Düşüncelerimiz yaşamı etkiliyor mu?
-
Son dönemlerde kafa yorduğum konu hakkındaki bir makaleyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü artık bu fikrin doğruluğuna inanmaya başladım.
Hayatımıza Yön Veren Düşüncelerimiz
‘Çekim Yasası’ adıyla sanki yeni bir buluşmuş gibi sunulan bir yöntem var ki aslında uzun zamandır bilinen bir konudur ve yeni yeni gündeme gelmektedir.
Mevlana bu yöntemi çok güzel ifade etmiştir:
‘Ne düşünüyorsan O’sun’ ya da ‘Sen neye hazırsan, hayat sana onu hazırlar’.
Gerçekten de böyle olur. Ne düşünürsek hayatımıza onu çekeriz.
Olumsuz düşünme ve olumsuz yargılarda bulunma öncelikle geçmiş yaşam deneyimlerinden kaynaklanmakla birlikte diğer önemli etken de kişisel özelliklerdir.
Doğuştan getirdiğimiz ve genlerimizle belirlenen huy, karakter ve yatkınlık gibi faktörlere yetiştiriliş tarzımız ve deneyimlerimiz eklendiğinde ortaya çıkan değer bizim şu anki düşünce sistemimizi oluşturan her şey demektir.
Hayata nasıl baktığımız pek çok şeyin etkisiyle şekillenir. Bazı insanlar karamsardır, çevrelerindeki insanlarla uyum sorunu yaşarlar, sanki hayat için değil de hayata karşı savaş verirler. Bu tip insanlar öncelikle kendileriyle kavgalıdırlar ve sanki mutsuz olmak onları mutlu eder.
Ancak bazı insanlar vardır ki ışıltıları hemen fark edilir. Girdikleri her ortamda yaydıkları enerji insanları çeker. Hayata olumlu bakarlar ve genel olarak sadece yaşıyor olmaktan bile müthiş mutluluk duyarlar. İlle de her şeyin dört dörtlük olması gerekmez. Fazladan sürprizler beklemezler. Her şeyin ve her anın tadını çıkarırlar.
İnsanlar arasında bu kadar keskin farklar olması pek çok şeyle açıklanabilir. Bunlara bilimin bize sunduğu her kavramı kullanarak yorumlar getirebiliriz. Psikolojik faktörleri, toplumsal ve ekonomik faktörleri, aile yapısını, gelenekleri ve yetiştiriliş biçimlerini göz önünde bulundurarak pek çok sonuca varabiliriz.
Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar bizi inanılmaz bir sonuca ulaştırmış durumda. Bu sonuca göre şu ana kadar inandığımız ve bildiğimiz ne varsa hepsini unutmamız gerekecek.
Araştırma aslında beyin ve yapısı üzerine yapılıyor.
Beynimizin nasıl çalıştığı, hangi alanlarını ne amaçla kullanabildiğimiz inceleniyor.
Bilim adamları beynimizin biz bir şey düşündüğümüzde o konuyla ilgili pencereler açtığını ve düşünce sona erdiğinde pencerenin kapandığını fark ediyorlar. İşte bu düşünceler sırasında hissettiklerimiz yoluyla beynimiz farklı kimyasallar üretiyor. Bu kimyasallar nöropeptit adıyla biliniyor ve tüm vücudumuzu etkiliyor.
Aşık olduğumuzda içimizde pır pır eden şey de sinirlendiğimizde midemizdeki ağrı da bu kimyasallar tarafından oluşturuluyor. Bilim adamları bağışıklık hücrelerimizin üzerinde nöropeptitler yani beynimizin düşüncelerimize göre ürettiği kimyasallar için alıcılar bulunduğunu keşfediyorlar. Bu keşifle beraber anlaşılan başka bir şey daha var: Bağışıklık sistemimiz duygusal diyaloglarımızı ve içsel konuşmalarımızı dinliyor.
