Aslında bu konu bizim için bardağı taşıran damla olmalıydı. Normal şartlar altında her hangi bir düz vatandaş bu kazayı yapmış olsaydı, yok alkollümü yok aracı O'mu sürüyordu vb bir çok soru insanın aklına gelirdi. Yine normal şartlar altında, kazaya karışan kişi eğer konuda ayıba giren bir kusuru yoksa kaza yerinden kaçmazdı. Ama takip edebildiğim kadarıyla bu soruların hiç biri sorulmamış gibi gözüküyor. Ha tabi bunun haricinde işin insani boyutu da var. Şöyle ki; kazaya karışan taraf ayıba giren kusurlara sahip değilse, yani alkol, uyuşturucu gibi maddeler almadıysa ve kaza yerinden üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeden uzaklaşıyorsa, konuyu bulunduğu mevki itibari ile alt edebileceğini düşünerek önemsemiyordur. Her iki ihtimalde çok üzücü, tabi burada bizimde öngöremediğimiz ihtimaller olabilir. Ama yinede o kadının ve kocasının halini insan içine sindiremiyor. Kendimi düşünüyorum, karımı o halde görsem kontrolümü kaybederim ve sonucu ne olursa olsun isyan ederim.
Bu şimdi de isyan edebileceğimiz gerçeğini değiştirmemeli bence, yani olayın illaki bizim başımıza gelmesini beklemeye gerek yok. Fakat bunu organize edebilecek ne çevrem nede önderlik edebilecek kabiliyet ve tecrübem var. Keşke bir çok geziyi, toplantıyı ve hatta cenazeyi organize edip yönetebilen arkadaşlarımız bu konuyu da gündemlerine taşısaydı ama biliyorum olmayacak ve bunun isyanını ve üzüntüsünü hep içimizde taşıyacağız....
Hiç birimizin böyle talihsiz kazalara karışmaması ve kaza geçiren arkadaşlarımızın tez zamanda sağlıklarına kavuşması dileğiyle........
Çeşitli milletlerin bakanları bir barda oturup muhabbet ederken, bir taraftan da kahvelerini yudumluyorlar...
Ancak servis çok kirli ve herkesin fincanından bir şeyler çıkmaya başlamış...
İngiliz, kahvesinin yenisi ile değiştirilmesini istemiş...
Alman, kahvesini geri göndermiş ve parasını geri istemiş...
Fransız, avukatı aracılığı ile hemen tazminat davası açmış...
İtalyan, garsonu ve barmeni feci şekilde dövmüş...
İspanyol, fincanı bara doğru fırlatmış ve derhal adam gibi bir servis istemiş...
Sıra Türk'e gelmiş; oturduğu yerden dahi kalkmadan ''Sizi esefle kınıyorum...'' demiş ve muhabbete devam etmiş...
Kıssadan hisse;
Hayatta herşeyi kınayarak düzeltemezsiniz...Yeri geldiğin de tavrınızı koymazsanız bir müddet sonra yok olur gidersiniz...
Kanunların dahi bir sınırı vardır, ama bazı şeyleri kuralına uygun olarak, toplum halinde yapmamız gerekir...ATATÜRK'ün hayatını ve yaptıklarını incelediğiniz de, buna banzer bir sürü olay ve karşı davranışı bol bol görebilirsiniz...Her akşam televizyonlarda boş boş konuşmakla hiç bir şey olmaz...
Saygılarımla...
Sabih TÜZEM
Lifan Emisol 150
Sevgili arkadaşlar, malesef istanbul araç sürücüleri, motor sürücülerine karşı henüz hazır değilller ve bizim için çok tehlikeli hareketler de bulunuyorlar. Aşırı dikkatsiz araba kullanıyorlar. Sinyal vermek yada dikiz aynalarına bakmak gibi huyları olmadıklarından , günde kaç kere tehlike atlattığımı bilmiyorum. Konsolos beyin eşide muhtamelen türk şöförlerine adapte etmiştir kendini. Yabancılar ne der ; When you are in Rome , do as romans do.
