Motosikletim dizel olsa yıllık yakıt giderim yaklaşık 300€ düşük olacak. (Otomobil teknolojisi ile birebir aynı olacağını farz edersek)
Yılda 300€ kâr edebilmek için dizel motosiklete en az 5.000€ fazla para vermek zorunda kalacağım.
Peşin ödediğim farkı yakıtla amorti edebilmem için en az 15 yıl aynı motoru kullanmam gerek ki o kadar yaşaması mucize olur.
Farkın yarısını bakım masraflarından çıkarsak yinede en az 7 sene o motosikleti kullanmam gerekiyor.
Hangimiz 7 sene aynı motosikleti kullanıyoruz?
Son 7 senede 5 motor değiştirmişim.
Yani dizel motorun benim için hiç bir cazip tarafı yok.
Daha doğrusu motosiklet kullanıcılarının en az %90'ı için durum böyleyken,
zaten dar olan motosiklet piyasasına kim dizel motor yapar?
Dizel motosiklet ancak devlet kuruluşları için avantajlı olabilir?
Yani üretilse de custom motosiklet olur, piyasada satılmaz.
Kaldı ki elektrikli piyasası almış bayrağı eline sallarken dizele Arge harcaması yapacak sazanı ancak tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.
Konuyu Türkiye açısından ele alacak olursak, dış dünyanın aksine bizim benzinli araçları teşvik etmemiz gerekiyor.
Ne kadar benzin tüketirsek devlet o kadar fazla kâr elde eder. Çünkü benzin üretimimiz çok fazla ve yarısını bile tüketemiyoruz.
Kalan benzini komik paralara dışarıya ihraç ediyoruz.
Halbu ki iç piyasada tüketilse daha bu kadar vergi geliri sağlanır.
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
Ne sandınız? Petrolde dunyanın tekelıyız. Dunyanın her bır yanına guneydogudakı petrol rezervlerımızden cıkartıp ısletıgımız yakıtı satıyoruz, cıkarıp ısleyıp satmak cok zor butun maddı yuk ulkemızın sırtında oldugundan en pahalı benzını bız kullanıyoruz. Bu gayet dogal degıl mı? Cıkaran bız, ısleyen bız satmakla ugrasan gene bız, e bunca yuk bızım sırtımızdayken avrupaya pahalıya satacak halımız yok. O petrolu cıkaran, ısleyen ıscının emegı ıcın alıyor devlet o kadar vergı. Ayrıca dıs ulkeler o kadar cok benzın alıyor kı bızden, bıze yarısı bıle kalmıyor. Yasasın hukumet. Devletımız var olsun sultanımız var olsun, dunya lıderımıze butun forum olarak kocaman bır alkıs rıca edıyorum. Ayrıca vergılerden zamlardan ve parasızlıktan sıkayet eden fakırler lutfen otede dursun, dogalgaz rezervlerımız eksılmesın dıye kombıyı calıstırmıyorum yurt dısına daha cok dogalgaz satalım ulkeye para gırsın dıye. Komsuyu esı dostu tembıhledım, dogalgaz ve komur madenlerımızı kendımız eksıltmeyelım, yuce devlet buyuklerımız yurt dısına satsın ulkemıze para gırsın dıye. Bılınc lutfen bılınc..
Birincisi ağır olur. İkincisi sanıldığı gibi dizel motorların torku yüksek falan değildir, turbo ile desteklendikleri için torkları yüksek olur. Turbo kullanımın da motosiklet için uygun olacağını düşünmüyorum çünkü tork devire bağlı olarak aniden gelir. Ayrıca turbo sisteminin türbini çok pahalıdır. Bunun yerine supercharger (kompresör) kullanlabilir ancak ben supercharger kullanan dizel motoru hç duymadım. Kawasaki H2 ile öyle yaptı fakat o motor benzinli. Maliyet konusu da tamamen abartıdan ibaret oluyor. Normalde turbo benzinli bir araç ile turbo dizel aracın motor maliyetleri çok farklı değildir ancak Türkiye'de firmalar bunu serbest ekonomi ayağına fırsat bilip milleti kazıklıyorlar. Devlet de her zamanki gibi seyrediyor.
