Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax
1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

ilk Türk otomobili Devrim

    REKLAM ALANI
  1. #1
    sinan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    01 Haziran 2004
    İmal Tarihi : 1961
    Ağırlık : 1250 kg.
    Uzunluk : 4500 mm.
    Genişlik : 1800 mm.
    Yükseklik : 1550 mm.
    İmal Yeri : Eskişehir Demiryolu Fabrikası
    İmal Süresi : 4,5 ay
    Üretim Sayısı : 4 Adet Binek Otomobili
    10 Adet Motor : 4 adet A4L tipi 3 adet A4T tipi 3 adet B3T tipi
    7 Adet Şanzuman : 3 adet A tipi 4 adet B tipi
    Silindir Sayısı : 4
    Silindir Çapı : 81 mm.
    Silindir Hacmi : 20 70 cm
    Strok : 100 mm.
    Kompresyon : 6,8 : 1
    Güç : 50 HP
    Devir : 3600 d/d
    Karakteristik : Dört zamanlı,

    16 Haziran 1961 TCDD Fabrikalar ve Cer Daireleri Yönetici ve Mühendisleri ile toplantıda Ulaştırma Bakanlığının yazısı okunarak, 29 Ekim 1961 tarihine kadar binek otomobili tipinin geliştirilmesi görevinin TCCD işletmesine verildiği bildirilir.

    Bu iş için 1.400.000 TL. ödenek ayrıldığı belirtilir. Süre 4,5 aydır. Bu süre içinde bu çapta bir geliştirme çalışması yapılabilir mi ki? Bırakınız geliştirmeyi hiçten yola çıkarak çalışabilecek bir otomobil yapılabilir miydi?

    Tüm ülkede Üniversiteden Basınına, bir avuç sanayicisinden politikacısına, sesi duyulabilen kimse ne otomobil ne de motor yapılabileceğine inanıyor, özel sohbetlerde, röportajlarda, film gösterili konferanslarda bu görüş vurgulanıyordu.

    Fakat bu inanılmaz şey gerçekleşiyor ve 28 Ekim 1961 sabahı Türkiye’de yapılan bir otomobil, kaportası pürüzsüz olmasa da, kendi tekerlekleri üzerinde ve yine Türkiye’de yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi Binası önüne götürülerek Devlet Başkanı Cemal GÜRSEL paşaya sunulabiliyor, bir ikincisi paşayı Anıtkabir’e götürüyor, sonra da Hipodrom'daki geçit resmine katılıyordu.

    Bu nasıl gerçekleşmişti? Ne getirmiş, ne götürmüştü?

    Projeyle başka bir kuruluşun değil de TCDD’nin görevlendirilmiş olması, o tarihlerde TCDD’nin onarım amacıyla kurulmuş fakat geniş ölçüde yedek parça imal eden Ankara, Eskişehir, Sivas ve Adapazarı’ndaki fabrikaları ile önemli bir teknik potansiyeli ve yetişmiş işçisinden mühendisine kadar güçlü bir teknik kadrosunun bulunmasıydı.

    Yüksek Mühendis Emin BOZOĞLU yönetim grubunun başı olarak 20 mühendisin olağanüstü bir tempoyla fakat gönül rahatlığı içinde çalışmasını sağlayıp eşyöneltmek suretiyle birinci derecede rol oynamıştı.

    Zamana karşı yapılan yarışın kazanılmasında ikinci etken, görevalan mühendislerin, proje süresince hafta sonları da dahil her gün, en az 12’şer saat, gerektiğinde bazı geceleri, sökülmüş bir otomobil sedirinin üzerinde birkaç saat kestirerek işbaşında kalmayı yüksünmeyecek ölçüde davaya gönül vermiş olmalarıydı.

    Çalışmalar için, Eskişehir Demiryol Fabrikalarında dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir bina seçildi. Elden geldiğince çeşitli tipte otomobil yapısını yakından inceleyerek fikir edindikten sonra yapılacak tipin boyutları, motor, şanzıman vb. öteki grup ve parçaların nasıl tasarlanıp imal edileceği üzerinde durulması sonucuna varıldı.

    Önce otomobilin ana hatları belirlendi. Dört ile beş kişilik, toplam 1000-1100 kg. ağırlığında ortaboy denilebilecek bir tip üzerinde uzlaşıldı. Motor 4 zamanlı ve 4 silindirli olarak, 50-60 BG. vermeliydi.

    Karoser için hazırlanan 1/10 ölçekli maketlerden seçilen 1/1 ölçekli alçı modeli yapıldı. Kroserin damı, kaput ve benzeri saçları, sonra bu modelden alınan kalıplarla yapılmış beton bloklara çekilmek ve çekiçle düzeltilmek suretiyle tek tek imal edildi.

