sevgili arkadaşlarım,mesajlarınız için teşekkür ederiz..çok zarifsiniz.sevgi dolu günler dilıyorum.
TENTEN..işte budur....dedirttin..sağolasın..
sevgili arkadaşlarım,mesajlarınız için teşekkür ederiz..çok zarifsiniz.sevgi dolu günler dilıyorum.
TENTEN..işte budur....dedirttin..sağolasın..
TenTen35 süpersinnnn
Sonsuza kadar süren tek A$K motosiklet aşkıdır !
'TUĞBA OKAN EKİN' << 03.04.2007 >>
bu sabah başka topic de kutlamıştım ama yine kutluyorum tüm kadınların bu özel gününü
"[COLOR="Red"]Ben hayata[COLOR="Red"][/COLOR] çelme atıyorum.Takiii o bana gerçek çelmesini atana kadar"[/COLOR]
Eyong adlı üyeden alıntı
aşağıdaki yazı bir siteden alıntıdır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Özgür kadın, emperyalizme, faşizme karşı mücadele eden kadındır
"Kadın Hakları" Riyakarlığı Karşısında Direnen Kadın Gerçeği
8 Mart; emekçi kadınlar için, kendi sorun ve taleplerini sınıflar mücadelesi arenasına toplu olarak getirdikleri bir mücadele günüdür; 8 Mart aynı zamanda burjuvazinin, küçük-burjuvazinin sayısız yıldönümünde yaptığı gibi bir RİYAKARLIK günü olacaktır.
Riyakarlık, Emekçi Kadınlar Günü'nü, "Kadınlar Günü" yapmakla başlar. Riyakarlık, bir mücadele günü olan 8 Mart'ı, kadınlara örgütlenme ve mücadele bilinci taşımayan şenliklere, burjuvaziye sitem ve yalvarma günlerine dönüştürmekle sürer.
Kadın hakları riyakarlığının çok somut örnekleri vardır ülkemizde. Mesela bu kesimler, kadınların dövülmesi üstüne kıyameti koparırken, döven "devlet" olunca, aynı kıyameti koparmıyorlar. Gözaltında tecavüz olayları, işkence sonucunda bebeklerini düşüren anneler, hapishanelerde cinsel taciz, tecavüz olayları onların gündemine girmiyor. Kadın hakları savunucuları, devletin kadınları dövme özgürlüğü olduğunu mu düşünüyorlar? Enteresandır; "kadın dövülebilir" dedikleri için islamcılara karşı laiklik savunucusu kesilenler, döven devlet olunca, faşizmin karşısında insan haklarının savunucusu olamıyorlar. Kadın hakları meselesini, koca dayağıyla, töre cinayetleriyle sınırlayıp başka boyutları görmeyenler, bu işin soytarılığını yapıyor demektir.
Kadın haklarını savunmak, emperyalizme, faşizme cepheden karşı çıkmayı gerektiriyor. Sömürenlerle sömürülenler arasında kadınların da dışında olmadığı ve dışında kalamayacağı bir mücadele sürüyor. Böyle bir mücadele sürerken, kadınları sömürü düzenine karşı mücadeleye çağırmadan, faşizme karşı direnmeye çağırmadan kadın hakları savunulamaz. Oysa ülkemizdeki kadın hakları savunucularının önemli bir bölümü, tam tersine faşizme, emperyalizmin kurumlarına sırtlarını dayayarak kadın hakları savunuculuğu yapmaya kalkışıyorlar. Öyle olunca da tabii, ortaya yukarıda sözünü ettiğimiz riyakarlık çıkıyor.
