byanmaz adlı üyeden alıntı
Bu başlığa daha önce de yazmıştım. AEA'nın camia için yaptığı iyi şeyleri teslim ederek hem bu sürüş tarzını hem de bunun AEA gibi camiada artık nüfuzu olan biri tarafından yüklenmiş olmasını eleştirmiştim. Buna itiraz eden arkadaşlar oldu, atar gider yapmadan, kırıp dökmeden hem fikir olmadığım noktaları paylaşmak istiyorum.
Birincisi, "adam binlik motor almış, kıyıdan kıyıdan da sürülmez ki" diyenler olmuş. Buna şu örneği vermek istiyorum. Birisi cama çıkıp havaya ateş etmeye başlasa, sonra da kendisini "o kadar para döktük, ruhsat aldık. silah çekmecede mi dursun tabi ki ateş edeceğim" diye savunsa herhalde bu arkadaşlar tarafından da kabul görmez. İfratla tefrit arasında bir aralık vardır. O aralık, hayatın her alanında iyidir, güzeldir. Kaldı ki kimse binlik motorlar kıyıdan gitsin demiyor. Motosikletler trafikten biraz daha hızlı olmalıdır. Bir şeritte, elalemin aynasının kör noktasında oyalanmamalıdır, trafik durduğunda ya da yavaş aktığında kuyrukta beklememeli, aralara girmelidir, amenna. Ama ateş etmek örneğinde olduğu gibi, kurşun sıkmanın yeri poligondur, nefsi müdafaa durumudur. Bu camdan kurşun sıkar gibi bir sürüş olmuş.
İkincisi, AEA'nın sürüşünün riskli olduğunu ama bir tek kendisini tehlikeye attığını söyleyenler olmuş. Laplace'ın şeytanı değilseniz, yapacağınız kazanın nasıl bir reaksiyona yol açacağını bilmeniz mümkün değil. 150 ile giderken, durmuş olan küçük bir sedana arkadan patlarsanız, arka koltuktaki ufaklığı öldürebilirsiniz ya da ağırlık merkezi yukarıda bir minibüsü devirebilirsiniz ya da kaza yapmasanız bile, aynasının tozunu aldığınız heyecanlı bir sürücünün yan şeritteki başka bir aracın üzerine çıkmasına sebep olabilirsiniz.
Üçüncüsü, AEA'nın zaten apaçiliği kabul ettiğini, kendisini örnek göstermediğini dolayısıyla çelişkili davranmadığını söyleyenler olmuş. Buna da şu örneği vereyim: Gelip suratınıza bir tokat atsam "abicim ben zaten dengesiz olduğumu kabul ediyorum, sen bana ne bakıyorsun. Napayım ben böyleyim. Tokat atıyorum işte, kabul edeceksin bunu" diyebilir miyim ?
Araba ya da motor sürmek, muhalif olmak, aynı takımı tutmak, aynı renk tişört giymek, aynı köyde doğmak bize bir aidiyet duygusu verir. Bizi bir grubun parçası yapar ama grubumuzun bir parçası bile olsa, hata yaptığını düşündüğümüz insanları sırf bu aidiyet duygusu ile korumamalıyız. Hatalı olmak, insanı kötü biri yapmaz ya da diğer yaptığı iyi şeyleri sıfırlamaz. Ne var ki iki yanlış da bir doğru etmez.