Bu kadar makul bir yaziya karsi tepkisel bir seyler yazma ihtiyaci hissedenlerin, bu yazinin konusu oldugunu dusunuyorum; ki sahip oldugum motosikletlerin hacimleri: 600 -> 900 -> 1000 -> 1300
Benim anlamadığım her zaman pazarda yüksek hacime ulaşmak almak düşük hacime ulaşmakdan daha kolaydır.. düşük hacim fiyatına yüksek hacimden her tür motoru bulup alabilirsin bu ülkede..
kaliteli bir 150 - 250 c.c lik motor fiyatına ikinci elde çok rahat 600 lük ,900 lük , 1000 lik motor alırsın.. tabiki yeni sıfır motor olmaz ama alırsın çok güzel efsane kaliteli motorlar.. burda tek tek yazmaya gerekde yok.. benim favorim misal thundercat tir.. kafayı bozsam 9-10 bine alıcam bir tane 2000 sonrası yeni kasada enerjim yok tdm bütün enerjimi yedi bitirdi) .. efsanedir benim için thundercat.. ss sevmem ama thundercat te tam ss sayılmaz cbf tarzı...
İkinci el motosiklet almak riskli bir iş. Bir de servis bakım masraflarını düşünürsek. İş değişiyor. 250cc motorum için servise gittim. Sorunum ön amortisör sertleşmesi idi. Önüme koyulan rakam yaklaşık 600TL. Çaresiz kabul ettim. Yurt dışından parça gelmesini bekliyorum. Amortisör yayı falan değişecek dediler. Şimdi birde yüksek cc motorun bakım-parça-yakıt masrafları düşünülünce hele de ikinci el motora cesaret etmek zor.logaritma adlı üyeden alıntı
Benim anlamadığım her zaman pazarda yüksek hacime ulaşmak almak düşük hacime ulaşmakdan daha kolaydır.. düşük hacim fiyatına yüksek hacimden her tür motoru bulup alabilirsin bu ülkede..
kaliteli bir 150 - 250 c.c lik motor fiyatına ikinci elde çok rahat 600 lük ,900 lük , 1000 lik motor alırsın.. tabiki yeni sıfır motor olmaz ama alırsın çok güzel efsane kaliteli motorlar.. burda tek tek yazmaya gerekde yok.. benim favorim misal thundercat tir.. kafayı bozsam 9-10 bine alıcam bir tane 2000 sonrası yeni kasada enerjim yok tdm bütün enerjimi yedi bitirdi
Bence de bu işler maddiyat la alakali
Ben 2 iş yapiyorum ayni anda e simdi tr şartlarında hatri sayilir bi para kazaniyorum 150cc ye binsem kendimce garipserim neden mi
Len bi dunya para kazaniyorum bu para ne olacak biriktir biriktir nereye kadar diye düşünürüm köpek gibi çalışıp para nin bitip bitmeyecegini düşünmem yani
Fakat 150 cc bi motor alip gönlünce gezmek istedigim zamanlar da oluyor
Ha büyük cc ile senede en az 10000 yapiyorum daha az masrafli motorum olsa bu 20000 km olur 1 iş yapar boş vakitlerim de. De gezerim
Bu arada sehir icinde bindigim bi motosikletim daha var
Yani bu işler paraya bakiyor
Her öyle büyük reyzink isteyen o motorlari alamıyor biraz tirmalamak gerek
Şu hayatta ki en büyük zevkim motor kullanmak.Gün içinde ortalama 15km motor kullanıyorum motorla geçirdiğim vakit çok az o yüzden bu az vakitte olabildiğince keyif almaya çalışıyorum ve o yüzden 1000cc kullanıyorum.Bence mevzu küçük cc büyük cc den ziyade hangisinden keyif alabiliyorsan onu kullanmaktır nacizane fikrim
ömrüm boyu çok az sıfır almışımdır hep ikinci el aldım ... çünkü çoğu vakit hep yüksek hacim aldığımdan aldığım motorları sıfır alma gibi bir ne maddi imkanım ne lüksüm vardı.. Maddi imkanım gerçi zorlasam kassam kredi falan çeksem rahat olurdu ama oda bana ters ve gereksiz geliyor..
misal en son motorum tdm 850 idi aldığım fiyatı söylemiycem ama sıfır çin malı scooter fiyatına aldım diyim.. hatta o bile biraz pahalı kaça bilir.. motorda on numara harika bir motordu.. şimdi ben o ayarda bir motorun sıfırını alabilmem için o ayarda o denklemde bir motor misal fazer8 alsam bugün yada hangi markadan almaya kalkarsan kalk nereden bakarsan bak 30-35 gözden rahat çıkarıcaksın..
