Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
Ben o kitaplardan elime geçtiği kadarını okudum! ve bunlara dayanarak yazıyorum! Ama siz de halicin diğer tarafında bir kule konulduğunda 4 te 3 ü sularla çevrili olan zincir ucuna nasıl ulaşmayı planladığınızı bize anlatırsanız iyi olur. geriye kalan kara kısmının tepenin diğer tarafından başlanılarak kazılarak o kuleye ve zincir ucuna ulaşılabilir! Ancak bu ne kadar sürer? Zaten uzun bir süredir kuşatmada olan ve günden güne surlara yapılan saldırılarda kayıplar veren bir ordunun moral yapısı bu kadar süre beklermi? Oysa gemileri karadan yürütmek 1 gece!
Bütün Sosyal Medya Mecralarında DoganLokman işte... lokmandogan.com
nasıl olduğunu bilmem, ama nasıl olmadığını iyi biliyorum, çünkü hesap kitap nedir iyi biliyorum.
---------- Mesajlar birleştirildi - 01:07 ---------- bir önceki mesaj zamanı 01:05 ----------
bu sistemle bir gecede geçer diyorsun yani? harika bilimsel açıklama.
90 ton olsun ağırlığı. bir gecede 72 tanesini değil bir tanesini bile çekip haliç'e indiremezsin, iddia ediyorum. daha önce de yazdığım gibi iman gücü ile bu işler olsaydı şu anda osmanlı hüküm sürüyordu dünya üzerinde.
---------- Mesajlar birleştirildi - 01:16 ---------- bir önceki mesaj zamanı 01:10 ----------
piramitler bir gecede mi yapıldı diye cevap vermiştim zaten. yıllar sürmüş yapılması. artı o blok taşların bir tanesinin ağırlığı 100 küsür ton değil, gayet çekilebilir ağırlıktalar.
---------- Mesajlar birleştirildi - 01:21 ---------- bir önceki mesaj zamanı 01:16 ----------
her yazılana çizilene körü körüne inanmayın diyorum sizlere. hesap yapın, dönemin şartlarını göz önüne alın. o gemilerin oradan bir gecede tepeden aşırtılamayacağını sizde göreceksiniz. bir gecede 72 kadırga. bir tanesi 90 ton veya üzeri diye hesaplamış arkadaşın teki. 100 ton desek toplam çekilerek tepeden aşırtılması gereken ağırlık 7200 ton eder. 1453 şartlarını geçtim, 2013 şartları ile nasıl olur onu bir düşünün bence. sonra 1453 e geri dönün bu işin imkansızlığı daha iyi anlayacaksınız.
O kadar hesap kitap yapan adam bir dökümü yapamamış mı?...
Her tarafı çelişki....
---------- Mesajlar birleştirildi - 01:25 ---------- bir önceki mesaj zamanı 01:22 ----------
Saçma soru mu?...
Ulen ayran içince soruyom ben bunları....
Ayran diye rakımı içiriyorlar yoksam...
---------- Mesajlar birleştirildi - 01:27 ---------- bir önceki mesaj zamanı 01:25 ----------
Bsk işte...
Gaz Beton ta ozamanlar icat edilmiş....
Her taşı bir adam güle oynaya çıkarmış yukarı...
T Ü R K İ Y E. . . .T Ü R K L E R İ N D İ R
N E ... M U T L U... T Ü R K Ü M... D İ Y E N E
Arkadaşım her yazılan çizilene inanan sizlersiniz! Makara sistemini düşüncenizden çıkartarak bunu söylüyorsunuz! O çizim gerçekten uygulanmış bir olay yani yukarıya çıkarılan sadece 1 gemiye arkadakiler bağlanmış ve harcanan güç minimize edilmiş! Piramitler 1 gecede yapılmış demiyorum sadece hala piramitlerin o günkü teknolojiyle nasıl yapıldığını sorgulayan insanların varlığını anlatmaya çalışıyorum. Dün bitmedi o piramitler ama değilmi?