8 Mart'ın tarihsel anlamı, sömürü düzenine karşı mücadeledir.
1857'ye uzanıyor 8 Mart'ın kökeni. 19. yüzyıl, kapitalizmin sanayileşme ve tekelleşme sürecidir; sömürü de o kadar vahşidir. 8 Mart da işte vahşi kapitalizmin bu döneminde ortaya çıktı. 8 Mart 1857'de New York'ta 40 bin kadın dokuma işçisi ağır çalışma koşullarını protesto etmek için greve başladılar. Vahşi kapitalizmin ABD'deki temsilcileri, grevi kanla bastırdılar; 111 işçi kadını katlettiler. Ama bu mücadele, dünyanın her yerindeki kadınları etkiledi. Kadınlar iki kere ezilmeye, iki kere sömürülmeye karşı başkaldırmaya başladılar.
1910'da toplanan Sosyalist Enternasyonal'de 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edildi. Dolayısıyla son derece açıktır ki, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün amacı ve anlamı, onların anısını yaşatmak ve onların sömürü düzenine karşı mücadelesini kesintisizleştirmektir. Kim ki bu anlamın dışında bir 8 Mart kutlaması yapıyorsa, 8 Mart'ın içini boşaltıyor demektir.
8 Mart'ın içini boşaltma politikası tabii ki esas olarak burjuvazinin politikasıdır. 1975'te düzenlenen Birleşmiş Milletler Kadın Konferansı'nda 8 Mart'ın "Evrensel Kadın Günü" olarak kabul edilmesi de 8 Mart'ı emekçi muhtevasından, mücadeleden koparıp burjuva, küçük-burjuva kadınların öncelikli sorunlarına hapsetmenin zeminlerinden biri olmuştur.
8 Mart'ın tarihsel anlamının üzerinde neden bu kadar duruyoruz? Neden "Kadınlar Günü" denilmesiyle "Emekçi Kadınlar Günü" denilmesi arasındaki farka bu kadar önem veriyoruz?
Çünkü; 8 Mart'ı tarihsel anlamından koparmak, aynı zamanda kadınların sorunlarının kaynağını da yanlış yerde aramak, kadınlara yanlış hedefler gösterilmesi demektir.
İki kere ezilmişliğin kaynağı, sömürücü sınıfların ideolojisi ve düzenidir
Kölecilik de, feodalizm de, kapitalizm de bu dünyada kadınlara cehennemi yaşattılar ve yaşatmaya devam ediyorlar. Kadının yeri evidir, kadın narin bir çiçek gibidir söylemlerinin sahipleri, bu kalıplara uymayan kadınları idam sehpalarına çıkarmaktan da çekinmediler.
Kadını "isyan" edemez bir toplumsal yapıya hapsetmek, onun kendini güçsüz, çaresiz, narin-her an kırılabilir, dayanıksız görmesini sağlamak, halkın yarısını etkisizleştirmek demekti. Bu ise, sınıflar mücadelesinde feodal ağalar ya da tekelci burjuvalar için büyük bir avantaj sağlıyordu. Burjuva sistem de, haklar ve özgürlükler alanındaki tüm gelişmelere karşın, kadınların bu konumunu sürdürdü. Sömürge ülkelerde faşizm aracılığıyla kadınlar üzerindeki katmerli baskılar sürdürüldü.
Öyle bir toplumsal atmosfer ve kültür yaratıldı ki, kadının kocasına veya devlete isyan etmesi, düzene karşı ayaklanması, elde silah savaşması hep "yadırganan", "ayrıksı" bir durum olarak kabullendirildi. Böyleleri olsa bile, bu ancak "istisna" olabilirdi... Kadın işte bu sömürücü egemen sınıf ideolojisiyle kocasının, düzenin, feodal değerlerin tutsağı haline getirildi.
Bu tablo bize, "kadının özgürleşmesi"nin ve "kadının kurtuluşu"nun nereden geçtiğini de göstermiyor mu? Kim ki, kadınlara emperyalizme, faşizme ve burjuva kültüre karşı mücadeleyi önermiyorsa, o kadın hakları için mücadele edemez. Böyle bir "kadın hakları savunuculuğu" anlayışı, kadını ikinci sınıf olmaktan kurtaramaz. Sistematik ve ideolojik olarak kadını aşağılayan, ezen, zincirlere vuran faşizmi yıkmadan, kadın-erkek eşitliği toplumsal temellerine kavuşturulmadan kadın özgürleşemez.
