Yahya KEMAL'IN sessiz gemisini bilirsiniz sanırım.Evet düşünmeliyiz.Hem bu dunya hem ahiret için
Yahya KEMAL'IN sessiz gemisini bilirsiniz sanırım.Evet düşünmeliyiz.Hem bu dunya hem ahiret için
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1- Asra yemin olsun ki,
2- İnsan mutlaka ziyandadır.
3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır
İnananların birbirine hakkı tavsiye etmesi Allah'ın ayetinde açıkça belirtilmiştir.
Bu davete "sen bana karışamazsın kendine bak" şeklinde cevap vermek gelenek olmuş. Bunlarda beriki tarafın çomarları işte yapacak birşey yok..
Bugün birisi iftardan sonra konuşuyordu. Baktım iyi olmak, kötülükten sakonmak falan dedi. Sonra bunlar yetmez dedi. Dedim onlardan başka ne var. Kafada ne diyebilirki diye düşünüyorum. Sonra senin bahsettiğin meseleyi "hakkı tavsiye etmek" ve batıldan sakındırmaktan bahsetti. Hiç beklemiyordum. Maalesef şahsım adına o kadar uzak kaldım ki bu meseleden. Hem kendim yapmıyorum hem yapanı gidip dinlemiyorum. Duaeç edin bana
Ben de size edem...
oysa ben siz kesin bilirsiniz sanmıştım, fena ulemasınız neticede, öte yana geçip dönmüş, birileriyle temas etmiş gibi yazan da sizsiniz manileri..
Herkes kendinden sorumlu, kimseye ayar vermeye, inceden giydirmeye kalkışmayın, neyzen gibi biri çıkar adamı rezil i rüsva eder.Kimsenin orucu ya da dindarlığı, dinsizliği sana fayda ya da zarar etmeyecek, bak işine, millete din satma hemşerim.
Yazmayayım diye çok direndim kendimle ,dayanamadım...
Leküm diniküm veliyedin.. Diye biten Kafirun suresinin anlattığı kişileri burada görmek istemesekte malesef görüyoruz, çünkü az ötede oynamıyorlar,hem rahatsızlar hemde burunlarını sokuyorlar konuya...
Gidin kardeşim,okumayın yazmayın yok sayın.. Sizin yorumlarınıza kimsenin ihtiyacı yok.
Orhan kardeşim,duana katılıyorum.
Adamsın İzmir'li
Dininin vecibelerini yerine getirenler neden diğerlerine salça oluyorlar.Bu hep böyledir çevremde de böyle insanlar var.Bu şiir çok güzel özetlemiş olup biteni.Sen Orucunu tut,Namazını kıl,duanı et Allah kabul etsin bişey dediğimiz yok.ölmüş adamın arkasından cennet veya cehennemdemi demek sna mı kaldı?
EĞİTİM-EĞİTİM-EĞİTİM abi başka bi açıklaması olamaz.
Malum sosyal medya sitesinde bi konuda adam cahil olduğunu çok güzel belli ediyo.Ama dindar geçiniyo ama birisi haklı olarak sanane falan dediğinde ise ana avrat sövüyo.nolur yapmayın gülünç duruma düşmeyin.ibadetiizi yapın gerisinden size ne ?
Yamaha YBR-125 2008/Honda DYLAN 2008/Honda CBF-150 2011/Kawasaki ER-5 2005/Yamaha fazer8 2011/YAMAHA YZF R1 2010/YAMAHA YZF R1 2014/HONDA CBR 1000RR 2014+YAMAHA YBR-125 2012
Yalan yere aç kalmış numarası yapıyorsunuz. Fırsatı ele geçirdiğinizde gondiklemediğiniz kimse kalmıyor. Masalla hayat sürüp nefret kusuyorsunuz. Ortadoğunun yandan yemişleri.
(neyzen tevfik)rivayete göre yine çok sarhoş olduğu bir gece rastladığı gece bekçisine sorar:
- evladım neyzen tevfik'in barakasını arıyordum?