Ayrıca şu ninja hakkında yorum yapan kişi sendin yanlış hatırlamıyorsam... O konuda sana hak vermiştim. Muhalif olan arkadaşlarda haklıydı ancak anlaşamadığını noktalar birazda anlatım tarzının yanlışlığından olsa gerek bir türlü orta noktaya ulaşamamıştınız. Senin o konuda örnek verdiğin motorlar nisbeten daha eski motorlardı! O konuyu başından sonuna kadar okumuştum ilk açtığın andan itibaren ama yazmamıştım. Ancak teknoloji standartları değiştiği için yeni üretilen motorların eskileriyle kıyaslanmasının yanlış olduğunu iyi bir dille anlatmaya çalışan kimse yoktu biraz aşağılayıcı kelimelerle anlatmaya çalıştı herkes... Halbuki eski motorların kullandığı yakıtlar ile bugünün motorlarının kullandığı yakıtlar bile farklı eskiden kurşunlu benzine göre üretilirdi motorlar şimdi kurşunsuz! Ancak diyeceğim şu. Tıpkı o motor olayında olduğu gibi eskilerin bugünkülerden daha iyi işler çıkardığı aşikar! Bu o piramitlerin yapılmasıyla da örneklendirilir o gemilerin karadan yürütülmesiyle de... Neden bunu anlayamıyorsunuz ben bunu çözemedim...
1 gemi yüksüz olarak tepeye çıkartılır arkadaki diğer gemi bu gemiye bağlanır ve yüklendirilir, arkadaki gemiye dışardan çok küçük bir güç verilerek te yukarıya çekilebilir! 7200 ton falan değil ilkini çıkarmaktır önemli olan
---------- Mesajlar birleştirildi - 01:39 ---------- bir önceki mesaj zamanı 01:34 ----------
Dostum işçilik kavramı nedir bilirmisin? proje önünde olduğu halde kaçıncı denemede o topu dökebilmiş peki Urba? Anlamadığınız konu bu işte. İslam dünyası kendisi gibi inanmayan kişileri kesinlikle dışlamamış aksine onlara imkan sağlamıştır o dönemlerde! Ayrıca o topu döken şahıs bizanstan kaçmış bir şahıs! Bizans neden bu adama zamanında döktürmemiş o topları madem bu adamın fikriydi? Osmanlıya kaçtıktan sonra mı gelmiş aklına o topları dökmek?
piramit olayına gelince o ağır kütleler fetihten asırlar önce çıkartılabilmiş o kadar mesafe de gemiler neden çıkartılamıyor? konuyu çarpıtmayın cevap verin arkadaşlar!
Bütün Sosyal Medya Mecralarında DoganLokman işte... lokmandogan.com
peki o ipi tek noktadan mı bağladın? 100 tonluk keresteden çivilerle tutturulmuş bir kütleyi kaç noktadan bağlarsan gemi dağılmadan ya da ipin bağlandığı yer kopmadan kotarabilirsin? bir diğer konu 100 tonluk kütleyi nasıl oldu da kızak üzerinde sabit tuttun? hiç mi sağa sola oynamaz bu kütle, hiç mi yoldan çıkmaz? neresinden tutarsan tut bir gecelik bir operasyon için imkansız bir proje.
http://www.vespa-servizio.com/wp-con...pa-150-tap.jpg
Vereceksin yeniçerilere YeniVespalardan...
Yok top dökmeymiş uğraşmayacaksın....
Bunu bana söyleme...
Hayatı boyunca işçi olan bana...
Demir çelik işi yapan bana....
Senin anlamadığın bir şey var...
O topun hesabını yapabilen biri,
Dökme işinin hesabını yapamaz mı?...
Urban denilen şahız bir kaç denemede yapmış zaten...
Fatih ya da başka birisi neden uğraşmamış?...