Benzin candır gerisi heyecandır. O iğrenç dizel motor sesini hayatta istemem ben şahsen.
Elektrik versek?
Zero SR.
Bakim: Yağ yok, filtre yok, zincir yok.
Kullanım: titreşim yok, gürültü yok, ısınma yok.
Performans: 0-100km 3.3 saniye.
Yakıt: gece ful şarj maliyeti $1.50.
Menzil: Şehir içi 300km+, şehir dışı 200km+.
Fiyat: Dizel kadar olmasa da hâlâ pahalı, çünkü pil pahalı. Ama avantajları çok fazla.
Şaka olmasını çok isterdim.
Asıl şaka gibi olan benzini satış fiyatımız.
Devlet iç piyasaya 4-5 liraya satılan benzini aleme 1,25-1,50 lira gibi bir fiyatla satıyor.
Yaşasın istikrar!!!
900 lira kazanırken 1500 lira asgari ücret teklifini yuhalayan millet bu kadar istikrarı hak ediyor.
Daha petrolün varili 100 dolarken benzinin 3 liraya,
varili 35 dolara düşünce 5 liraya satılması konusuna girmedim bile.
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
Ehehe bizim aklı evveller bundan egzoz sesi çıkmıyor derler Sonra işin yoksa bir de ses simülatörü koy motora. Simülatörde de farklı modlar olur; akrapoviç modu, mivv modu, gpr modu
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:45 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:43 ----------
Lüks yatlara, teknelere mazot 1.8 tele iken benim canım köylüm traktörüne 4 teleden koyuyor...
trafiğe, araç kalitesine (insanları zorla egzoz muayenesine yolluyoruz) bakıldığında; yakıt pahalı denilemez. galiba yakıt bana pahalı demek istiyoruz
Kim yaptı demiryolunu?
Dalga mı geçiyorsunuz?
Cumhuriyet kurulduğunda kendimize ait 1 metre bile demir yolumuz yoktu.
Osmanlı zamanında topraklarımızda yapılmış olan demiryolları İngiliz ve Almanlara aittir.
Yanlış hatırlamıyorsam Abdülaziz zamanında az bişey ray döşendi onuda parasızlıktan işletemeyip almanlara kaptırdık.
Kalan yolların ve trenlerin tamamı ingiliz ve almanlarındı.
Cumhuriyet kurulduğunda yıllarca bu demiryollarını millileştirmekle uğraştı.
Zaten savaştan çıkmışsın, para yok, üstelik osmanlıdan bir dünya borç kalmış.
Buna rağmen demiryollarını devletleştirmekle kalmayıp yenilerini yapmayı başarmışlar.
Aynı hızda devam etseydik bugün demir yollarımız gelişmiş ülkeler seviyesinde olabilirdi.
Ama teknolojisinin geliştiği 50'lili yıllarda tüm dünya demiryolu yaparken maalesef bizim başımızdakiler Hilts raporunu uyguluyor, ülkeyi amerikanın kucağına iyice oturtmakla meşgûl oluyorlardı.
Onlar sayesinde bugün hem amerikanın hem de petrol ihtiyacımız nedeniyle arapların kucağında oturuyoruz.
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
dizel motosikleti bilmem de,
demiryolu konusu sakıncalı.
osmanlının demiryolu yaptırmak için imzaladığı sözleşmeleri biraz bilmek lazım.
demiryolunun geçtiği yerlerin 30km kadar civarı da demiryolu yapanlara tahsis edilmiş diye hatırlıyorum. sanım bu durum maden, tarihi eser vb hepsini içeriyor.
böyle enteresan bir durum.
