Motorcu Atarlarının Görünmeyen Yüzü
Reklamlar
-
agris adlı üyeden alıntı
Merhaba,
Bu konuda ben de birkaç şey söylemek isterim. Ben de yaşlı, çok görmüş geçirmiş birisi değilim ama iki çocuğum var ve tüm hayatımı buna göre şekillendiriyorum. Benden daha genç arkadaşlara bir tavsiye vermek isterim.
Trafikte veya başka bir yerde kavgaya karışmayın arkadaşlar. Kendinizi düşünmüyorsanız geride kalanları düşünün demeyeceğim önce kendinizi düşünün, sonra geride kalanları düşünün. Siz istediğinizi söyleyin, isterseniz tüm kemiklerini kırın; adam trafikte yine aynı şeyi yapacak. Amacı olmayan, geçerli bir sebebi olmayan ve size hiçbir fayda sağlamayacak kavgalardan kaçının. Bir kavga ancak meşru müdafaa söz konusu olduğunda mantıklıdır ve gereklidir. Sizin ve sevdiklerinizin canlarını ve fiziksel bütünlüklerini korumak maksadıyla kavga edilebilir. Gerisi kuru gürültüdür.
Adam sizi sıkıştırdı, hatta hayati bir tehlikeye attı diyelim. Eğer başınıza birşey gelmediyse ve o adamla kavga edebilecek kadar sağlıklıysanız hala, devam edin gidin. Eyvallah deyin, sen haklısın deyin. İnanın ki hiçbir şey kaybetmezsiniz. (Kendi onurunuza, şerefinize hakaret ettirin demiyorum yanlış anlaşılmasın)
Peki ben bunları neden söylüyorum? Korktuğumdan mı? Yeterince ""delikanlı"" olmadığımdan mı? Bence öyle değil. Nice dağ gibi delikanlılar var kimisi hapiste kimisi mezarda. Çok delikanlılar gördüm, çelik gibi adamlar... Hapse girince iki ay sonra Manisa'ya akıl hastanesine sevk edildiler. Nerden bildiğimi de söyleyeyim: Bir dönem bir mevzudan dolayı tutuklu yargılanmak zorunda kaldım. Neticesinde ilk duruşmada beraat ettim ama içeride gördüklerim yetti. Anlık öfkeyle (ya da delikanlılıktan) 15 yıldır hapiste olanları gördüm. Hapse haftalık 200 TL'den fazla para sokmak yasaktı. Adamın dışarda çoluk çocuk tüm ailesi perişan olmuş, bir de haftalık babalarına para getirmeye çalışıyorlardı. Bu hapis denen şey 40 yaşında adama kendi çocuğundan sigara parası istetir !!!
Vel hasılı ben bunları trafikteki kimseden korktuğumdan söylemiyorum. Geçtiğimiz Şubat ayında Muay Thai ağır siklet Türkiye üçüncüsü oldum. Yetmezse belimde ruhsatlı silahım da var. Ama benim amacım bunları trafikte egomu tatmin etmek için kullanmak değil. Gerektiğinde kullanmak. Benim ya da sevdiklerimin canına, namusuna bir kast olursa bunları kullanırım. Ya da düşük bir ihtimal de olsa vatan müdafaası gerekirse kullanırım.
En büyük delikanlılık tevazudur. Seni sevenlere karşı sorumluluğunu bilmektir.
Siz de harika yazmışsınız , her kelimedi dogru
Reklamlar
-
000000 adlı üyeden alıntı
---YEMEDI--- yazdığımı SILDIM
😀😀😀 merak etmedim değil?
-
agris adlı üyeden alıntı
Merhaba,
Bu konuda ben de birkaç şey söylemek isterim. Ben de yaşlı, çok görmüş geçirmiş birisi değilim ama iki çocuğum var ve tüm hayatımı buna göre şekillendiriyorum. Benden daha genç arkadaşlara bir tavsiye vermek isterim.
Trafikte veya başka bir yerde kavgaya karışmayın arkadaşlar. Kendinizi düşünmüyorsanız geride kalanları düşünün demeyeceğim önce kendinizi düşünün, sonra geride kalanları düşünün. Siz istediğinizi söyleyin, isterseniz tüm kemiklerini kırın; adam trafikte yine aynı şeyi yapacak. Amacı olmayan, geçerli bir sebebi olmayan ve size hiçbir fayda sağlamayacak kavgalardan kaçının. Bir kavga ancak meşru müdafaa söz konusu olduğunda mantıklıdır ve gereklidir. Sizin ve sevdiklerinizin canlarını ve fiziksel bütünlüklerini korumak maksadıyla kavga edilebilir. Gerisi kuru gürültüdür.
