Hayaller Ve Acı Gerçekler..!
Reklamlar
-
Arkadaşlar öncelikle merhaba,
Uzun süredir bir çok motosikletle alakalı form ve blog sitelerine üyeyim ve boş vakitlerimde takip ediyorum.
Gözlemlerim sonucu üzüldüğüm bir konuyu sizinle paylaşmak istedim, yeni motora başlayan arkadaşlardan tutunda cc büyütmek isteyenlerimiz yada tarz sitil değiştirmek isteyenlerimize kadar herkesin odaklandığı ve karar verme aşamasında büyük rol oynadığı acı ama bi o kadarda haklı olduğumuz gerçekler var.
Motosiklet alırken hemen araştırdığımız konu ikinci el piyasası, parça fiyatları, parça tedarik süreci vs.. gibi benzeri durumlar. Bunların arasında en çok rol oynayan sanırım ikinci el piyasası.
Şimdi hepimizin tarzı ve zevk anlayışı farklı. Kimi kawasaki sever, kimi honda , kimi bmw, kimi yamaha vb.. bir çok marka. Ve emininki bir çoğumuzun da hayalini kurduğu bir gün benim olacaksın dediği motor var. İnşallah herkes bir gün hayalini yaşar diyelim.
Aslında piyasayı belirleyen de biz kullanıcılar değil miyiz? Yani arz talep meselesi değil mi bu. Geceni gündüz et çalış çabala kazan, sonra çok mu yakar az mı yakar parça fiyatı ikinci el piyasası vs.. düşün dur, cebinde hayalin var ama öte yanda sen gerçeği seçersin. Evet bir çoğunuz hayatın gerçekleri bu diye içinizden geçiriyorsunuz haklısınız da ama bunu değiştirmek bizim elimizde değil mi?
İkinci el al hayalindeki motoru al, 100km değil de 50km bin yakıtından dolayı hayalinden vaz geçme, neden bu kısır döngü değişmiyor? Neden bize dayatılanı yapıyoruz? İnanın buna anlam veremiyorum.
Senin tuzun kuru sanırım diye içinizden geçirenlerinizde olacaktır, ama inanın konu sadece imkan değil bunu hepimiz biliyoruz, biz insanların bizi yönlendirmesine alışmışız, bir mağazadan bile bir şey alırken deneme kabininden çıkar yanımızdaki arkadaşımıza yada tezgahtar arkadaşa sorarız yakıştı mı sizce nasıl oldu diye hemen bir yönlendirmeye desteğe ihtiyaç duyarız, emin olun üzerinizdekini siz beğenin ama yanınızdaki arkadaşınız bence olmadı desin almazsınız onu, yada tam tersi bence çok yakıştı bunu al dediğin de de seçimimiz ondan yana olur.
Kültürümüz gereği örf, adet ve yaşam tarzımızdan ötürü çocukluğumuzda başlıyor yönlendirmeler, okuyacağımız okuldan tutunda meslek seçimimize kadar bu hep böyle oldu. Sadece metropol şehirlerde bu düzen biraz daha Avrupai hal almaya başladı.
Önce kendimizi değiştirmekten başlamalıyız.. Ne istiyorum sorusunu kendi içimizde çözmeliyiz..
Ve
Allah herkese hayallerini yaşayacağımız kadar sağlıklı uzun ömürler versin diyip sözümü burada bitiriyorum
Reklamlar
-
Çok haklısınız dediklerinize harfiyen katılıyorum ama sorun şuki hayallerdeki motosiklet 50 bin tl aldığımız maaş ev ihtiyaclarına verirken bitiyor zaten tek motosiklet pahalı değil veya benzin herşey pahalı herşeyde vergi var onun için bu kısır döngünün değişmesi için ülkenin kalkınıp üretime başlaması fabrikalar kurulması gerekir anca öyle bir nebze fiyatlar düşer yoksa bu kısır döngü sonsuza kadar devam eder acı ama gerçek malesef elden birşey gelmiyor
-
Aslında bu yazı da bir nevi yönlendirme olduğundan ironik bir tepki gibi geldi bana. (Sıfır isteyen adamı ikinci ele ikna etmek gibi)
-
Açıkçası hak verdiğim bir konu olmuş.Ayrıca bu sadece sıfır ikinci el değil, tarz konusunda da böyle.Sırf dışardan o güzel değil onun yerine şunu al, bunu al, dedikleri için insan istediği araçtan vazgeçiyor.
-
Bu konunun sadece motosiklet ile de alakası yok. Maalesef çocukluktan aldığımız gerek aile, gerek sosyal çevre ve gerekse de okulda aldığımız eğitim bizleri tek başına karar verme, sorumluluk alma, aldığımız kararların sonuçlarına katlanma konularında yetersiz ve beceriksiz kılıyor. Ondan sonra bir pantolon alırken bile başkalarının fikirlerine önem ve değer verir hale geliyoruz.
Benim her zaman savunduğum; farklı olmak, farkındalık yaratmak, sürüden ayrılan koyun olmak, milletin, başkalarının ne dediğinin hiç bir öneminin olmaması, benim ne istediğim ve ne beklediğim olmuştur.
Bu değerleri savununlar ülkemizde maalesef "MANYAK, DEĞİŞİK, KIRIK, NE BİÇİM İNSAN" diye etiketleniyor. İnsanların yaratıcılığının, girişimciliğinin, çalışma azminin kırılması da cabası.
Bu yüzden ilginç fikirler çıkmıyor, buluşlar yapılmıyor, yeni iş olanakları yaratılmıyor. Etliye sütlüye dokunmadan ömrünü dolduran insanlar ülkesi olduk. Ne yaptığımız işten, ne yaşantımızdan, ne ailemizden zevk almadan ömrümüzü tüketiyoruz.
Bunlar değişir mi, mutlaka değişir. Ancak ülkenin zihniyetinin tamamen değişmesi gerekli. İki nesil sonra ancak değişikliklerin farkına varırız.
-
bu aşk ve mantık evliliği gibi.. mantıklı olanı seçersen yüzün gülmeyince kendini avutman gerekir. bunu da başaramıyosan debelenir durursun
-
Güzel benzetme
DKN adlı üyeden alıntı
bu aşk ve mantık evliliği gibi.. mantıklı olanı seçersen yüzün gülmeyince kendini avutman gerekir. bunu da başaramıyosan debelenir durursun
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)