    Karar verilen yandan subablı bir 4 silindirli motorun, gövde ve başlığı Sivas Demiryol Fabrikalarında dökülüp, Ankara Fabrikasında işlendi. Piston, segman ve kolları Eskişehir’de yapıldı. Motor Ankara Fabrikasında monte edildi. Frenlemede 40 BG.’den fazla güç alınamayan bu motora alternatif olarak Ankara Fabrikası aynı gövde ve krank milinden yola çıkarak başka bir tip geliştirdi.

    B Tipi adı verilen üstten subablı bir üçüncü motorda bu kez tanınmış bir 6 silindirli otomobil motorundan esinlenerek, fakat krank ve eksantrik milleri yeni baştan çizilip, hesaplanmak suretiyle Eskişehir’de imal edildi. Bu motor frenleme de 60 BG.’ye ulaşmış ve daha sonra Diesel’e çevrilerek istasyon aydınlatılmasında kullanılmak üzere yapılan elektrojen gruplarına uygulanmıştır.

    Süspansiyon grubu ön takımları için “Mc Phearson” sistemi önerilmişti. Bu gün çok yaygın kullanılan bu sistem, o tarihte bulduğumuz kadarıyla bir tek firma tarafından uygulanıyordu. Benimsendi ve Eskişehir’de yeniden imal edildi.

    Eylül sonuna doğru, ön ve arka camları, piyasada bulunabilenlere uydurmak zorunluluğuyla modele göre biraz değiştirilmiş iki gövde çatılmış ve biri A diğeri B tipinden iki ayrı motor hazırlanmış bulunuyordu.

    Şanzumanlar, Ankara Fabrikasınca tümü yerli olarak yapılmıştı.

    Montaja geçildiğinde karşılaşılan en büyük sorunlardan biri de gövde-motor uyumunu sağlamak, debriyaj, gaz ve fren kumanda mekanizmalarını yerleştirmek ve direksiyonun en uygun konumunu bulmaktı. Ayarlı direksiyon önerisi kabul edilmedi. İki yıl sonra Cadillac bunu bir yenilik olarak getiriyordu.

    Nihayet Ekim ortalarında Devrim otomobillerinden ilki tecrubeye hazır duruma gelebildi. Elektrik donanımı, diferansiyel dişlileri, kardan istavrozları ve motor yatakları ile cam ve lastikleri dışında tüm parçalar yerli idi.

    Bir yandan bu ilk otomobilin yol tecrübeleri sürdürülürken bir yandan da ikinci otomobilin yetiştirilmesine çalışılıyordu. Siyah renkteki bu iki numaralı Devrim’in son kat boyası ancak 28 Ekim akşamı vurulabilmişti. Pasta ve cilası Ankara’ya sevkedilmek üzere yüklendiği trende, gece yol alırken yapıldı. Buharlı lokomotiflerde, çekilen trende bacadan sıçraması olası kıvılcımlardan ötürü güvenlik önlemi olarak benzin depoları boşaltılmıştı.

    Tren sabaha karşı Ankara’ya geldi. İki Devrim o zamanlar Sıhhıye semtinde, şimdiki Adliye Sarayı’nın yerindeki Ankara Demiryol Fabrikasına indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin kondu. Asıl ikmal, sabahleyin Sıhhıye’deki Mobil Benzin İstasyonundan yapılacak, sonra da Meclis’e gidilecekti. 29 Ekim sabahı Fabrikaya gelen otomobilli, motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskordun arasında Devrim’ler yola çıktı. Çıktı ama, eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için Mobil’e uğramadan yola devam ettiler. Meclis’in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin 1. arabaya kondu, 2 numaraya konacağı sırada Cemal Paşa Meclis’in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı Devrim otomobiline binmişti. Yola çıkıldı fakat, 100 metre kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa’nın “Ne oluyor?” sorusuna direksiyondaki Y. Muh. Rıfat SERDAROĞLU “Paşam, benzin bitti.” cevabını verdi. Paşa’dan özür dilenerek 1 numaralı Devrim’e geçmesi rica edildi. Büyük bir hoşgörü ile buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’e bu otomobil ile gitti, inerken ünlü “Batı kafasıyla otomobili yaptınız ama doğu kafasıyla ikmali unuttunuz.” sözlerini söyledi.

    Ertesi gün bütün gazetelerin sözbirliği etmişçesine “100 metre gidip bozuldu” başlığını attıkları 2 numaralı Devrim aynı gün Hipodrom’daki geçit törenine katılıyor, basınımız ne bunu, ne de Cemal Paşa’nın Anıtkabir’e bir başka Devrim otomobili ile gittiğini yazmıyor, yalnızca haber, yorum ve fıkralarda harcanan bunca paranın boşa gittiğinden dem vuruyorlardı. Oysa aynı yıl Tarım Bakanlığı bütçesine konmuş bulunan “At neslinin ıslahı” için 25 milyon TL ödenekten ve sonucundan kimse söz etmiyordu. Hala merak eder sorarım at neslinde o günden buyana bir gelişme sağlanmış mıdır diye...