T Ü R K İ Y E. . . .T Ü R K L E R İ N D İ R
N E ... M U T L U... T Ü R K Ü M... D İ Y E N E
ilk olarak kaç iple bağlaman gerekiyorsa o kadar iple bağlanır! O zamanın halatlarını şimdiki sanayi iplikleriyle bir tutma! Günümüze göre daha sağlam yapılarında yapıldığı gibi malzemelerinde sağlamlığından şüphe duyma diye öneririm. Teknik verilere göre istanbulda her 100 yılda bir büyük çaplı depremler olur ama eski yapılar hala ayakta 1000 yıllık bizans yapıları da bunun içerisinde 500 600 yıllık osmanlı eserleri de! senin şimdiki teknolojiyle yapacağın yapılar deprem olmasa bile bu kadar süre ayakta duramıyor duramaz!
ayrıca kızağın yapısını neden düz bir zeminmiş gibi düşünüyorsun? V şeklinde bir yapıya sahip olamaz zaten ve bu gemiler o kızakların ortasına oturtulamaz değil mi? ama yok illa düz zeminli kızaklarda çıkardılar değilmi?
---------- Mesajlar birleştirildi - 01:51 ---------- bir önceki mesaj zamanı 01:48 ----------
Kardeşim söyleme demişsin ama yine söylemek zorundayım! Senin işçilik ustalık kavramları hakkındaki görüşlerin ne? Senin usta olduğun bir işi ben 10 günde yapabilirsem sen 1 günde yapabilirsin! Çünkü sen ustasın! anlıyormusun bunu? Ben mühendis olarak projeyi yaparım! Benim gidip dökümünü iyi yapabiliyor olmam gerekmez! Ve o dönemin en tanınmış ustası kim ise ona yaptırmış buna neden bu kadar takıldın anlamadım!
Bütün Sosyal Medya Mecralarında DoganLokman işte... lokmandogan.com
amca ayranı fazla kaçırdı
ulen amma taktınız karadan yürütmeye
birileri oturmuş ciddi araştırma ve hesaplamalar yapmış
hem zamanın bir çok ülkesinin tarihçisi de bu olayı belirtmiş kitaplarda, olmuş yani
en önemli nüans ise belirlenen güzergahın topografik yapısını günümüzde oturup hesaplamışlar ve yol uzatılarak neredeyse 10 derecenin altında bir eğimde taşınmış gemiler, çok makul
ayrıca indirilen gemilerin 72 civarında olduğu ve halicin en dar bölgesinde(350 metre) köprü vazifesi gördüğü söyleniyorsa bir gemiye düşen uzunluk 5-6 metre oluyor ki bunlar gemi değil kayık olmalı o zaman
ama aynı zamanda haliçteki deniz savaşında kullanılabilecekse daha büyük yapılar olmalı, top taşımalı
belki de 35-40 metrelik kalyonlar değil de daha ufak (belki 15 metrelik) tasarlanmış top taşıyabilecek yapılardı, bu da ağırlıkların 100 tonlardan 20 tonun da altına düşeceği, eğim ve düşük sürtünmeli ortam da hesaplandığında toplam yükün epeyce hafifleyeceğini gösteriyor
yok, indirilenler kalyonsa ve kalyon bazında düşünürsek eğer, bunların ağırlıklarının ciddi kısmı direk, halat, yelken, kürek olduğuna göre, bunların gemiden ayrılarak taşınmasıyla bile yük yaklaşık olarak 15-20 ton kadar azalıyor
bilimsel mi konuşmak istiyorsunuz? işte konuştuk
kapatın artık mevzuyu, bu gemiler bu karadan yürüdü arkadaş
iyi bir araştırma yapmak gerekli ama tarihçilerde bölünmüş durumda,
ağır basan tez, Osmanlı'nın karşısında yenmesi gereken en büyük gücün sadece surlar olduğu, savunma gücünün yetersiz olduğu yönünde,
bahsi geçenler 15 m. Olsa ilki Haliç'e indiğinde sonuncu hala denizden çıkmamış olur.
bunun için dönemin sur, topoğrafi, ordugah yerleşimleri, top menzilleri gibi bilgilerinin bir araya getirilerek, bunların bir kuşatma uzmanına yorumlatılması lazım
ne kadar yapılabilir ve ne oranda gerekli?
Bir yerlerin işgal edilmesi benim için hiçbir zaman övünülecek birşey değildir. Kurtuluş Savaşı'nı biz kazanmasaydık da onlar kazansaydı ve oturup bunun kutlamasını yapsalardı nasıl olurdu bir düşünün. Nedense çok seviyoruz böyle saldırıları, ele geçirmeleri, savaşıp kazanmaları. Ben de bunu anlayamadım bir türlü. İskender'in filmini izlediğimde İskender'den nefret etmiştim. Dünyayı ele geçirmek ve bunun için binlerce insanın ölümüne sebep olmak ne kadar boş bir iş. Yapanların hepsinin günahı boynuna, bir gün hesabını verirler.