Yani yüksek hacim almakda öyle çok zor bir şey değil.. Heleki racing motorlar endurolar ikinci ele düşdümü üstüne bir de yeni kasası çıkmaya görsün fiyatları sürünüyor.. eski kasa zx6r lar zx7r lar cbr lar gsxr lar 660tenere ler F650gs ler onların dakar versiyonu vardır onlar falan daha aklıma gelmeyen bir ton şahane efsane kalite modeller bugün 250cc makine fiyatına çok rahat bulursunuz..
bende anlamlandiramiyorum.. cevremdeki baaaggganlarin cogu istisnasiz ss ve büyük cc sevicisi.
Ozellikle cinsiyet bakimindan bayanlari dusunursem çoğunluk ss ile hosnutkar. Sekilcilik ve gosteris ile ilgili sanki(?) Bazisi icin olmasa bile çoğu goruntu ve sekille ilgili gibi..
Bu tip konular çok ilginç. Ne kadar tartışılırsa tartışılsın bir karara varılamıyor. Buradan "motorum küçük ama bende motorcuyum." gibi bir rahatsızlık anlıyorum.
Arkadaşlar bu bir tutkudur. Bunu mantığa oturtamazsınız. Nasıl bir annenin yavrusu için canından vazgeçmesini mantığa oturtamıyorsak bu da olmaz. Çünkü duygudur, mantıktan bağımsızdır.
Herhangi bir uğraşı tutku haline getirmiş kimse devamlı o işi geliştirmek, büyütmek, ilerletmek ister. Bu zevk için olabilir, meslekte olabilir, günlük işlerde olabilir. Örneğin hiç gereği yokken, hiç ihtiyaç duymuyorken, gereksiz risk teşkil etmesine rağmen işyerini büyüten yada yeni şube açan kimseler görmedinizmi? Dolapta 30 çift ayakkabısı olmasına rağmen vitrindeki bir ayakkabı için para biriktiren kimseleri görmedinizmi?
Motosikleti tutku haline getirmiş kimse için daima kendi motosikletinden iyisi vardır, daima yapılacak bir iyileştirme, bir yenilik vardır. Daima ilerisi için bir planı, bir düşüncesi vardır.
Bu tutku duygusu olmasaydı bugün hayatımızı kolaylaştıran birçok buluştan haberimiz bile olmazdı. Hatta belki motosiklet bile olmazdı.
motosikleti çoğunlukla bir ulaşım aracı olarak tercih ediyorsanız, 125 cc motosikletler az da olsa iş görür, 250 cc motosikletler ihtiyacınıza tam manasıyla cevap verir
ancak bu işten "adrenalin kaynaklı" bir keyif almak istiyorsanız daha fazlası lazım
Konunun açılmasına neden olan iddianın gerçekliği biraz şüpheli.
Çünkü daha önce forumumuzda da yer alan istatistiklere göre ülkemizdeki motosiklet kullanıcılarının %56 sı 100cc altında motosiklete sahip.
600cc ve üstü motosiklet kullanıcılarının oranı ise sadece %12,5
Yani kimsenin büyük cc tercih ettiği yok.
Niye binlik almıyon abi yavvgf diyen dingilleri de istatistiklerde gördüğünüz gibi kimsenin salladığı yok.
Millet bildiğini okuyor ve alabildiğine biniyor.
Bunun dışında sosyal medyada en çok konuşulan motosikletler kocaman olanlar.
Bu ancak sosyal medyanın halkın çok küçük bir bölümünün aynası olduğunu gösterir.
Yani forumlarda ya da feyzbuk gibi ortamlarda gördüğünüz şahsiyetler üzerinden toplum genellemesi yapmak yanıltıcı oluyor.
Aynı muhabbeti lüks araba içinde çok yaparız.
"Nedir bu hava atma merakı, her yer bmw, mercedes doldu. Avrupada bile bu kadar yok!"
Gibi cümleleri çok duymuşsunuzdur.
