Akşam 19:30 sularında Mecidiyeköy yönüne giderken haliç köprüsü üzerinde ilk kazamı yaptım. Trafik yoğundu ve yaklaşık 25-30 km hızla akıyordu. Ben de sağdaki aradan 30-35 km hızla ilerliyordum. Aklıma da bir an dün FSM'de beyaz fiddle ile hayatını kaybeden rahmetli kardeşimiz gelmişti. Bazen korna bazen de selektör yaparak sorunsuzca ilerliyordum.
Derken tam da bir otomobilin yanından geçerken bu otomobil zınk diye önüme kırda. Aniden! Her şey 2 metre içinde gelişti. Kaçacak yerim de zamanım da yoktu. Otomobilin tekerine yandan çarptım. Daha doğrusu o benim motora yandan girdi tam geçerken. Son bir hamle kaçmaya çalışmışım demek ki, hatırlamıyorum. Büyük bir gürültüyle havaya uçtuğumu ve arabanın önündeki asfalta yapıştığımı hatırlıyorum.
Bir anlık bilinç kaybı yaşadım. Kendime geldiğimde ilk gördüğüm şey parçalı bulutlu gökyüzü oldu. Yerimde kalkmadım hemen. İyi miyim diye sordum, iyiydim. Çok şükür ki korumalarım tamdı. Poğaça almaya bile tam koruma giderim. Ve bunun faydasını gördüm bugün. Sol bacağımda acı vardı ama. Derken etrafıma toplanan insanları fark ettim. Yardım ettiler, kaldırdılar.
Kendime tam olarak geldiğimde kaskımı çıkardım. Sol bacağımın gittikçe ısındığını tatlı tatlı sızladığını fark ettim. Çarpan araçtan 3 genç indi. Üzgündüler çok. Öndeki ani fren yapınca mecburen sağa kırdık dediler. ben ileriyi iyi okuyordum ama, öndeki aracın frenini görmediğim gibi onu fren yapmasını gerektirecek bir şey de görmemiştim. Öyle hatırlıyorum yani. Ama bana çarpan gençlerin samimi üzüntülerine de inanıyorum tabi. Medeni insanlardı, adam arabasının sol tarafını dert etmedi bile, hastaneye gidelim, eve bırakalım, iyi misin gibi hep benimle ilgilendiler.
kasko işleri için tutanak dolduralım dedim. Öyle ya, dünyanın parasını veriyorsak ödesinler masrafları. Kendi bilgilerini yazıp tutanağı verdiler. Amacım bir an önce, hazır sıcakken eve gitmekti. Ağrım artarsa hastaneye giderdim hemen.
Eve geldim, soyundum dökündüm. Sol dizimin yukarısında kasığıma doğru avuç içi büyüklüğünde bir morluk var ama ortası 2 cm çap boyutlarında kan toplamış. Gidona mı çarptım, motorla arabanın arada mı kaldım, n'aptım bilmiyorum. Scooter olduğu için bilekte, dizde birşey yok bu arada.
Kevlar pantolon vardı, çok çok hafif bi aşınma olmuş sol yanımda. Normal kot olsaydı dayanmazdı zannımca. Kemik hastanesinin 100 mt yanında oturuyorum. 3-4 saat sonra baktım ağrılar arttı, hastaneye gittim hemen. Ağır derecede yumuşak doku zedelenmesi var ama kırık çıkık çatlak yok çok şükür.
Bu arada halen sağ omuz ve sırtımda hafif tatlı ağrı var. Boyunluk vardı, düşünce kafanın sert bir şekilde savrulmasını önleyip darbeyi omuzlara verdi demek ki! Allah icad edenden de satandan da bin kere razı olsun.
Kazadan sonra 2-3 motorcu durdu, yardıma ihtiyacım olup olmadığını sordu. Aynı şekilde kaş göz işaretiyle yoklayanlar oldu. Motorlu abinin biri hiç sorma gereği bile duymadı, hemen durdu. 10 dakika benimle ilgilendi. Çok güzel bi abiydi. Candı, can! Buralardaysa da bir kere daha teşekkür ediyorum kendisine. Hiçbirinin tekeri taşa değmesin. Ha, bakıp geçen sığırlar da oldu tabi, CBF 150 idi çoğu!
Bu kazadan çıkardığım ders şu ki, ne kadar ileri bakarsan bak, ne kadar çok bilgiyi toplarsan topla her zaman en kötü ihtimali düşünmek ve ona hazırlıklı olmak zorundasın. Ve korumalar! Eğer sadece bir iki morlukla bu kazayı atlattıysam korumalarım sayesindedir.
Umarım ki bir daha başka hiçbirimiz tür bir yazı yazmayız bu foruma!
Sağlıcakla kalın,
Sabah evden çıkarken sevdiklerinize onları sevdiğinizi söylemeyi ya da en azından şımarık bir öpcükle ayrılmayı unutmayın ;)