Onca zam oldu yetmedi, döviz yükseldi yetmedi, vergiler arttı yetmedi...yetmiyor

[Lâ edri]

Önce kürt sorunu var dedi, açılım başlattı. Sonra kürt sorunu yok deyip rafa kaldırdı.
Önce sıla hasreti bitsin dedi, fethullah'ı çağırdı. Sonra bunlar haşhaşi diyip savaş açtı
Önce AB üyeliğimiz stratejik hedef dedi. Sonra sen yoluna biz yolumuza diyip resti çekti.
Önce kardeşim Esad dedi ailece tatile çıktı. Sonra katil Esed diyip devirmeye kalktı.
Önce one minute çekti, katil İsrail dedi. Sonra İsrail'e el uzatıp barıştı, tabanını bile şok etti.
Önce uçağını düşürdüğümüz Putin'e çattı,ipleri kopardı. Sonra çabuk çark etti, özür diledi

Bunları unutan halka zam yapsan ne olur,dolar 4 tl olsa ne olur euro 5 tl olsa ne olur. Tarih bu kadar kararsız,ne yaptığı belli olmayan böyle bir lider gördü mü acaba ?

Bir de Diploma olayı vardı sahi ne oldu ona ?

İnsanların siyasi görüşlerine hep saygı duymuşumdur. Erdoğan sever insanlar bütün bunlara rağmen nasıl olur da "söylediklerinin arkasında duran eğilip bükülmeyen lider" diyebiliyor? Desteklersin arkadaşım, anlarız. Fakat körkütük desteklememek lazım yerine göre hatasını da söyleyebilmek gerek. Kimse kusura bakmasın ama buna kendi ailemi de katarak bizim halkımız cahil. Televizyonda gördüğü olaylara kendini kaptırıp insanlara tapar hale geliyorlar. İnsanlar eleştiri yapınca "Erdoğan düşmanı" oluyor, Erdoğan hata yapınca, "reis ne derse doğrudur" diyor. Kimi destekliyorsan destekle eyvallah ama birde muhalefeti dinle hele. Bi' kulağından girip ötekinden çıkmasın. Belki aklın başına gelir.

[hasmet]

Fikir bazinda dusunemiyoruz cunku. Hep sahis. Yahu bir insan nasil hep dogru olur? Mumkun mu boyle bir sey, hele bu zamanda.

Orduyu elestirip "Tayyipci" ilan edildim, onu elestirip "cemaatci" ilan edildim, onu da elestirince koyacak yer bulamadilar, isin sonunda da kimseye de yaranamadim Zaten kaderim bu

Burada bile oyle. AEA(Barkin)-Kuralkan(Bajaj) tartismasi oldu. Bir tarafta "Barkin bizdendir" kulubu, diger tarafta "motorumun ikinci eli zarar gormesin" grubuyla "AEA'dan nefret edenler kulubu".

Olay nedir, mesele nedir, bircok insanin umrunda degil. Ben olayi okuyunca "Barkin bence bariz haksiz" yazmistim ilk basta... Baktim AEA'yi iyice gommeye basladi bir grup, olayi birakip AEA'nin meziyetlerinden ve oneminden bahsedip adami ovmek durumunda kaldim, ki ovguyu de fazlasiyla hakkediyor bence. Yahu bi insani niye sevip, takdir edip, ayni zamanda elestiremiyoruz? Sonra simarip tepemize biniyorlar... Hem onlara, hem bize yazik.

Gecenlerde de bir arkadas da yazdi. Hukumeti elestirmek baska, hukumeti destekleyenlerle alay gecmek bambaska. Birincisi olmasi gereken sey, ikincisi edepsizlik. "koyun" muhabbetleri, "nasil ayni oksijeni soluyoruz" vs. Ayip yahu. Elestirel olup da bu tip insanlarla ayni gruba dahil edilecem diye de hep tedirginim dogrusu.

[Sinan Er]

http://www.milliyet.com.tr/tuik-trafige-kaydi-yapilan-tasit-ekonomi-2357524/

Trafiğe kayıtlı araç sayısı, eylülde bir önceki aya göre yüzde 21,8 artarak 20 milyon 887 bin 427'ye çıktı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayına ilişkin motorlu kara taşıtları istatistiklerini açıkladı.

Buna göre, ekim sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı toplam 20 milyon 887 bin 420 taşıtın yüzde 53,5'ini Otomobil, yüzde 16,3'ünü kamyonet, yüzde 14,4'ünü motosiklet, yüzde 8,4’ünü traktör, yüzde 3,9’unu kamyon, yüzde 2,2’sini minibüs, yüzde 1,1’ini otobüs, yüzde 0,2’sini ise özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Trafiğe kaydı yapılan toplam 97 bin 938 taşıt içinde otomobil yüzde 60,7 ile ilk sırada yer aldı. Bunu sırasıyla yüzde 15,5 ile kamyonet, yüzde 11,7 ile motosiklet, yüzde 7,7 ile traktör takip etti. Taşıtların yüzde 4,4’ünün ise minibüs, otobüs, kamyon ve özel amaçlı taşıtlardan oluştuğu görüldü.

Söz konusu ayda trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı eylüle göre yüzde 21,8 arttı. Bu artış, otomobilde yüzde 29,5, kamyonette yüzde 8,2, kamyonda yüzde 32,3, traktörde yüzde 47,3 olarak gerçekleşti. Minibüste yüzde 1,9, otobüste yüzde 1,1, motosiklette yüzde 0,03, özel amaçlı taşıtlarda ise yüzde 23,4 azalış oldu.

Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı, ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15,4 arttı. Bu artış otomobilde yüzde 30,9, kamyonette yüzde 5,3, traktörde yüzde 4,1 olarak gerçekleşti. Minibüste yüzde 39,1, otobüste yüzde 8,9, kamyonda yüzde 30,1, motosiklette yüzde 1,4, özel amaçlı taşıtlarda ise yüzde 45,7 azalış görüldü.

OCAK-EKİM DÖNEMİ

Ocak-ekim döneminde 983 bin 875 taşıtın trafiğe kaydı yapıldı, 90 bin 920 taşıtın ise trafikten kaydı silindi. Böylece trafikteki toplam taşıt sayısı 892 bin 955 arttı.

Devri yapılan 600 bin 853 taşıt içinde otomobil yüzde 69,7 ile ilk sırada yer aldı. Otomobili sırasıyla yüzde 16,2 ile kamyonet, yüzde 4,8 ile motosiklet, yüzde 3,7 ile traktör takip etti. Ekim ayında devri yapılan taşıtların yüzde 5,6'sını ise minibüs, otobüs, kamyon ve özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Ekim sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 11 milyon 167 bin 328 otomobilin yüzde 39,4'ü LPG, yüzde 33,3'ü dizel, yüzde 26,9'u benzin yakıtlı olarak belirlendi. Yakıt türü bilinmeyen otomobillerin oranı ise yüzde 0,4 oldu.

Trafiğe kaydı yapılan 59 bin 475 otomobilin yüzde 16,6'sının Volkswagen, yüzde 10,1'inin Renault, yüzde 7’sinin Opel ve Fiat, yüzde 6,5'inin Hyundai, yüzde 5,8'inin Toyota, yüzde 5,2'sinin Dacia, yüzde 4,9'unun Ford, yüzde 4,6'sının Audi, yüzde 4,3'ünün Mercedes-Benz olduğu, yüzde 28,1'inin ise diğer markalardan oluştuğu görüldü.

Ocak-ekim döneminde trafiğe kaydı yapılan 591 bin 773 otomobilin yüzde 37,9'unun 1501-1600, yüzde 26,5'inin 1401-1500, yüzde 15,5'inin 1301-1400, yüzde 15,2'sinin 1300 ve altı, yüzde 3,5’inin 1601-2000, yüzde 1,3’ünün 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahip olduğu kaydedildi.

Bu dönemde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 62,1'i beyaz, yüzde 15,6'sı gri, yüzde 8,6’sı siyah ve yüzde 6,5'i kırmızı, yüzde 7,2'si ise diğer renklerden oluştu.

[68charger]

Önce çok büyük şekilde kabadayılık yapıp devamında aynı büyüklükte özür üzerine özür dilediğimiz kapısında hazırolda beklediğimiz bir Rusya olayı var. Biz emir verdik vurun uçağı diyerek defalarca açıklama yapan hükümet, tekrar girsin hava sahamıza tekrar vururuz diyen hükümet, an itibariyle o tavrından eser yok

Selam Salurbey,


Rus jeti tüm uyarılara rağmen hava sahasını terk etmedi ve nihayetinde vuruldu. Burada bir kere T.C. haklı!
He pilot ve ya vur emrini veren komuta zincirinde FETÖ nün işi vardır, RUSYA –T.C. ilişkilerini bozmak için bir oyundur o başka o zaten araştırılıyor.

Ülkerler arasında (ki bunun çok örnekleri var) zaman zaman açılmalar olur. Bunlar sonra diplomatik girişimler ile tekrar düzeltilir. Neden çünkü global düşündüğünde her kesin birbirine ihtiyacı ve çıkarı vardır.

Böyle bir olayda önce gürlersin, altta kalmazsın yani dik durursun!. Senin tabirin ile kaba dayılık.
Sonra ki zamanda ülkenin çıkarı için karşılıklı olarak ki burada Rusya da adım attı tekrar görüşmelere başlarsın aradaki buzları eritirsin vs.

Bunu kapısında hazır olda bekleme ile alakası yoktur öyle bir şey olmamıştır da.

Bu çok normal ve doğal. Bireysel ilişkilerde bu böyle. Buna biraz bu pencereden bak.

He içinden Erdoğan, Putini sevmez hatta nefret eder o ayrı devlet menfaati ayrı!

Ayrıca özür dilemekte bir erdemdir!

Nasıl eninde sonunda İsrail mavi Marmara için özür diledi ve tazminat ödemeyi kabul etti. Buna benzer şeyler elbette var, olmaya da devam edecek!

---------- Mesajlar birleştirildi - 08:53 ---------- bir önceki mesaj zamanı 08:42 ----------

Serdar Turgut'u referans alıp adam seçeceksek hepimiz Gülen cemaatine dahil olmamız lazım.
Tayyip'i övdüğü gibi onları da öven adam çünkü.
Ha siz Feto sempatizanıysanız bu adamı ciddiye almaya devam edebilirsiniz.
Ama böyle dönem yalakalarıyla bizim işimiz olmaz.
Ha bide p...s hastaları da çok sever bu adamı ama oralara girmeyeyim şimdi.

Ben Serdar Turgutu okumam,tanımamda.

Bu yazısına tesadüf rastladım, okudum..

Ancak bu yazı % 80-90 doğru bir tespittir.

Daha öncede yazdığım gibi, merak ediyorum hangi Türk siyasetçi bunu başarabilirdi?

[zapalka]

Selam Salurbey,


Rus jeti tüm uyarılara rağmen hava sahasını terk etmedi ve nihayetinde vuruldu. Burada bir kere T.C. haklı!
He pilot ve ya vur emrini veren komuta zincirinde FETÖ nün işi vardır, RUSYA –T.C. ilişkilerini bozmak için bir oyundur o başka o zaten araştırılıyor.