Halbuki satış rakamlarına bir bakıyorsunuz en kıçı kırık italyanın tek bir modeli 150-200 bin satmış, bmwnin tüm sattığı 1000-1500 araba.
Yani her yer mercedes, bmw falan değil.
Gerçekle hiç alakası olmayan bu tartışma konuları nerden çıkar, kim uydurur bilmiyorum ama üzerine konuşmayı en sevdiğimiz tartışma konuları da bunlar maalesef.
Eğer bunun üzerinden büyük cc gerekli mi?
Hangi hacimde bir motosiklet almalıyım?
gibi konulara bir açıklık getirilmek isteniyorsa bu tartışılabilir.
Fakat bir görüş birliğine varacağınızı zannediyorsanız yanılıyorsunuz.
Motosiklet kişisel bir eşyadır. İster küçük bir scooter alın, ister gemi gibi bir goldwing, üstüne sizden başka en fazla 1(bir) kişi bindirebilirsiniz.
Bu diğer kişi, muhtemelen hayatınızı paylaştığınız size en yakın kişidir.
Bir dost ya da sevgili olabileceği gibi iş arkadaşınız da olabilir.
Fakat 1 kişilik yeriniz olduğuna göre demek ki hayatınızın kesiştiği önemi olan bir kişi alır o yegâne yeri.
Bu nedenle otomobil gibi değildir motosiklet.
Ya da yalnız takılırsınız.
Her iki durumda da kişiselliğini yitirmez.
Yani istediğinizi almakta özgürsünüz.
Otomobil gibi değildir.
Mesela çocuklarınız varsa otomobil seçerken onları da hesaba katarsınız.
Oysa motosiklette o lüksünüz yoktur.
En fazla 1 kişilik yeriniz var çünkü.
Bu kadar kişiye özel bir aleti kullanmayı tercih eden bir insanın bu seçimi kendi karakterine uygun yapmasından daha doğal ne olabilir?
Binlerce yıldır doğa kendi içerisinde devinimini sürdürüyor, uyum sağlayamayanları ayıklıyor.
Trafikte doğa ile benzer özellikler gösterir.
Uyum sağlayamayanı yalar yutar.
Eğer şahıs akıllıysa uyum sağlayamadığını fark eder ve uzaklaşır.
Son paragrafı niye yazdım ben yahu!!!
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
bence eğer arada sırada tem e çıkıyorsan, genelde e5te ve şehir içinde isen, 250 yetmeyebilir ayrıca yakıt ta senin için önemliyse seni en iyi tatmin edecek makina nc 750s dir kim ne derse desin, x ler daha hacimli ama s ler tam şehir içi için yapılmışlar... tek tekere gelmez,güçlü, temde fırlar yeri geldiğinde, incedir aralara rahat girersin kısacası tam şehirlik on numara...
Yazının genel mantığına diyeceğim yok ama bilgi yanlışları var. Saat dediğimiz şey, kuzey veya güneye gitmekle değişmez. Herhangi bir meridyenin üstündeki noktada, ister kuzeyde olsun, ister güneyde saat aynıdır. Saat doğu veya batıya gitmekle değişir. Türkiye'nin en doğusu ile en batısı arasında 76 dakika fark vardır.
Abicim çok güzel özetlemişsin. Bana bişey kalmamış. 2 çocuğum var, irice bir arabam da var. Ama motorum başka. Şimdiye kadar arkama sadece tek bir kişi bindi, biniyor, o da 7 yaşındaki büyük kızım. Kıymetlimisss yani. Şimdi kıymetlimiss için nasıl bir yolculuk planlayalım? Ne kadar konforlu ve güvenli olsun?Konunun açılmasına neden olan iddianın gerçekliği biraz şüpheli.
Çünkü daha önce forumumuzda da yer alan istatistiklere göre ülkemizdeki motosiklet kullanıcılarının %56 sı 100cc altında motosiklete sahip.
600cc ve üstü motosiklet kullanıcılarının oranı ise sadece %12,5
Aynı muhabbeti lüks araba içinde çok yaparız.
"Nedir bu hava atma merakı, her yer bmw, mercedes doldu. Avrupada bile bu kadar yok!"
Motosiklet kişisel bir eşyadır. İster küçük bir scooter alın, ister gemi gibi bir goldwing, üstüne sizden başka en fazla 1(bir) kişi bindirebilirsiniz.
