Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax
1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

Türk nedir, kimdir?

    REKLAM ALANI
  1. #1

    Üyelik
    11 Temmuz 2007
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    gönüller bir olsun da..
    Arkadaşlar,

    Türkçe nick, türkçeyi doğru kullanmak diyoruz ama kaçımız gerçekten ne olduğumuzu biliyor diye düşünerek bu konu altında bazı bilgileri paylaşmak istedim. Tabi ki benim sığ bilgime düşmez ama ne yazık ki, bendeki sığ bilgi bile bazılarına gölet gibi gelebiliyor.



    TÜRK ADININ ANLAMI VE KÖKENİ

    Türk Adının anlamı:

    Güçlü, kuvvetli, kudretli,

    Doğan, türeyen, çoğalan, artan anlamlarına gelmektedir.

    Türk” kelimesi ilk defa siyasi ad olarak, Göktürk Devleti tarafından kullanılmıştır. Daha sonra Türk soyuna ait olan bütün toplulukları ifade eden milli bir ad olmuştur.

    Coğrafi bir ad olarak, ilk defa Bizans kaynaklarında Orta Asya için kullanılmıştır. Anadolu ise XII yüzyıldan itibaren Avrupalılarca Türkiye olarak anılmıştır

    TÜRKLERİN ANAYURDU

    Türklerin ana yurdu Orta Asya'dır. Orta Asya; Altay-Sayan Dağları’nın kuzeybatısı, Tanrı Dağları’nın kuzeyi, Sibirya steplerinin güneyi ve Hazar Denizi’nin doğusu ile çevrili olan bölgedir.

    ANAYURTTA KURULAN UYGARLIKLAR

    * Anav Kültürü: MÖ 4500–1000 arası Türkistan’ın Başkenti Aşkabat yakınlarında ortaya çıkarılmıştır. Yapılan kazılarda dokuma parçaları, seramik ve süs eşyaları bulunmuştur.

    * Afanasyevo Kültürü: MÖ 3000–1700 de Altay-Sayan dağlarının kuzey batısında bulunmuştur. Türklerin en eski kültürüdür. Afanasyevo tolumu, avcı ve savaşçı bir toplumdu. Bu toplumun koyun ve at gibi hayvanları besledikleri bilinmektedir. Bu kültür Orta Asya uygarlığının temelini oluşturmuştur.

    * Andronova Kültürü: MÖ 1700–1200 yıllarında Altay-Tanrı dağları, Güney Sibirya ve Hazar Denizi’nin doğusuna kadar olan bölgede oluşmuş bir kültürdür. Orta Asya kültürleri içinde yayılma alanı en geniş olanıdır. Afanasyevo Kültürünün gelişmiş bir şekli olarak karşımıza çıkar. Bakırdan yapılanların yanında ilk defa tunçtan ve altından yapılmış eşyalara bu kültürde rastlanır.

    * Karasuk Kültürü: MÖ 1200–700 yılları arasında Yenisey’de bulunmuştur. Orta Asya uygarlığında demir, ilk olarak bu kültürde işlenmiştir. Karasuk kültürü mensupları yünlü dokumayı ve keçeden çadır yapmayı öğrenmişler ve üzeri çadırla örtülü, dört tekerlekli arabalar kullanmışlardır.

    * Tagar Kültürü: M.Ö.700–100 arası Abakan bölgesinde görülmüştür. Bu kültüre ait çok sayıda keskin ahançer, ok uçları vb. eşyalar bulunmuştur.

    TOPLUM YAPISI

    Aile sosyal hayatın ve toplumun en küçük birimidir.

    Ailelerin birleşmesiyle urug (aileler birliği), urugların birleşmesiyle boy, boyların birleşmesiyle budun ( millet ), budunların birleşmesiyle il ( devlet ) meydana gelir.

    Aile = Oğuş denmiştir. Aile kalabalık değildir, küçük aileler şeklindedir. Bunu sağlayan göçebe hayattır. Anne – baba – çocuklar vardır. Evlenenler ayrılır, en küçük erkek çocuk baba ocağını devam ettirir. Kadın erkekle genelde eşit haklara sahiptir. Tek kadınla evlenme yaygındır. Aile, düğün töreniyle yapılan evlenme ile kurulur, kız evi oğlan evinden kalıng denilen bir başlık alırdı.

    Urug = Ailelerin birleşmesiyle oluşur. Bağımsız bir yapı değildir. Siyasi yönden bir boyun parçasıdır.

    Boy = Urugların birleşmesiyle oluşur. Başlarında boy beyi denilen kişiler vardır. Boyun çıkarlarını korumak, adaleti ve dayanışmayı sağlamak görevidir. Her boyun belli toprağı ve askeri gücü vardır.

    Budun = Boyların birleşmesiyle oluşur. Başında Han bulunur. Han’ın başkanlığında bir merkezden idare edilir. Siyasi yönden bağımsız olduğu gibi, il’e de bağlı olabilir.

    İl ( el ) – Devlet = Budunlar birleşerek il’i meydana getirir. Belli toprağı, halkı, hukuki düzeni olan siyasi bir topluluktur. il dağıldığında onu oluşturan alt birlikler aynen özelliklerini korur. Böylece yıkılan bir Türk devletinin yerine yenisi kolaylıkla kurulur. Bu sosyal teşkilat tarih sahnesinden silinmemelerinde önemli rol oynamıştır.

    SOSYAL HAYAT

    Bozkır yaşantısı mücadeleci ve pratik olmalarını sağlamıştır.

    Halk sınıflara ayrılmaz, toplumda eşitlik esastır.

    Ekonomik ve dini özgürlük vardır. Kölelik ve soyluluk kavramları yoktur. Din adamları ayrıcalıklı bir sınıf değildir.