Ülkerler arasında (ki bunun çok örnekleri var) zaman zaman açılmalar olur. Bunlar sonra diplomatik girişimler ile tekrar düzeltilir. Neden çünkü global düşündüğünde her kesin birbirine ihtiyacı ve çıkarı vardır.

Böyle bir olayda önce gürlersin, altta kalmazsın yani dik durursun!. Senin tabirin ile kaba dayılık.
Sonra ki zamanda ülkenin çıkarı için karşılıklı olarak ki burada Rusya da adım attı tekrar görüşmelere başlarsın aradaki buzları eritirsin vs.

Bunu kapısında hazır olda bekleme ile alakası yoktur öyle bir şey olmamıştır da.

Bu çok normal ve doğal. Bireysel ilişkilerde bu böyle. Buna biraz bu pencereden bak.

He içinden Erdoğan, Putini sevmez hatta nefret eder o ayrı devlet menfaati ayrı!

Ayrıca özür dilemekte bir erdemdir!

Nasıl eninde sonunda İsrail mavi Marmara için özür diledi ve tazminat ödemeyi kabul etti. Buna benzer şeyler elbette var, olmaya da devam edecek!

---------- Mesajlar birleştirildi - 08:53 ---------- bir önceki mesaj zamanı 08:42 ----------




Ben Serdar Turgutu okumam,tanımamda.

Bu yazısına tesadüf rastladım, okudum..

Ancak bu yazı % 80-90 doğru bir tespittir.

Daha öncede yazdığım gibi, merak ediyorum hangi Türk siyasetçi bunu başarabilirdi?

beyler ; ADam dönek olmayı normal olarak karşılıyor. bence devam etmeye gerek yok.

Peki şimdi sana soruyorum. Bak yukarda onca geri dönüş yazdım. Şeytanın avukatlığını yapıyorum ve soruyorum ;

bu adamın yarın birgün "feto aslında iyi hocaydı,biz yanlış anlamışız,kandırılık" deme ihtimali var mı ?

[watercolours]

Olayı çarpıtıyorsunuz.
1-Dediğiniz gibi, sınır ihlali yapan bir uçağın düşürülme hakkı vardır. Ama Rus jetlerinin daha önce de 100 civarında sınır ihlali yaptığı belirtiliyor. Neden daha önce vurulmadı sorusu geliyor burada.
2-Zamanlaması yanlış olsa da hakkımızdı vurduk. Sayın Erdoğan da zaten emri ben verdim vesaire dedi. Tamam, anladık. Sonra ne oldu da Fetöcüler düşürmüş oldu, Sayın Erdoğan karar mekanizmasından bir anda çıkıverdi?
3-Tartışma zeminini kaydırıyorsunuz. Özür dilemek de bir erdemdir ama başka cümlede eğilip bükülmediği yazıyor. Gerektiğinde serttir, gerektiğinde de özür dilemeyi bilir, esnektir yazarsanız o zaman dersiniz özür dilemek erdemdir diye. Kimse özür dilemek erdemsizlik demedi. Tartışma zemini de o değil. Asarım keserim dedikten sonra özür dilemek konu. Sayın Erdoğan'ın eğilip bükülmediği konusuna uçağın düşürülmesinden sonraki iki farklı tutumu belirtildi.
4-Bildiğim kadarıyla (Yanlışım varsa düzeltin) İsrail'in Mavi Marmara saldırısından sonra zaten yapmayı önerdiği şeyler dışında ek hiçbir şey vermemiştir kendisi. İsrail'i yola getirdik demek abes oluyor bu durumda. İstenilen düzeyde tazminat alınmadı. Adamlar zaten Gazze'ye yardımı engellemiyordu, direkt Gazze'ye gidemezsiniz, şu limandan gidecek yardımlar diyordu, yine öyle oldu. Kaldı özür. E özür dilemek erdemdir, değil mi?

[hasmet]

Rus jeti tüm uyarılara rağmen hava sahasını terk etmedi ve nihayetinde vuruldu. Burada bir kere T.C. haklı!
He pilot ve ya vur emrini veren komuta zincirinde FETÖ nün işi vardır, RUSYA –T.C. ilişkilerini bozmak için bir oyundur o başka o zaten araştırılıyor.

Ülkerler arasında (ki bunun çok örnekleri var) zaman zaman açılmalar olur. Bunlar sonra diplomatik girişimler ile tekrar düzeltilir. Neden çünkü global düşündüğünde her kesin birbirine ihtiyacı ve çıkarı vardır.

Böyle bir olayda önce gürlersin, altta kalmazsın yani dik durursun!. Senin tabirin ile kaba dayılık.
Sonra ki zamanda ülkenin çıkarı için karşılıklı olarak ki burada Rusya da adım attı tekrar görüşmelere başlarsın aradaki buzları eritirsin vs.

Bunu kapısında hazır olda bekleme ile alakası yoktur öyle bir şey olmamıştır da.

Bu çok normal ve doğal. Bireysel ilişkilerde bu böyle. Buna biraz bu pencereden bak.

He içinden Erdoğan, Putini sevmez hatta nefret eder o ayrı devlet menfaati ayrı!

Ayrıca özür dilemekte bir erdemdir!