Adam sizi sıkıştırdı, hatta hayati bir tehlikeye attı diyelim. Eğer başınıza birşey gelmediyse ve o adamla kavga edebilecek kadar sağlıklıysanız hala, devam edin gidin. Eyvallah deyin, sen haklısın deyin. İnanın ki hiçbir şey kaybetmezsiniz. (Kendi onurunuza, şerefinize hakaret ettirin demiyorum yanlış anlaşılmasın)
Peki ben bunları neden söylüyorum? Korktuğumdan mı? Yeterince ""delikanlı"" olmadığımdan mı? Bence öyle değil. Nice dağ gibi delikanlılar var kimisi hapiste kimisi mezarda. Çok delikanlılar gördüm, çelik gibi adamlar... Hapse girince iki ay sonra Manisa'ya akıl hastanesine sevk edildiler. Nerden bildiğimi de söyleyeyim: Bir dönem bir mevzudan dolayı tutuklu yargılanmak zorunda kaldım. Neticesinde ilk duruşmada beraat ettim ama içeride gördüklerim yetti. Anlık öfkeyle (ya da delikanlılıktan) 15 yıldır hapiste olanları gördüm. Hapse haftalık 200 TL'den fazla para sokmak yasaktı. Adamın dışarda çoluk çocuk tüm ailesi perişan olmuş, bir de haftalık babalarına para getirmeye çalışıyorlardı. Bu hapis denen şey 40 yaşında adama kendi çocuğundan sigara parası istetir !!!
Vel hasılı ben bunları trafikteki kimseden korktuğumdan söylemiyorum. Geçtiğimiz Şubat ayında Muay Thai ağır siklet Türkiye üçüncüsü oldum. Yetmezse belimde ruhsatlı silahım da var. Ama benim amacım bunları trafikte egomu tatmin etmek için kullanmak değil. Gerektiğinde kullanmak. Benim ya da sevdiklerimin canına, namusuna bir kast olursa bunları kullanırım. Ya da düşük bir ihtimal de olsa vatan müdafaası gerekirse kullanırım.
En büyük delikanlılık tevazudur. Seni sevenlere karşı sorumluluğunu bilmektir.
Gerçekten elinize sağlık o kadar güzel özetlemişsiniz ki olayı. Keşke imkan olsa şu yazıyı forumun ta tepesine assak. Öyle doğru öyle samimi öyle içten bir yazı teşekkürler tekrardan.
-
Hem aracımda, hem de motorda kamera var. Bunları kullanma nedenimi kısaca açıklayayım. Herhangi bir kaza anında kimin haklı olduğunun tespit edilmesi, trafikte hatalı davranan ve gerçekten beni zor durum da bırakanlar ile ilgili şikayet hakkımı kullanmak.
Bu güne kadar 3 defa çok ciddi işe yaradılar. Araç ile İzmir çevre yolunda 45 plakalı bir aracın attığı makaslar sonucunda bir kaza meydana geldi. 4 araç birbirine girdi. Kaza yerinde ilk yardım ve diğer işleri hallettikten sonra araç sahiplerine; kamerada görüntü var dedim. Siz haklısınız, suç 45 plakalı araçta ve çekip gitti. Gelin görüntüleri size vereyim ve gidip şikayetçi olun. Ertesi gün görüntüleri verdim. 1 hafta sonra 1 kilo baklava ile arkadaş gelip teşekkür etti. Görüntüler sayesinde suçlu olmadıkları ortaya çıkmış. Kaskoları bozulmadan işlerini halletmişler. Görüntü olmasa idi kesinlikle kendileri suçlu çıkacaklardı ve bir dünya masraf yapacaklardır.
İkinci olay, Motor ile şeridimde giderken aracın birisi hatalı şerit değiştir di ve az daha bana çarpacaktı, fren ve sağa kaçmam sayesinde kurtuldum. Görüntüleri gidip polise vererek şikayette bulundum. Tehlikeli araç kullanmak suçundan dolayı plakadan ceza yazıldı. Eğer bu kazada bana bir şey olsaydı yine kamera sayesinde kimin haklı kimin haksız olduğu ortaya çıkardı.