Bu diğer kişi, muhtemelen hayatınızı paylaştığınız size en yakın kişidir.
Aslında ben seviyorum bu tarz konuları, ne kadar farklı düşünen insan var ve birbirleri ile saygı içinde tartışabiliyor. Keşke her konuda sakince, saygı ile tartışabilsek, fikrimizi ifade edebilsek.
Hayat bayram olsa...
bu tarz konular iyidir.. kafasında şüphesi olan yada mahalle baskısı altında olan insanların düşüncelerini berraklaştırır..
motor kişisel bir eşyadır herkes istediğine binebilir amenna.. Fakat birde standartlar vardır..
Standartlarıda o ülkedeki asgari ücretten, motor fiyatlarından,ülkenin coğrafi ve yol yapısından, ülkenin yüzölçümünden ülkenin ekonmik durumundan tutta benzin fiyatından motora koyduğun yağın lastiğin ödediğin vergilerin fiyatına kadar belirler..
Amerikada bu standartlar yüksek hacim gereksinimi oluşturur kıtadır neticede büyükdür yakıt ucuzdur insanlar obezdir falan filan liste uzar gider..
Asya pazarında bu standartlar çok küçükdür scooter bile az vardır genelde mopedcilerdir ..
hint pazarında olay çok farklıdır..
çin pazarında öyle..
Avrupa pazarı çok oynak ve dğeişken olsada italyayı motorla gezmiş biri olarak diyebilirimki insanlar en ufak bir egosal hacimsel takıntı yok 60-70 yaşında amcalar teyzeler eski vespalara biniyorlardı.. gençlerde öyle..
Türkiye Pazarına Gelince .. Türkiye pazarında bir standart oluşmadı ve yeni yeni oturuyor büyük sıkıntıda ve bu tip konularda bundan açılıyor tartışılıyor bence.. biz şu anda bunun sancısını çekiyoruz..
Bence tek nedenide motor kültürünün türkiyede çok çok geç 2000 li yıllardan sonra çin markalarının ve çinden getirtilen fason üretim markaların hatta bir ara sucu manav mobilyacı bile motor getirtiyordu çinden biraz önüne geçdilerde pazar duruldu yoksa iş artık iyicene aynı motorun 20 farklı isimde dolmasıyla pazar çöplüğe dönücekdi..
Tabii bunun iyi yanı insanların motora çok rahat ulaşabilmesine ve motorun motorcunun hızla rakamsal olarak patlamasına neden oldu..
Eskiden 90 lı yıllarda dial up ile bağlandığımızda 96-97 li yıllarda eskiler çok iyi bilir pazarda 4 büyük japon dışında motor yokdu forumlar bile çok sığdı 7-8 model dışında konuşulucak model bile yokdu.. durumu el vermiyen insanlar tabiri caiz ise bulduğunu alıyordu hacime ıvıra zıvıra bakmadan. yeterki cebine uygun olsun.. ekstrem harley minsk mz planet jawa gibi farklı bir güruha hitap eden motorlar dışında aslen 4 büyük marka vardı ve insanlar 4 büyüğk markaya mecburdu.. sıfır rakamlar astronomikdi çok yüksekdi.. 90 lı yıllarda kinetic reklamını hatırlarım ... 92 yılıysı galiba yanlışım olmasın çok zaman oldu belkide 94 dü bir zzr250 geldide takla atmışdık sevinçden ucuza motor alıcaz diye...
o zamanlar kimsenin hacim derdi yoktu tek dert alabilinicek iyi paraya kaliteli motordu.. tabii zzr250 ninde fiyatını uçurmuşlardı ondada hayal kaldı ... ondan diyorum o zamanlar bir standartta yoktu..
şimdi bakıyorum maşallah pazarda yok yok onlarca marka yüzlerce farklı model var her fiyata seç beğen al .. bu çok güzel oldu ama işte stadartları olmıyan türkiyede standart sancısınıda oluşturmaya başladı..
hayaller triumph adventure, gs1200, supertenere, hayatlar 125-150 cc en az yakanı neyse o.
7 senedir aynı motora binen birisi olarak altından kalkabileceğim motora binme taraftarıyım.bakımını , taksidini, benzinini karşılayamadığım motor kapımın önünde yatarsa içimi sızlatır. bir gün büyük makineye ulaşsam bile istanbul içi ufak motor kullanırım.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
