Az önce 68 bin km'de 2010 model bir VFR 1200 için el sıkıştım.
Motosikletin ufak tefek taş vs. gelen yerlerine karbon kaplama yapmak istiyordum.
Satın almak için bugün bir motosiklet mağazasına gittim.
Satılık ikinci el motosikletlere bakarken VFR'yi gördüm.
Çıktığı günden beri bu motosiklete hevesim var.
Kullandım da.
Ama elimde tutamadım.
Makina çıktığında 17 bin Euro'ya satılıyordu.
Bende o zaman CBR vardı ve 14.900 Euro'ya almıştım.
Kullanmaktan zevk aldığım bir motosikletten daha fazla bir paraya ne olduğunu bilmediğim bir motosiklete o kadar para vermek istemedim açıkçası.
Üstelik 17.500 Euro'ya Ducati 1098 alabiliyorsun.
Bu nedenle çok hoşuma gittiği halde alamadım VFR'yi.
Ama bugün 4900€ etiketi görünce getirin dedim şunun evraklarını.
Temiz, bakımları yapılmış lastikler gıcır gıcır daha ne isteyeyim.
İçinde ne kadar sıvı varsa boşaltıp değiştirin dedim.
Salı akşamı hazır olur dediler.
Yarın benim motorun karbon işlerini halledeceğim.
Salı günü de ona girişirim.
Şimdi niye anlattım bunu.
Aynı paraya 600cc japonların sıfırını alabilirim.( veya az bişey ekleyerek)
Yine aynı paraya sıfır km ve çok hoşuma giden Royal Enfield'in Cafe racerini de alabilirim.
Ama ben VFR'yi istiyorum ve bütçeme uygun olanını buldum aldım.
Bu motosiklet için yıllık 15 bin km normal kabul edilir ve eski sahibide hakkını vermiş motorun.
Kısacası beğenileriniz önemli.
Bütçeniz de...
Ama bu motor dökülüyor olsaydı bedava verseler yine almazdım.
Sıfır diye hoşuma gitmeyecek bir motosiklete binmektense hiç binmesem de olur. Çünkü motosiklet benim için bir ihtiyaç değil, zevk aracı.
Motosikletinden zevk alırsan çıkardığı problem çokta dert değil o da ayrı konu...