Kamera gerçekten şart. Ama bunu millete kızmak, aksiyon yapmak, macera aramak için kullanmayın.
Diğer bir tavsiyem ise; hep defansif sürüş yapın. Yol sizin olsa da, geçiş üstünlüğü sizde olsa da araçlara yol verin, frene basın, aralara çok fazla girmeyin, araçları sağlamayın, emniyet şeridin de 20 km.den fazla hızlı gitmeyin. Yol müsait olursa şeridiniz de uzayıp gidin. Afrika'da vahşi hayvanlar hayatta kalmak için hangi taktikleri uyguluyorlar ise trafikte de o taktikleri uygulayın. Hem uzun yaşarız, hem de boşu boşuna stres yaşayıp hoş olmayan olayların içine girmeyiz.
-
Bu kamera görüntülerinden tehlikeli araç kullanmaktan ceza yazıldığına dairelinizde bir belge varmı? Yoksa biz plakaya ceza yazarız diyi sizi yolladılarmı.Benim için çok önemli bir konu yardımcı olursanız sevinirim.
-
Bomcuklu tabanca tasiyaydi iyidi..
-
000000 adlı üyeden alıntı
---YEMEDI--- yazdığımı SILDIM
Korkma korkmaaa öcüüü
Ne yaparsan yap... AŞK ile yap..
-
metinkilic adlı üyeden alıntı
Hem aracımda, hem de motorda kamera var. Bunları kullanma nedenimi kısaca açıklayayım. Herhangi bir kaza anında kimin haklı olduğunun tespit edilmesi, trafikte hatalı davranan ve gerçekten beni zor durum da bırakanlar ile ilgili şikayet hakkımı kullanmak.
Bu güne kadar 3 defa çok ciddi işe yaradılar. Araç ile İzmir çevre yolunda 45 plakalı bir aracın attığı makaslar sonucunda bir kaza meydana geldi. 4 araç birbirine girdi. Kaza yerinde ilk yardım ve diğer işleri hallettikten sonra araç sahiplerine; kamerada görüntü var dedim. Siz haklısınız, suç 45 plakalı araçta ve çekip gitti. Gelin görüntüleri size vereyim ve gidip şikayetçi olun. Ertesi gün görüntüleri verdim. 1 hafta sonra 1 kilo baklava ile arkadaş gelip teşekkür etti. Görüntüler sayesinde suçlu olmadıkları ortaya çıkmış. Kaskoları bozulmadan işlerini halletmişler. Görüntü olmasa idi kesinlikle kendileri suçlu çıkacaklardı ve bir dünya masraf yapacaklardır.
İkinci olay, Motor ile şeridimde giderken aracın birisi hatalı şerit değiştir di ve az daha bana çarpacaktı, fren ve sağa kaçmam sayesinde kurtuldum. Görüntüleri gidip polise vererek şikayette bulundum. Tehlikeli araç kullanmak suçundan dolayı plakadan ceza yazıldı. Eğer bu kazada bana bir şey olsaydı yine kamera sayesinde kimin haklı kimin haksız olduğu ortaya çıkardı.
Kamera gerçekten şart. Ama bunu millete kızmak, aksiyon yapmak, macera aramak için kullanmayın.
Diğer bir tavsiyem ise; hep defansif sürüş yapın. Yol sizin olsa da, geçiş üstünlüğü sizde olsa da araçlara yol verin, frene basın, aralara çok fazla girmeyin, araçları sağlamayın, emniyet şeridin de 20 km.den fazla hızlı gitmeyin. Yol müsait olursa şeridiniz de uzayıp gidin. Afrika'da vahşi hayvanlar hayatta kalmak için hangi taktikleri uyguluyorlar ise trafikte de o taktikleri uygulayın. Hem uzun yaşarız, hem de boşu boşuna stres yaşayıp hoş olmayan olayların içine girmeyiz.
Kamera şart ama sizin gibi böyle güzel bir şekilde defans amaçlı kullanmak gerekir yada, kişisel blog yayınları benzeri hoş güzel şeyler için
Nasıl egzozlar sürücüyü gaza getiriyor ise kameralarda malesef gaza getiriyor.
