milletin havalı olduğunu düşünmüyorum. kimse enayi değil herkes vurduğu kuşun eti olmasını bekler. sizin işi kabul etmiyorsa boş oturacak halleri yok başka iş bakmıştır millet merak etmeyin.
kaldı ki benim bahsettiğim maaş nitelikli adamın maaşı. ne yazık ki piyasa da diplomalı gençlere de 1200-1500 bandında iş önerip de baba bu işi beğenmiyorlar diyen patron çok.
ben de sizin gibi dedim evde oturmamalıyım ve de piyasanın bana peşkeş çektiği ucuz iş imkanını da kabul etmemeliyim diplomam para etmeli göbekli amcanın teknesine su taşırken boğulmamalıyım. çok şükür yurt dışında devlet adına öğrenim gören öğrenciyim. buna başvururken de bazı şeylerin değişmesini istediğim için başvurdum ama ne yazık ki bunun için şahsi çabalardan çoğuna ihtiyacımız var. maalesef popülist yada polyana gibi de olamam bu sene 10 motor üreteyim seneye 20 motor üreteyimle devlete yerli marka değil tarlada patates bile yetişmez ki vatana millete faydası olsun. yani merak etmeyin konuşurken ne söylediğimi bilip de konuşuyorum ve bu söylenilen şeyin en çok da mühendis olarak ben isterim.
gerçekçi olursak, sanayiyi göz ucuyla dolaşırsanız üretim teknolojimizin ne kadar eski olduğunu, piyasanın can çekiştiğini görürsünüz. ha nasıl mı gelişir maalesef devlette elini taşın altına koyacak. kanıt isterseniz inşaat sektörünün son 15 yıl içinde neden geliştiğini araştırın.
son olarak da ben elimden gelenin en iyisini yaparım bu vatanı çok şükür en az hepiniz kadar biz de seviyoruz merak etmeyin. milliyetçiliğin ne olduğunu ve hatta ayaklar altına bile alınmayacağını 15 sene evvelinden de biliyorduk. bildiğiniz cinsi karışık çomarlardan değiliz çok şükür.
Öncesinden maaş garantimiz olacaksa bizde girişimci olurduk.
In 1959, it obtained a licence from the Government of India to manufacture two-wheelers and three-wheelersIRau adlı üyeden alıntı
Firma kuruluş 1940'lara dayanıyor ve üretim 1959'dan itibaren dikkat edersen.
Bu arada eleştirimiz üretilmez diye değil mevcut sistemle üretmek anlamlı değil diye , devlet sadece köstek , muhasebede olanlar bilir devlet sadece ortağınız ve garantici ortağınız ve giderek daha masraflı ve hantallaşıyor vakti zamanında söylenenlerin aksine.Bugün bu ülkede üretim yapmak için deli olmak lazım.İnşaat varken , arsa alırsın değerlenir , devlet yanında , kazancın büyük kısmı kayıtdışı , mal alırken %18 kdv , satarken %1 üstüne birde değeri düşük gösteriyorlar , birde kdv alacağı çıkar tadından yenmez.
Üretirsen ÖTV üstüne Kdv , Ötv'ninde Kdv'si.
Tartışma "neden olmasın?" dan öteye geçmiş durumda. Okudunuz mu önce yazılanları? Gayet açık yazılmış niye olmayacağı. Aklınıza yatmayan yer varsa paylaşın fikrinizi. Öteki türlü bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma, dinlemeden fikir belirtme hatasına düşmüş oluyoruz.
Hem Çinlileri nasıl küçümsüyorsunuz anlamıyorum? Hem bilim, hem teknoloji, hem de üretimde çok önümüzdeler. Dünyanın en büyük ikinci iç pazarına sahipler.
Aslında çok ileri çalışmalar çıkar ülkemizden.
Biz dünyada sinema,bilim,edebiyat,teknolojide vb.dallarda hep tarihe geçmiş ismini duyurabilen,hayat şansı açık insanları biliyoruz.
Oysa dünyadan milyonlarca keşfedilmemiş,hakkı yenilmiş,açılamamış bilim insanları,sanat değerleri yok olup gitti.
Dünyanın en acı gerçeklerinden birisi budur bence.
Çok güzel fikirlerin olabilir,müthiş planların babası olabilecek beyine sahipsindir ama denizin dibinde kayaların arasındaki inciden farkın yoktur.
Kendimden biliyorum halihazırda kaç projem dosyalanmış bekliyor.