    Hayvancılık yaygındır. Atı evcilleştirmişlerdir. Göçleri kolaylaştırmıştır.

    Yazın yaşadıkları yerler yaylak, kışın ise kışlak olarak ifade edilmiştir.

    Avcılık yaygındır. Aynı zamanda avcılık önemli bir savaş eğitimi görevine sahiptir.

    Sosyal hayat yerleşik hayata geçmeleriyle beraber değişikliğe uğramıştır.

    Göktürkler döneminde şehirler kurmuşlardır fakat yaygın olarak ilk kez Uygurlar döneminde yerleşik hayata geçmişlerdir.

    Uygurlar evlerini tuğladan yaparlardı, şehirlerine balık demişlerdir. Ordu balık önemli ticaret merkezi olmuştur. Uygurlar bataklıkları kurutup tarlalar açmış, sulama kanalları yapmışlardır.

    Genellikle at ve koyun eti yenirdi. Sütlü darı, peynir ve yoğurt yaygındır. İçki olarak kımız, kısrak sütünün mayasından yapılırdı.

    İpek, pamuk, devetüyü ve yünden elbiseler giyilir, Turfan’da dokunan çiçekli Uygur kumaşları ünlüdür.

    Dini ve ulusal törenlere bütün millet katılırdı. Baharda büyük şölenler düzenlenirdi. Şölenlerin diğer adı toy’dur. Kurban kesilir, yarışlar yapılır, dans edilirdi. Kopuz çalınırdı. Halkın ihtiyaçları karşılanırdı. Sürek avları, at yarışları, okçuluk, güreş, kılıç oyunu ve çevgen adı verilen atlı top oyunu sportif faaliyetlerdendir.

    DEVLET YÖNETİMİ

    Teşkilatçı olmaları çok devlet kurmalarına sebep olmuştur. Bağımsızlık duygusu gelişmiştir.

    Toplumun siyasi teşkilatlanmasının en üst basamağı il (devlet) olmuştur. Ülke sınırlarını koruyan ve halkı belli kurallara göre yöneten siyasi kuruluşa devlet denmiştir. Başında hakan bulunur.

    Hükümdar ( ilig )

    Egemenliğin ve siyasi iktidarın en başta gelen unsurudur.

    Kağan, hakan, han, şanyü, yabgu, tanhu, ilteber, idikut, erkin hükümdarın unvanlarıdır.

    Hükümdarlığın kaynağı ilahidir. Kutlu hanedan soyundan olanlar hükümdar olabilir. Göktanrı yetkiyi verir, buna kut denir. Kan yoluyla babadan oğla geçer.

    Ülke töre ( türe )’ye göre yönetilir. Devlet ve topum yaşamını düzenleyen kurallardır.

    Kağan resmi törenlerle tahta çıkar.

    Hükümdarlık Sembolleri; Otağ ( hakan çadırı ), örgin (taht), kotuz ( sorguç ), tuğ ( sancak ), yay ve davul.

    Hakan çadırı kubbelidir, kapısı doğuya açılır. Rengi ve şekliyle sahiplerinin konumunu belirtir.

    Hükümdar alp ( cesur ve kahraman ), bilge ( akıllı ), adil ve erdemli olması gerekir.

    Görevi orduya komuta etmek, töre hükümlerini uygulamak, ülkede birliği, dirliği, adaleti sağlamak, dağınık Türk boylarını toplayarak, halkı doyurmak ve giydirmektir.

    Eşlerine katun ( hatun ) denilir. Söz sahibidirler, gerekirse naip ( vekil ) olarak devlet başkanlığı yapar, elçileri kabul eder, devlet meclisine katılır.

    Veraset Sistemi

    Türk devletlerinin en zayıf yönü tahta geçme konusunun belli kurala bağlanmamış olmasıdır.

    Töreye göre hükümdar öldüğünde oğullarının hepsi tahta geçme hakkına sahiptir. Bu durum taht kavgalarına sebep olmuştur.

    Turfan Uygurlarında tahta geçme hukukunun yazılı belgeler ve senetlere dayandırıldığı bilinmektedir. Tahta geçme baş hatunun çocuklarının hakkıdır. Türk kağanlarında siyasi amaçla başka ülke prensesleriyle evlenme de olmuştur.

    Çocuklar küçükse, amcaları tahta geçer. Zaman zaman kurultay seçmiştir. Bazen yaşı en büyük ve bilgili olan tahta geçmiştir.( Ekberiyet Sistemi ).

    En çok karşılaşılan durum hanedan üyelerinin mücadelesi olmuştur.

    Kurultay – Hükümet

    Devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı büyük meclise kurultay – toy - kengeş denmiştir.

    Belli zamanlarda toplanır, önemli konular görüşülür, karara bağlanır.

    Asker ve sivil tüm yöneticilerle boy beyleri, bağlı kavimlerin yöneticileri katılır. Toygun; meclise katılma hakkına sahip olanlara denir.

    Hakan meclisin doğal başkanıdır. Ekonomik, siyasi, sosyal, dini, askeri konular görüşülür ve karara bağlanır.

    Her yılın dokuzuncu ayında genel toplantı yapılırdı. Hayvanların sayım sonuçları, ordunun durumu, genel sorunlar görüşülür.

    Ayukı ( hükümet ): Siyasi örgütlenmenin kurumlarından biridir. Hakanın ve meclisin emirlerini uygulardı.

    Ayguci ( başbakan ): Hükümetin başında bulunur.

    Buyruk ( bakan ): Hükümet üyeleridir.

    Bitikçi ve tamgacı; Yazışmaları yapar ve dış politikayı yürütür.

    Tarkan, Apa; Saray görevlilerindendir. Askeri ve sivil yönetimden sorumludur.

    Tudun: Denetim ve vergi işleriyle ilgilenir. Vali.

    Ordu; Hükümet konağının bulunduğu şehre denilir.