Turkiye Rusyadan nasil ozur diledi:

Once Rusya, Suriye sinirimiza, hemen hemen dunyadaki en gelismis hava savunma sistemi olan S400'leri getirdi koydu, ki 8-12 sene once Kibris'a cok daha basit olan S300 gelecek diye ortaligi velveleye verip engel olmustuk. Suriye sinirinda degil ucak, kus ucuramaz hale geldik. Ucak dusmese Rusya boyle birsey yapamazdi. Sonra ekonomik yaptirimlar basladi. Umugumuz iyice sikilinca yine dondu buyugumuz, "emri bizzat ben verdim"den, "aldatildim, kandirildim" ayaklarina yatti. Sonra yagli balli ozurler iceren bir mektup yazdi Putin'e. Putin, "mektup'la degil, adamakilli herkesin karsisinda ozur dileyeceksin" dedi. Ve bunun karsiliginda da somut hic bir sey teklif etmedi. Once buyugumuz bir guzel tukurdugunu yaladi, sonra "simdi konus bakalim ne istiyosun" dedi Putin. Ve oyle birden bire de birakmadi. Bayagi bi kasti. "otturme" veya "surundurme" diyoruz buna biz.

Israil Turkiye'den nasil ozur diledi:

Dilemedi kaaaaac sene boyunca. Biz habire agladik bagirdik, ama hic bir sey kazanamadik. Sonra gayet yerinde olan tum uluslararasi iliskilerimizi "umetin lideri olacam" hirsiyla berbat edip yok edince, tek care olarak Amerika'da yahudi lobilerine yaltaklanmak zorunda kaldik. 68 milyon dolar sadece Amerika'da yahudi gruplarina Turkiye lehine lobi yapilmasi icin verdik, siz verdiniz. Yillardir hic bir devlet buyugumuzun kaldirmadigi, NATO'daki İsrail vetosunu kaldırdik. Daha ne tavizler, ne tavizler. Olay unutulali yillar gectikten sonra Israil sadece 20 milyon $ verip tum meseleyi kapatti, bir daha itiraz edilemeyecek, dava acilamayacak sekilde. O anda da yine bir suru tavizler verdik, ayrintilarini bulup inceleyin eger gerceghi merak ediyorsaniz.

Son olarak: Bir tane buyuk ulke baskani gosterin, "gurleyip" sonra tukurdugunu yalayan...

Devlet olarak izzetimiz yerlerin dibinde. "Dunya besten buyuktur" diye havlayip duruyoruz, yuzumuze donup bakmiyorlar bile. Sinek viziltisi gibi. Zaten amac bir fark ortaya koymak degil ki, Tasgetiren gibi yalakalara "zalim bati karsisinda dik durup gercekleri haykirabilen liderimiz ummetin son caresi, umit kaynagi" turunden guzelleme malzemesi uretmek. Peki ummet ne dusunuyor? Bu aralar, wikileaks belgelerinde aciga cikan, para icin islam'a dunyada en cok zarar veren orgut olan ISID'le is birligi yapan damadi konusuyor. Internetten ismarladigi seks oyuncaklari kendini baglar, bence bu malzeme yapilmamali.

Velhasil havuz medyasi niye var? Insanlari ikna etmek icin degil tabii, o kadar komik argumanlara kim inanir. Amac, zaten ne olursa olsun inanmak isteyen guruha egri bugru de olsa laf uretmek. O yuzden ogleden sonra ortaya cikacak yalani bile, sabah utanmadan basabiliyorlar, kac kez oldu. Havuz uretimi argumanlari kendi fikrinizde olan insanlarla cekinmeden paylasabilirsiniz, birliktelik ruhu falan olur; ama ortaliga yazinca komik oluyor ister istemez... Kusura bakmayin.

[COQ]

Bu kadar ıstarla savunulunca merak ettim bu Serdar Turgut ne yazmış diye okudum.

Adam yalakalıkta çığır açtığını kendi bile fark etmiş ki yazının yarıdan fazlasını niye yalakalık yaptığını yazmaya ayırmış.
Tabi doğru nedeni değil hayalindeki mazereti yazmış o başka.

Adamın 3 satır yazdığı yazıya bakıp kendi kendine "ulem fazla yaladım galiba" deyip 5 satır yalakalık açıklaması bir kenara, yazının kendisi de sorunlu.

Tüm dünya söylediğinin arkasında duran dimdik liderler seçiyormuş.
Kim bu liderler?
Bu dik durma konusunda Erdoğan'ı örnek gösteriyor. Hangi konularda dik durduğunu yazmamış.
Doğrusu bir kaç örnek iyi olurdu. Ben düşündüm düşündüm bulamadım.

Türkiye'nin badireler atlattığını yazmış. Nedir o badireler?
Başka bir lider olsa atlatamazdı demiş.
Nerden biliyor?
Belki başka bir lider olsa bahsettiği badireler olmazdı.

Serdar Turgut iyi bir yalaka değil. Bu konuda Mehmet Barlas'tan ders alması lazım.


Fakat adam o yazıları zaten belli bir kesimi uyutmaya devam etmek için yazıyor. Görevi o. Bu nedenle çokta mantık aramamak lazım.

Son olarak dik durma olayını bilmem ama bağırıp çağıran otoriter liderler etrafına kalabalıklar toplayabiliyorlar.
Gerçi bunların çoğu diktatör ama seçimle gelen de olabiliyor.
Tabi bunun sonuçları da oluyor.
Örneğin seçimle gelip geniş halk desteği alan Hitler böyle bir liderdi.
Sonuç ne kendisi, ne de Almanlar için hiç iyi olmadı.

Bu tip liderlerin ortak özellikleri vardır. Ülkeyi yönetmeye talip olurlar. Seçimleri kazanırlarsa yetkilerini çoğaltmaya başlarlar. Çoğalttıkça daha çok isterler. Halkın özel hayatına bile karışmaya başlarlar.
Kaç çocuk yapacağından tut çocukların ne renk olacağına kadar karar veren liderlerdir bunlar.

Dünyada çeşit çeşit insan var. Otoriteye boyun eğen, itiraz etme cesareti olmayan büyük ihtimalle kendisine bağırılıp çağırılarak büyümüş hatta çocukluğunda dayak yemiş, cezalandırılmış bireylere böyle bağırıp çağıran liderler yakın geliyor.
Bunların kalabalık olması ve hükümetleri belirleyebilecek güçte olmaları doğru olanın bu olduğu anlamına gelmiyor.

Bir siyasetçiyi beğenmiyorum diye ülkeyi yönetmesine itiraz etme hakkım yok.
Neticede bir seçim yapılıyor ve kazanan ülkeyi yönetme hakkını elde ediyor.
Ama dediğim gibi sadece ülkeyi.
Beni değil.
Beni yönetmeye kalktığında işler değişir ve onurlu bir insan buna asla müsaade etmez.

[SuleymanE]

Fikir bazinda dusunemiyoruz cunku. Hep sahis. Yahu bir insan nasil hep dogru olur? Mumkun mu boyle bir sey, hele bu zamanda.

Orduyu elestirip "Tayyipci" ilan edildim, onu elestirip "cemaatci" ilan edildim, onu da elestirince koyacak yer bulamadilar, isin sonunda da kimseye de yaranamadim Zaten kaderim bu

Burada bile oyle. AEA(Barkin)-Kuralkan(Bajaj) tartismasi oldu. Bir tarafta "Barkin bizdendir" kulubu, diger tarafta "motorumun ikinci eli zarar gormesin" grubuyla "AEA'dan nefret edenler kulubu".

Olay nedir, mesele nedir, bircok insanin umrunda degil. Ben olayi okuyunca "Barkin bence bariz haksiz" yazmistim ilk basta... Baktim AEA'yi iyice gommeye basladi bir grup, olayi birakip AEA'nin meziyetlerinden ve oneminden bahsedip adami ovmek durumunda kaldim, ki ovguyu de fazlasiyla hakkediyor bence. Yahu bi insani niye sevip, takdir edip, ayni zamanda elestiremiyoruz? Sonra simarip tepemize biniyorlar... Hem onlara, hem bize yazik.

Gecenlerde de bir arkadas da yazdi. Hukumeti elestirmek baska, hukumeti destekleyenlerle alay gecmek bambaska. Birincisi olmasi gereken sey, ikincisi edepsizlik. "koyun" muhabbetleri, "nasil ayni oksijeni soluyoruz" vs. Ayip yahu. Elestirel olup da bu tip insanlarla ayni gruba dahil edilecem diye de hep tedirginim dogrusu.

Belki de senin de sorunun budur hasmet. Bir fikre sahipsin, doğru olduğuna inandığın an illa herkes o fikri kabul edene kadar insanları usandırıyorsundur? olamaz mı? bence olabilir, ya sence?

AEA-kanuni mevzuusuna kadar gitmişsin. Evet o mevzuyu çok iyi hatırlıyorum bende dahildim o tartışmalara

Senin bir fikrin vardı ve farklı fikirde olanları sürekli kendi fikrinde olmadığı için sürekli msj bombardımanı yapıyordun. Aynı bu başlıktaki gibi. Fikirlerine uymayan kişilerle tartışmak güzeldir, tartışa tartışa doğru bulunur ama o kişilerle "inceden alay etmek" midir saygılı tartışma?

Bu başlıkta fatih.met arkadaş örneğinde olduğu gibi. Bende kendisiyle aynı fikirde değilim. (hatta itiraf edeyim bu konularda seninle de fikirlerimizin paralellik gösterdiğini düşünüyorum). Ama son mesajlara doğru bu arkadaşla (fatih.med) dalga geçilir gibi mesajlar atılmaya başlandı, bence hoş değil ve yine bence seviyeli tartışma da bu değil. En azından "ben bu konuları iyi bilmiyorum" diyebilme erdemini göstermiş birşeyler öğrenme gayretindeki iyi niyetli bir arkadaşa karşı bu tarz yaklaşımlar hoş değil.

Bence sen kendi fikrini söyle, bırak seni ne taraftan sayıyorsa insanlar saysın. Rahat ol. Sen kendini ifade et bırak insanlar senin ne sınıfta görmek isterse o sınıfta görsün kasma bence kendini bu kadar. İnsanların fikirleri olacaktır, onları değiştirme gücü ne sende var ne bende.

Birde bu açıdan baksan fena olmaz ha?

[hasmet]

Malesef öyle bir sorunum var anlaşılan.

Fatih kardeş, kırdıysam seni özür dilerim. Hakkını helal et.

[qıp]

bigün
keyfle birini dinliyorum
ne anlatığı
hiç önemli değil
karşımda sağlıklı bir zihin dans ediyo
ayna nöronlarım keyf alıyo (sakat zihin harbiden üzüyo)

[The Dude]

ulularımızdan olan erich fromm isimli bir düşünür ve düşündüğünü yazan kişinin,
özgürlükten kaçış (1) isimli oldukça güzel bir kitabı (2) var.

konuyla direkt olarak alakalıdır.
başlamışken bu yazarın diğer kitapları da sıraya alınabilir.