Değerini kıymetini bilicek kalitede kişilere ulaşmak için bekliyorlar,niçin?
Çöpe atılmasınlar diye.
Şuan üzerine çalışsam motosiklet kazalarında ölüm ve yaralanmayı en aza indirecek mekanizma sistemi taslağı çıkartabilirim.
Ama biliyorumki o da dosya şeklinde beklicek.
Fikrin süper olması ne kadar önemliyse,doğru çalışmalarla doğru insanlarla karşılaşmakta bir o kadar önemli..
Merak etmeyin o becerikli , henüz üniversitedeyken uluslar arası yarışmalar da derece yapmış, yazılımından tutunda çipine kadar herşeyini kendileri yapmış gencecik yetenekleri
Şuan devlet kurumlarında 5 binliara maaşla 65 metre direk tepelerinde gezdiriyorlar.
Biz de yetenekleri memur yaparlar. Amerika ya da Avrupa da ise adamlara araştırma geliştirme için her imkanı sağlarlar. Arada ki fark bu.
Kim dosyaliyor? O kadar degerli fikirleriniz oldugunuzu dusunuyorsaniz niye dosyalayip yuzune bakmayacak insanlara veya kurumlara veriyorsunuz? Dunya buyuk. Fikir guzel ve plan iyi dusunulmusse finansman bulmak kesinlikle zor degil. Yeter ki isteyin. Fikirlerinize ve kendinize guveniyorsaniz yurt disina cikarsiniz, eger Turkiye'de olmuyorsa. Hem de dunya faydalanmis olur degerli fikirlerinizden.
Ancak o kadar rahat bir sekilde "Şuan üzerine çalışsam motosiklet kazalarında ölüm ve yaralanmayı en aza indirecek mekanizma sistemi taslağı çıkartabilirim." yazabilmeniz dusundurucu. Motosiklet kazalari ve guvenlik uzerine ciddi profesyonel tecrubeniz olmali ki, bu konuda su an AR-GE yapanlardan daha iyi olacaginizdan bu kadar emin olabilesiniz. Kuskulu bir durum.
ülkemizde gayet de üretilebilir, zikirmatik, cami şeklinde saat yapabiliyorsak motosiklet neden yapamayalım ?
Üretemeyiz.
Hiçkimsenin önünde engel yok. Seninde önünde engel yok. Neden sen yapmıyorsun ?
Aslında cevap gerçek anlamda istemekle alakalı.
Bütün markaların doğuşunu ve şu an piyasada olmayan yüzlerce markanın yokoluşunu gogıllarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.
Bizim milletimiz iki şeyi söylemeyi çok sever:
1-) Olmaz o iş
2-) Bak ben söylemiştim olmaz diye
Kübra kardeşim sana sonuna kadar katılıyorum.Ülkemizin yetiştirdiği çok yetenekli insanlar var.Sen o fikirlerini üretmeye devam et.İllaki değerini bilecek birileriyle karşılaşırsın.Tübitak beyinlilerin laflarına bakma.Onlar anca ekşide "Türkiye'den s... olup gitme" başlığında toplanırlar.Bazılarıysa 1200 tl'lik yan çantayı baklava tepsisinden yapar.Burda bi kardeşimiz yapmıştı.Başlığı bulursam linkini eklerim.
---------- Mesajlar birleştirildi - 06:03 ---------- bir önceki mesaj zamanı 05:55 ----------
O da senin sorunun kardeş...Dalga geçmekle olmuyor malesef
Ver gazi canina yandigim. Simdiden ziplamaya baslamak lazim ki, buyuyunce aya ulasabilelim, oyle degil mi ama? Bilimle teknolojiyle nereye kadar. Zaten NASA ilk kuruldugundan ilk is olarak butun "Tubitak kafali"lari, yani bilim adamlarini isten kovmuslar. Yerine girisimci ve fikir adamlari almislar. Basarilarinin asil kaynagi da bu.
Nasil, inandirici mi? Yaw benden aslinda acaip iyi yandas olurdu, ama seref, namus, vicdan iste... Agir ustad Yigit Bulut gibi olamasam da, kenardan da olsa bir danismanlik kapardim herhalde... Harcaniyorum gurbette.
Bu arada inanmayacaksiniz, burada gece 12, ve su an buranin Tubitak'ina proje yazmaktayim. 3 sene, yarim milyon $'lik orta halli bir proje. Tebrik ediyorum "Tubitak kafali" ongorunuzden dolayi. Tam isabet.