Ehm. Konuyu toparlamak adına, neden benzinli lokomotif yok diye bir soru sorsam, oradan da tekrar motosiklete geri döneriz
2.Abdülhamitin yaptırdığı tren yolları var ve yapılan işlere bakılırsa tren yoluna önem verdiği görünüyor.Osmanlının son zamanları da güllük gülistanlık değildir, savaş tehlikesi ozamanlarda da vardı.Bir başka mesele ise borçların neden alındığı ve bu işleri yaptıranların kim olduğu ve hangi grup içinde olduğudur.Asıl mesele ise ;demir yolu sistemine birşekilde başlanılıp devam edilmiş fakat devamı getirilememiştir çoq'unda söylediği gibi.
Bu eleştiriye açık bir durum ama en azından kötü niyet yok.
Adamlar bizim saray erkanını ayakta uyutmuşlar.
Alem rönesans yapmış sen ayakta uyumuşsun. Bırak demiryolunu altındaki taşı kıracak teknolojin yok.
Yinede bizim padişah önemini kavramış, bi tarafımıza kaçacak şartlarda da olsa adım atılmış.
Genç cumhuriyetle arasındaki fark şudur.
Osmanlı'da yeni kurulan cumhuriyette gırtlağına kadar borç içindedir.
Osmanlı daha fazla borç alıp saray yapmış, cumhuriyet yönetimi ise demiryolunun önemini kavramış yediği ekmekten kısıp hem harıl harıl ray döşemiş hem de mevcut demiryollarını devletleştirmeye uğraşmış.
Kurtuluş savaşı sırasında demiryollarının bize ait olmamasının acısını çekmiş bu adamlar.
Düşünsene!
Cephane, asker hatta yiyecek, sağlık malzemesi sevkiyatı yapacaksın.
Ülkende tren var ama sahibi yabancı üstelik onlarla savaşıyorsun.
Ankara-Sivas arası demiryolunun açılış töreninde yapılan bir konuşmada(kim olduğunu hatırlamıyorum) Sivas-Ankara arasının 10 günden 1 güne indirildiği vurgulanıyor ve ürünlerin artık para edeceği, aslında bir altın yolu yapıldığı ifade ediliyor.
Genç cumhuriyet için demiryolu işte bu kadar önemliydi.
1940 yılına kadar durmadan çalışmış adamlar.
O zamanki imkanlarla yılda ancak 250-300 km ray döşeyebilmişler.
1940-1950 arasında çalışmalar durmuş.
2. Dünya savaşı başlamış.
2 büyük savaş görmüş olan İnönü ülkeyi bir savaşa daha sokmamak için her şeyi paydos etmiş.
Bu dönem iyi mi oldu kötü mü oldu tartışılır.
Fakat 1950'den itibaren yapılanlar affedilir gibi değil.
Savaş bitmiş. Teknolojide çağ atlanmış. Tüm dünya demiryolları ve trenleri geliştirmeye,resmen çağ atlamaya başlamış.
Bizim başımızdaki sazanlar amerikanın hazırladığı hilts raporunu aynen uygulamaya koymuşlar.
Ulaşım politikamız değişmiş. Taşımacılığı karayoluna çevirmişiz.
Tek bir varil petrol çıkarılmayan ülkemiz her şeyi petrolle çalışan bir ulaşım politikası benimsemiş.
Mazotla çalışan kamyonlar otobüsleri geçtim yaptığın yolun asfaltı, zifti bile petrol ürünü.
İnsan bu kadar salak olamaz bu olsa olsa ihanetle açıklanabilir.
Daha kötüsü ise hâla akıllanmamamız.
Hala yol yapan hükümetlere oy veriyoruz.
Sorun millete hala yol yaptı diye Menderes'i,
otoban yaptı diye Özal'ı yere göğe koymazlar. Mevcut hükümeti zaten söylemeye gerek yok.
Yol yapmakla kalmadı bi de saray dikti.
Milletçe el ele kendimizi kazıklıyoruz.
Akıllanmaya da niyetimiz yok.
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)