Shadowmaster biraz komik olacak ama yanlış anlamazsanız aklıma bir soru geldi. Şimdi grupta en kıdemli üyenin ya da başkanın gidonu en büyük gidon mu oluyor. Çömez bir üye kocaman monkey barlı chopperı ile gelse "kardeş yalnız onu biraz kısaltalım" diyor musunuz Nerede bir cruiser grubu görsem liderin gidonunun hep en büyük olması dikkatimi çekmiştir
Sadece motosiklet değil her konuda arkadaşlıklar böyle artık. Halk artık sosyallikten uzaklaşarak giderek bireyselleşti. Komşusuna selam vermeyen bir toplum olduk. Facebook vs sosyal medya üzerindeki gruplaşmalar hepten yapmacık, samimiyetten uzak.Zaman içinde bu motor-dan konuşma, motosiklet kullanan yeni arkadaşlar edinme coşkusu azalmaya başlıyor. İnsan yavaş yavaş gerçekte bu insanların bir kısmıyla pek bir ortak noktası olmadığını anlamaya başlıyor. Hatta sadece motosiklet kullanıyor diye normalde arkadaş olmayacağı biriyle arkadaşlığı sürdüremeyeceğini fark ediyor. O zaman işte gruplarda tanışılan insanlar, sonraları birlikte süren bir kaç kişilik bir gruba dönüşüyor. Büyük gruptan ayrılıyor, kendi kendilerine sürüşler yapmaya başlıyorlar. Zaten motosikletten konuşmak coşkusu da zaman içinde bitiyor.
Size bir dizi tavsiye edeyim Black Mirror Sezon3 bölüm1 i izleyin. İnsanlar birbirine verdiği puanlarla bir yere geliyor veya dibe çakılıyor. Bugün içinde olduğumuz durumu özetler nitelikte bir geleceğe bakış senaryosu. Geçenlerde haberlere de çıktı Çin'de gerçeğe dönüşebilir bir uygulama olacakmış.
Bakayım buna. Teşekkürler.
Anayasaya baktım. Pratik yol eğitimlerine önem verilmesi çok hoşuma gitti.
Kadınların üye olmaması bana uymadı. Aslında benim idealimdeki bir dünyada kadınların üye olmasının yasaklanması yasaklanır. Hatta "Kadınları üye olarak almayışımız cinsiyet ayrımcılığı değildir." cümlesi de "Benim Kürt arkadaşlarım da var." ve "Tamam da kime oy verelim. Onda liderlik vasfı yok bir kere." cümleleriyle beraber yasaklanır.
Daha önce başka yere üye olmuşların, kendi isteğiyle ayrılmış veya atılmışların üye olamaması da bana uymadı. Bence her insanın hata yapabilmek, kararını değiştirebilmek, girdiği yerden aynı ölçüde haklarla çıkıp gidebilmek özgürlüğü olmalı.
Bir şeylerin yazılı kurallara bağlı olması benim anlayışıma göre işleyişin keyfilikten uzak, somut kriterlere, ilkelere bağlanması için faydalı bir iş. Ancak bu kuralları okuyunca yükselmelerde ve cezalarda hep bir kaç kişinin kararı göze çarpıyor. Başkaca somut kriter pek yok. Genel, muğlak sözlerden ibaret. Esas işleyiş ise yönetimdeki kişilerin kanaatlerine fazlaca bağlı görünüyor. MT yönetim kurallarının daha somutlaştırılması ve üçüncü gözlerin kontrolüne açık hale gelmesini istediğimde bu anayasayı henüz okumamıştım. MT yönetim kuralları bile daha somut, daha objektif.
İnsanların bazılarına bu kadar yapılandırılmış bir sisteme dahil olmak zorlayıcı gelebilir. Kuralların iyi ya da kötü olduğundan değil de sadece bu kadar çok kural olduğu için girmek istemeyebilirler. Ancak bu sistemin içinde yer alan, bu kurallar çerçevesinde yükselen insanların buraya verdikleri emek arttıkça bu grubu çok daha fazla önemseyecekleri ve kutsallaştırmaya başlayacakları anlaşılıyor. Bu, iyi mi kötü mü bilmiyorum ama değişik bir alt kültür oluşturduğu kesin. (Alt kültür altta olan bir şey gibi değil, dövmeye gelmeyin sonra. Geniş vve çok renkli bir kültürün kendine has özellikleri olan bir alt kümesi sadece).