İşin en tuhaf yanı da burada ortaya çıkıyor. Çünkü bu konuşmalara ve düşündüklerimize göre bağışıklık sistemi hastalıklara ve mikroplara yanıt veriyor. Hastalıkları artırabiliyor, azaltabiliyor ya da durduruyor. Tüm bunlarsa sadece bizim beynimizin içinde olanlarla yani düşüncelerimiz yoluyla belirleniyor.
Yaptığımız her şeyin fiziksel bir sonucu olduğunu biliyoruz, artık anlaşılıyor ki düşündüğümüz her şeyin de gözle görülen elle tutulan sonuçları var.
Bilim adamları kesin olarak ortaya koydukları sonucu şöyle açıklıyorlar: Olumlu düşünün.
Çünkü düşündükleriniz yaşayacaklarınızı belirliyor.
O nedenledir ki bazı insanlar hiç hasta olmadıklarını söylediklerinde fark ederiz ki gerçekten hiç hasta olmazlar, şanslı olduklarını söyleyen insanlar şanslıdırlar.
Neye inanırsanız o gerçekleşir. Mutlu olmak istiyorsanız beyniniz o mutluluğu yaratmak için elinden geleni yapacaktır. Vücudunuzun kimyası düşündüğünüz biçimde değişecektir.
Bazıları bu düşünce yapısını Pollyanna’cılık olarak adlandırmışlardı ama artık bilimin ortaya koyduğu sonuçlara göre böyle olmak en doğrusu. Bu sonuçlara şimdiki moda ifadesiyle Çekim Yasası denilebilir mi orası tartışılır ancak olumlu düşüncenin beynimizde, bedenimizde ve hayatımızda yarattığı değişiklikler tartışılmaz bir gerçek olarak keşfedilmeyi bekliyor.
Artık kendi kendimize düşünürken bile dikkatli olmak zorundayız. Eskilerin deyimiyle herkesin duymaması gereken konuşmalarda ‘yerin kulağı var’ denirdi. Şimdi ‘bedenimizin kulağı var’ diyeceğiz. Düşünürken bir de bu boyutuyla düşünmekte fayda var. Ya da nasıl düşünmemiz gerektiğini yeniden öğreneceğiz.
Serap Duygulu
Psikolog
Reklamlar
-
Levsy adlı üyeden alıntı
Ancak bazı insanlar vardır ki ışıltıları hemen fark edilir. Girdikleri her ortamda yaydıkları enerji insanları çeker. Hayata olumlu bakarlar ve genel olarak sadece yaşıyor olmaktan bile müthiş mutluluk duyarlar. İlle de her şeyin dört dörtlük olması gerekmez. Fazladan sürprizler beklemezler. Her şeyin ve her anın tadını çıkarırlar.
O nedenledir ki bazı insanlar hiç hasta olmadıklarını söylediklerinde fark ederiz ki gerçekten hiç hasta olmazlar, şanslı olduklarını söyleyen insanlar şanslıdırlar.
Neye inanırsanız o gerçekleşir.
bu 2 tanı beni anlatıyor...
Yaşadğım herşeyden mutlu olurum. En moralim bozuk anda bile, insanları güldürüp, onlarla birlikte bende gülerim..
Yıllardır doğru düzgün hasta olmadım, olmamda kolay kolay.. Bünyemin zayıf olduğu halde.. kansızlık olduğu halde.
Levent abi bu güzel paylaşım için çok teşekkür ederim.. Forumda böyle yazılar okumak bana zevk veriyor.
"Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum."
Deniz Gezmiş 28 Şubat 1947 - 6 Mayıs 1972
-
GT250rAlanya adlı üyeden alıntı
Levent abi bu güzel paylaşım için çok teşekkür ederim.. Forumda böyle yazılar okumak bana zevk veriyor.
Özellikle "yahu korktuklarım amma da başıma geliyor ha" diye sık sık şikayetçi olanları ilgilendiren bir konu olabilir.
Makale isteyene faydalı olabilir, isteyen de hadi ulen diyebilir
-
Levsy adlı üyeden alıntı
Özellikle "yahu korktuklarım amma da başıma geliyor ha" diye sık sık şikayetçi olanları ilgilendiren bir konu olabilir.
