Selamlasmaya her yerde ihtiyaç var.
Ben Turkiye'de motosikletçi dostlugunun ve dayanismasinin oturmadigini uzulerek goruyorum.
Hala bir statu meraki, bir ustunluk duygusu, motosikletçi ruhunun uzerinde maalesef.
Benim motorum, senin motorunu dover algilamasi, ilkokul zeka seviyesinde devam ediyor.
Tabii bir de alinganlik mevzusu, asagilik duygusu var ki uzun uzun tartismak lazim.
Turkiye'de boyle bir aliskanlik yok ama burada tanimadigimiz insanlara "siz" diye hitap ederiz.
Asla "sen" kelimesi kullanilmaz.
Ama bir motosikletçi baska bir motosikletçi ile karsilastiginda "sen" diye hitap eder.
Bu bir ailenin ferdi olmanin en guzel gostergesidir.
Yolda birbirimizle karsilastigimizda sol elimizle boyle selam veriririz.
Bu selami vermek için illa motosiklet ustunde olmamiz gerekmez.
Bir motosikletli gordugumuzde, merhaba dost ben de motosikletçiyim demenin en guzel yollarindan biridir.
Yolda giderken bir motosikleti geçersek, sag ayagimizi pegden kaldirip, yola paralel ileri dogru uzatiriz.
Bu da bir baska selamlasma seklidir.
Bu ayak hareketini bize yol veren 4 tekerlere de yapariz.
O zaman tesekkur anlamina gelir.
4 tekeri kullananlar mutlu olurlar.
Bir iletisim kurmus oluruz.
O selami ve tesekkuru esirgemeyiz ki, bizden sonra gelen bir baska motosikletli arkadasimiza da ayni sekilde davranip, geçis hakki versinler.
Hele arabada çocuklar varsa, sevinçleri gorulmeye degerdir.
Iste kültür denilen mevzu budur.