Dışarıdaki insanların bu tür grupları algılayışları aşağı yukarı belli. Bir grup kendi kafasında şiddete meyyal erkek. Bu imajdan memnun olunduğu gibi bir izlenim alıyorum. Bu genel toplum işleyişi açısından çok istendik bir durum olmayabilir. Gerçekte vardır ya da yoktur bilmiyorum tabii ama "Biz istediğimiz gibi davranırız, bizim yapmak istediklerimizin önünde durmaya çalışanları da fiziksel şiddetle yola getiririz." gibi bir imaj sadece iktidar partilerinde olması kabul görmüş bir durum.
Ve en önemlisi, yelek olayı bana ters. Siyah deri yelek de fosforlu yeşil yelek de bence çok kötü görünüyor. Gündüz zaten takmam da gece karanlığında görünür olmak gibi bir derdim olmasa yeşil fosforlu yeleği eve sokmam. Kuru kafayı da pek estetik bulmuyorum.
Böyle bir grubun kurallarını merak ediyordum. Çok magazinel yeni gelenin avucuna işiyoruz, geceleri havlularla dövüyoruz gibi şeyler yoktu ama yine de merakımı gidermiş oldu. Teşekkürler.
Bu konun açılması
çok iyi oldu çok da güzel oldu iyi oldu taammı. şimdi mesela kulüp olayını çok karıştırdılar. aralarında bir fark galdı, o farkda çok güzel oldu. herkesiz hayatına kimse garışamaz. ha nasıl garışamaz. ben bu şekil sürerim, bu bayan şu şekil sürer. şu şekil sürer... amma hiçkimse kimseye garışmaya bi hakkı yok. özgürlüğü birdir. Ha kulübe girme işi kurban olduuum başkandan tan gelebilir amma lakin ki öyle değildir. benim yorumlamam bu kadar. hadi hayrılı işler.(Kimi o şekil giyinir'den düzenleme :D)
Bir gün gel misafirimiz ol da hangaroundların, prospectlerin gidonlarını gör. 50 kg gidonu olan var. :D
Ayrıca Chaos'ta başkan yok. Konsey var.
Şöyle genel olarak yazılanlara bakıyorum da Motosiklet Kulüplerini insanlar uzaktan "Ku Klux Klan tarikatı" gibi görüyor. :D Öyle bir şey yok.
Toplantıya eşimi ve 7 aylık oğlumu bile getirebiliyorsam ortamımızı siz düşünün.
Benim açımdan nasıl olduğunu açıklayayım. 1,5 senedir Chaos Turkey CC üyesiyim.
İlk katılmaya karar verdiğimde İnternet üzerinden nerede buluşacaklarını öğrendim. Gittiğimde herkes çok samimiydi. Güzel bir İstanbul turu yaptık.
Kadıköy, Bebek, Sarıyer, Beşiktaş ve tekrar Kadıköy. Hayatımda hiç bu kadar keyif almamıştım. 15 motor yekpare bir şekilde trafikte düşünebiliyor musunuz?. Aralara girme yok, apaçilik yok, hız yok. Gel zaman git zaman üye olmak istediğimi bildirdim. kabul edildim.
Burada öğrendiğim ve öğreneceğim çok şey var. 30 yaşındayım 10 - 12 yaşlarımdan beri motosiklet üstündeyim. Ama toplu sürüşler insana ayrı bir sürüş yeteneği katıyor. Ayrıca kendi içimizde eğitimlerimiz oluyor. Uzun yol sürüşlerimiz oluyor. En önemlisi kendi hatanı sen görmüyorsun. Yanlış olan bir şeyi doğru sanıyorsun. Orada bu eksiklerini görme ve giderme şansın oluyor. Yolda kaldığında arayabileceğin ,akıl danışabileceğin, usta olsun, servis olsun, custom işi olsun, geziye gittiğinde ya buralarda nereler gezilir giden var mı diyebileceğin bir arkadaş grubun oluyor.