+ ama... ama... neyzen tevfik sizsiniz?!
- sana neyzen tevfik'i soran kim bre deyyus, evini sordum evini!
La ben bunu sitenin şiir botu sanıyordum cevapta yazıyormuş bu..
---------- Mesajlar birleştirildi - 11:08 ---------- bir önceki mesaj zamanı 11:05 ----------
hasancığım bunu samimi olarak söylüyorum ki sen bana karışamazsın. ben de sana karışamam.
birisi bana öğüt verdiği zaman aklıma hakaret sayarım. tebliğ, öğüt mealen: senin kafan çalışmaz demektir.
ya harbiden birisi bana öğüt vermeye kalktığı zaman acayip irite oluyorum ha.
beyler, kusura bakmayın; sizin kadar bizim de kafamız da çalışıyor. öğütlerinize ihtiyacımız yok. kendinize saklayınız.
Şiir içeriğinde müslüman olduğunu söyleyip, oruç tutmayanlarla ilgili bir eleştiri var.
Tepki gösterenleri bağlayan ne var burada?
Hocam bence yanlış taraftan bakıyorsun. Burada motosiklet konusunda tavsiyeler verirken -özellikle yani başlayanlara- sen akılsızsın, kafan çalışmaz mı demeye çalışıyoruz? Aksine aramıza katılan bireyin güvenliğini düşündüğümüz için bunları söylüyoruz. Senin belki ihtiyacın yok ama burada öğüt alan insanlar da muhakkak olabilir. Şimdi ben tutup bir konu açsam; "Ekipman çok önemlidir!" diye. Sen girip "öğüdünü kendine sakla" mı yazacaksın?
şimdi, ekipmansiz sürersek, herhangi bir kaza anında ciddi yaralanmalara; hatta ölüme maruz kalacağımızı bilmek için öğüde gerek yok. akıl ve mantık çerçevesinde idrak edilebilir bir konu.
ha keza, yüksek sürat ölüm getirir. uykusuz araba kullanmak kazaya yol açar; bunlar fiziksel olarak kanıtlanmış olgular. kanıtlanmasa bile akıl ve mantık yürüterek sonuçlarını kestirebiliriz.
insanlara ekipman kullanma öğüdü vermek bile yanlıştır. karşı tarafın zekasını küçümsemektir.
insanlara mümkün mertebe öğüt vermemeye çalışınız.
Zaten öğüdü "senin kafan çalışmaz demektir." diye tanımlamak yanlış olur. "Kardeşim bak hata yapıyorsun" diye düşünmek daha iyidir. Ve maalesef hata hepimizin yaptığı bir şey. Bize hatamızı "güzel bir dille" bildirecek birisi ise çok büyük bir nimet. Maallesef herkese öyle arkadaşlar nasib olmuyor
Bu şiirin yazarı kim?
Yaygın bir şekilde Neyzen’e ait olduğu söylenen bu şiir, Neyzen Tevfik Kolaylı’nın şiiri değil.
Bu şiirin sahibi, “Emekli Polis Müdürü Mutlu Çelik”.
Konu, yakın geçmişte verilen mahkeme kararlarıyla aydınlatıldığı ve basın organlarında bütün açıklığı ile yazılıp çizildiği halde, hala birçok İnternet haber sitesinde, “Behey Dürzü” başlığıyla bu şiirin Neyzen’in şiiri olduğu yönünde yayımlar devam ediyor...
Polis Müdürü Mutlu Çelik, 1994 yılında, “Yalnızlık Pusuda Bekler” adıyla bir kitap yayımlar. Kitabında yer alan şiirlerinden birisi de “Cevaben” başlıklı bu şiirdir.
“Barış Partisi” bu şiiri, Neyzen imzasıyla, bir poster haline getirerek seçim çalışmalarında kullanır. Şiirin sahibi Mutlu Çelik, şiirinin izinsiz kullanımından dolayı mahkemeye başvurarak dava açar.“Yürütmeyi Durdurma Kararı” alır. Mahkeme, bilirkişi olarak Alpay Kabacalı ve Ataol Behramoğlu’nu belirler. Her iki bilirkişi de yaptıkları incelemeler sonucunda, “Cevaben” başlıklı şiirin Neyzen’e ait olmadığını, şiirin yazarının Mutlu Çelik olduğunu mahkemeye bildirirler.