Kadınlarımız, özgürleşme ve
kurtuluş yolundadır
Kadınları evin, kocanın, düzenin tutsağı yapan zincirler, bizzat bu düzenin sahiplerine karşı mücadele içinde kırılıyor.
Ülkemiz kadın hakları savunuculuğunun en riyakarca yapıldığı ve bu riyakarlık kadar büyük bir pervasızlıkla da kadının ezilip aşağılandığı bir ülkedir. "Kadına seçme hakkı birçok ülkeden önce ülkemizde verildi. Kadın başbakanımız bile oldu..." övünmeleri, ülkemizdeki kadın gerçeğini değiştirmez. Ülkemizin kadınlarının yüzde yirmisini, yani yaklaşık 7 milyon kadını okuma yazma bilmez halde bırakan, tarlada, fabrikalarda ucuzun da ucuzu işçiler haline getiren, dayağı evden okula karakollara kadar her yerde sürdüren, kadınlarımızı diri diri yakan, işkencehanelerde tecavüz eden, yoksulluğa düşürüp fuhuşa sürükleyen bu düzen değil midir?
Kadınların sorunlarının kaynağı bizzat kapitalizmin ve faşizmin kendisi olduğu için, faşizme karşı direnen, bağımsız, sosyalist bir ülke için mücadeleye atılan kadınlarımız, kadının özgürleşmesinin de öncüleri olmuşlardır.
Hemen hepsi yoksul semtlerden gelen tutsak yakını, HÖC'lü beyaz başörtülü kadınlarımız, DEV-GENÇ'li kızlarımız, ölüm orucu ekiplerinde kendilerine hiçbir "kota" ayrılmamış olduğu halde, erkeklerden bir adım dahi geri kalmadan yeralan, silah kuşanıp dağlara çıkan kadınlarımız, kendini "bağımsız", "özgür" sanan küçük-burjuva kadınlardan yüz kez daha özgürdür. Çünkü küçük-burjuvazinin özgürlüğü, gece tek başına dışarı çıkabilme özgürlüğüdür en fazla; ama düzenin tutsağıdır. "Özgürlük" adına kapitalizmin kadınını üretir hergün yeniden. Makyajıyla, modasıyla, "cinsel özgürlük" anlayışıyla, "trendleri" takip eden yaşam biçimiyle kadının kendi kendini bir cinsel meta haline getirmesine katkıda bulunur. Özgürleşiyorum sanırken, düzene daha kalın zincirlerle bağlanır.
Kadınların "politikaya" katılması, yüzyıldır "en ileri en özgür kapitalist ülkelerde bile, son derece seyrektir"; kadınların bu oranı aştığı tek yer, devrimci mücadele saflarıdır. En yakın ve herkesin gözlerinin önündeki örnek olarak Büyük Ölüm Orucu Direnişi'ndeki kadınların yeri, bir raslantı değildir. Ve sadece bu bile, kadını hangi ideolojinin özgürleştirdiğinin, kadının hangi toplumsal düzenle kurtuluşunu sağlayabileceğinin cevabıdır. Tarihin ve gözümüzün önündeki bu somut gerçeğin çağrısı şudur: Emekçi kadınlarımız, özgürleşmek için, ikili baskıdan, ikili sömürüden kurtulmak için devrimci saflara! "
bütün Emekçi Kadınların günü kutlu olsun
Bu günü İcar Edeni Kutlarım............ !!!!!!!!!!!!
kadınlar günü kutlu olsun...
emekçi olsun olmasın...
yılın diğer günlerinde de kadınları unutmayalım ve saygıyı eksik etmeyelim...
teşekkürler arkadaşlar bazı baylar istemeyerek zorlada kutlasalarda yinede teşekkürler. ama bunun bilincinde ve samimiyetinde olan yürekten kutlayan dostlarımızın da olduğunu görüyorum onlara da ayrıca çok teşekkürler.
evet bayan arkadaşlar günümüz kutlu olsun çekemeyenler içinde hergün bizlere armağan olsun diyelim.