Kimilerine şu kadar toplantı gelmen lazım, şu kadar kilometre yol gitmen lazım gibi şeyler anlamsız gelebilir. Ama ben kendi şahsım adıma cuma toplantılarımızı iple çekiyorum. Herkesin kendine göre sevdiği sevmediği şeyler vardır. Başta dediğim gibi "Kimi o şekil giyinir kimi bu şekil giyinir."
Kesinlikle katılıyorum
Espirili yaklaşımın için teşekkür ederim okuduğumda güldüm açıkçası. Yine de burada amacım "knock-out" ya da "maç kazanmak" değil. Bu "sohbet / atışma / tartışmanın" başka bir şekilde de yapılabileceğine olan inancımdan böyle bir yöntem seçtim.
Tabii olmaz. Sakin, medeni tartışma günümüzün popüler kültürünün deyimiyle "rating" getirmez. O yüzden "haşırt to the blackboard"
Bir devletin "Anayasası"nın saygınlığını düşündüğümüzde serzenişinizde haklısınız. Ama mesleğim gereği Türkçe'ye anlam/kavram bağlamında önem veriyorum/ruz. "manifesto" , "vizyon" , "misyon" gibi sözcüklerin, kulüp yönetim esaslarını tariflerken kullanılan yazılı kurallar silsilesi içinde, gereken ağırlıkta ve yeterlilikte olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle size anlamlı gelmese de manevi olarak değerlerimizi ve kurallarımızı kapsayan dokümanın adı "Anayasa"dır.
@zaferce ;
Daha önce başka bir arkadaşımıza verdiğim yanıtı size de tekrar edeyim : Bireysel algı, görüş ve yorumlarınıza saygılıyım. Bu noktada vardığınız sonuçlar size aittir. Çıkarımlarınızla ilgili madde madde “tartışma / atışma” ortamı yaratmak istemem. Yalnızca Chaos Turkey bir MC klup değil CC kulüptür. Tek bir kişinin, istek, irade ve kararı doğrultusunda yönetim biçimini kendimize uygun bulmadığımız için de 5 kişilik bir konsey tarafından yönetilir. Kulübe kabul edilen her üye rütbe ve kıdemi ne olursa olsun 3 ayda bir yaptığımız genel kurul toplantılarına katılarak, bireysel ve kulüple ilgili istek, eleştiri ve önerilerini dile getirebilir. Kulüpte belli bir marka, CC takıntısı yoktur. Hatta genç arkadaşlara destek vermek ve bilinçli bir sürücü olmasını teşvik etmek amacıyla, 18 yaşını dolduran, ehliyeti olan ancak xyz nedenlerle henüz motor sahibi olamamış kişiler de üye olarak kabul edilebilir. Kıssadan hisse biz 2,5 yıllık bir üye sirkülasyonunun da kazandırdığı deneyimler doğrultusunda oluşturduğumuz, “nev-i şahsına münhasır” bir yönetim şeklini benimseriz. Bunu kabul eden eder etmeyene “tekerin düz bassın” diyerek uğurlarız. Yelek konusuna hiç girmeyeceğim. Yelek bizim içim yüksek manevi değer taşır. Bu noktada farkımız güvenlik konusundaki hassasiyetimizdir. Hiç kimse uzun yolda t-shirt üstü yelekle sürüş yapamaz. Yelek altında mevsimine göre mont ya da body-armour olmak zorundadır.
