Hayat herkese eşit davranmıyor kımı kıymet bılmıyor... Benım gıbılerde baba demeden büyüyor ben cok erken buyudum be abi 19 sene oldu kendısını kaybedelı...Mekanı cennet olsun.
Hayat herkese eşit davranmıyor kımı kıymet bılmıyor... Benım gıbılerde baba demeden büyüyor ben cok erken buyudum be abi 19 sene oldu kendısını kaybedelı...Mekanı cennet olsun.
Biz de keyfine düşkün sosyal çocuklar olabilirdik lakin HAYATLA erken seviştik herşey üstümüze kaldı..!
1996 da ben 23 yaşındayken, daha 50 yaşındaki babamı kaybettim. Dediğin gibi en çok tavsiyeye ihtiyacım olduğu dönemdi. Her kararı tek başıma vermek zorunda kaldım. Zora düşünce hala babamı düşünürüm, şimdi hayatta olsa da bir fikrini sorsam diye..... Yıkılmaz gözükmek ne zor işmiş.... İş hayatında fırtınalar eser ama evimiz sakin bir limandır, baba sayesinde...
Güzel bir paylaşım Teşekkürler.
Bir damla özür nice yangınları söndürür.Gurur yapmayın yoksa o yangın tüm sevdiklerinizide götürür.
abi gözlerim doldu...... paylaşım için teşekkür ederim....
Fuzuliye sormuşlar "sevmek mi daha güzel sevilmek mi?" Sevişmiyorsanız ikisi de fuzuli demiş... SEMTİN HAYLAZI
Şu yazılanları okuyunca içim acıdı, ne kadar güzel bir babayı kaybedince acı duymak.. Ya hayatta olup da ölü olanlar, inanın onlar insanın canını daha çok acıtıyor. Babam öldüğü zaman ne hissedeceğim acaba diye düşünmek, acı çeker miyim diye şüphe duymak kadar garip bir duygu var mıdır acaba.. Gölgesini tepesinde hissedenler babalarının, savaşırken yalnız kalanlar, doğuştan yalnız kalmışlara hayatları boyunca tek tabanca savaşanlara göre daha bir şanslılar bence. En azından hayatlarının bir dönemlerinde de olsa yalnız değildiler. Ne olursa olsun ana - babasız bırakmasın Allah kimseyi..
1988'in 12 aralığıydı babam bu hayattan çekip gittiğinde..şu an gözümün önüne geliyor...daha 4 yaşımda ne olup bittiğini anlamaz halde evimizin önündeki yeşil örtülü kutuya bakıp bakıp duruyorum...sonraları annemle biyere gidiyoruz üstü toprakla kaplı bişeye kapanıp saatlerce ağlıyor..çocuğumyaa nerden anliyim..
bana en çok şu koyardı:: ilkokulda ortaokulda hatta lisede bile tanışma faslında sıra bana geldiğinde, öğretmen baban ne iş yapıyor dediğinde çok tuhaf olurdum..bikaç kere öldü diyememiştim elektrikçi demiştim..mesleğini söylemiştim..
çocukluk arkadaşım ve şimdiki nişanlım da babasız yıllardır...babası uzun zaman önce bırakıp gitti..o da ne zaman hatırlasa gözleri dolar........yaa abi beni de tribe bağlattın şimdi...sabah tartışmıştım dur bi gönlünü alayım kızın..
Biz harama meylederiz korkusuyla helalin onda dokuzunu terkederdik (Hz.Ömer)
doğru olsam ok gibi, yabana atarlar beni...eğri olsam yay gibi, elde tutarlar beni...
4 sene önce gitti aramızdan,kalbi yetmedi nefes almaya...
Vefatına seviniyorum;çünkü çok acı çekiyordu... onu o halde görmek,acı çektiğini görmek,hortumlar-iğneler-sondalar!!!! offfff !!!!
bu yüzden seviniyorum öldüğüne,daha fazla acı çekmedi diye...
Ama diğer taraf var ki.......
Doyamamıştım daha babama,tamda düze çıkmıştım... maddi sıkıntım kalmamıştı,tamda onun rahata kavuşturacağım zamanda,kendisine doyamadan gitti...
Çok sert bir acı...
Şimdi annemle yaşıyorum,bende daha kuvvetl ve dimdik hayata karşı durabiliyor!!! Hayranlıkla izliyorum,ama anacığımda gidince...........
düşünmek bile istemiyorum...
ölmüşlerimize rahmet diliyorum,hayattaki büyüklerimizin değerini bilelim-üzmeyelim-şimdi varlar ya sonra???
Ölümün ne zaman nereden geleceği belli olmuyor arkadaşlar,bu gün babamsız geçen 63.gün...
özellikle genç arkadaşlarınıza sesleniyorum,hiç bir zaman anneye ,babaya küsmeyin,allah muhafaza küs gitmek var bu dünyadan.
ben babama 15 dakikayla yetişemedim,
Ne irfandır veren ahlâka yükseklik nede vicdandır, Fazilet hissi insanlarda, Allah korkusundandır
keşke babam hiç ölmese de ben hep çocuk kalsam
"Söz söyleyen kemal sahibi olursa, marifet ve hakikat sofrasını serdi mi, o sofrada her türlü yemek bulunur. Herkes orada gıdasını bulur."
burası önemli..rahmetli babam..ömrünce hiç bolluk görmemiş,hep sıkıntı içinde yaşamış..Fatih kısaparmak bu adam benim babam diye bir parça seslendiriyorya..işte o zaman yıkılıyorum...