-
DKN adlı üyeden alıntı
Ölmûştür belki.
İlk bakışta aşık oldun oldun adamım, yoksa ikinci bakışta kimin ne mal olduğunu anlarsın.
- BOB MARLEY
-
Aquaium adlı üyeden alıntı
Ölmûştür belki.
yağmurda egzoza değen su damlası gibi buharlaşıp uçmuşta olabilir
-
DKN adlı üyeden alıntı
yağmurda egzoza değen su damlası gibi buharlaşıp uçmuşta olabilir
Belkide.
İlk bakışta aşık oldun oldun adamım, yoksa ikinci bakışta kimin ne mal olduğunu anlarsın.
- BOB MARLEY
-
trafikte çabuk ilerlemek mi istiyorunuz? dialog kurun. en apaçi şahinci, bıçkın dolmuşçu, presentabl gergin jettalı opel korsalı abladan bile bir dakika diye el işareti yapınca yardımcı olduklarını görüyorum.
bunun dışında insanların daha iyi araç kullanmalarını sağlayamayız lakin kendimizi geliştirebiliriz.kimse ile tartışmadığımız bir gün daha huzurlu güzel bir gün oluyor.sürekli atar gider yapan sürücü silahtan ölmezse sinirden ölür bir gün.
-
Motorcu da geri fites yokki onu bırak öle gel diyor. bileğine güvenmiyenler silah yada benzeri şey alıp gelirler kavga çözüm değil çözümse de adam gibi gel
-
silahı görünce anneee diye bağırarak kaçın olsun bitsin fazla gurur yapmayın arkadaşlar.
---------- Mesajlar birleştirildi - 22:40 ---------- bir önceki mesaj zamanı 21:51 ----------
Crixa adlı üyeden alıntı
Motorcu da geri fites yokki onu bırak öle gel diyor. bileğine güvenmiyenler silah yada benzeri şey alıp gelirler kavga çözüm değil çözümse de adam gibi gel
bir insanın canını yakmak o kadar kolay değil bunu bilmiyorlar. şahsen ben acıyorum. hiç bir şekilde trafikte kavgaya tutuşma taraftarı değilim. bir başkasını karşımda öyle çaresiz görünce bırakın kızgınlığı içim açıyor üzülüyorum. bunu yaşamadan öğrenemeyiz. ya bazı insanlar çok canii yada ben merhametliyim, genel olarak trafikte çoğu sürücü duyarlı bu arada sağolsunlar. trafikte çokta kızarsam en fazla kendi kendime küfür ediyorum o kadar. karşıdaki duymaz zaten.
-
Tanidigim butun motorculari silah sahibi yapmak isterim
-
Konunun başını okuyunca ben de bu konudan bahsetmek istedim. Trafikte izin istemek ricada bulunmak. Herkesin deneyimi farklı olabilir ama ben yaşadığımı bilirim. Çok küçük yaştan beri araç kullanırım trafikte ama bir hayatımda ilk defa İstanbul'da araç kullanmak zorunda kaldım ve değişik bir deneyim oldu.
Patronum'la birlikte yeni araç teslim almaya gittik bayiye. O bayiden aldı, bana da Renault Kangoo aracı bıraktı "sen de kalsın yarın getirirsin" dedi. Hiç böyle olacağını düşünmemiştim, vurur kaza yaparım, İstanbul yollarını bilmiyorum dedim ama araç kilitlendi bana. Yolları bilmiyorum evime gitmeye çalışıyorum, sapak kaçırıyorum yol uzuyor. Akşam iş çıkışı trafik yoğunluğuna denk geldim, aracın ön takımı düzensiz, debriyaj sıkıntılı ve ayağım ağrıdı. O stres altındanken aklıma 3-5 sene önce ünivden arkadaşımın İstanbul trafiğinde güler yüzle ve eliyle "1 dakika" işareti yaparak izin ve yol isteyerek trafikte sürüşü aklıma geldi. Çok hoşuma gitmişti ve bomba gibi patlaması gereken insanların bu ricayı pek geri çevirmediğine şahit oldum.
İşte ben de ilk İstanbul araç deneyimimde insanlardan tebessüm ve durumu anlatan yüz ifadesiyle gerektiğinde "1 dakika" işareti yaparak izin isteye isteye yolumu bulmaya çalıştım ve bir kişi bile sıkıntı çıkarmadı. Yenikapı'dan Şirinevlere yolu şaşıra şaşıra havaalanını da kapsayan dev bir yay çizerek varabilmiştim.