(1)Çağdaş insan için özgürlüğün anlamı nedir? İnsan neden kendi özgürlüğünü diktatörlerin eline bırakmakta ve bir robot gibi yaşamaya razı olmaktadır? Özgürlüğüne sahip çıkamayan insan, biyolojik olarak bir canlı olmasına karşın, ruhsal açıdan bir robot gibidir. Zihinsel ve coşkusal yetenekleri körelmiştir, canlı değildir artık. Yeni ve kalıcı hiçbir şey üretemez. Yaşama karşı tam bir açlık içinde olmasına karşın uzak durur ondan, kaçar.

(2)Kitap;
1. isim Ciltli ve ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü
"Ama ben, bir kitap üzerine bir fikir edinmek istedim mi o kitabı kendim okurum." - N. Ataç

2. Herhangi bir konuda yazılmış eser
"Acaba bir edebiyat kitabında hazır bir tarif bulamaz mıyız?" - F. R. Atay

3. Kutsal kitap

dipnot: boş zamanlarınızda kitap okumayınız.

[qıp]

"kitap okumayınız."
maval okuyunuz. rahatlarsınız

[fatih.met]

Belki de senin de sorunun budur hasmet. Bir fikre sahipsin, doğru olduğuna inandığın an illa herkes o fikri kabul edene kadar insanları usandırıyorsundur? olamaz mı? bence olabilir, ya sence?

AEA-kanuni mevzuusuna kadar gitmişsin. Evet o mevzuyu çok iyi hatırlıyorum bende dahildim o tartışmalara

Senin bir fikrin vardı ve farklı fikirde olanları sürekli kendi fikrinde olmadığı için sürekli msj bombardımanı yapıyordun. Aynı bu başlıktaki gibi. Fikirlerine uymayan kişilerle tartışmak güzeldir, tartışa tartışa doğru bulunur ama o kişilerle "inceden alay etmek" midir saygılı tartışma?

Bu başlıkta fatih.met arkadaş örneğinde olduğu gibi. Bende kendisiyle aynı fikirde değilim. (hatta itiraf edeyim bu konularda seninle de fikirlerimizin paralellik gösterdiğini düşünüyorum). Ama son mesajlara doğru bu arkadaşla (fatih.med) dalga geçilir gibi mesajlar atılmaya başlandı, bence hoş değil ve yine bence seviyeli tartışma da bu değil. En azından "ben bu konuları iyi bilmiyorum" diyebilme erdemini göstermiş birşeyler öğrenme gayretindeki iyi niyetli bir arkadaşa karşı bu tarz yaklaşımlar hoş değil.

Bence sen kendi fikrini söyle, bırak seni ne taraftan sayıyorsa insanlar saysın. Rahat ol. Sen kendini ifade et bırak insanlar senin ne sınıfta görmek isterse o sınıfta görsün kasma bence kendini bu kadar. İnsanların fikirleri olacaktır, onları değiştirme gücü ne sende var ne bende.

Birde bu açıdan baksan fena olmaz ha?

Malesef öyle bir sorunum var anlaşılan.

Fatih kardeş, kırdıysam seni özür dilerim. Hakkını helal et.

dolaylı yoldan fırıldak dedin bana. öyle yazılı mektupla olmaz böyle şeyler, karşıma geçicen özür dileyeceksin, aynı tayyipin putinden dilediği gibi ve rusça konuşarak özür dilemeni istiyorum :D şaka yapıyorum, böyle düşünceli davrandığın için teşekkür ederim.

atışmalarımız oluyor ama şu barkın bey ile ilgili yazdığın yazıdan sonra düşünce yapımızda biraz benzerlik olduğunu gördüm. zaten olay bu, her insanın kötü ve iyi yanı olur ve hangisi baskın durumda ise o insan öyle olur ama tabi diğer yanını da çöpe atmamak gerekir.

ama gel gelelim ben kılıçtaroğlunun iyi yanını göremiyorum.

[hasmet]

bak yorumun çok tutarsız, hükumeti eleştirmek ile cumhurbaşkanını terörist ilan etmenin ne alakası var. sana bir şey söyleyeyim mi? ben cumhurbaşkanını bazı konularda eleştiriyor olabilirim ama onun destekçisiyim.

asıl siz öyle bir hal alıyorsunuz ki devlet zora düşüyor ve siz sırf yönetime gıcık olduğunuz için ülkenin zararına hareketlerde bulunuyorsunuz.

evet, bu gerçek. ben şahidim burda.

Kesinlikle devletimin aleyhine tek bir hareketim bile olmadi. Sadece neyin devletin lehine, neyin aleyhine oldugu konusunda fikir farkliliklari soz konusu.

Havuz medyasi surekli millet=devlet=Erdogan temasini isleyip duruyor. Gercek o ki millet illa devam eder, devlet eger biri batirmazsa devam eder, Erdogan'in ise omru belli.

Ben devletin bekasini simdiki yonetim ile ters orantili olarak goruyorum. Halk destegini cektigi anda yonetimin devami mumkun degil zaten. Halk destegini de mesru olmayan yollarla elde ediyor, farkli fikirlerini belirtenleri ezerek, iktidara alternatifleri engeleyip yok ederek (Aksener, Yazicioglu).

Velhasil bu kadar kotu yonetilen bir ulkede ekonomi dahil yasam sartlarnin tumden dusmesi mukadder. Biz soyleyince oyle olmuyor, oyle oldugu icin biz soyluyoruz. Eninde sonunda hukumeti destekleyenlerin cogunlugu hatalarinin farkina varaca. Ne kadar erken olursa, o kaar iyi. Zararin neresinden donsek kardir.

[fatih.met]

Kesinlikle devletimin aleyhine tek bir hareketim bile olmadi. Sadece neyin devletin lehine, neyin aleyhine oldugu konusunda fikir farkliliklari soz konusu.