    İl ( el ) – örgin ( saray ) devlet başkanının oturduğu yer.

    Ebi ( hükümet konağı )

    Bitigciler: Kâtip

    Agı (Agılıg) : Hazine

    Agıcı: Hazinedar

    Kenetçi: Danışman

    Subaşı: Ordu Komutanı

    Tigin: Hükümdar Çocukları (Tekin)

    Şad: Diğer Hanedan Mensupları

    Tamgacı: Dış siyaset işlerini yürüten görevliler

    Kımız: Kısrak Sütünden Elde Edilen Türklerim Milli İçkisi



    Balık: ygurların Şehirlerine Verdikleri Ad (Beşbalık Ve Ordubalık Gibi).

    Bitik Taş: Kitabe, Yazılı Taş

    Börk: Genellikle Hayvan Postundan Yapılan Başlık

    Kült: Tapma, Tapınma. Din.

    Minyatür: çoğunlukla eski yazma kitaplarda görülen, ışık, gölge ve hacim duygusu yansıtılmayan küçük renkli resim tekniği.

    Mani Dini (MANİHEİZM) : Hıristiyanlık, Budizm ve Zerdüştlük dinlerinin karışımı bir din.



    İkili Teşkilat

    Türklerde ilk devlet teşkilatı Mete Han tarafından kurulmuştur.

    Ülke sağ – sol ( doğu – batı ) şeklinde ikiye ayrılarak yönetilir.

    Doğu batıya göre üstündür. Güneşin doğduğu yer olduğu için. Hakan doğuda oturur, batıyı yabgu unvanıyla kardeşi yönetir. Yabgu iç işlerinde serbest, dış işlerde büyük hakana bağlıdır.

    Tigin hükümdarın çocuklarıdır. Şad unvanıyla çeşitli yerlere tecrübe kazanmaları için gönderilir. Selçuklu ve Osmanlı’da da görülür.

    ORDU ( SÜ )

    Kadın erkek her Türk savaşa hazırdır ( Ordu millet anlayışı )

    Ücretli değildir.

    Her Türk bir asker sayılır.

    Ordunun temeli süvarilere dayanır.

    Boy beyi, han, şad, tigin gibi yöneticiler savaşa hazır bir komutandır.

    İlk düzenli Türk ordusu Mete Han tarafından kurulmuştur. Mete Han’ın başa geçtiği M.Ö.209 yılı Türk Kara Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi olarak kutlanmaktadır.

    Onlu sistem vardır. En küçük on, en büyük onbin kişilik birlikler vardır. Onbin kişilik birimlere tümen denir. Ordu 24 tümenden oluşur.

    Avrupa bu sistemden etkilenmiştir. Romalılar, Ruslar, Moğollar, Çinliler vb. devletler taklit etmişlerdir.

    Bugünkü flama ve sancak yerine tuğlar kullanılmıştır.

    Genellikle hafif silahlar; ok, yay, kılıç, kalkan, kargı, mızrak, süngü ve hançer kullanılmıştır. Düşman ve araziye göre taktik vardır. Keşif, yıpratma, ani baskın ve Turan Taktiği ( kurt oyunu ) savaş taktikleridir. ( Malazgirt, Niğbolu, Mohaç)

    DİN VE İNANIŞ

    Türkler dini bir toplum değildir. Daha çok siyasi bir karaktere sahiptir.

    Din adamları ayrı bir sınıf değildir.

    Türklerde şamanizm’den etkilenme vardır fakat din değildir, büyü ve gizli güçlere inanma vardır. Temsilcilerine şaman denir. Şifa vericilik esastır.

    Eski Türklerde dini inanç üç noktada toplanmıştır;

    Tabiat Kuvvetlerine İnanma

    Atalar Kültü

    Gök Tanrı İnancı



    Tabiat Kuvvetlerine İnanma: Dağ, tepe, kaya, ırmak, vadi, ağaç, orman, güneş, ay ve yıldız gibi varlıklarda bir takım gizli güçlerin var olduğuna inanılır.

    Ruhlar, iyilik seven ve kötülük getiren olarak ikiye ayrılır.

    Doğadaki bu ruhlara iduk yer- su ( kutsal yer su ) denir.

    Umay tanrıça adıdır.

    Yada taşı; yağmur yağdırmak ve rüzgar estirmek için sihrine başvurulan kutsal taştır.

    İlkbaharda ve sonbaharda at ve koyun kurban edilir. İlkbaharda törenler yapılır ( Nevruz: Yenigün )



    Atalar Kültü: Ölen kişilere ve atalara ait hatıralar kutsaldır. Ataların ruhlarının kendilerini koruduğuna inanılır ve kurban kesilir. Mezarlara yapılan saldırı savaş nedeni olabilir.



    Gök Tanrı İnancı: Türklerin asıl dinidir. Bütün kâinatı yaratan Göktanrı’dır.

    Bugünkü Tanrı sözcüğü, Orhun yazıtlarında Tengri veya Tengiri biçimindedir.

    Göktanrı can veren yaşatan ve öldürendir. Yol gösterir, hükmeder, cezalandırır ve mükâfatlandırır.

    Türklerin devlet kurması Göktanrı’nın isteği ile olmuş ve hakana verilmiştir. Tanrı tarafından verilen devleti yönetme yetkisine kut denir.

    Ölenlerin ardından yas tutulur ve yuğ adı verilen törenler yapılır. Bu törenlerde ziyafet verilir, at yarışları yapılır.

    Ölüler kurgan adı verilen mezarlara gömülür.

    Ölümden sonraki hayata inanç vardır. Eşyalar da gömülür. Mezarlara balbal adını verdiğimiz taşlar dikilir.

    Gök kutsaldır, gök ve yer yedi kattan yaratılmıştır.