Bu gemilerin Haliç'e indirilmesi konusunda ise gerçekten bazı mantıksızlıklar var. 3 tane 5 tane olsa tamam ama 40 m'lik 72 tane kadırga bir gecede nasıl geçer ? Düşünün 12 saat sürse bu iş, saatte 6 tane geçiyor yani 10 dakikada bir tane. Olacak iş değil bu, kesinlikle bazı yanlış bilgiler var. Siz bugünkü teknolojyle geçirmeye kalkın yine zor.
Konuyla ilgili tarihçilerin de farklı farklı görüşleri var;
Gemilerin karadan Haliç'e nakledilmeleri konusunda hemfikir olmakla beraber; Kızaklarla çekilmesinin mümkün olmadığından tutun da 2 günde bu işin tamamlanmasının çok zor olduğuna kadar; (bknz.http://tarihce.blogcu.com/gemilerin-karadan-halic-e-indirilmesi/1030031); yazının bir bölümünü aşağıya kopyalıyorum, (Alıntı olan yazıları "kalın" olarak belirtiyorum ki, bana ait sözler olarak algılanmasın.)
Gemilerin karadan Haliç’e bir gece içerisinde nakledildikleri bütün tarihçiler tarafından doğrulanmaktadır. Hemen hemen bütün tarihçiler, Haliç’e indirilen gemilerin kaç parçadan oluştuğunu ve bu gemilerin limana indirilmeleri sırasında hangi yolu takip ettiklerini inceden inceye araştırmışlardır. Bu gemiler Haliç’e, 20 Nisan deniz savaşındaki muvaffakiyetsizlik sonucu indirilmiştir. Bu deniz savaşından önce, gemilerin Haliç’e indirilmesi fikri kaynaklarda bulunmamaktadır. Dolayısıyla gemilerin 20 Nisan ile gemilerin denize indirildiği 22 Nisan arasındaki çalışmalar ile Haliç’e indirildiği ortaya çıkmaktadır. Sayın Selahattin Tansel, bu konuya kitabında yer vermiş olup, gemilerin Haliç’e indirilme fikrinin daha önce düşünülmüş, ve çalışmalarında daha önce yapılmış olduğunu belirtmektedir. Tansel, kitabında “... iki günlük bir zaman içinde böyle azametli bir işin başarılmasına maddeten imkan yoktur. Güzergahın tayini, toprağın tesviyesi, bu toprak üzerine gemilerin kolayca geçebilmesini sağlamak için konulan tahtalar veya taşlar, kızakların hazırlanması gibi şeyler dikkate alındığı takdirde iki günde bu işin yapılması düşünülemez. Böyle olunca da Haliç’e gemi indirme fikri çok evvelden düşünülmüş ve hazırlıkları da buna göre yapılmış olması lazım gelir. Öyle ise bu fikrin doğuşunu Osmanlı donanması zinciri kırıp içeri girmek teşebbüsünde muvaffak olamadığı zamana kadar geri götürmek hatalı olmayacaktır. Hatta daha ileri giderek şunu da söylemek mümkündür. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul surları hakkındaki bilgisi tamdı. İstanbul’un en zayıf noktasının neresi olabileceğini de biliyordu. Kuşatmanın o taraftan yapılmasının zaruri olduğunu da kestirmişti.
... şu halde Fatih Bizans’ı bu cihetten tazyik etmeyi eskiden düşünmüş olduğuna göre bu gemilerin buraya indirilmesi keyfiyetini önceden dikkate almış olması gerektir. ... Bu azametli işin pek kısa zamanda başarılmış olması insana hayret veriyor. Kuşatmanın ilk günlerinde işe başlandığını kabul edersek 15-16 günlük bir zamanda bir denizden ötekine uzanan bir yol açılmış ve gemilerin geçirilebileceği bir şekle sokulmuş demektedir” diyerek bu konudaki fikrini beyan etmiştir.