@EmirŞengezer ;
üyemiz çalbay'ın da söylediği gibi bizde başkan yok Gidon boyu da sürücünün bireysel tercihi olup, hiçbir şekilde gidonu uzun olan daha prestijlidir gibi bir çıkarım oluşturmaz. Bahsettiğiniz "ape gidon" kimi arkadaşlar için kendini ifade ediş biçimi olabildiği gibi kimileri için de kullanım kolaylığı demektir. Kulübün en yaşlı üyesi ve en kıdemlilerinden biri olarak ben "ape" sevmem ve pratik bulmam. Cruser'da "çaylak gidon" severim, bu da beni alt kademeye indirmez
Ez cümle muhtemel farkında olduğunuz üzere, bu başlık diğer taraftaki gibi "karşıdakine çakma amaçlı" olmadığı için, izlenme oranı da düşük Ama yine de forumda bulunsun, çünkü "söz uçar yazı kalır" [COLOR="Silver"]
@shadowmaster
Yorumlariniz yaklaşımlarınızla merak uyandiriyorsunuz. Diğer konudaki kişilerle ilgili onyargim oluştu diyebilirim.
Klubunuzde güzel vakit grctigini, faydalı isler yapıldığını anlamak zor değil.
Sizin klubu ornek alsalar keşke.
Saygılar,
Şahsım ve kulübüm adına teşekkür ederim.
Yalnız şunu söylemek isterim ki; diğer başlıkta belli bir noktadan sonra çok çirkin, saygısızca ve terbiye sınırlarını aşan öyle bir "cadı avı" oldu ki, elbette her insanın sabrının bir sınırı var. O başlıkta yöntem yanlıştı zaten. Başlığı açan arkadaşın yerinde ben olsam, ülkedeki en eski, yaygın ve sistemi oturmuş köklü bir kulüplerinden birine, "saldırılacağı" belli olan bir paylaşım yapmak yerine, kulüp ile bağlantıya geçer durumu anlatır ve bir açıklama beklerdim. Sonuçta sosyal medya hesapları ile bunu yapmak mümkün. Onun yerine topluca bir "yargısız infaz" oluşunca, dediğim gibi sabrın da bir sınırı var ve kişiden kişiye değişiyor...
Ben nerden bileyim konunun bu noktalara geleceğini meğer millet barut fıçısı gibi geziyormuş haberimiz yok. Forumda hergün bir sürü kişi abuk subuk konular açıyor ben de gördüğüm bir olayı paylaştım sadece, fazla paylaşım yapan biri de değilim yani daha önce şu konuyu açtım 1 tane mesaj geldi http://www.motosiklet.net/forum/moto-sohbet/177345-kartal-canakkale-caddesindeki-kendini-bilmez-suruculer.html
Baktım dediğiniz gibi mesajlar terbiye boyutlarını aştı tehditlere vardı, kendi konumu kendim şikayet ettim kapansın diye. Ama yine de iyi oldu bir bakıma herkes, kimin ne olduğunu ne olmadığını gördü. Bu başlığı da bilerek açtım orası takip edilmekten uzaklaşsın farklı konulara giriş yapalım bu vesile ile dedim ama dur bakalım şimdi ne tehditler gelecek göreceğiz. Kendimi yine şikayet mi etsem ne yapsam?
Kadının olduğu yerde her sey daha naiftir..
hani üyedir falandır filandır bilemem, fakat bu rütbe işi açıkcası beni de bozar..
TKMK grubunun (kadın motorcular yani) yelekleri mevcut,
Grubu kuran bir başkan ve yardım eden yardımcılar var, öle rütbe falan yok, ama çok güzel bir şey var..
Rütbeye gerek yok saygı ve sevgi var kafi..
Hanımefendi , kadınlar zaten çok naif varlıklar. Bizler de bunun bilincindeyiz ve bilincinde olduğumuz için " üye " sıfatında değilde "misafir" sıfatında kabul ediyoruz. Çünkü evli üyelerimiz de var çoluk cocuga karısmıs uyelerımızde. Siz sanırım yanlış anladınız. Burada bir ayrım yada ötekileştirme yok. Burada her iki tarafi da düşünüp alınmış bir karar var. Rütbe konusunda ise size şöyle izah edeyim. Yargı ve yürütme bütün kulüp üyelerini kapsar , karar ise yalnızca konseyi üyelerini kapsar. Umarım anlatabilmişimdir.
Kitlenen konuda patavatsızlık edip bir clup hakkında amacını aşan bir mesaj attım. Sabah uyanınca tekrar okuyunca terbiyezlik ettiğimi anladım malesef.
Clup üyelerinden ve türk chopper klubunden özür dilerim.
Her insanın kişisel özgürlüğü olarak istediğine inanıp katılabilir. Sanırım sevmediğimiz şeyi kötülemek adetimiz olmuş.
Herkesin tekeri düz bassın.
Barış kardeşim başlangıcından beri seninle beraberiz kulüpte. Baz şeyleri anlatmak zordur yazılı ortamda. Birçok kez söylediğim gibi, bu konular insan insanın gözüne bakarken konuşulup anlaşılır. Müsadenle bir ekleme yapacağım. Rütbe dedince akıllara doğrudan askeri bir sitemin hiyerarşisi geliyor. Emirler, üstler astların canına okur vs vs... Hayır. Rütbe bizim için sistemin düzenini sağlamak ve denetlemek için gereklidir. Misal, bir uzun yol sürüşünde biraz daha kıdemli ve rütbeliler daha deneyimsiz olanların güvenlik ve motor kontrollerine destek olur. Sosyal bir ortama girildiğinde rütbeliler topluluğa hakim bir şekilde konumlanır ki kulüpten yeni bir üye çevreye karşı olumsuz etki yaratabilecek bir davranışta bulunmasın. Kısaca bizim için rütbe bir öz denetim mekanizmasıdır.
Evet,mesajınız gerçekten çok rahatsız ediciydi. Hatta bir dahaki sefere kulüp olarak geldiğimizde Eskişehir'de sizi bulmayı düşünüyordum. Yanlış anlamayın. Dididşmek için değil, "nedir bu nefret ve öfkeye neden olan?" diye sormak için. Yine de sormak isterim tabii dün geceki ruh hali neydi ki o kadar hakaret ve öfke dolu yazdınız ?
%100 katılıyorum, size "hayırlı olsun" derken de böyle yazmıştım. Yönetim biçiminiz elbette sizin belirleyeceğiniz bir şey. Başarılar dileriz.
Tatsız bir tecrübe edinmiş oldun / olduk diyelim Bu forumda ya da internet ortamında "ABS" için bile nerelere varıyor tartışmalar, daha kritik bir konuda böyle olması beklenecek bir sonuç.
dün sıkıntılı bir aile içi kavga sonrası ve bu aralar yaşadığım üst üste gelen çoğu şeyin öfkesi diyebilirim.Yaşım ufak olsa yaşıma verin diyeceğimde. Gerçekten neye dayanarak yazmışım bende anlamadım.
Sabah bakınca özür dileyeyim dedim kobuda ama kitlemişler.
Ben bu grup üyelerinin bir eksiğini görmedim.Sanırım fazla film etkisinde kalarak saldırmışım.
Bu konuda ciddi manada özür dilerim.Bir kaç arkadaşa da özelden mesaj atarak özürlerimi ilettim.
Anladım. İsmimiz gibi dünya ve hayat bir chaos ve hem birey hem toplum olarak problemli hayatlarımız var. "Özür dileme" önemli bir erdemdir. Selametle ...
Hem Dragstar kullanıp hem de bu kadar ağır şeyler yazmanıza ben de anlam verememiştim. Ancak özrünüzle insani duygularınızı kaybetmemiş olduğunuzu gördük. Keşke diğer ağır konuşan arkadaşlar da hatalarını fark edip özür dileyebilse sizden örnek alıp. İnsanoğlu hata yapar, çok normal. Fakat önemli olan hatasının farkına vardığında bunu telafi edebilmektir. Sizi tebrik ederim.
Dipnot: Turk Riders CC üyesi değilim.
Road never ends but life does. Ride to live, live to ride.