Eski baskan Amerika'da "tenure"lu ful profesor'du. "tenure" demek omur boyu is garantisi demektir. Herifin bir suru doktora ogrencisi, doktora sahibi arastirma gorevlisi, milyonlarca $'lik fonu vardi. Adam Tubitak'a baskan olarak geldi. Az once arattim, "silahlı terör örgütüne üye olmak ve yönetmek" sucundan tutuklanmis... Serbest kalsa ve Amerika'nin en iyi on universitesine basvursa, mutlaka biri ise alir, 1 sene icerisinde de eski haline gelir.
Sonra "yerli motosiklet niye yok?" Acaba niye yok? Elin Amerika'si adami el ustunde tutsun. Sen cazip tekliflerle adami Turkiye'ye cagir. Herif iyi niyetle gelsin. Sonra konjoktür geregi iceri at adami. Trajikomik.
Delinin biri kuyuya taş atmış 40 akıllı cıkaramamış derler ya bu antlaşma kousuda böyle.
Ülkede maden var ama çıkartamıyoruz geyiklerinden, bizim gelişmemizi istemiyorlar gibi saçma düşünceler gerçekten manasız artık.
Güney Kore’nin gelişmesini tüm dünya istedi de bizim mi haberimiz yok ?
Zaten Çin gelişip bizi kurtarsın diyordu tüm dünya. 2. Dünya savaşı sonrası zaten tüm devletler Almanya’ya yardım etti yemeyip içmeyip.
İsveç, Finlandiya gibi yerlerde zaten altın ağaçları var zenginliğin sebebi bu.
Ülkemiz maden olarak zengin ve madenler çok güzel kullanılıyor. Ülkemizde krom, bakır, demir ve daha nice değerli bu madenleri işlemek için gerekecek enerji sağlayacak linyit ve kömüre ve diğer elementlere de fazlası ile sahibiz. Ancak biz kafayı yorup işlemek yerine ham olarak sattığımız için yıllardır bir yere gidebildiğimiz yok.
Bu ülke dünyada ilk 1000 km menzile sahip uçağı yaptı 2. dünya savaşı öncesi Boing, Airbus daha doğmadan !
Nuri Demirağ’ı araştırmak gerek önce tabi ki. Çünkü bizim ülkemizde milli eğitim kitap üzerinden okuma üzerine. Bir çocuğu okuldan, eğitimden nasıl soğuturuz un cevabıdır.
Geç kaldık artık vs diye bir kandırmaca yapmaya gerek yok. Sağdan soldan lisanslayıp milli demenin de bir katkısı yok. 2. dünya savaşı sonrası yutturulan global dünya hapını kusmamız lazım.
Ülkeyi yöneten basiretsizlerin kendi tembelligini, cehaletini ve hatalarını kapatmanın en güzel yolu olmuş.
Bu ülkenin gelişmesi şuna bağlıdır;
Mühendislik fakültesini bitiren bir genç okulu bitirdiğinde ailesinin okuması için girdiği borcu ödemesinden, karnını doyurma derdine düşmeden önce hayallerini, fikirlerinin ideallerinin kafasında canlandırdıklarının peşinden koşabilmeli...
Baştaki birkaç mesajdan sonra konuyu okumadım. Okuduklarımdan gördüm ki hala çoğu kişi bir aracı üretmenin sadece fabrikasını kurup montaj yapacak eleman almaktan ibaret olduğunu sanıyor. Peki bunun tasarımını kim yapacak arkadaşlar ? Onu da sanayi ustalarının yapabileceğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bir motosiklet motorununu ve geri kalanını tasarlamak (ya da otomobil) burada bazı arkadaşların kendi atölyelerinde veya Gaziantep'li apaçi ustaların dükkanlarında yaptıkları gibi piston veya krankları deneme yanılma yöntemiyle birleştirmekten ibaret değildir. Bu iş ileri seviyede mühendislik bilgisi ve tecrübe gerektirir. O bahsettiğimiz seviyedeki mühendislerden bu ülkede çok çok az var ve olanlar da mesleklerine küstürülüp, bütün çalışma hayatlarını saçma sapan Excel tablolarında planlama takibi yaparak, kendilerini mühendis zanneden şeflere bağlı olarak geçiriyorlar. Diğerlerini ben zaten mühendisten bile saymıyorum. Kendim de Türkiye'nin en büyük otomobil fabrikasında tasarım yapan (araç tasarımı değil) bir makina mühendisi olarak şunu diyebilirim ki, yeni nesil mühendisler okullarından hiçbir şey öğrenmeden mezun oluyorlar. Bizim için de aynı şeyler söylendi ama bunların durumu gerçekten felaket. Teknik resim bile bilmeyen makina mühendislerinden bahsediyoruz. İyi mühendisliğin, zannedildiği gibi okulda veya o okula girerken girdiğin sınavlarda ne derece yaptığı ile bir ilgisi yoktur. İnsanlar sadece yeteneklerinin olduğu ve sevdikleri işleri yapmalıdır. Sen dünyada hiçbir yerde olmayan saçma sapan bir sınav ve eğitim sisteminde başarılı oldun diye (yani puanların yüksek diye) iyi mühendis olmuyorsun. Zaten herkes olduğunu sandığı için bugün bu ülkede mühendislik diye bir şey yok. Ya da var ama çok çok az miktarda, sadece bazı firmalar tarafından yapılıyor. Bu ülke sürekli olarak nitelik yerine nicelikle uğraştığından Arçelik firması ota boka patent alıp dünyada paten birincisi olabiliyor ama kendi alanında dünyanın en iyi firması olamıyor.
