fabialife adlı üyeden alıntı
senin yaşadığın bu acıyı vakti zamanında 25-30 yıl önce ben de yaşamıştım.
hayatın öğrettiği onca şeyden sonra ben olaylara sizlerden daha farklı pencereden bakabiliyorum.
yazdıklarını sonuna kadar hatta çoğu paragrafı dönüp bir kaç kere okudum. daha yazının başın da eyvah bu karmakarışık duygularla motorla yola çıkarsa yolu da çok uzun Allah korusun diye hemen yola çıkıp çıkmadığını anlamaya çalıştım.
aşk acısı başkadır, uzunca bir zaman yaşanmışlıklar, alışkanlıklar, beklentiler, hayaller kısacası her şey bir anda ters yüz olur. ağır olur erkek adama darbesi bilirim, kızlar için çok daha kolaydır hiç şüphen olmasın.
ben bilindik şeyler yazmıyacağım, sadece diyeceğim ki; HER ŞEYİN DOĞRUSUNU VE GÜZELİNİ RABBİM BİLİR, O NE EYLERSE GÜZEL EYLER.
her şerde bir hayır vardır, belki böylesi senin için daha hayırlı olacak ki nasip olmadı.veya bir sebepten tekrar barışacaksınız bu olaylarla da bir birinizin kıymetine daha iyi anlayacaksınız.
siz siz olun hayatta her zaman konu ne olursa olsun, gönlünüzden ne kadar isterse istesin diliniz her zaman; rabbim benim için hayırlısı olanı nasip et deyin.
demiştim ya 20 li yaşlarda benim de benzeri yaşanmışlıklarım oldu. uğruna zaman kaybetmeden hayata bir an önce atılmak için üniversiteyi terkedip döndüğüm insanla hiç nedensiz ayrılmıştık.
hiç kimseye benzemez çok temiz ve saftı bizim sevgimiz. ondan sonra kimseyi sevmedim, kimseye o gözle bakmadım. bakmaya değer görmedim belki de.
askerliğimi yaptım, işe girdim aradan yıllar geçti evlenmek gibi hiç bir düşüncem olmadı.
sonrasın da ben de yaşanmış bir hikaye paylaşayım kıssadan hisse!
rahmetli anacığımın son bir kaç yıldır "oğlum yaşın geldi geçiyor evlen artık serzenişlerini bile hiç ciddiye almamıştım ta ki umutsuz bir kanser illetine yakalandığını öğrenene kadar.
o zamanlar ben antalyada çalışıyorum annem ıspartada haftada veya iki haftada bir hafta sonu geliyorum memlekete, çok kızlar bulmuşlardı bak oğlum diye. ben " tamam bir ara bakarız" deyip geçiştiriyorum hep.
aradan uzunca bir süre geçiyor derken annem bir kız bulmuş "sen akşam antalyaya dönersin hazır buradayken şu kıza bakalım oğlum" ısrarında.
bense şu işi de annemi çok kırmadan usulünce savuşturalım derdindeyim. zamanım olmadığı için bir ramazan günü gündüz kız bakmaya gidiyoruz, hepimiz oruçluyuz.
ben hiç istemediğim halde sadece annem üzülmesin diye gitmek zorunda kalmış ve gitmeden de annemle pazarlık etmiştim. "ben bir cevap verinceye kadar soru sormak yok, cevabım olumsuz olursa da nedenini sormak yok. Allahın beğenip yarattığı kul için şuyunu buyunu beğenmedim dedirtme bana" demiştim.
uzatmayalım baktığımız kızın evinden çıktık, annem gözümün içine bakıp benden bir cevap bekliyor ama ben hiç oralı olmuyor görmezden geliyorum. bir şeyler söyleyecek ama bir yandan da benden çekiniyor, derken dayanamadı anacığım "nasıl oğlum" dedi. ben yine duymamazlıktan geldim.
tekrar sordu nasıl oğlum beğendin mi? ben "anne seninle ne konuşmuştuk, ben bir cevap verinceye kadar soru sormayacaktın".
cevap "nesi var oğlum benim çok hoşuma gitti, kanım ısındı sen neyini beğenmedin"?
içimden diyorum benim evlenmeye niyetim yok ki zaten sırf senin gönlün olsun diye geldim. ama bunu yüzüne söyleyemiyorum anam.
o kısa sürede mantıklı bir cevapta bulamıyorum kafam karışık " boyu kısa" diyebiliyorum sadece.
o ana kadar sessiz sakince konuşan benden çekinen anacığım birden sesini yükselterek " eeeee yetti artık devede de boy var ama kırk tanesini bir eşşek çekiyor" öenemli olan, boy güzellik değil kalp güzelliği, benim bu kıza çok kanım ısındı oğlum" deyince gayri ihtiyari sadece "tamam gidin isteyin" cümlesini söyleyebildim.
daha sonradan öğrendik ki; bakmaya gittiğimiz kız da yeni mezun öğretmen ama yeterliklik sınavını kazanıp mesleğe başlayamadığı için, ben şimdi evlenmek istemiyorum, önce mesleğime başlayayım bir kaç yıl geçsin diye diretirmiş.
yine sonradan kayınvalidem söylemişti kendi çevrelerinden "senin kızı o kadar isteyen oldu, zenginler de istedi hiç birisine vermediniz de bu gariban çocuğa nasıl verdiniz duyanlar hep şaşırdı" dediklerinde "bilmem ilk görüşte çocuğa kanım ısındı sevdim çocuğu" dedim demişti.
ortadaki durum şu; hem ben hem kız "ben evlenmiyeceğim" diyoruz ve ciddi olarak o niyetteyiz. ne bana ne kıza bir baskı vs yok. benim açımdan maddi şartlar aleyhime derken sonrası ne mi oldu? hepimizin ağzı dili bağlandı, yelkenler suya indi.
nasipmiş Rabbime sonsuz şükürler olsun o direten kız şimdi, eşim, aşım, elim, ayağım, başımın tacı, gönlümün sultanı, diğer yarım, çocuklarımın anası, her şeyim.
26 yıldır ben gibi çok zor bir adamın kahrını çeker, hem çalıştı hem de birisi 25 diğeri 19 yaşında aslan gibi 2 evlat yetiştirdi.
26 yılda beni, çocuklarını, evini bir defa olsun ihmal etmedi. bazen sabahın üçünde beşinde işe, balığa ava gidecek olsam beni bir defa kahvaltısız evden göndermedi. kendisi aşırı yoruldu, hastalandı, uykusuz kaldı ama evini ve öğrencilerini bir defa ihmal etmedi.
konuşamıyacak yürüyemiyecek derecede hastalanmadan doktora gitmedi. gittiğinde doktor kesin dinlenmen gerekir kıpırdamıyacaksın demesine
rağmen çocuklarım geri kalıyor diyerek sınıfını öğrencilerini bırakmadı.
eğer bana geriye dönüp te yeryüzünden istediğini eş olarak seçme şansın var kimi seçmek istersin diye sorsalar cevabım aynı olurdu " rabbim zaten benim için seçmiş"
şimdi ise içimden dua ederim rabbim benim canımı eşimden önce al onun yokluğunu bana yaşatma.
çok uzun ve sıkıcı oldu biliyorum son diyeceğim yine aynı; bilemeyiz bizim kötü diye düşündüklerimiz belki de bizim için hayırlı olandır.
hepinizin yolu açık, bahtı aydınlık olsun arkadaşlar, sağlıcakla kalın.