valla ben ayı gibi zincir kilit taşıyorum. bir kere de benim motoru kurtarmışlığı var o yerinden kalkmayan kilidin.
hiç bir sorun tek başına kendini teşkil etmez,Olcay Avşar adlı üyeden alıntı
hayatın her alanında olduğu gibi grift bir yapı karşımıza çıkar,
istesek de istemesek de konuyu çözüme kavuşturmak için paydaş olduğu diğer olgu ve konuları göz önüne almamız gerekir.
ceza kavramı tamamen sübjektiftir ve "toplum yararı" ilkesine dayanarak yaptırım ve hüküm kuvvetinden gelen bir dayanağı vardır.
buradaki mesele "hangi ceza suça engel olabilir ?"
insanlığın tarihsel geri planına baktığımızda hiç bir cezanın suçu engellemediğini görebiliriz.
peki bu durumla nasıl başa çıkarız ?
"masum vatandaş" ve "korkunç suçlular" .
sanırım buralardan yola çıkmaya başlasak iyi olur.
dikkatimi çektiği için yorumlamak istedim.
Tamamen engellemediği ve engelleyemeyeceği aşikar, fakat büyük bir oranda azalma olacaktır.
Sakın eğitim demeyin, elbetteki çocuklarımızı ahlaklı yetiştirecek ve eğiteceğiz. Fakat konu sadece eğitim olsa; yaşadığı avrupa ülkesinde her trafik kuralına harfiyen uyan, fakat Edirne'den ülkeye giriş yaptığı andan itibaren tüm kuralları alt üst eden bir çok gurbetci vatandaşımızı ne ile açıklayacağız?
Ben açıklayayım; Ülkemiz'de kırmızı ışıkda geçse 200 lira ceza yer, erken öderse 150 TL öder. O da yakalanırsa tabi ki.
Peki Almanya'da kırmızı ışıkda geçse ne olur mesela? Orada yaşayan üyeler daha iyisini bilir ama ben bildiklerimi yazayım; önce ehliyeti geri alınır, sonra bir klinikde göz sağlığı kontrol edilir, sonra başka bir klinikte psikolojik durumu tahlil edilir, sonra yanında hocalar ile tekrar trafiğe çıkartılıp direksiyon dersi verilir, aptal muamelesi yapılıp "bak bu trafik ışığı, kırmızıda durulur" denilir. Sonra da cezasını ödedikten sonra ehliyetini geri alır, bu işlemler bir kaç ay sürer sanırım.
Bizim Ülkemiz'de hırsız evine girer sen uykudayken, uyanıp adamı kovalarsın. Hırsız kaçarken balkondan veya camdan düşer, ayağını kırar. Hırsızın hastane masraflarını ödersin, sana tazminat davası da açar. Uğraşır durursun, "keşke uyanmasaydım da evi soysaydı" dersin.
Amerika'da ise castle doctrine kanunu vardır; evine giren yabancıyı veya hırsızı aileni ve malını korumak için devletin teşviği ile kolayca aldığı silahla vurursun. Bir iki saat savcıya ifade verir ve evine geri dönersin.
Saygılar.
anlaşılacağı üzere burada hırsızlık yapana sövmek, lanet okumak çok fayda getirmiyor.
sadece hırsızlık eylemine bakıp kendimizi nasıl koruyacağımıza dair pay biçmeye çalışabiliriz.
suç oranında azalma konusuna gelindiğinde.
sosyal yapıtaşlarının önemi inkar edilemez.
eğitimin önemi eğitimin tanımına göre değişir.
ben sadece bakış açısının tarafgir olmaması gerektiği konusuna dikkat çekmek istedim,
söylenildiği üzere birinin motorunun çalınması tüm birikimini alabilir iken diğeri yenisini alabilecek maddi durumda olabiliyor.
bu iki kişinin uğradığı zarar aynı şekilde değerlendirilmesine rağmen muhteviyatı aynı olmayabiliyor.
bu durum bile başlı başına bir sorun.
http://www.iha.com.tr/haber-42-bin-l...ldilar-560106/
olayın videosunu burdan izleyebilirsiniz.