    Uçmağ; Cennet, Tamu; Cehennem olarak ifade edilmiştir, öldükten sonra dirilişe inanılmıştır.

    Din adamlarına kam denilmiştir.

    Türk topluluklarının asıl dini Gök Tanrı dini olmasına rağmen, bazı topluluklarda değişik dinlerin yayıldığı da görülmektedir.

    Uygurlar arasında Budizm, Maniheizm, Hıristiyanlık ve İslamiyet yayılmıştır. Hazarlar da Museviliği kabul etmişlerdir. Macarlar, Kumanlar, Peçenekler, Tuna Bulgarları Hıristiyanlığı kabul etmiş, itil Bulgarları ise İslamiyet’i seçmişlerdi.

    Hazarlar ve Uygurlar din konusunda daha çok hoşgörülü olmuşlardır.

    İslamiyet dışındaki dinler genellikle Türklerin milli benliklerini kaybetmelerine ve diğer milletlerin arasında yok olmalarına sebep olmuştur.

    HUKUK

    Siyasi ve sosyal hayatı düzenleyen kurallara töre ( türe ) denir.

    Adalet, iyilik, eşitlik değişmeyen hükümlerdir.

    Töreye uymamak en büyük suç sayılmıştır.

    Sosyal düzeni sağlamak için mahkemeler vardır. Mahkemelerin başında bulunan kişilere yargan denir. Kağanın başkanlık ettiği mahkemeye yargu denmiştir. Yüksek mahkemelerdir ve siyasi suçlara bakar.

    Törelerin sert ve kesin hükümleri vardır. Hafif suçlar için hapis cezası vardır.

    Tek eşlilik vardır. Miras hukukuna göre topraklar en küçük oğla taşınabilir mallar ise diğer oğullara verilir.

    Türk hukuku ilk kez Uygurlar tarafından yazılı hale getirilmiştir.

    Medeni hukuk, ticaret hukuku, borçlar hukuku ve vergi hukukuna ilişkindir.



    YAZI, DİL VE EDEBİYAT

    Yazı: Göktürk, Uygur, Arap, Kiril ve Latin alfabeleri kullanılmıştır.

    Göktürk ve Uygur alfabeleri milli alfabelerdir.

    Göktürk alfabesi, en eski milli alfabemizdir.38 harf bulunur. Dördü sesli otuz dördü sessizdir. Sağdan sola yazılır, Orhun Alfabesi de denilmiştir. En güzel örneği Orhun Kitabeleridir.



    Orhun Kitabeleri-Yazıtları ( Göktürk Kitabeleri ) : Kutluk devleti döneminde ilki Vezir Tonyukuk adına 727’de, ikincisi Kültigin adına 732’de Bilge Kağan tarafından, üçüncüsü Bilge Kağan adına 735’de oğlu tarafından dikilmiştir.

    Türk tarihinin ve edebiyatının ilk yazılı belgeleridir.

    Türk adının geçtiği ilk Türkçe metindir.

    Türklerin sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi hayatları hakkında bilgi verir. Ayrıca kitabeler gelecekteki Türk Milleti içinde çarpıcı öğütler vermesi bakımından önemlidirler.

    Tonyukuk kitabesini kendi yazmış, Küligin ve Bilge Kağan’a ait olanları Yollug Tigin yazmıştır.1893’de Danimarkalı Thomsen okumuştur.

    Kırgızlar, Bulgarlar, Hazarlar ve Peçenekler 10. yy’a kadar Göktürk Alfabesini kullanmışlardır.

    Esik Kurganı’nda M.Ö. 5. ve 6. yy’a ait yazı bulunmuştur.

    Uygur Alfabesi; Soğd alfabesinden alınıp geliştirilmiştir.18 harfli olup, üçü sesli on beşi sessizdir. Sağdan sola yazılır. Moğolların resmi yazısı olmuştur.

    Uygurlar dönemine ait edebi eserler çoktur.

    Uygurlar kâğıt yapımını ve hareketli matbaa tekniğini uygulamışlardır.



    Dil ve Edebiyat:

    Ural – Altay dil grubunun Altay kolundandır.

    İlk ürünler sözlüdür. Cenaze törenlerinde söylenen sagu, şölenlerde saz eşliğinde söylenen koşuk, atasözleri olan sav, bağımsızlık ve vatan kutsallığı – kahramanlık – birlik konularının işlendiği destanlar en güzel örneklerdir.

    Adı bilinen en eski Türk şairi Aprın – çur Tigin’dir.

    Türk edebiyatının bilinen ilk yazılı örnekleri Yenisey Kitabeleri ve Orhun Kitabeleri’dir.

    Önemli Türk Destanları :

    Oğuz Kağan Destanı : Hunlar

    Alper Tunga Destanı : İskitler ( Sakalar )

    Şu Destanı : İskitler

    Manas Destanı : Kırgızlar

    Bozkurt Destanı : Göktürkler

    Ergenekon Destanı : Göktürkler

    Türeyiş Destanı : Uygurlar

    Göç Destanı : Uygurlar



    Türk Yazıtları ( Kitabeleri ) :

    Yenisey Yazıtları : Kırgızlar

    Karabalgasun( Ordubalık ) Yazıtları : Uygurlar

    Orhun ( Göktürk ) Yazıtları : Göktürkler

    EKONOMİ

    Hayvancılık

    Ekonominin temeli hayvancılıktır. At ve koyun çoğunlukta olup deve ve sığır da yetiştirilmiştir.



    Hayvan ürünlerinin ticareti yapılmıştır. Hunlarda canlı hayvan ihracatı ilk sırayı almıştır. Uygurlar hayvancılıkta gelişmemişlerdir.