1997 yılında, bu kez de Akşam gazetesi, bu şiiri, yine Neyzen imzasıyla yayımlar. Mutlu Çelik, Akşam gazetesine de dava açar. Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, yaptığı inceleme sonucunda “Cevaben” başlıklı şiirin Mutlu Çelik’e ait olduğu yönünde karar verir. Akşam gazetesi, 1997 yılında alınan bu mahkeme kararı sonrasında; “Sayın Mutlu Çelik, ‘Cevaben’ adlı şiirin kendisine ait olduğunu Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinden aldığı kararla kanıtladı. Düzeltir, okurlardan özür dileriz” yazısıyla mahkeme kararını yayımlar…
18 Mayıs 2003 günü, Hürriyet gazetesinde; “Bu Dava Tam Aziz Nesinlik!” başlığı ile bir haber yayımlanır. Haberde; Bülent Ulusoy adlı Ankaralı bir esnafın, çiçekçi dükkânının vitrinine, Mutlu Çelik’in bu şiirini ‘Behey Dürzü’ başlığı ile astığı. Ankara Cumhuriyet Savcısının bu esnaf hakkında, “Atatürk’e Hakaret” iddiasıyla dava açtığı belirtilmektedir…
Şiirin sahibi Mutlu Çelik, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak; “Şiiri kendisinin yazdığını, başlığının da ‘Cevaben’ olduğunu, 1994 yılında basımı yapılan ‘Yalnızlık Pusuda Bekler’ adlı kitabında bu şiirin yer aldığını, 1990’lı yıllarda şiiri hakkında iki ayrı mahkeme kararı bulunduğunu” Ankara Cumhuriyet Savcısı’na bildirir.Savcı’nın; çiçekçi dükkânı sahibi Bülent Ulusoy hakkında, “Atatürk’e Hakaret” edildiği gerekçesiyle açtığı dava, şairin başvurusu ve daha önceki mahkeme kararlarının ilgili Savcılığa sunulmasısonrasında, kendiliğinden düşmüş olur…
Araştırmacı gazeteciliğin Türkiye’deki önde gelen isimlerinden olan Özgen Acar, Cumhuriyet gazetesindeki “Kavşak” köşesinde, aynı şiiri, Neyzen’in şiiri diye yayımlar. 27 Aralık 2005 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde, “Şaire Özür Borçluyuz” başlığıyla, konuyu aydınlatan bir yazı yayımlar…
"Cevaben", "Behey Dürzü" başlığı ile bu şiir, hala Neyzen’in şiiridir diye,bazı yazılı ve görsel medya organlarında yazılıp çizilmeye devam ediliyor. Şiirin içeriğinden mi, her geçen gün yaşananlarla güncellenmesinden mi, Mutlu Çelik’ten mi, Neyzen’in malum ününden midir bilinmez, "Cevaben", "Behey Dürzü" başlıklı şiir hala gündemde…
Bu konu benim için bardağı taşıran son damla oldu.
Bu konu altında dinsiz imansız gördüğüm kişileri engelliler listesine ekliyorum. En azından bir daha dinime hakaret eden söven mesajları görmeyeceğim.
Basligi izlemeseniz daha kolay olmaz mi ? Hayir 2 gun sonra dinsiz/imansiz olup, sizin dininize soven biri yolda kaldiginizda, yaralandiginizda yardimci olur belki sizi buradan tanidigi icin ya da dini inancindan dolayi degil de insanligindan dolayi.
Osm@n doğru bilinen yanlışlardan birisi anlasılan bu durum; teşekkürler doğru bilgi için.
Samet bey eğer bardağı taşıran son damla bu konu ise sanırım siz siyaset ya da ilahiyat kürsüsüne girmediniz
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)