Selamlar arkadaşlar,
İstanbul'dan Edirne'ye giderken yol üzerinde ya da yakınlarda kahvaltı için önereceğiniz mekan var mı? Manzaralı, yemekleri düzgün bir yer arıyorum. Önerisi olan var mıdır?
Selamlar arkadaşlar,
İstanbul'dan Edirne'ye giderken yol üzerinde ya da yakınlarda kahvaltı için önereceğiniz mekan var mı? Manzaralı, yemekleri düzgün bir yer arıyorum. Önerisi olan var mıdır?
Edirneye giderken kahvaltı için istanbul büyükçekmecede durup sahilde denize 0 gözlemeci ve kahvaltı yapılacak biçok güzel yer var. tekirdağ sahilide güzeldir
Büyük olasılık otobandan gideceksin, Selimpaşa civarında benzin istasyonu var, aradığın herşeyi bulabilirsin orada, orayı kaçırılan en yakın istasyon Lüleburgaz yakınlarında
Mahmutbey otobanda girip Tekirdağ kınalıdan çıkıp Çorlu istikametinden gidebilirsin, bu yol üzerinde de ihtiyacın olan herşey bulunur
Herkese teşekkürler,
Bu sefer gezi arabayla oldu. Motorumu satmıştım, alırsam motorla da tekrarlayacağım. Gitmek isteyenlere bir kaç önerim olacak;
-Kahvaltı için sucukseverlere muhteşem bir önerim var: Kızılcıkdere köyü. Lüleburgaz sapağından çıkınca Pınarhisar yoluna doğru giderseniz ve daha sonra Kırklareli yoluna saparsanız bahsettiğim köy sol tarafınızda kalacak. Üsküp tabelasını geçtikten sonra bir göbek çıkıyor. Bu göbekte tabela yok o kısma dikkat. Sucukları mükemmel. Kilosunu 30 liradan alabiliyorsunuz. Ya da köyün girişinde hemen solda kalan bir dükkanda porsiyonu 9 liradan mangalda sucuk yiyebiliyorsunuz. Kesinlikle denenmeli
-Dupnisa mağarası, yine görülmesi gereken yerlerden. Kızılcıkdere köyünden tekrar Pınarhisar yoluna doğru giderseniz sol tarafta mağaranın tabelasını görebilirsiniz. Üsküp köyünden sonra 37 km daha yol var. Bu yol sanki motorla gezmek için yapılmış. Virajlar, eğimli yollar ve güzel manzara vs. Mağara da güzel ve özgün bir yer olsa da ben yolda gitmekten daha çok hoşlandım. Arabamın altı biraz yere yakındı o yüzden bazı yerlerde sıkıntı oldu ama motor için mükemmel bir yer.
-Edirne'de ciğer konusunda Kazım usta meşhurdur. Ciğer sevmeyen arkadaşım bile soğanları dahi silip süpürdü. Daha sonra Kazım ustanın dükkanının hemen azcık yanında, köşebaşındaki bir tatlıcıdan peynir helvası aldık ve Meriç nehri kıyısındaki çay bahçelerine gittik. Nehir civarını beğendim. Sakin bir yer. Fakat devasa boyuttaki sivrisinekler insanı biraz korkutuyor.
-Oradan ver elini Keşan. Asıl niyetimiz Tekirdağ'a gitmekti ama biraz daha yolu uzatıp kokoreç üstadı Şirin Kokoreç'in ürünlerini tatmak istedik. Yollar son 20 km'ye kadar çok güzeldi. Fakat Keşan'a 20 km kala yol arabayı beşik gibi sallamaya başladı. Garipti biraz. Eminim motorda daha rahatsız edecektir. Keşan'ın girişinde gereğinden yüksek ve sık kasisli yollarında aradığımız yeri bulduk. Pek çok yerde kokoreç yedim, böyle baharata boğulmamış olduğu halde tatlı olanını hiç görmedim. İçinde çok fazla katık yok. Porsiyonu 10 liraydı ve bence çok başarılıydı.
-Son durak Tekirdağ idi. Şehir merkezine geldiğimizde Fenerbahçemin şampiyonluk kutlamaları başlamıştı. Şehirde baya bir trafik vardı o yüzden. Ara sokaklardan hoplaya zıplaya Özcanlar köfteyi bulduk. Şu an tam yerini tarif edemeyeceğim ama Namık Kemal İÖO'nun az yukarında bir dükkanı vardı ve orası kapalıydı. Erken gitmezseniz orayı unutun. Sahilde oldukça güzel ve temiz bir şubesi daha var. Köfteler güzeldi ama bence en güzel kısım tatlılardı. Özellikle Hayrabolu tatlısı benim gibi tahin delisi bir adam için Cennetten kopup tabağıma gelmiş gibiydi. Özcanlar köftenin bir şubesi daha vardı şehir dışında. Keşan tarafından gelip Tekirdağ-Şehir merkezi sapağını pas geçince biraz ilerde sol tarafta görülebiliyor.
Gece çok saatte ve sağanak yağış altında eve geldim. Bir gün içinde bu kadar çok ve değişik türde yemek yemekten midem biraz alt üst oldu ama değdi. Sizlere de tavsiye ederim.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)