[B][I][COLOR="DarkRed"]Ya dilediğin gibi yaşa ya da terket dünyayı [/COLOR][/I][/B]
Tepkilerin geleceğini yazıyı yazarken tahmin etmiştim . Eğer mevcut bir erkekler günü yoksa ki; yok bu gün havada kalacaktır aynı ayrımcılığı erkekler yapsa kıyamet kopar dikkat ederseniz erkekler günü varsa buda gereksiz demişim .
En basit örneği madem motor sitesindeyiz motorculardan vereyim Womenriders diye bir klüp var veya bir oluşum tüm üyeleri bayan olan bir oluşum şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün eğer manriders diye bir oluşum olsa ve tüm üyeleri erkekler olsa bayanlar bu oluşumu gerim gerim gererdi. Zaten hiçbir erkek böyle bir oluşumu düşünmez dikkat ederseniz günümüz modern toplumunda ayrımcılığı yapan erkekler değil… Bence bayanlar geçen yüzyılda seçme seçilme ve diğer konularda geç elde edilmiş hakların acısını çıkarıyor madem her türlü hakkımız var neden daha fazlasını istemiyoruz diyolar…..
[B][COLOR="DarkOliveGreen"]"İnanç, görünmeyene inanmaktır. Görünmeyene inanırsanız kimsenin göremediğini görürsünüz"[/COLOR][/B] [B]A. Şerif İZGÖREN[/B]
kadın-erkek çatışmasına girmeye ne gerek var kii....
evet eşit değilizz merak edenlere sölimm biz üstünüz
Sonsuza kadar süren tek A$K motosiklet aşkıdır !
'TUĞBA OKAN EKİN' << 03.04.2007 >>
hay sizin kenanınızaaaaaaaa
Sonsuza kadar süren tek A$K motosiklet aşkıdır !
'TUĞBA OKAN EKİN' << 03.04.2007 >>
her gün kadınlara bişi günü yok evlilik yıldönümü tanışma yıldönümü kadınlar günü adet günü doğum günü sonuç olarak deliye hergün bayram demişler bu sözü niye söylemişler daha iyi anlıyorum artık
he o kenan dediğiniz kenan doğulumu bide şunu anlamıyorum ben hiç bir insanoğluna hayran olmadım hiç kimseyi ulaşılmaz görmedim yani kenaaan kenan nedir bu yaw o da insan işte bi sıkımlık canı var halla halla
yarın 9 mart derinler gününde kutlama istiyoruz. tüm kadınlarımızın günü kutlu olsun. bari börek mörek yapsaydınız ortaya
May the Force be with McLaren Mercedes
üstünlük olayına girerseniz işler kızışacak dikkat! ayrım yoksa neden kadınlar gününe bu tepki acaba? sanki kıskançlık seziyorum
[B][I][COLOR="DarkRed"]Ya dilediğin gibi yaşa ya da terket dünyayı [/COLOR][/I][/B]
erkek milleti kıskançtır. ama ayrımcılık yoksa neden sadece kadınlar günü diye de sormak lazım.
May the Force be with McLaren Mercedes
kadınlar!!!!!....... Gününüz kutlu olsun
Uzaklarda bir güneş doğuyor!..
kadınlar günüde nedir ki.siz kadınlara her gün güler yüz gösterin, onlar seve seve erkekler günü yaparlar zatem.öyle tek bir günle geçiştirmek gibi geliyor bu bana.kadınlarımıza her günlerini özel yaşatmalıyız...
Seni çok seviyorum Babacığım.Sen her zaman benim kalbimde yaşayacaksın...
Kadınlar ; anamız , bacımız , arkadaşımız , sevgilimiz , eşimiz daha ne söylenebilir ki ..........
saygılarımla selamlar ......
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)