    Tarım

    İklimin ve toprağın uygun olduğu yerlerde tarımla uğraşılmıştır. Hunlar buğday ve mısır yetiştirmişleridir. Göktürklerde her ailenin ekip biçtiği kendine ait topraklar vardır. Sulama kanallarının yapımına önem verilmiştir. Altay ve Selenga bölgelerinde kanallar açılmıştır. Hunların açtığı Göktürkler tarafından kullanılan Tötö kanalı örnek verilebilir.

    Uygurlar yerleşik hayat geçtikten sonra tarıma önem verdiler. Her çeşit sebze yetiştirmişlerdir.

    Türklerin yetiştirmiş olduğu ilk tarım ürünü hayvan yemi olan yonca, ilk tarımsal gıda ürünü buğday olmuştur.

    Tarlaya tarıglag, çiftçiye tarıgçı denmiştir. Saban kelimesi Türkçe de biline eski kelimelerden biridir.



    Ticaret

    Hunlardan itibaren ticaretin önemi kavranılmıştır.

    Çin, Sasani ve Bizans ile buna yönelik antlaşmalar yapılmıştır.

    Tüccarlara kolaylık sağlanmış, ticaret yollarının güvenliği için seferler düzenlenmiştir.

    İpek Yolu ve Kürk Yolu’nun Türklerin elinde bulunması diğer milletlere karşı üstünlük kurmalarında etkili olmuştur.

    İpek Yolu : Çin’den başlayıp Akdeniz ve Karadeniz’de sona eren ticaret yoludur.Türkler bu yol için Çinlilerle mücadele etmişlerdir.

    Kürk Yolu : Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlar, Altay ve Sayan dağlarından İpek Yolu’na paralel olarak uzanarak Çin’e ulaşan yoldur.Hazar, Sabir, Ogur ve Bulgar Türkleri genellikle ön plana çıkmıştır.



    Madencilik

    Madencilik gelişmiştir. Göktürkler demircilikle uğraşmışlardır. Hunlar demircilik, Hazarlar altın ve gümüş madenleri işlemişlerdir.



    Devletin Gelirleri

    Toprak ve hayvan vergileri, ganimetler, bağlı devletlerden alınan ve ticaretten sağlanan vergilerdir.

    Gelirler daha çok ordu masraflarına ayrılmıştır.

    İlk Türk devletlerinde hükümdarın resmi mührü vurulmuş ipekli bez parçalar para olarak kullanılmıştır.

    İlk madeni para Türgişler ( Türgeşler ) döneminde kullanılmıştır. ( 630 – 766 )

    BİLİM VE SANAT

    Ayı’ın, güneşin ve yıldızların hareketleri hakkında bilgi sahibidirler.

    Oniki Hayvanlı Türk Takvimi, güneş yılı esasına göre hazırlanmıştır. Onili yıllık devrelere ayrılmış, her yıl bir hayvan ismiyle adlandırılmıştır.

    Orta Asya Türk sanatının temeli göçebe hayata dayanır. Bu nedenle saraylar ve tapınaklar yapmamışlardır. Hunlar dönemine ait etrafı surlarla çevrili yerleşim merkezleri bulunmasına rağmen genellikle göçebe hayat uygun eşyalar Orta Asya Türk sanatının örnekleridir.

    Göktürk Kitabeleri önemli bir sanat eseri olarak görülür.

    Halk demircilik, dokumacılık, ahşap işlemeciliği, süslemecilik yapmıştır. Süslemede hayvan figürleri kullanılmıştır(hayvan üslubu)

    Kurgan; tepe biçiminde mezarlardır. Kazakistan’ın Almatı şehrine yakın Esik Kurganı en ünlüsüdür. M.Ö. 5. – 4. yy’a aittir. Altın eşyalar, seramik küpeler, gümüş çanaklar bulunmuştur. Altın Adam adlı altından yapılmış bir zırh bulunmuştur.



    Dokumacılık gelişmiş olup dünyanın en eski halısı Pazırık kurganında ortaya çıkarılmıştır. Halı ilk kez Hunlar tarafından koyunyününden dokunmuş ve kullanılmıştır.



    Resim sanatında Hunlardan kalma insan ve hayvan figürleri bulunmuştur. Göktürk Kitabelerinde savaşları konu alan tasvirler vardır. Uygurlar döneminde gelişmiştir. Saraylara ait duvar kalıntılarında fresko örnekleri vardır. Fresk: yaş duvar sıvası üzerine kireç suyunda eritilmiş madeni boyalarla resim yapma yöntemidir.

    Uygur şehirlerinin kalıntılarında minyatürler bulunmuştur. Bu minyatürler Türk resim sanatının ilk önemli örnekleridir. Moğollar aracılığıyla İslam dünyasına girmiş ve etkilemiştir.



    Heykel: İlk heykel örnekleri Göktürkler dönemine ait balbal taşlarıdır.

    Türkler, ölen kahramanları mezarları başlarına hayatta iken yendiği düşmanlarının heykellerini dikerlerdi. Bu heykellere balbal denmiştir. Yine Göktürk dönemine ait koç heykelleri geleneği daha sonraları Anadolu’da uzun yıllar devam etmiştir.

    Uygurlarda heykel sanatı gelişmiştir. Daha çok hayvan üslubu görülür. At, deve, keçi, fil heykellerine rastlanır.



    Mimarlık : Hun ve Göktürk dönemlerinde kalıcı sağlam yapılar yoktur.Zaman zaman kerpiçten evler yapmışlardır.

    Uygurlar döneminde evler, tapınaklar ve şehirler yapmışlardır. Tek katlıdır. Mani ve Budizm’in etkisi ile mimari gelişmiştir. Şehirlere balık adını vermişlerdir. Beşbalık, Ordubalık, Turfan şehirleri Uygurlara aittir.

    Şehirlerin çevresi surlarla çevrilidir. Çin’de Mani ve Buda dinine ait mabed yapımında çalışmışlardır.



    Müzik :

    İlk örnekler kopuz eşliğinde söylenen destanlar, kahramanlık hikâyeleri ve aşk türküleridir.

    Kopuz Türklerle birlikte Mısır, Suriye, Balkanlar, Macaristan, Polonya, Rusya, Ukrayna ve Almanya’ya kadar yayılmıştır.

    Söyledikleri besteye ır ( yır ), sazlarla çalınan melodiye küg denmiştir.

    En gelişmiş sanatlardan biridir. Askeri bando yaygın olup ordugâhlarda ve hükümdarın huzurunda ır ve küglerden her gün dokuz parça çalınırdı. Bu durum hükümdarlık alametlerindendir.

    Göktürk ve Uygurlarda nefesli çalgılar kullanılmıştır.

    Türk ordularından Avrupa’ya geçen çalgılar kudüm ( timpani bas davul ), zurna ( obua ), çevgan ( çıngıraklı asa ), Türk kanunu ( kitara )dır.

    Uygurlarda orta oyunu vardır.

    Alıntıdır. Buna benzer aşağıdaki başlıklara da bakmak istersiniz belki daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

    http://www.motosiklet.net/forum/konu...n-destani.html

    http://www.motosiklet.net/forum/konu...istemleri.html

    http://www.motosiklet.net/forum/moto...anri-dini.html


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2

    Üyelik
    27 Şubat 2010
    Şehir
    balıkesir
    Motosikleti
    honda-ınnova cbf 150
    hay eline sağlık.+ 1 kurşunun üzerine gidendir.

  3. #3
    Yusuf Ziya - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Kasım 2009
    Şehir
    Adana / Seyhan
    Motosikleti
    Piyade
    Ellerine sağlık,
    Umarım bunları okuyupta ben bunları yeni öğrendim diyen bir Türk arkadaşım yoktur.
    İnsan mı paraya bağlı, para mı insana bağlı? Bu, insana bağlı.

  4. #4
    zeda3000 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    11 Ekim 2005
    Şehir
    Istanbul
    Motosikleti
    Honda CB750 Cafe Racer
    Nerden geldigimiz kadar birde nereye gittigimize bir baksak hic te fena olmayacak aslinda...
    [COLOR="Red"]Motorculuk saygi ve cilginligin arasindaki ince cizgide gitme beceresidir[/COLOR] Suzuki GS500 Gitti / Ducati Monster 900 Gitti / BMW F650 GS Gitti

  5. #5

    Üyelik
    11 Temmuz 2007
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    gönüller bir olsun da..
    onu hiç sorma.. verecek cevabım, daha doğrusu cevap vermeye yüzüm yok

  6. #6
    -ibrahim- - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    18 Mayıs 2009
    Şehir
    Gaziantep
    Motosikleti
    Honda Cbf 150
    mükemmel paylaşım

  7. #7

    Üyelik
    06 Temmuz 2009
    Şehir
    *AdAnA*
    güzel bir çalışma olmuş teşekkürler.

  8. #8

    Üyelik
    11 Temmuz 2007
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    gönüller bir olsun da..
    konu dışına taşınmasını rica ettim

  9. #9
    Tundzhay - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    26 Mayıs 2008
    Şehir
    Momchilgrad...
    *
    *
    Balkanlarda Türk Olmak

    *Stranca ötelerinde, sert esen bir rüzgârla geldim dünyaya...
    Şanım şerefim: Türk olmak.
    Suçum yine aynı: Türk olmak.

    Bir başkadır Balkanlar'da Türk olmak Ey Anadolu!
    Kalemim kırılır acıdan,yazmaya kalksam.
    Kelimeler dayanmaz,kelimeler yetmez...
    Anlatmaya kalksam.

    Türklük uğruna ne destanlar yazıldı da,
    Kırcaali'de,Deliorman'da,Tuna'da...
    Sorsan,kimsenin haberi yoktur bunlardan.
    Oysa yaşıyorlar,
    Her biri,Türk'ün kalp atışlarında.

    Zor günlerdi...Ey Anadolu,çok zordu yaşananlar...
    Kılıç yarasından beterdi,yüreklere saplanan acılar.
    Yine de dayandı hepsine Türk'ün çevik yüreği...
    Ölmeyi denedi de,dili bir türlü; 'Ben Bulgarım'diyemedi.

    Ne işkenceler çekti nice şanlı yürekler,bir bilsen...
    Ateş üstünde yürümek mi dersin,
    Kan ter içinde dövülmek mi dersin...
    Yolda yürürken,bir türkü mırıldanmışsın gönlünce...
    Para cezası yemişsin.
    Üstelik onların istediği gibi de giyinmemişsin...
    'Adın ne? 'diye sorduklarında,
    'Ben Türküm! 'diye cevap vermişsin.
    Bulgar olduğunu iddia ettiklerinde de,
    Şiddetle inkâr etmiş,
    Ve...zindana mahkûm edilmişsin.

    Ah Anadolu,bir bilsen...
    Nasıl mahrum ettiler bizi ezan sesinden.
    Ramazanda davul sesinden,
    Bayramlarda çocukların sevincinden,
    Düğünlerde bir parça musikiden,
    Adımızdan,şanlı Türk adımızdan...
    Nasıl da mahrum ettiler.

    Konuşmamızdan tut da,kılık kıyafete kadar.
    Okunan kitaplardan,dinlenen plaklara kadar.
    Örf ve âdetlerden ibadetimize kadar karıştılar.
    Türk olmayı,hep yasakladılar!
    Çünkü korkuyorlardı Ey Anadolu,
    Korkuyorlardı Türk'ün şanlı adından.
    O kadar ki,
    Tarihimizi bile bizden kıskandılar.

    Türk,hiçbir zaman kanmadı onların yalanlarına,
    Leke sürdürmedi hiç,altın tarihinin sayfalarına.
    Gurur duydu hep,
    Fatih Sultan'la,Mustafa Kemal Paşa'yla...
    Geceler boyu bölündü uykuları,
    Gâvurun yarattığı o yok yere sancıyla.

    Türk, hiç yılmadı Anadolu;
    Türklüğünü son nefesine kadar korudu.
    O,doğduğu günden zaten biliyordu:
    Şanı şerefi:Türk olmak.
    Suçu yine aynı:Türk olmak.

    İşte böyle Anadolu,
    Bir destandır Balkanlar...
    Karış karış toprağı aralasan,
    Toprak anlatır sana,çekilen acılardan...
    Bir haber verir,kasırga misali esen rüzgârdan...

    Benim adım 'Türk! 'Anadolu,
    Bir başkadır Balkanlar'da Türk olmak.
    Bir başkadır Balkanlar'da suçlu olmak!

    Sen bilemezsin,en asil suçtur bu,
    Eşi benzeri yoktur dünyada...
    İşte bu yüzden,sakın 'Bulgar' diye hitap etme bana!
    Çünkü bir sancı çektim ben,bilemezsin...
    Strancaların çook arkalarında...
    Çünkü senelerce hasret kaldım ben,
    Senin şefkat dolu kucağına.

    Kızdığım bundandır işte sana!
    Ne zaman ki, 'Bulgar' diye hitap ediyorsun bana.
    Ben,Türk olmanın bedelini su gibi içtim oralarda,kana kana!
    Şimdi tek isteğim,haykırmak Türklüğümü...
    Senin çorak topraklarından bütün cihana.

    Hey Dünya!
    Ben bir Türküm.
    Bir zamanlar en büyük suçumdu bu benim.
    Aynı zamanda,içimde yaşattığım ebedi gururumdu.
    İşte şimdi haykırıyorum sana!
    Ben bir Türküm!
    Mustafa Kemal'in yolunda,
    Şehit kanlarıyla yoğrulmuş Ay Yıldız'ın altında.
    Bir Türküm ben,
    Varım yoğum kalmış Strancaların ardında...
    Yaşıyorum şimdi gönlümce,
    Bahar yağmurlarının ıslattığı Anadolumda.

    Ve ben,Stranca ötelerinde
    Sert esen bir rüzgârla geldim dünyaya!
    Şanım şerefim:Türk olmak.
    Suçlu değildim ben hiçbir zaman.
    Masumluğumun tek bir simgesi vardı benim,
    O da:TÜRK OLMAK!

    *Stranca:Yıldız Dağları
    *
    Ajda Meşeli
    Bir başkadır Balkanlar'da Türk olmak!

  10. #10
    Felon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2010
    teşekkürle çok hoş olmuş

  11. #11
    2move - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    05 Eylül 2005
    Şehir
    İstanbul
    Alıntı zeda3000 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Nerden geldigimiz kadar birde nereye gittigimize bir baksak hic te fena olmayacak aslinda...


    +1000 Bence çok doğru bir söz. Gözümüzü azıcık ileri çevirsek hiç fene olmaz
    YA İSTİKLAL ,YA ÖLÜM ! ! !

    Alemin kralı çarşı , herkeze karşı

  12. #12
    mete_han - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    01 Ağustos 2005
    Şehir
    4.LEVENT & SERENGETI
    Motosikleti
    Melmeket Uşak/Manisa.2020 NC 750 X DCT/2015 CBF150
    Savgili asfalt meleği bu heyecanlı topiği açmayı neden düşündün...seni buna sevkeden nedenler nelerdir...tarihimiz savaşlar üzerine kurulu...dökülen kanlar bayrağımızı temsil ediyor...söylenecek çok şeyler var...tarihsiz ülke çocukları mutlu umutlu ve geleceğe güzel bakarken biz neden umutsuzuz...bunları açıklamak gerekir...vatan millet sakarya veya kimlik kaygılarından önce...neden kendimizi gazlamayı PEK SEVİYORUZ...
    Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
    (1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar

  13. #13

    Üyelik
    06 Nisan 2010
    Şehir
    Ankara
    Elinize emeğinize sağlık

  14. #14

    Üyelik
    23 Nisan 2010
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    mobilet
    Paylaşım için teşekürler sagolun... Ne Mutlu TÜRK üm Diyene

  15. #15
    Salihyet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    22 Nisan 2010
    Şehir
    Bosphorus
    Alıntı mete_han adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Savgili asfalt meleği bu heyecanlı topiği açmayı neden düşündün...seni buna sevkeden nedenler nelerdir...tarihimiz savaşlar üzerine kurulu...dökülen kanlar bayrağımızı temsil ediyor...söylenecek çok şeyler var...tarihsiz ülke çocukları mutlu umutlu ve geleceğe güzel bakarken biz neden umutsuzuz...bunları açıklamak gerekir...vatan millet sakarya veya kimlik kaygılarından önce...neden kendimizi gazlamayı PEK SEVİYORUZ...
    sabah sabah tüm konuları okudum, yorum yapacakken sekmeleri bir bir kapattım, ve yukarıda ki yorumu hangi konuda göreceğimi merak ettim..
    katılıyorum ve ekliyorum, türkçe nik konusundan sonra neden motosiklet forumunda siyaset platformunda olacak tartışılacak konular açılmaya başlandı ?

    bence motosiklet konuşmaktan vazgeçmeyelim..
    Yorum yok!

  16. #16
    Serpico - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Eylül 2006
    Şehir
    07
    Motosikleti
    Yamaha Xmax 250

    Savaş Kayan ustanın Fenomene dönüşecek konusu yüzünden

    Alıntı mete_han adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Savgili asfalt meleği bu heyecanlı topiği açmayı neden düşündün...seni buna sevkeden nedenler nelerdir...tarihimiz savaşlar üzerine kurulu...dökülen kanlar bayrağımızı temsil ediyor...söylenecek çok şeyler var...tarihsiz ülke çocukları mutlu umutlu ve geleceğe güzel bakarken biz neden umutsuzuz...bunları açıklamak gerekir...vatan millet sakarya veya kimlik kaygılarından önce...neden kendimizi gazlamayı PEK SEVİYORUZ...
    Sanırım; savaş kayan ustanın "kullanıcı isimleri Türkçe olsun önerisi" nin içeriği Türk olup olmamak, Türkçe konuşup konuşmamak, Türk kültüründen çıkıp dünya kültürüne entegre olmak mı yoksa türk kültürüne sahip çıkmak mı" gibi konular arası dallanıp budaklanmasından dolayı, Asfalt meleği arkadaş şöyle düşünmüş olmalı. Site üyeleri bu gibi konulara çok meraklı ve aç. bundan dolayı çok yorumda bulunanlar olabilir diye düşündüğünü düşündüğümden yazıyorum. Bu arada Asfalt meleğinin sözcülüğünü yapmıyor sadece kendi fikrimi beyan ettiğimi belirteyim. yanlış anlaşılmalara yol açmayalım.
    ZAMANI YAŞAMAK felsefesini herkes bilir ama çok az insan "içinde bulunduğu anı,şimdiki zamanı yaşayabilir" Millet olarak bizim en büyük hastalığımız da geçmiş zamanların mevzuularını şimdiki zamanın değer yargılarıyla ölçüp biçmemizden kaynaklandığını belirtirsem çok arkadaş ne demek istediğimi belki anlaya-mayabilir diye örnek vereyim. Herkes Atatürk hakkında atıp tutar da, söylediklerinin hiçbir anlamı olmadığını bilmez. Atamız geçen yüzyılın başlarında, yani 100 yıl öncesinin bilgeliğiyle, zamanın aklı ve silahıyla savaşmış. Çok da mükemmel bir eser bırakmış bize. Bizim ülkemizde şimdiki zamanda birileri çıkıp Atatürk'ü sevmiyorum, humeyniyi seviyorum diyebiliyor. Kim kendi ulusal liderine laf atan bir canı bağışlayabilir ki Türk milletinden başka. Alçakgönüllü olmakla salak olmayı ayırt etmek lazımdır.
    İkinci bir paraf açayım, şimdiki zamanda Türkiye Türkler tarafından yönetilmez adına Türkiye denilen bu cennet vatanımın yarınlarının nasıl olabileceği hakkında da düşünmemiz lazımdır. Siyasi konulara girmeden olmayacak ama, biz tarihte Türk idik, ya şimdi Türk gibi mi yaşıyoruz? Sorulması gereken en önemli soru budur. Çünkü; geçmişte iyi kötü ne olduysa oldu. Olanla, ölene çare yoktur derler ama gelecek elimizde, biz geleceğimiz adına, Türkiyenin ve dünya da ki diğer Türk devletleri ve yabancı devletlerin boyunduruğu altında yaşamak zorunda kalan soydaşlarımız adına (bir örnek Romanyada Gagavuz Türkleri ) ne yapabilir? bunları düşünmemiz lazımdır.
    Evet arkadaşlar var mısınız bunları yazmaya;
    Ülkemizi daha iyi daha yaşanılası kılmak için Türk aklı ne yapabilir?
    Türkiye dışında yaşayan soydaşlarımızla nasıl bir bağ kurulmalıdır?
    İNSANOĞLUNUN İCAT ETTİĞİ EN GÜZEL ŞEY MOTORSİKLETTİR...........

  17. #17

    Üyelik
    31 Mart 2010
    Şehir
    Reims, FRANCE [en kısa sürede tekrar İZMİR]
    Motosikleti
    henüz değil ;)
    Alıntı zeda3000 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Nerden geldigimiz kadar birde nereye gittigimize bir baksak hic te fena olmayacak aslinda...

    bende katiliyorum bu yoruma, ayrica motosiklet.net te motosiklet hakkinda yazilanlari okumaktan daha cok keyif aldigimi da belirmeden gecmeyeyim...

  18. #18
    raven71 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    17 Ağustos 2007
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    honda xl 200
    takma adlarımızı Türkçe yapma kampanyasını başlatalım. site sistemi bu değişikliğe teknik olarak müsaitse tabi.

    ben "raven71" olan takma adımı "kuzgun71" olarak hemen değiştiririm.

    sevgili asfalt meleği arkadaşım çok güzel yazmışsın ama nedense takma ad kelimesinin yerine türkçe nik demeyi tercih etmişsin. bunu da bir düşü
    n bence.

  19. #19
    m.şanveren - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Ağustos 2008
    Şehir
    Sao Paulo BREZİLYA
    Motosikleti
    Honda Shadow vt 750 2006
    Yapmamız gereken çoluğumuza,çoçuğumuza bunları anlatmak,özümüzü unutmamak,özentilikten kurtulmak gerekli.
    "İnanç, görünmeyene inanmaktır. Görünmeyene inanırsanız kimsenin göremediğini görürsünüz" A. Şerif İZGÖREN

  20. #20
    kingcüneyt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Aralık 2009
    Şehir
    Gaziantep/Merkez
    Motosikleti
    ---
    ellerinize saglık insan özünü unutmamalı..
    Rx 115 Mavi (2004) Rx 135 King Yeşil (2002), Rx 135 King Yeşil-Siyah (2003) Ford Fiesta Flair Bordo (2000) Ford Fiesta Ghia Gri (2000) Peugeot 206 Xt Gümüş Gri (2005) Ybr Esd Siyah 125 (2012) Ford Fiesta (2006) Ford Fiesta (2009) Yamaha R6 (2013 ) Vınn Vınnn


1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler