Rakamlarla ATATÜRK BARAJI
Reklamlar
-
Atatürk (Karababa) Barajı: 1981 yılı Atatürk’ün 100. doğum yılı münasebetiyle Atatürk Barajı olarak değiştirilmiştir.
Adıyaman ve Şanlıurfa illeri arasında Adıyaman’ ın 35 km. güneyinde Fırat Nehri üzerinde kurulmuştur.
Atatürk Barajı’nın yeri, Keban Barajı’nın 346 km. Karakaya Barajı’nın 180 km. aşağısındadır.
Tamamen Üst kratese kireçtaşı (kalker) seriler üzerindedir.
Üstten kısmen bütünlü, çok sileksli tabakalara dönüşen, ince tabakalı kireçtaşı (kalker) içeren kayaç serisi bulunmaktadır.
Atatürk Barajı derivasyon tüneli inşaatı (Kasım 1981), 03 Kasım 1983 Atatürk Barajı inşaatı başlamış olup,
ilk enerji üretimi 25 Temmuz 1992 başlayarak, bugüne kadar 71 Milyar kw enerji üretildi.
Atatürk Barajı’nın maliyeti Şanlıurfa tünelleriyle birlikte 4 Milyar Dolar’a yapılmıştır.
En yoğun çalışma döneminde 9 bin kişi çalışıyordu. Bugün ise güvenlik görevlileri ile birlikte bin kişi çalışmaktadır.
Drenaj havzası : 92.338 km2
Yıllık ortalama su akışı : 26.654 km2
Barajın tipi : Kil çekirdekli kaya dolgu
Talveg kotu : 380.00 m
Minimun İşletme kotu : 526.00 m
En yüksek su kotu : 542.00 m
Kret kotu : 549.00 m
Minimum su depolama hacmi 526 kotunda : 37.7 km3
Faydalı su depolama hacmi 526 kotunda : 11.0 km3
Toplam su depolama hacmi 542 kotunda : 48.7 km3
Jeolojisi : Plaketli kireçtaşı
Göl alanı : 817 km2
Toplam beton hacmi : 364 000 m3
Hidrolik türbinler : Düşey eksenli,orta hızlı Francıs tipi türb.
Vanalar : Her biri 5.7 m çap. olan 8 adet kelebek v.
Toplam Kurulu Güç : 2 400 MW
Trafolar : Her ünite için üç adet tek faz 105 MVA gücünde 15.75
Kv’380 Kv.lık trafo, toplam 24 adet ve 1 yedek
Yıllık enerji üretimi : 8.9 TWH
Gövde hacmi : 84.400.000 m3
Bu baraj, yurdumuzun her bakımından en büyük barajı, dünyada da; gövde hacmi bakımından dördüncü
(Pakistan’ da Tarbela Barajı 148.500.000 m3 ile birinci, 96.050.000 m3 ile ABD. Ford Beck Barajı ikinci, 85.200.000 m3 ile Brezilya’ da
Tucuri Barajı ise üçüncü sırayı almaktadır),
su hacmi bakımından dokuzuncu sıradadır; enerji üretimi ve göl havmi bakımından da ilk 30 baraj arasındadır.
500 yıl ömür biçilen Atatürk Barajı, 5 yılda kendi kendini amorti edecektir.
Göl alanı 817 km2 dir. Baraj sonucunda
Adıyaman ilinde 1 ilçe (Samsat) tamamen, 2 ilçe ve üç bucak kısmen 10 köy tamamen, 69 köy kısmen,
Diyarbakır ilinde ise 1 köy tamamen, 11 köy kısmen sular altında kalmıştır. 1980 nüfus sayımına göre buralarda yaşayan 55.000 kişi
yurdumuzun çeşitli yerlerine göç etmek zorunda kalmışlardır.
Barajda 13.01.1990 tarihinde su tutulmaya başlanmış,
hidroelektrik santralinin ilk ünitesi, 1991’ de, son ünitesi
ise 1994’ de devreye girmiştir. Baraj elektrik üretimi
(2400 Megavat/saat) bakımından Avrupa’ da birinci olacaktır.
Sulamaya 1993’ te başlanmıştır. 874.000 hektarlık alan sulanmaktadır.
DÜNDEN BUGÜNE...
Reklamlar
-
-Arkadaşım mukemmel bilgiler verilmiş ama buradaki amaç elektrik enerjisi üretiminin yanında sulama amaçlı olarak tüm doğu bölgesindeki arazileri sulamaktır.Tek kelime ile bittiği zaman tüm dünyanın gözü iyice bu bölgeye çekilecek ve daha çetin bir bölge konumuna geçilecek.
-işte tam bu noktada bazı sorunlar çıkıyor karşımıza. Sulama bakımından.
1)su kanal ve kanaletlerin yeterli olmayışı ve su randımanının genel Türkiye şartları itibariyle düşük oluşu.Yani barajdan çekilen suyun ancak %60ı araziye kadar gidebiliyor ve geri kalanı ise yolda yokolup gidiyor.
2)Randıman düşük olmasından ve drenaj sisteminin yeterli olmayışından dolayı %60 olarak araziye gelen su, arazinin diğer ucuna kadar ulaşamıyor bile. ilk sulanan yerlerde göllenme arazinin diğer ucunda ise toprağın 3cm bile ıslatılmamış oluyor. (bilindik sulama yöntemleriyle karık-damla-yağmurlama ama genelde karık ve göllendirme yöntemleri var.)Sonucunda barajdan fazlaca su çekilerek arazinin diğer ucuda sulanması sağlanıyor.
3)Fırat ve Dicle gibi yurdumuzda doğup sınırları aşan nehirleri bir yerde sularının toplanmasını sağlayarak diğer ülkeleride zor duruma düşürüyor ve su bir şavaş nedeni olabilir.Düzenli sulama ve su randımanı sağlanırsa bu gerekçe iptal olacaktır otomatikman.
4)Çevredeki ve hala ağalık sistemi olan bir bölgede geniş araziler sulama yapılıyor ama bilinçsizce ve (suyu bol bulduk kullanalım cinsinden) bilinçsiz kişilerle yapılan işlemler toprağın tuzlaşmasına neden oluyor bu da bitkiler için fazla tuz ölüm demektir.
-ağalık sistemi bir bakıma çok güzel geliyor bana çok geniş arazilere hükmedilerek daha fazla ürün ve verim alınabiliyor.Batıdaki gibi 1 dönüme 20 kişi miras yüzünden paylaştıklarını varsayarsak. Bir yöndende kötü tüm gelir ağaya kalıyor.
5)Kireçtaşı üzerine yapılmış diye yazıyor içersinde hangi mineraller oldugunu bilmediğim için genel konuşmak gerekirse kireçtaşları , kalsit , dolomit , kuvars, limonit, magnesit gibi mineraller içerirler ve bunların çoğu bilindiği gibi karbonat grubu içersine girer yani CaCO3 gibi tuz içerikler ve SiO2 gibi bağlayıcı maddeler. Tuzlulaşmaya birinci etken ama kil minerelleri üzerinde içersinde kil oldugu yazıyor. Kil mineralli Kalker yapısında fosilli tortullardan oluştuğu içinde bitkilerin temel besin elementlerini fazlaca karşılayabiliyordur.
-Önümüzdeki görüldüğü gibi etmenler,
-Bilinçsizlik- eğitim (kulaktan dolma bilgilerle olmaz.) - planlama (hangi ürün nerede - ne zaman - verimi ne olacak - sulama şekli - ilaçlama şekli - Tarım kooperatifleri ve örgütleşme (yani bir bütün olarak fiyat polikası belirleme - ortaklarına uygun ürünü sağlayabilme - kar getirebilme v.b.))
-4.sınıfa geçtiğimde daha yararlı bilgiler verebilirim. Yalnışlarım olabilir . Düzeltirseniz sevinirim...
-Türkiye - Türkiye çok yaşa....
Otomot.NET Kurucusu - Tamindir.com Çalışanı - Siyahinazuma.com sahibi
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler