Mevzu aslında şöyle gelişir;
Genç kardeşimiz motosiklete heves eder. Sonra arar,sorar,araştırır. Commuter,scooter,cub vb ile başlar.
6 ay kadar gezer,tozar. Sonra bir bakmışsınız ki "kendince olgunlaşmıştır".
Bindiği motosikleti küçük görmeye başlar. Milletin ekipmanını beğenmez.
Sonra ıkına ıkına,büyük cc'ye geçer. Çünkü o artık usta bir motosikletçidir !
Herşeyi en iyi o bilir...
Gezer,tozar. Gezdikçe kibri artar. Dün ne olduğunu unutur.
Sonra hayatı başka bir noktaya seyreder. O vazgeçemediği motosikleti bi anda siler atar...
Bizim muhteşem motosikletçi patlar,gider...
Ama haddini bilen adamda ego yoktur...
Yaşı kaç olursa olsun,hep öğrenmeye meraklıdır...
Öğrenir,bilmediğini öğrendiğinde kar sayar...
Motosikletin marka/modelinin onun açısından bir önemi yoktur.
Çünkü o rüzgardan keyif alır...
Kah 50 cc bir scooterla,kah litrelikle keyf eder...
Yola çıktığınızda egosuzdur.
Size ayak uydurur,yolculukta gerekirse sizi kollar,keyif aldırır...
Kısacası kaliteli motosikletçi tanımına bu kişiler uyar...
Neyse konuyla alakası yok sanki ama bi orta da biz açalım,nasılsa gol atan çıkar