-
Anlamadığım bir nokta var, bu araç sahiplerinin siniri. Hani objektif bakıyorum, şu videolara bakınca. Özellikle şu polis olayında. Empati kuruyorum, iki taraftan bakıyorum da şimdi biz iki tekerlek üstündeyiz. Trafikte sağına soluna bir bak, arabaların tekerleği yanında dönüyor. Ama araç sahipleri için aynı şey değil, adam normal koltukta oturuyor gibi rahat. Böyle oldu mu ani bir dikkatsizlikte insan paniğe bağlayıp ne olduğunu anlamadan hatalara girişebiliyor. Bir de şu var ki benim anlamadığım bir nokta daha; Korna çalan adama niye hep dayak yemekten tut ölüme kadar mualame yapıyor arkadaş? Bu korna ülkemiz de niye "anneye küfür" gibi algılanıyor? Selam için kullanırsın, sollucam gibi uyarılar da bulunmak için kullanırsın felan. Trafikte hadi dayak yersin bir şey olmaz, ileri gider ölürsün arkandan ağlayacakların var yahu. Bu iş böyle giderse korna kullanmaya korkup göz göre göre ölmeye devam edeceğiz galiba. Durum vahim, içler acısı.
-
teknoturk adlı üyeden alıntı
Konunun başını okuyunca ben de bu konudan bahsetmek istedim. Trafikte izin istemek ricada bulunmak. Herkesin deneyimi farklı olabilir ama ben yaşadığımı bilirim. Çok küçük yaştan beri araç kullanırım trafikte ama bir hayatımda ilk defa İstanbul'da araç kullanmak zorunda kaldım ve değişik bir deneyim oldu.
Patronum'la birlikte yeni araç teslim almaya gittik bayiye. O bayiden aldı, bana da Renault Kangoo aracı bıraktı "sen de kalsın yarın getirirsin" dedi. Hiç böyle olacağını düşünmemiştim, vurur kaza yaparım, İstanbul yollarını bilmiyorum dedim ama araç kilitlendi bana. Yolları bilmiyorum evime gitmeye çalışıyorum, sapak kaçırıyorum yol uzuyor. Akşam iş çıkışı trafik yoğunluğuna denk geldim, aracın ön takımı düzensiz, debriyaj sıkıntılı ve ayağım ağrıdı. O stres altındanken aklıma 3-5 sene önce ünivden arkadaşımın İstanbul trafiğinde güler yüzle ve eliyle "1 dakika" işareti yaparak izin ve yol isteyerek trafikte sürüşü aklıma geldi. Çok hoşuma gitmişti ve bomba gibi patlaması gereken insanların bu ricayı pek geri çevirmediğine şahit oldum.
İşte ben de ilk İstanbul araç deneyimimde insanlardan tebessüm ve durumu anlatan yüz ifadesiyle gerektiğinde "1 dakika" işareti yaparak izin isteye isteye yolumu bulmaya çalıştım ve bir kişi bile sıkıntı çıkarmadı. Yenikapı'dan Şirinevlere yolu şaşıra şaşıra havaalanını da kapsayan dev bir yay çizerek varabilmiştim.
Aslında ufak bir mimik ve işaret parmağı ile dediğiniz gibi erkes yol veriyor ama insanların artık insanlar yaşam şartları ile mücade etmeye çalışmay alışkanlık haline getirmiş ve herşey ile mücadele eder olmuş
-
motoru süren arkadaş durumu gayet güzel idare etmiş. Trafikte kavga ederken aklınıza sevdikleriniz gelsin. adamı dövmek bile kar etmez dostlar. Yolunuza devam edin. biz de forumda arkanızdan iyi bilirdik yazmayalım lütfen.
-
Ha motorun uzerindeki ha aracin icindeki... ikisi de insan.. ikisinin de sinir katsayilari kisiye gore değişiyor . Bunun tasitla naaalaakasi var.
Su bir gercek . Hakli ölü olmak istemeyenler sinirli yonlerini torpulemis daha otokontrollu olabilirler... tamamen secim.. tamamen dogal seleksiyon... birakiniz sovsunler aman pardon sursunler...
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)