25 yaşımdaydım..askerliğimi yapmış,işimi bulmuş ilk arabamı da almıştım..ona biraz rahat ettirecek artık çok sevdiği balığa gitmeyi işkence haline gelmekten çıkaracaktım..
yeni,kullanılmamış bikaç bişey hediye edip oğlum almış diye sevindirmek istiyordum...
ama olmadı..2 sene içinde eridi dağ gibi çınar...gözümün önünde ölmeden çürümeye başladı..iğne,sonda neki?? hafif kalıyorlar...
gırtlak kanseri olmuş ve son zamanlarında boğazı neredeyse tamamen çürümüş,üstten aşağıyı,alttan yukarıyı görebiliyordunuz..
konuşma, tat alma,ses çıkarabilme yok zaten..
birgün traş takımlarını almış zor zar yürüyerek geldi beni traş et dedi...
boğazı yoktu adamın nasıl yaparım,çok yakından görmeye nasıl dayanırdım???
yapamam baba dedim.kızdı sinirlendi kendisi traş olmaya kalktı....
şimdi aklıma geldikçe neden yapmadım diye kahroluyorum....
siz siz olun bu duruma düşmeden elinizden gelenin fazlasını yapın..
daha fazla yazamayacağım..şu an iyi değilim çünkü...
Biliyorsan konuş,ibret alsınlar...
Bilmiyorsan sus ki,seni ADAM sansınlar...
Samet abi,bir konu açtın sende pert oldun milletide pert ettin.
"İnanç, görünmeyene inanmaktır. Görünmeyene inanırsanız kimsenin göremediğini görürsünüz" A. Şerif İZGÖREN
BABAMM
Daha 25 yaşındayım ve az önce seninle konuştum baba... Seninle konuşurken evde nasıl uzandığını,nasıl çay içtiğini hayal edip sanki senin yanındaymış gibi konuştum...
Konuşurken mimiklerin gözümün önüne geldi, kaşlarını çatmanı gördüm..
Sen kepçecisin baba.. Tozun toprağın içindesin, tozdan toprak gibi olmuş saçların aklıma geldi, küçükken yaptığım gibi onları dağıtmak istedim bir anda, dağılsın diye.
Akşama kadar ayakkabının içinde olan ve sadece toz kokan çoraplarını benim çıkartışım aklıma geldi, bi oyunmuş gibi, eğlenerek yapardım hepsini...
Sen sakal traşı olurken bende yanına gelirdim, benim suratımı da köpüklerdin '' kuzum '' derdin, bende elime kalemi alıp permatik yerine kullanarak,
köpükleri traş olur gibi yukardan aşağı doğru temizlerdim...
Akşamları sen televizyonun karşısında uzanırken göğsüne yaslanıp uyurdum, bacaklarım üşümesin diye bacaklarının arasına alırdın..
1 oda 1 salon gecekondumuzda 5 kişi yaşardık, abim, ablam ve ben salonda yatardık..
Kamyonlarla eve odun getirdiğinde sen baltayı bende keseri elime alırdım, senin kırdıklarını bende daha küçük kırmak için uğraşırdım...
ilkokula başladığım zaman '' kalem tutan eline kurban oluyim '' derdin
Ortaokulda yaz aylarında tatilde çalıştığımda ilk eve aldığım sebze kesme tahtasını öğrendiğinde de '' iş tutan ellerine kurban oluyim '' derdin..
Her güzel bişey yaptığımda '' eline ayağına kurban olurum'' derdin... Ne demek baba bu eline ayağına kurban oluyim diye hiç sormadım hep sormak istedim...
Çocukluğumdan beri bilip bilmeden Kemal SUNAL'ın filmindeki babasının yaptığı gibi kulağımın arkasından elimi öne doğru vurarak sana bakardım,
Bana '' yürü git eşek oğlu eşek'' ne yapacaksın evlenip, askerliğini yap gel bi derdin.. Senin bana gülerek kızmanı özledim.... Yine bana '' kurban olurum sana da seni veren Allah'a da '' derdin...
Benim çocukluğumda seni sinirli bir baba olarak görsemde seni şimdi bakıyorum da sen hiç sinirli bir baba değilmişsin... Şimdi keşke o zaman bazı şeylere daha çok kızsaydın
diyorum...
Seni bugün ağlattığım için özür dilerim baba...
Ama ne yapabilirim baba, gerçekleri söylüyorum...
Sana hep sormak istediğim ama sormadığım sorunun cevabını bulduğumu ve bende sana aynı şeyi söylediğim için ağladın... Ağladık...
''Asıl ben senin eline ayağına kurban olurum Babammmmmm''
kölen olurum babam ben senin....
"Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum."
Deniz Gezmiş 28 Şubat 1947 - 6 Mayıs 1972
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)