Sn. Olcay Avşar, görüşlerinize (maalesef) tamamen katılıyorum.
Ağzımızın suyu aka aka izlediğimiz Avrupa veya Amerika insanı bizlerden daha mı dürüst, daha mı namuslu. Oralarda cezalar gerçekten caydırıcı ve gerçekten uygulanıyor. Bizdeki gibi saçma sapan infaz kanunları ile neredeyse kusura bakma seni iki gün alıkoyduk diyerek salıvermiyorlar bir suç işleyeni.
Elbette eğitim ile açıklayacağız. Eğitim ile öğretimi, yani tahsili, birbiri ile karıştırmayalım. Yukarıdaki örnek, tam anlamıyla eğitimdir. Yani bireye belli bir kalıba uygun davranmamanın cezayı gerektiren bir suç olduğu öğretilmekte, bu öğretiyi uygulamayanlar da cezalandırılarak (uygun davranacak şekilde) eğitilmektedir. Bizim öğretim sistemimiz son 20-30 yıldır giderek çöktüğü için, tek çaremiz eğitimdir, fakat eğitim uygulayacak elemanlar da aynı kafada olduğu için başarı sağlanamamaktadır. Dolayısıyla örnekte belirtilen arkadaşımız pasaport/gümrük kontrolünden geçtiği andan itibaren Türkleşmektedir.
İşte eğitim, budur! Hata yaparsan, suç işlersen, bunun yanlış olduğunu öpüle öpüle öğrenirsin arkadaş denmektedir. İnat edersen, suç işlemeye deva edersen biz de seni kademeli olarak kızağa çekeriz, canını yakarız denmektedir.
Bizde ise aklın varsa (hırsızı değil), tecavüzcüyü evinde vurup indirirsen mutlaka yatak odana taşımalısın, çünkü mesela banyoda, mesela salonda vurursan yasa bunu kabul etmez, suçlu sen olursun.
Bu ay basinda sokagimdaki bir ybr`yi, iki -uc gun once yan komsumun cbf`sini ( disarida benim kilitledigim yerin bes metre sagina parkediyordu hep) simdi de isyerimin bir ust sokagindaki 600rr calindi.
Trafikte paronayak oldugum yetmiyormus gibi (taksici onume atlar mi, yaya kucagima atlar mi, su minibus kesin beni ezer, kirmizi yaniyo ama belediye otobusleri durmuyo bu adam beni altina alacak vs.vs) bir de motosikletten indigimde acabalar kafami dolduruyor.
Ne zor ismis arkadas, kendi malimizi caldirmamak icin ettigimiz ugraslara bakin.
Araba kafası yaşandığından böyle cümleler başlıklar çıkıyor tabi. bir örnek daha gelsin. Motor dediğin 5-10 bin olur yoksa o paraya araba alınır"42 bin liralık motosikleti 10 saniyede çaldılar"
Bu başlıktaki formüle göre benim YBR'yi çalmaları 1,32857 saniye sürüyor.
İKİNCİ ELİ 45 BİN LİRA OLAN MOTOR
haberin başlığı bu şekilde olduğu için başlığı böyle açtım arkadaşım. ayrıca burda 42 binliği 10 saniye 21 binliği 5 saniyede çalacaklar anlamı verilmiyor. "pahalı bi motorun çalındığı ve çok kolay şekilde çalındığı, tüh tüh çok yazık oldu, gitti kaç paralık motor" havası verilmeye çalışılmış."42 bin liralık motosikleti 10 saniyede çaldılar"
Bu başlıktaki formüle göre benim YBR'yi çalmaları 1,32857 saniye sürüyor.
buarada dikkatimi çeken şey adamlar gidonla hiç uğraşmıyorlar, tekeri sağa zorlayarak kırıyorlar kilidi.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