Makale isteyene faydalı olabilir, isteyen de hadi ulen diyebilir
Hadi ulen diyecek kadar inanmıyor değilim buna lakin bir kısım insan hayatını tamamen bu şekilde yaşamakta. NLP muhabbetlerinden bahsediyorum. Onlar gibi olmamalı, olumlu düşünmeyi de bırakmamalı diyenlerdenim ben
Beri yandan bende:
"sadece yaşıyor olmaktan bile müthiş mutluluk duyarlar"
"O nedenledir ki bazı insanlar hiç hasta olmadıklarını söylediklerinde fark ederiz ki gerçekten hiç hasta olmazlar, şanslı olduklarını söyleyen insanlar şanslıdırlar."
Cümlelerine tamamen katılıyorum. Arkadaşın dediği gibi kesinlikle beni anlatıyor
-
Osbourne adlı üyeden alıntı
Hadi ulen diyecek kadar inanmıyor değilim buna lakin
bir kısım insan hayatını tamamen bu şekilde yaşamakta. NLP muhabbetlerinden bahsediyorum. Onlar gibi olmamalı, olumlu düşünmeyi de bırakmamalı diyenlerdenim ben
Evet sevgili Osbourne, her şeyin ortasını bulmakta yarar var. Herhangi bir konu, düşünce adeta bir din, dogma, saplantı, olmazsa olmaz kural haline geldiğinde amacından da sapmış oluyor.
Kaza yapıp yaşam mücadelesi veren veya ağır hasta biri için "pozitif düşünelim, sevdiğimize pozitif enerji gönderelim" tarzı ifadeleri çok sık duymuşuzdur. Birebir örtüşmese de bu da bu anlayışın bir ürünü olsa gerek.
Olay tabii ki "1000 cc motosiklet istiyorum, istiyorum, istiyorummmm..." diye düşünüp ona sahip olacak kadar basit değil
-
"Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum."
Deniz Gezmiş 28 Şubat 1947 - 6 Mayıs 1972
-
-
Ben uzun zamandır buna inanıyorum.Öyle ki bir şeyi yapmak istediğimde önce bayağı bir onu düşünüyorum.Düşündüğüm şeye de yavaş yavaş yaklaşıyorum ki bu gayet normal birşey.Çünkü bir motosiklet almak istediğinde mesela,beyin seçimlerini ne kadar çok istediğin ve diğer seçimin önemiyle tartıp seçecektir.Eğer aşırı düşündüğün motosikletse seçimin o yönde olur.Bir öğretmek olmak istersen olursun.Amacın mutlu olmaksa ona dair seçimler yaparsın.Aynı baktığın yere gitmek gibi işte...
-
Hakkaten ya nezaman düşüncelerim dağınık olsa bi bakıyorum odamda dağınık
-
"Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur".
Kulağın tersten tutulmuş hali
Ama adam neredeyse herşeyle ilgili geçerli birşeyler söylemiş... Sadece asker değil. Sadece devlet adamı değil. Ve sadece filozof da değil.
"Geçmişini hatırlamayanlar onu tekrardan yaşamaya mahkumdurlar". -Santayana
-
Bunu ben yıllardır yaşam felsefesi olarak uygulamaya çalışanlardanım.Mesela lisedeyken arkadşlarıma pozitif düşünün, pozitif olsun dediğimde adım bay pozitife çıkmıştı ve Polyana muamelesi görüyordum.Zamanla tecrübe de ettim ki olumlu düşünürsen başına olumlu hadiselerin gelme ihtimali baya yükseliyor,olumsuz düşünürsen ise ileride küçük de olsa olumsuz durumlarla veya aksiliklerle karşılaşmanın önünü açıyor.Fizikte bir kural vardır. (+) lar (+) ları iterler,ama beyin için tam tersi.(+) lar (+) ları çekiyor.
-
-
Benzin fiyatının düşmesini istiyorum ama yaşama yansımıyor maalesef
-
düşüncelerim yaşantımı etkiliyor....
Fuzuliye sormuşlar "sevmek mi daha güzel sevilmek mi?" Sevişmiyorsanız ikisi de fuzuli demiş... SEMTİN HAYLAZI
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)