli oranda ortadan kaldırabilirsiniz. Trafikte hangi aracı sürüyor olursanız olun ölüm riskinizi bunlardan kaçınarak ortadan kaldırabilirsiniz.
Ancak ne yparsanız yapın önünde sonunda bir şekilde öleceğimiz kesindir.
Ben bazen soruyorum çevremdekilere; Motosiklette ölmekten korkuyoruz, trafik kazasında ölmekten korkuyoruz, yanmaktan, boğulmaktan, kanserden ölmekten korkuyoruz. Kalbimiz aniden duracak diye ödümüz patlıyor. Aslında biz şu veya bu şekilde ölmekten ziyade ölümün bizatihi kendisinden korkuyoruz.
Motosikletten uzak durarak "ölümü mümkün olduğunca ötelemek" istiyoruz. Ama ne yaparsak yapalım ölüm gerçeğimiz değişmiyor.
Soru aslında nerede nasıl öleceğimizi bilmediğimiz halde; "Motosiklette ölüp ölmemeyi tercihlerimiz arasına alıp almamakla ilgili" bir nevi sigara içerek kanserden veya kalpten ölüm riskini kabul etmek gibi, vazgeçemiyor ve biniyorsak motosikletle ölümüde kabul etmemiz gerekiyor.
Dünyadaki çoğu insanın ölüm yaşının ortalaması sanılanın aksine yüksek değildir. Çoğu insan malesef yaşlanarak değil şu veya bu nedenle genç yaşta hayatını kaybeder ve takdiri ilahi bu gerçeği böyle takdir etmiştir bunu değiştiremeyiz.
Mesela ben kendimi ele alayım;
Denize havuza girmeyi seviyorum o halde boğulmaktan korkuyosam ya hayatımdan suyu tamamen çıkaracak veya belli bir keyif karşılığında bu riski göze alacağım.
Sigara içiyorum ve bırakmıyorsam, hoşuma gitsede gitmesede kanser veya kalpten ölüm riskinide kabullenmek zorundayım.
Sporsuz ve hareketsiz yatmaktan hoşlanıyorsam kalp hastalığı riskide var demektir.
Tatlı, yağlı yemekleride seviyorsam riski en az 2 ye katlıyorum demektir.
Özzetlersem demek istediğim dikkat edin hayatta hoşumuza giden pek çok şey aslında ömrümüzü kısaltırken biz bu sevdiğimiz şeyden vazgeçmiyor ancak karşılığında o sevgimiz yüzünden ölümü kabul ediyoruz.
İstanbul' da yaşamak başlı başına erken ölüm nedeni. Hava kirliliği, stres vb... Ama kimse İstanbul'dan yinede vazgeçmiyor? Neden?
Yani ortada bir atın ölümü arpadan olsunu hoşumuz gitmesede kabul ediyoruz.
Bir olay gerçekleşmeden önce herkesin seçme hakkı varken, olay gerçekleştikten sonra artık o kader olmuştur. Dönüşü mümkün değildir.
Sonuç olarak evet motosikleti seviyor ve biniyorsanız, ölüm tercihlerimiz (Kaderimiz) arasındaki seçeneklerden biride motosiklette ölümdür.
Tuhaf olansa her nedense motosikletin, doğrudan ölümü bolca hissettiren bir araç olmasıdır.
Belkide dünya üzerinde çok daha riskli pek çok araca binmeden önce ve binilen süre zafında motosiklet kadar ölümün farkında olmayı gerektiren bir araç yoktur.
Ben her zaman şunu düşünürüm; Motosiklet kazasında ölen bir insan, eğer o ölüm anında motosiklete biniyor olmasaydı, yinede ölüm olur muydu?
Yani o sırada cüzi iradesiyle seçim hakkını kullanıp motosiklete değilde atıyorum otobüse binseydi aynı saat ve dakikada bir şekilde yinede ölür müydü? Yoksa gerçekten ölümünü motosiklete binmeyerek ertelemiş mi olurdu?
Ölümün olduğu yerde ölüm kaçınılmaz mıdır?
Amacım, konu hakkında polemik başlatmak değil. Ancak işin dini boyutunda her berat gecesinde o yıl içerisinde öleceklerin takdir edildiğini biliyorsak, o halde o "AN" geldiğinde nerede olduğumuzun, ne yapıyor olduğumuzun neye biniyor olduğumuzun bir önemi var mı?
Tabi bu durumda iş iyice karmaşıklaşıyor. O zaman zaten öleceksek basalım ölürsek zaten ölürüz yok ölmeyeceksek yaşar gideriz. Nitekim bakın ölümüne motosiklet sürüp (örnek halil hayabusa) hala yaşayanda var, süremeden ölen de? Şimdi bu yetenek mi kader mi? Ne kadarı yetenek ne kadarı kader? Elbetteki kader kaçınılmaz. Ama gerçekleşene kadar seçme hakkımızda var.
Ben çok sayıda eğitim falan almadığı, ekipmanı olmadığı halde 500 bin km lerin üzerinde ciddi kazası olmadan hala motosiklete binenleri biliyorum. Eğitimin ve tecrübenin kralını bilipte ölenleride...
Kader konusunda bilgiler bir yere kadar ve ksııtlı. Zaten üzerinde çok derin mevzulara girmek bu nedenle bir ilahi sır olarak yasaklanmışken bizlere düşen; tedbiri elden bırakmadan dikkatli sürmek. Unutmamak gerekir ki önce tedbir sonra tevekkül de kaderin bir zorunluluğudur.
Madem vazgeçemiyor seviyoruz o halde ölüm ihtimallerimiz arasına motosikleti de eklemekte korksakta zorunluluktur.