GeeVeeZee adlı üyeden alıntı
Sadece İstanbul da değil, genel olarak alışık değiller motorculara motorlara... Dün akşam yoldayım, şeridimde ilerliyorum, 2. şerit çünkü alt geçitten çıkıyorum haliyle alt geçit 2 şerit ve ben sağ şeritteyim, çıkınca devam ettim aynı şeritte ilerlemeye fazla araç yoktu, hızları da genelde benle beraber 60 70 civarı, sağ şeritte bir toros önü boş ve ben ona çok yakınım, sinyal vermedi ve anladım ki önüme geçecek oldukça da yavaş gidiyor, bende korna çalıp sellektör yaptım yok dinlemiyor frenlesem mesafe az çarparım, mecbur bende o geçişini tamamlamadan gazladım aynaya baktım arkadan gelen var mı şükür yoktu, sinyalimi verip sol şeride geçerken yanında baya bir kornaya bastım yani, hem gereksiz bir şekilde orta şeride geçiyor aynı zamanda sinyalsiz ve dikkatsiz...trafik yoğun olsa benim gibi acemi bir biri için kaza sebebi olabilirdi...
Ya nedir bu motosiklet sürücülerinin 4 ayaklılardan çektiği.Her hafta bir motor kazası insan hiç düşünmüyo bunların kaportası kendileri diye, insan hayatı bu kadar ucuz mu çarpıp kaçıyo, sanki hayvana çarpıyor biz bir kedi köpek vs. çarptığımzda bile durup bir şeyi var mı diye bakıyoruz.Ama bunlar insan değil kendilerini bi bok sanıyolar sanki bi üstünlükleri var.
En azından trafiğin akışı İstanbulla karşılaştırılamaz bile bence...Tesbit çok doğru,ama bu konuda İstanbul şoförlerinin eline kimse su dökemez.Belki burada araba sayısı daha az olduğu için,saygısız şoför de o oranda seyreliyor.
İzmir'de biraz daha güvenli gibi sanki.
bu sabah bende mahalle içinde sakin sakin iniyorum adam cup sağdan yola daldı insan bi bakar bişey geliyor mu diye bende sabah sersemliği ile korkup sert fren yaptım hafif kızakladı teker Allahtan düşme filan olmadı bağırdım çağırdım devam ettim. Biraz ilerledim adam sağa sinyal veriyor bende soldan adamı geçecem adam sonra sola dönüyor sağ sinyal yanerkenTesbit çok doğru,ama bu konuda İstanbul şoförlerinin eline kimse su dökemez.Belki burada araba sayısı daha az olduğu için,saygısız şoför de o oranda seyreliyor.
İzmir'de biraz daha güvenli gibi sanki.inşallah bişey olmaz yolda bi uğursuzluk var dedim. Neyse çıktım e-5 e Allahtan yollar sakindi sabah bakalım şimdi akşam nasıl olacak. Allah kimsenin başına vermesin zor durum kaza olayı motor olunca daha da zor..
SAvcılık bekliyordur , kazazede ölücekmi yaşayacakmı. Ölürse ( Allah göstermesin) dava yürür fakat biryere varmaz. Ölmezse pardon hanfendi sizi gereksiz yere meşkul ettik diyerek uğurlarlar. Ama o insan artık hayatını nasıl geçirecek bilinmez. Kimsede bunu sorgulamaz. Öldümü yaşıyormu ona bakar yüce Türk adaleti.
http://www.haberturk.com/gundem/habe...argilanacak-mi
Buradaki habere göre yargılanabilir deniyor. Avukatları da yargılanamaması halinde "istenmeyen kişi" ilan edilmesi talebinde bulunmuş. Bu durumda da İsviçre'ye iade edilip, oradaki kanuna göre yargılanacak.
Umarım adalet yerini bulur. Yaralı kadının durumu hala kritikmiş.
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)
V-STROM DL650 
Sorumsuz sürücüleri şiddetle kınıyoruz