Bu gemilerin karadan ne şekilde yürütüldüğü hususunda da Sayın Selahattin Tansel, diğer bir çok kaynağın aksine gemilerin kızaklar üzerinde değil tekerlekler üzerinde yürütülerek Haliç’e indirildiğini belirtmektedir. Tansel, kitabında bunu şöyle açıklamıştır; “Bu kadar çok geminin hangi vasıta ile buraya geçirildiği kati olarak bilinmemektedir. Filhakika teker teker kızaklara yerleştirilerek çekilmek suretiyle oldukça dik bir yokuşu tırmanarak bu gemilerin bir gece nakledilmesi, üzerinde dikkatle durulmaya değer bir noktadır. Çok güç olan bu işin olamayacağını düşünmekte yersiz değildir. Çünkü gemiler Tophane limanından yukarıya doğru Kumbaracı yokuşunu takip etmiş ve Asmalı mescitten Tepebaşı yolu ile Kasımpaşa’ya indirilmiştir. Bu yol aşağı yukarı iki üç kilometrelik bir yoldur. Kızaklar üzerinde çekilecek olan bir geminin bu yolu kaç saatte katedeceği insanı cidden düşündürür. Yokuşu çıktıktan sonra süratin artacağı düşünülürse bile bir geminin tepeden denize vasıl oluşuna kadar ötekinin onu beklemesi gerektir. Bu itibarla kızak ile nakli kabul etmek yolu sıhhatli bir yol sayılamaz. Esasen Türk kaynaklarında bu hadise başka başka yazılmıştır. Bunların bir kısmı gemilerin karadan denize indirildiğini, fakat nasıl sevkedildiğini yazmazlar, bir kısmı ise gemilerin kızakla karadan yürütüldüğünü pek açık surette beyan ederler. Bazı kaynaklar ise gemilerin kızakla yürütüldüğünü tamamıyle reddetmekte ve gemilerin Okmeydanı’nda yapılarak denize indirildiğini iddia etmektedirler. ... bir kısım kaynaklar hem kızak kullanıldığını hem de rüzgardan faydalanıldığını yazmaktadırlar. Halbuki bunlardan tamamıyle farklı olarak bu gemilerin tekerlekler üzerinde yürütüldüğünü söyleyenler de mevcuttur.Mesela Silkü’l-leal-i al-i Osman vrk. 196 da: “karadan dahi yetmişidi yetmiş denlu keştiler-tekerler üzre imrar eyledi, gerdun-i keşanini”denilmektedir. Cami’ü-t-tevarih’te “padişah-ı süleyman-taht Galata ardından berden sefayin yürütmesin ve oluk misal korkuluklar ile olukların içinden bahre konulmasın emretti ve andan emr-i padişahi ile leb-i deryada Beşiktaş dedikleri yerden Galata ardından Kasımpaşa imareti olduğu yerde zemine çöp ve haşeb bastolunub ve yelken açılıb Beşiktaş’tan Kasımpaşa canibine varınca sefayini ol tertib olunana oluk içinden yürütüb bahre kodular” deniliyor. Ali ise gemilerin “yetmiş paresini kuru yerden araba gibi tekerlekler üstüne alub bahusus muvafık rüzgar ile yelkenlerin açturub kurudan” gemilerin yürütüldüğünü söylemektedir. Görülüyor ki, bu eserlerde artık bir kızak bahis konusu değildi demektedir.
Diğer hadisle ilgili konuya gelince de; onu da biraz araştırdım o konuda da farklı açıklamalar sözkonusu
Bilemedim;
Konuyla ilgili araştırma yaparken; bir yazı ilgimi çekti, yorumsuz paylaşıyorum;
Geçtiğimiz Salı günü İstanbul’un fethinin 559. yılı kutlandı. Bilhassa dindar, muhafazakâr kesim tarafından son derece önemsenen bugün gerçekten bir övünç kaynağı mıdır bir de Kuran perspektifinden bakalım.
