RÜZGAR VE YOL V.02
Gökyüzünde jetler, asfaltta biz..
Konum değiştirmek için bir vasıta değildir motosiklet..
Kumaşımızın gökyüzü ile aynı renkte oluşuna dair gizli bir işaret..
Kaskın vizöründe kim bilir hangi kazadan kalan o enfes iz..
İki tekerli cihazların bazı hoş tarafları vardır. Dört tekerli vasıtalarda devir saatini 2bin ile 3 bin arasında kullanırsınız. Bizim devir saatinde 3 bin ile 11 bin arasında bir skalamız var. Yani ? Dilediğimiz kadar bağırtabiliyoruz . Yani motoru.
Dönüşlerde sadece direksiyonu çevirerek dönemezsiniz, beden kavrar sarılır ve cihazla bütün olarak yana yatarak dönülür virajlar. Yani ?Altımızdaki makine ile bütünleşme egzersizi oluyor. Evet o konuda da rafine bir eskiz çalışması yapılıyor.
Ne kadar uzak mesafeyi görürsek o kadar hız yapabiliriz. Yolun sonundaki dönüşü görmüyorsak yavaşlarız. Bu hayata ve zamana dair bir deneyim sağlar. Bize bakan gözlerde o Lacivert ışığı görmezsek de yavaşlarız, uzaklaşırız, hatta uzarız. Bu asimetrik git geller hep bizi yorar, gülümserlik getirir yorgunluk.
Sonra insanlar arasına karışırız. İçimizde anlamsız bir neşe gözlerimizde ışıldar. Neşenin görünmez kaynağı; üzerine binince bizi uçuracak bir varlık ile dostluk kurmuşuzdur, ve fakat korunma malzemeleri olmadan yola çıkmayız. Kask eldiven dizlik… Korunarak yol alma refleksi, korunarak haz verme yetisini kendiliğinden geliştirir. Nasıl açıklarsın bunu hem fizik hem metafizik sevimlilik…
Uzun yola çıkmadan bulutüstü kuvvetlerden eyvallah isteriz. Mikail bize "bugün olmaz" derse bekleriz fırtınanın dinmesini, yağmurun bitmesini. Biz akarken yolda, zaten rüzgarımız cebimizdedir, gözlerimiz zaten sulanır mercekleri şeffaf tutmak için ve kirpikleri beslemek için…
Hız göstergesi sol aynayı gereksiz hale getirince, kalp hızı ile fizik bedenin hızı senkronize olur. Zaman insan ruhu karşısında erir, yavaşlar, ilikler ve kılcallar eski zamanlarda olduğu gibi mavi renkte titreşir.
Yeryüzü, kurduğumuz dünya karşısında hayranlıkla iç geçirir.
Haylaz çocuklar en çok dondurma için sevinir...