Aynı şeyleri bende kendimce yazayım.
Düşük devir yüxek tork = Tek - yada çift silindirli 700cc ve üzeri makinalar.
Silindir sayısı arttıkça piston kolu kısalır, buda alt devirlerde torku düşürüp deviri getirir.
Harley grubu en güzel örnektir. Çift silindir 1000cc pata-pata diye çalışır ama 2 bin devirde dehşet bir tork sergiler.
Günümüzde monster, mt-7, mt-9 (3 silindir devir biraz yüxektir), panigale vb. gibi makinalar düşük dd/tork eğrisi sunar.
Bu sorunun cevabı cruiser'ların neredeyse tamamıdır. Özellikle de 1 litre üstü olan büyük hacimli cruiserlar. Her viteste ve devirde gelen tork, sürücüye gücünü hissettirir. Vites düşürmeyi unutup 3. viteste bile kalkış yaptığımı hatırlarım. Neredeyse bu makinelerin tamamı düşük devir/yüksek tork prensibiyle güç üretmektedir.
Düşük devir = az yıpranma, dayanıklı olmaErdost adlı üyeden alıntı
Yanlış.
Yüksek hacimli düşük silindirli motorlar mükemmelden oldukça uzaklar. Piston hızı, yüksek devirli motorlarla aynı, hatta bazen daha hızlı mesela (stroke uzun olduğu için). Daha fazla sürtünme, daha iyi yağlama gereksinimi demek. Ayrıca sürekli yön değiştiren ağır piston da ciddi yük bildiriyor kranka.
Bakım maliyeti ve motor ömrü (kullanım dışında) tamamen motorsikletin ne kadar düzgün dizayn edilip üretildiğine bağlı. Yüksek devirli fireblade motoru düşük devirli bir çok motordan daha da sorunsuz ve dayanıklı. Düşük devirli Harley'ler yüksek devirli bir çok Japon'dan daha sorunlu.
Hocam 900 nuda satiliyor mu? Yurt disindayasaniz fiyat nedir?
Düşük devir + yüksek tork (diğer arkadaşların da dediği gibi) her zaman ama her zaman için cruiser özelliğidir. Ama senin motordan beklentin sadece bu mu? Mesela bu beklentinin sebebi şehir içinde rahat etmek ise cruiser bunu pek veremeyebilir. Yani cruiser alıp mutlu olmak için önce bu aletleri seviyor olman gerekir. Artıları olduğu kadar eksileri de olan makineler bunlar, eğer ilk başta severek başlamazsan sonra bu eksileri seni üzer.
Artıları;
- Bana göre çok çok çok karizma aletler (bu bir zevk meselesi tabii, ondan bana göre diyorum)
- Kayış veya şaft seçeneği olduğu için, zincir yağla-temizle vs dertler son buluyor.
- Trafikte çevre tarafından farkındalığı en yüksek motosiklet. Tank gibi geliyorsun, yayalar önüne atlamıyor veya arabalar üzerine direksiyon kırmıyor.
- Çok fazla aralara vırt zırt girmediğin, aşırı hızlar yapmak istemdiğin, sağdn sağdan çatır-çutur gittiğin için arabalardan falan en çok saygı gören araç aynı zamanda. (Bu son iki madde ülkemiz şartlarında bu aletleri olabilecek en güvenli motosikletler de yapıyor)
- Sesi, o hafif titreşimi falan, ağır ağır ilerlemek insana ayrı bir keyif veriyor.
Eksileri;
- Kış kullanımında işin zor. Özellikle benim gibi kromcuysan (siyah modellere pek ısınamadım bir türlü) temiz tutucam, ayna gibi parlasın diye kafayı yersin.
- Şehri içi sıkışık anlarda diğer motorlar gibi çok rahat her araya giremezsin, gidon boyutu falan sığmaz.
- Ne kadar iyi bakarsan bak, özellikle vida başları paslanma yapacaktır. Bunları krom olanla değiştimen gerekicek. Yan sanayi parça alıp sağını solunu değiştirmek isteyeceksin, ki u parçaların da karomu iyi olmuyor. Bir süre sonra yeniden kaplama yaptırman gerekicek.
- 1000 cc üzeri makine aldığın zaman, marşa basıp kısa mesafeler gidip durayım şeklinde bir kullanım akü ömrünü yer bitirir. Gerçi diğer büyük makinelerde de var bu sorun ama, sanırım devir sayısı ve hızın düşüklüğünden dolayı cruiserın yolda giderken aküsünü şarj etmesi daha uzun sürüyor. (bu noktadan tam emin değilim tahminim böyle).
Yani sen kişisel olarak cruiser makinelere olan sevginden dolayı değil de sadece tork için alırsan üzülebilirsin. Sıkışık trafikte ilerleyeceksen, sabırsız yapın varsa, aralara rahat gireyim-kıvrak olayım diyorsan, arada basayım diye düşüncen varsa mt tarzı yüksek torklu nakedlar ya da süper moto tarzına bakman daha faydyalı olabilir.
torq başlı başına bir keyif.
5. viteste 100 km/h süratte ilerlerken yaklaşan bir araba görünce debriyaj sıkmadan vites küçültmeden sadece sağ bileğin ufak bir hareketiyle iki üç saniye içerisinde 150 km/h civarına çıkmak paha biçilemez bir zevk.
Güzel yazı emek var teşekürler , doğrusu benim tarzım değil cruiser , yinede dik oturuma yakın enduro vari bir modelde çıkabilir/var olabilir umudu ,başlık/forum amacına ulaşıp bu beklentide olanlara rehber gibi oldu, bilhassa kullanıcıların yazıtları olunca daha doğru bilgier geldi.
Mg griso dürtüp dürtüp aklımı çelip duruyor , bir yandan efendi efendi otur oturduğun yerde diye nidaa duyuyorum..
Vmax önerisi gelmiş ya en'çok yaralayan bu oldu beni, bu baa yapılırmı? ağlıyorum gözlerim kapalı.
Şaşkın tavuk gibiyim vallahi , boş konu açıp sormaktan haya ederim , gelgelelim içimdeki uslu jojuk seneyi bekle der, sabırsız olanı cbf1000 , edepsiz endurocu 800xc/tenere , dedo ruhu nc , marjinali mggriso.
Neyse beklemeye devam bacak kaslarım erimiş bu sıralarda yürüyüp güÇlendirmem iyi oluyor, sıkılınca sağım solum bell olmaz, yinede hayırlısı artık başlığı kamuya devrettim, çok güzel bilgiler geliyor lütfen devam ediniz.
Yanlış olduğunu düşünmüyorum.Yamaha boşuna Tenere gibi bir Motora Tek silindir bloğu koymuyor, özellikle dayanıklı, basit ve yüksek tork için bunu yapmaları bazı şeyleri bize açıklıyor ki bu tek silindir Tenere bloğu Pegaso Trailde de kullanıldı.
Tek silindirin bakım maliyeti yoruma kapalı bir şekilde çift ve yüksek silindirli motorlardan azdır.Nedenini yazmama gerek yok siz zaten bilgili ve bilinçli bir insansınız.
Söküp takması daha kolaydır, istediğiniz ustaya sorun tek silindirmi daha kolay yoksa çift ve dört silindirli motorlarmı.
Yüksek silindirin bozulma oranı daha yüksektir.Nedeni ise Çift silindir de, Tek silindire göre iki kat, dört silindirde ise dört kat fazla malzeme ve ayrıntı vardır(Buji, enjektör vs vs)
Dayanıklılık olayına girmiyorum, bakın Tenere diyorum, F650 diyorum bu motorlar döneme damgasını vurmuş, yüksek dayanıklılık ve km ömrünu bize kanıtlamıştır.80 90 bin km bu motorlar için çekirdektir.Fabrika verilerine göre yapılan Bakım ve izlenen Bakım aralıklarına göre bu motorların Motor ömrünün en az 300 bin olduğunu düşünüyorum..
Xr650r denedin miHiçbiri kesmedi , Y2K almaya karar verdim teşekkürler.
(ben karar verdimde o'beni istemii)
Anladıklarım ; genel olarak 600'den büyük cruiser'lar bu yapıya uygun , ve 800'den büyük enduroların bir kaçı , Tenere elbette vallahi şu tipsize o para neyse.. , nakedler mt serisi vsvs bunlar hakikaten uç örneklemeler olmuş gibi.
Zincirli'leri silip şaft'lı almalı en iyisimi ,ayran gönlüm hele bi 2017 modeller sızsında bakalım duruma göre.
Toprağı hatmeden asfalta hükmeder
Twitter/instagram @ywitcan
Yiğit Can
3200 devirde 160 Nm tork veriyor M1800R. Nispeten daha spor bir cruiser olduğundan 6200 devirde 123 HP güç üretmekte. RamuthRa'nın dediği gibi Triumph Rocket III bu konuda uç noktalarda olabilir. O motor 2300 cc, 5750 devirde 146 HP güç üretirken torku 2750 devirde 221 Nm. Çok güçlü bir motosiklet. Maalesef 367 kg gibi de bir ıslak ağırlığı var. Bütün bunlara rağmen 100 km'de 5,5-6 lt gibi inanılması güç bir tüketimi var. Cruiser sevmeyen adama bile tarzı sevdirebilir.
Belli bir motorsiklet modeli icin tercih edilen silindir sayisi ve motor hacmi, dayaniklilik icin degil, gerekli olan guc ve tork gereksinimi icin gordugum kadariyla. Arazi motortsikletine 4 silindirli, dusuk torklu ve yuksek devirli motor dogru bir secim degil tabii ki. Dayaniklilik her halukarda istenen bir ozellik, ve elde etmek hemen hemen her konfigurasyonda mumkun.
Bakim maliyetine gelince, tek silindirli KTM'lerin yag degisme ve valf ayar araligina bakin, bir de 4 silindir naked Hondalara. 10W60 ile 10w30 yag'in fiyat farki belli. Motorun bastan sona sokulup takildigi devirler geride kaldi. 6 silindirli Goldwing'ler Amerika'da cok yaygin ve yuzbinlerce km sorunsuz calisiyorlar. Bakin bu adaminki 680 bin km'de: http://wingworldmag.com/tech/joe-spa...25k-gold-wing/ Hala orijinal debriyaji kullaniyor adam! Ne zaman hangi parcayi degistirdigini yazmis.
Demek istedigim o ki, dusuk devirli motor = dayanikli motor, her zaman dogru degil.
Duzgun dizayn edilip uretilmis motor zaten dayanikli olur, silindir sayisindan, devirden bagimsiz. Tabii ki cok silindir ve yuksek devir komplikasyon demek, ama elin oglu ona gore uretiyor ve dayaniyor alet. Baska bir firma ise dusuk devirli iki silindir bir dizayni bile tam beceremiyor ve sorun cikariyor alet.
Konuyu zevkle takip ediyorum. Tork devir meselesi ile ilgili bilgim olmadigi icin bilgilendirici bir yorum yapamayacagim ama bu maddeye katilmak istedigimi belirtmek icin yaziyorum.
Ulkemiz sartlarinda motosiklet kulturune ve profiline en cok zarar verenlerin keko motosiklet suruculeri ile (ekipmansiz ve vurdumduymaz) ultra keko motorcularin (full ekipman,sekil makine ama sifir saygi ve olabildigince bencillik) oldugunu dusunuyorum. Motosiklet alirken kullanicilarinin genel surus karakteri ve bunun sonucunda 4 tekerlilerin kafasinda olusturdugu algiyi da dusunerek secim yapmaya calisiyorum.
Dagitici arkadaslarin cogunlugunun sergiledigi sorumsuz ve bencil surusler nedeniyle ( olmayacak yerlerden gecmeye calismak,kaldirima cikmak, ters yone girmek, yasak yerlerde u donusu yapmak) dusuk cc scooter ve commuter suruculeri trafikte gorulmemeye, sikistirilmaya devam edilecektir.
Kendisi ayni zamanda dolmus soforu olan bir arkadasim bile bu farktan bahsetip, yuksek veya buyuk hacimli motosiklet almamin daha iyi olacagini soylediginde sadece gosteris amacli boyle bir sey onerdigini sanmistim.
Imkani olan herkes yuksek hacimli motosiklet alsin demiyorum. Pilotaj tabi ki farkeder ama malesef motosiklet ve siniflarinin zihinde olusturdugu profiller bize yapilan muameleleri dogrudan etkiliyor.
Suruculerinin genel tavirlari nedeniyle cok begendigim ama hayatta almayacagim bir dunya motosiklet var.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