Havuz medyasi surekli millet=devlet=Erdogan temasini isleyip duruyor. Gercek o ki millet illa devam eder, devlet eger biri batirmazsa devam eder, Erdogan'in ise omru belli.

Ben devletin bekasini simdiki yonetim ile ters orantili olarak goruyorum. Halk destegini cektigi anda yonetimin devami mumkun degil zaten. Halk destegini de mesru olmayan yollarla elde ediyor, farkli fikirlerini belirtenleri ezerek, iktidara alternatifleri engeleyip yok ederek (Aksener, Yazicioglu).

Velhasil bu kadar kotu yonetilen bir ulkede ekonomi dahil yasam sartlarnin tumden dusmesi mukadder. Biz soyleyince oyle olmuyor, oyle oldugu icin biz soyluyoruz. Eninde sonunda hukumeti destekleyenlerin cogunlugu hatalarinin farkina varaca. Ne kadar erken olursa, o kaar iyi. Zararin neresinden donsek kardir.

muhsin yazıcıoğlu şu anda desteklenecek bir adamdı ama işte öldürüldü oda.

izleyinde erkek görün biraz :D

https://www.youtube.com/watch?v=gn26t-62p5w" width=320 height=288 type=application/x-mplayer2 controller="true" loop="0" transparentstart="1" autostart="false">

kaddafi ölümünün fransa istihbaratı tarafından örgütlenen bir darbe sayesinde olduğuyla ilgili bir haber gördüm ve bu videodan sonra mantıklı geliyor.

---------- Mesajlar birleştirildi - 18:37 ---------- bir önceki mesaj zamanı 18:24 ----------

[aydoganf]

bu ülkede sanayi ürünlerini bankalara borçlanmadan alabilen insan sayısını bana söyler misiniz? bu ülke halkı eskiden sahip olamıyordu bazı şeylere şimdi sahip oluyormuş gibi olunca millet napacağını şaşırıyor. bankalara tonlarca borçlanarak alınan bir mal aslında alım gücünden dolayı alınmıyor arkadaş. iş güvencesi var mı? yok. kriz çıkmaz güvencesi var mı? durun cevabını vermeyin bunun! diyeceksin ki bu her ülkenin de başına gelebilir. haklısın kardeş inan ki haklısın.

olay şudur abi, alım gücü deyince aklına ne geliyor sen bana onu söyle. almanyadaki adam senin burda bilmem kaç bin lira vererek aldığın arabayı komik rakamlara alıyor. yani senin bi alım gücün yok çünkü devlet eşşek kadar vergi koymuş üstüne. bir de senin kazancın üzerinden gelir vergisi alıyor. kalan parandan harcama yaparken tekrar vergi alıyor. sonra diyor ki "ulan seni o kadar yoluyorum, sen artiz misin bi de utanmadan araba alıyosun!!! al sana ötv!!!". kardeşim nolur yaramızı deşmeyin.

biz her ortadoğu ülkesi gibi kendini hiç bir konuda doyuramamış bie milletiz. bu yüzden yenisi çıkınca g*tümüzün b*kuyla gider o krediyi çekeriz, 5-10 senemizi o yeni mala adarız. biz buyuz, bize semer vuran çooohh olur. iyi geceler hepinize vatandaşım benim

[The Dude]

yiğit bulut un aşçı ajan açıklamasından sonra ben de büyük resmi gördüm.
uzun zamandır haşmet, coq gibi yabancı memleketlerde yaşayan kişilerin amacını anlayamamıştım,
meğer ki bunlar aramıza motorcu kisvesi altında sızmış yabancı ajanlar olabilirler.

ufkum genişledi.

ayrıca e.k.k. kararlarından sonra piyasının rahatladığı ve bir sigara yaktığı söyleniyor.

[qıp]

"şerefsizim benim aklıma gelmişti"
üstsüz, ahlaksız kafesini graffitilemek istemiştim

[Cloud]

Bak bazı şeyleri daha iyi idrak etmeye başlamışsın. Öyle kahrolsun bağzı devletler, kahrolsun emperyalist batı demenin ne bir çözüm nede doğru bir teşhis olmadığını anlaman çok güzel bir şey. Programın devamını da izlemeni öneririm.

Yani "dış mihraklar yüzünden güçsüzüz" tezinin hatalı olduğunu bilmek, "biz güçsüz olduğumuz için dış mihraklar bizimle uğraşıyor" tezinin ne kadar doğru olduğunu görmek önemli. Ve şunu da unutmamak gerek dünyada dış mihrağı olmayan bir ülke zaten yok, biz dış güçler olayını abartıyoruz çünkü ufacık bir dış müdahalede kağıttan kalelerimiz hemen yıkılıyor...

Şimdi Emin Çapa'yı dinleme vaktin de gelmiş (Bu ilk videodan çok daha kısa)

İzlemeyen herkesin mutlaka izlemesi gereken bir videodur. Ülke ekonomisi neden bu kadar kırılgan ve dışa bağımlı merak eden herkes bu videoda aradığı cevabı basitçe bulacaktır.

Sabırla, dikkatle ve düşünerek izleyiniz lütfen:

https://www.youtube.com/watch?v=__yTofXY-Kg

Ben izledim sabırla ve şu herkese dalga geçiyorsunuz işiniz dalga diyen Pollyannacı arkadaşlara da ısrarla tavsiye ederim, klavyede cennet manzaraları anlatmak yerine bu videoyu izlesinler ve azıcık susmayı öğrensinler.