Bisiklet kullanırken bir kaç grup gezisine katılmıştım. Tur başlangıcında her şey düzgün gidiyor, sonra bir yerde oturuluyor, sohbet filan. Derken kadın bisikletçilere yürümeler, imalar filan. Çiftleşme ritüelleri yapan kuşları izlediğim bir belgesel gibi gelmişti. Tabii ardından da birbirinin ardından konuşmalar ve saire.
Motosiklete başladıktan sonra tanıştığım, davet edildiğim bir kaç grup oldu. İçlerinde samimi bulduklarım da var, ancak katılmadım. Zira kurallar, yükümlülükler gibi bazı getirileri hali ile olacak. Ben ise motosikleti şehir hayatının getirdiği kaostan uzaklaşmak için almışım, kafamı dinlemek için yollarda olmayı seçmişim, trafik kuralı dışındaki kurallara da pek takılmak istemiyorum. Nazikçe reddettim, ama arayan soran olduğunda, veya herhangi birisi (bir gruba dahil olsun, olmasın) yardım, fikir, bilgi istediğinde elimden geldiğince yanında oldum.
Gruplarda motosiklet türüne göre ayrım yapılması bile beni rahatsız ediyor, hadi sürüş esnasında motor hacmine göre gruplara ayrılmayı anlarım, ama yok choppercı, yok racingci filan bana gayet manasız geliyor. Üstüne de bir arkadaşımızın paylaştığı alan adına bir göz attım. Dikkatimi çekenler şunlar oldu.
Chaos Turkey Chopper Club üyeleri için “ben” demek “biz” demektir.
Bugün bir başlık vardı, başka bir chopper grubu üyeleri de başlıkta "birimiz hepimiz" sloganını kullanmıştı. Başlık kilitlenmiş, orada soracaktım, soramadım. Birisinin iyisini, doğrusunu sahiplenip övünebiliyor her oluşum da, birisinin hatasını, yanlışını da "HEPSİ" sahiplenip gerektiğinde "ÖZÜR DİLEME" nezaketini gösterecekler miydi? O grubu temsil edenlerin yazdıkları tarzdan dolayı hiç sanmıyorum. Ha Chaos Club umarım öyle değildir.
Bilinçli motosiklet kullanımının temel hedeflerden biri olduğu kulübümüzde, bir “cruser/chopper sahibi olmak” ve “chopper felsefesine saygı duymak” esastır.
Hmmm, din - dil - ırk gözetmiyoruz, ama motor chopper olmalı. Naked kullanıyorsak anlamıyoruz işin felsefesinden filan. Doğrudur tabii.
ANAYASA kelimesinin kullanıması fazla iddialı, ama olabilir. Sonuçta ismin ne olduğu değil, işlevin ne olduğuna bakmak daha yapıcı olacak.
Chaos Turkey Chopper Club, 2015 yılında kurulan, İstanbul merkezli bağımsız bir “Chopper Motosiklet Külübü”dür. Chaos Turkey Chopper Club için; din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bizleri birleştiren ortak nokta “MOTOSİKLET SEVGİSİ”dir. dedikten sonra Kulübe kadın üye kabul edilmez. demek bile kendi içinde tezatın alası halde, ayrıca niyet "pozitif ayrımcılık" bile olsa, sebebi en masum neden bile olsa, sonuçta bunun adı ayrımcılıktır. Kabul eden kadın destekçileriniz de olabilir, bu fikri beğenenler de olabilir, yine de farketmez.
Rütbe sistemine gelince olay daha da ilginçleşiyor tabii. Ama buraya kadar olan hususlar bile ziyadesiyle dışlayıcı ve ayrımcı bir hava vermekte. Chopper alırsam kesinlikle katılmayacağım bir kulüp daha öğrenmiş oldum. Katılmamaktan kasıt kulübü hor görmek değil, ben uymam o ortama, aman yanlış anlama olmasın. Ben sakin, tıngır mıngır gazlamaya devam ederim tek tabanca. Olur da yollar kesişirse tanışır, laflarız, memnun olurum, o ayrı.
Sevgiler, saygılar...
Analogue at birth, digital by design. The fat on my body is the designer and the brain is trying to be the coder.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)