Bu konuda sayfalarca yazabilirim ama bu yazdıklarımı yine çoğu kişi anlamayacaktır ve katılmayacaktır. Artık böyle şeyleri ben de tartışmıyorum, yeni nesile de tavsiye falan vermiyorum. Ne halleri varsa görsünler, sahte başarılarının peşinde koşsunlar ama bu ülke, dünyanın sonu gelene kadar kendi motosikletini veya otomobilini tasarlayıp üretemeyecek (elektrikleri saymıyorum, onlar çocuk oyuncağı). Biz o kafa yapısında insanlar değiliz. Okuldayken hayalleri olan son derece idealist olan ben bile artık mühendis olduğum için pişmanlık duyuyorum. Mühendislik bakış açımla, başka mesleklerde, hatta sporcu bile olsam çok daha başarılı bir hayat geçirebilirdim.
FETÖ konusu biraz netameli. Yani ülkenin belirli kurumlarının Fethullahçılarla doldurulmasının da hata olduğunu görmek lazım. MEB bursluları doktora sonrası ülkeye hizmet için döndüklerinde kıytırık üniversiteler kendi adamlarını almak için bu burslu öğrencileri almazken Fethullaçı olanlar ise döner dönmez TÜBİTAK'ta daire başkanı olarak atanıyordu. Fethullahçı olmadığı için ELazığ'daki Malatya'daki bilmem nerdeki liseden bozma kütüphanesi boş camisi dolu üniversitenin almadığı, MEB Ankara il müdürlüğünde aylarca fotokopi çeken doktoralı adam o daire başkanlarından daha mı az rafineydi? FETÖ'nün içinde okumuş, zeki, başarılı bir kitlesi vardı evet. Ama sınav sorularını (muhtemelen o dönemin yetkilileriyle kolkola) çalan bir kısmı da vardı. O çalınan sınav sorularıyla askeriyeye alındıktan sonra tetikçilik yapanları da oldu anlaşılan.
Organize bir topluluk adına ister yumuşatmak için cemaat deyin, ister sertleştirmek için terör örgütü deyin, isterseniz din eksenli kurulduklarını vurgulamak için tarikat deyin. Bunların çıkar amaçlı kurulmuş birlikler olduğu anlaşılıyor. Hayatta tek başına mücadele eden psikoloji öğrencisi 1416 sayılı MEB bursuna başvurduğunda tarafsız bir gözle inceleniyor mu? Hayır. Sorular kişinin ne kadar dindar olduğunu veya hangi tarikata bağlı olduğunu anlamaya yönelik sorular oluyor. Fethullah'ın arası yönetim ile iyiyken de sorular o yönde oluyordu. Çıkar örgütünün sevimlisi olmaz. Hayatta tek başına mücadele veren, bir yerlere gelmeye çalışan yalnız insanlar ile bir gruba aidiyetin tadını çıkaran faydalarını kullanan insan bir olmuyor.
Başarılı bir insan başka konu, din ekseninde organize olmuş adamların yönettiği kurumların ve ülkenin boka batması başka konu. Fethullah etkin iken kurumlara liyakatla adam alınıyor muydu? Hayır.
Ülkenin tarikatçılığı, hemşehriciliği, adam kayırmacılığı bırakıp objektif kriterlerle, liyakata dayalı olarak insan seçmesi lazım.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)