Dindar kesimin İstanbul’un fethini bu derece önemli görme nedenlerinin başında Peygamberimizin bir hadisi olduğu iddia edilen şu söz yatıyor;
“İstanbul’u fetheden komutan ne güzel komutandır, İstanbul’u alan asker ne güzel askerdir”
Biraz düşününce bu sözün birtakım siyasi hedefler, amaçlar için uydurulup, Müslümanlar üzerinde etkili olması için Peygamberimize isnat edilmiş olma ihtimalinin ne derece yüksek olduğu kolayca anlaşılabilir. Ancak bunun ötesinde Kuran’a, Kuran’da savaşma ile ilgili ayetlere bakarak da Peygamberimizin böyle bir sözü söylemiş olduğundan şüphe edebiliriz. Çünkü Kuran’da savaşma hakkı belli şartlara bağlanmıştır ve çıkar amaçlı fetih uygun görülmemiştir.
Bu durumda İstanbul’un fethi ile gururlanmadan, Fatih ile övünmeden önce İstanbul’un fethi Kurani anlamda ne derece meşru ona bakalım.
Kuran’ın savaş ayetleri dikkatlice incelendiğinde Müslümanların ancak kendilerine saldıranlarla savaşabilecekleri anlaşılır.
Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş açılanlara savaşma izni verildi. Şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye güç yetirendir.
(22 Hac Suresi- 39)
Ve eğer antlaşmalardan sonra, yine yeminlerini bozarlarsa ve dininize hınç besleyip saldırırlarsa, bu durumda küfrün önderleri ile çarpışın. Çünkü onlar, yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar.
Yeminlerini bozan, elçiyi yurdundan sürmeye çabalayan ve sizinle ilk defa savaşa başlayan bir topluluk ile savaşmaz mısınız? Korkuyor musunuz onlardan? Eğer inanıyorsanız, kendisinden korkmanıza Allah daha layıktır.
(9 Tevbe Suresi – 12&13)
Oysa uygulamaya baktığımızda Müslüman olmayanlara saldırmak, kafir toprağı ilan edilen yerleri kuşatıp fethetmek sanki İslam dininin bir parçası gibi değerlendirilegelmiştir. Müslüman devletlerin, Osmanlı İmparatorluğu da dahil, yaptıkları fetihler hep bu şekilde değerlendirilmiş, kafirden toprak alıp o toprakları Müslümanlaştırmak İslam’ın bir parçası hatta gereği sayılmıştır.
Halbuki Kuran açıkça belirtir ki “dinde zorlama yoktur” (2 Bakara Suresi -256). Kuran Peygamber’e bile kimse üzerinde baskı kurma yetkisi vermemiştir.
Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.
Onlara zor ve baskı kullanacak değilsin.
(88 Gaşiye Suresi– 21&22)
Öyleyse İstanbul’un fethini düşünürken, statlarda eğlenceler ile kutlarken bu fethin Kurani anlamda ne derece kabul edilebilir olduğunu bir kez daha düşünmemiz gerekiyor. Eğer gerçekten Kuran’da bahsi geçen şartlar oluşmuşsa o zaman sorun yok ama eğer bu şartlar o zaman İstanbul’da mevcut değildiyse bu durumda bunda kutlanacak bir şey yok sanırım..
Tekrar belirtiyorum, kalın ile yazılan kısımlar alıntıdır, şahsi herhangi bir yorumum sözkonusu değil bu mesajda, kendi çapımda araştırmaya girdiğimde karşılaştığım yorumlar..(Yazının orjinaline ulaşmak isteyenler için bknz. http://www.diniyazilar.com/2012/06/istanbulun-fethi-ve-kuranda-fetih/)
10 dakikada bir tanesi bir denizden ötekine mi atılmak zorunda yani?
biri karaya çıkarıldıktan sonra hemen ötekini peşine çıkarsak mesela
aynı zamanda gemilerin bir kısmı yokuşa önceden peşpeşe dizilip te bir gecede yokuştan da salınmış olabilir
farklı büyüklükte de olabilirler
kaynaklar hazırlıkların çok daha önceden tasarlandığında hemfikir
sadece halice inme meselesi bir gece sürmüş
bölge osmanlı ordusunun kontrolünde olduğundan düşmanın bundan haberi de olmayabilir bu durumda
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)