Bu arada başını izledim, gerisini izleyemedim vaktim yok, diyenler yani esasında üşenenler, onlar da azıcık laf yetiştirmeyi bırakıp izlesinler gerçekten çok faydasını görecekler. Ben işyerimde bile zamanım varsa bu TEDx benzeri videoları izliyorum, evde zaten kitap da okuyorum(aaa bak bu devirde kitap diyorum, neymiş, kitaaap, K ile yazılıyo evet google da aratabilirsin ne işe yarıyo kitap diye ) Çok pis herifim bak nası dalga geçiyom.

Benim üşengeçlerin tamamını izlemesi için videodan aldığım bi iki not:

"Vatandaş hesap sorar, kul itaat eder."

"Hindistan Mars'ın yörüngesine sonda yolladı (niye mi, 40 yıl içinde önemli madenler dünyada bitecek de ondan), ne kadar maliyeti, 74 milyon dolar. Biz 600 milyon dolara saray yaptırıyoruz. 150 milyon dolara uçak alıyoruz (hem de halka dolar bozdurun diye yırtınırken). Sizin hesap sormanız lazım, benim vergimi nereye harcadın diye."

"2023'de Kore dünyanın 7.ekonomisi olacak diye öngörülüyor, Türkiye ise 16. olarak yerinde duracak"

Kısacası hani benim zırt pırt yazdığım insani kalkınma denen şeyi, eğitim sisteminizi devrim niteliğinde hamlelerle tamamen reforme etmezseniz, halkınızı din, iman, vatan ayaklarına, istismar ede ede fakir ve eğitimsiz bırakmaya devam edip onlara bu cehaleti reva görüp oradan oy devşirmeyi sürdürürseniz, 2023'de Kore gider aya biz gene yaya modunda ağzınız açık bakarsınız. Sonra da ağlarsınız, bunca zam oldu, eşşeğin bilmem nesi oldu ama millet hala sıfır araba alıyo, hala bu hamasete ve simsarlara oy veriyo diye. Sadece bunlar değil, ülkenin son 60 - 70 yılının önemli bi kısmı böyle geçirtildi. Bunlar üstüne tüy dikme yarışındalar. Yani mesele öyle "söle bakalım sen nasıl yaşıyon da sonra eleştiri yapıyon" meselesi değil, olaya buradan bakmak çoook sığ, çook basit kaçar. Konu bambaşka çünkü.

Dalga mı, şu yukarıda yazanlar hakikaten birileri tarafından dalga geçilebilecek şeyler doğru, ama dalganın bizle geçileceği garanti.

LÜTFEN EMİN ÇAPA'NIN ŞU VİDEOSUNU İZLEYİN, TAVSİYE EDİYORUM.

Paylaşan arkadaşa da teşekkürler, ben de izlememiştim , iyi oldu.

Alıntılardaki parantez içleri bana aittir.

---------- Mesajlar birleştirildi - 09:32 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:19 ----------

NOT: Bu arada üşengeç iki satır yazıyı uzun bi videoyu izlemeyen nesiller niye böyleleler bilin bakalım, onun da sebebi aynı dandik eğitim sistemi. Ama ben yine de bir kişinin kulağına kar suyu kaçar da izler diye tavsiyede bulunayım. Carl Sagan'ın Cosmos belgeselinin tamamı internette mevcut hem de alt yazılı, kendine birazcık yatırım yapmak isteyenlere ısrarla tavsiye ederim. Hatta onu bitirince Neil De Grasse Tyson'ın sunduğu yeni versiyonunu da izleyin derim. kendiniz izlemiyorsanız da Lise ve üniversite çağındaki çocuklarınıza mutlaka izlemelerini tavsiye edin. Çünkü o çocuklar bu kadar pervasızca (genelde kendilerinden bile cahil adamlara) oy vermeyecekler, onları bir yerlerde körü körüne savunmayacaklardır, iddia ediyorum. Hayata, dünyaya, uzaya, evrene bakış açıları da tamamen değişecektir. Hani birilerinin o kadar derin düşünme delirirsin diye aptalca tavsiyeleri vardır ya, işte onları da bi taraflarına takmayıp deriin derin düşüneceklerdir. Bunun ekonomi ile ne ilgisi mi var, o kadar çok var ki, bu tip şeylerle ilgilenen çocuklar Emin Çapa'nın dediği gibi fen derslerinde dünya 43.sü olmayacaklardır ve bizim bir ilimiz büyüklüğündeki Kore'yi yakalayıp geçme azminde olabileceklerdir. Öyle olmayanların burada ne saçmaladıklarından zaten gerçekler ortaya çıkmıyor mu? Şimdi ben bu çocuklara "Oltadaki Balık Türkiye" desem, "Karşıdevrim" desem, "Uygarlık Tarihi" desem, "Tüfek,Mikrop,Çelik" desem, muhtemelen Kutsal kitaplarını bile kendi dillerinde okuyup anlamadıkları için bunların birer kitap olduğunu da bilemeyeceklerdir. İnsani kalkınma'nın olmadığı yerde ekonomik kalkınma sunidir, bir yere kadar olur, sonra kalifiye eleman eksikliğiniz yüzünden duvara toslarsınız.

---------- Mesajlar birleştirildi - 09:46 ---------- bir önceki mesaj zamanı 09:32 ----------

The Dude, harika tavsiyede bulunmuş, bence de "boş zamanlarınızda kitap gibi gereksiz şeylerle vakit geçirmeyiniz."
Bu arada boş zaman diye bir şey yoktur esasen, kaliteli geçirilmiş ve boşa geçirilmiş zaman vardır. Onlarca yıldır tüm memlekete, vatandaşa zamanı boşa geçirtenlere yazıklar olsun.