    Bir de otomotiv sanayimize bakalım: Ekonominin gerekleri uyarınca montaj biçiminde başlayıp bugün büyük birer sanayi kuruluşu durumuna gelmiş bulunan Kamyon-Otobüs-Otomobil firmaları yüzbinlerce araç üretebiliyor... Ve bunlar ithal yolları açık olduğu halde satışlarını arttırabiliyorlar.

    Acaba bugüne kadar basınımızdan olumlu yazılar almamış olan Devrim Otomobilleri yapılmasaydı, Türkiye’de bir otomotiv sanayii oluşabilir miydi, hiç sanmıyorum. Çünkü Devrim Otomobillerinin ortaya çıkmasıdır ki “Türkiye’de otomobil ve motor yapılamaz” görüşünü yıkmış tartışmaların yönü değişmişti.





    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    ilnapoli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    04 Mayıs 2004
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Arıyor
    Devrim Türkiye'nin gururu aynı zamanda en büyük ayıplarından birisidir. yüzde 100 ülke insanının geliştirdiği bu otomobil malesef geri kafalı siyasilerin ayak oyunlarına kurban gitmiştir. o kadar emeğe en önemlisi umuda yazık oldu.

  3. #3
    super_meke - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    30 Kasım 2005
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    varadero
    ilnapoli sana katılıyorum

  4. #4
    xxxxx - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    19 Kasım 2005
    Şehir
    izmir
    Motosikleti
    honda cbf 500
    yazıyı okumadım çok uzun ama araba fena değil ya
    ben giderim adım kalır dostlar beni hatırlasın

  5. #5
    rider89 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Haziran 2005
    Şehir
    Evimm
    Motosikleti
    Hussar125
    Araba güzel bi üretim.Ama çok çok basit bi nedenden dolayı üretimi durduruldu...Nedenmiş?? benzin koymayı unutmuşlar.Ya kardeşim hadi motorunda problem olur, kaportada olurda bişey demeyiz..Benzin yüzünden üretimi durdu
    0 Rh (+)
    06 - 09

  6. #6
    ilnapoli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    04 Mayıs 2004
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Arıyor
    yazık ya yazık okudukça ağlayasım geliyor cidden.

  7. #7
    watercolours - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Kasım 2005
    Şehir
    Coruscant
    Motosikleti
    speederbike
    bizde ne sektörler siyasilerler yüzünden geri kalmıştır, saymakla bitmez. sayılı uçak üretebilen ülkelerdenken ne haldeyiz bakın.
    May the Force be with McLaren Mercedes

  8. #8
    vlad1462 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Ekim 2005
    Motosikleti
    var bişeyler
    adamlar mucizeyi gerçekleştirip 4 ay gibi bi sürede dünyada eşi benzeri görülmemiş bi hızda otomobil üretip yola çıkarabiliyo.benzin ikmali gibi önemsiz bi detayın unutulması bütün yapılan işlerin önüne geçiyo.acaba bu işte türkiyenin otomobil üretmesinin önüne geçmeye çalışanların parmağı olamazmı.medyanın gücünü halkı yanlış yönlendirecek biçimde kullanan güçler bugünde iş başında değilmi.
    devrim hakkettiği yere hiç sahip olamadı.üretilen 4 prototipten sadece biri bugün duruyo,diğerleri parçalanmış olarak biliyorum.ve sağlam duran tek örnek ise yıllara ve kendisine haksızlık yapanlarına nispet yaparcasına hala çalışıyo.
    çalışıyo ama gene hakettiği gibi bi müzede değil,eskişehirde tren garında,vagonların arasında hakkının teslim edilmesini bekliyo sabırla.

  9. #9

    Üyelik
    21 Ekim 2005
    Üzülerek söylüyorum ki. Basın sadece para kazanmak için uğraşıyor..Aslında hiçbir zaman basın diye birşey olmadı.Haber peşinde koşanlar olmadı.Sadece para peşinde koşanlar.Para kazanmak için kağıda yazı basanlar ve de para kazanmak için konuşanlar vardı.Bu böyle de devam edecek.

    Bir ülkeyi kimler yönetiyor.Biliyor musunuz? Tabiki BASIN yönetiyor.
    Çünkü ben başbakanın konuşmasını kulağımla duyamam.Ama basın dinleyip bana iletir.İletirken de istediğini yazar.
    Ve ben başbakana , yazılanlar doğrultusunda yorum yapar , oy verir , tepeden indiririm....

  10. #10
    fener1907 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    28 Haziran 2005
    Şehir
    istanbul / G.O.Paşa
    Motosikleti
    Keeway KW250-H SUPERSHADOW
    Türk basınının ( pardon ??????? ) etkisini o zamanlar bile hissediyoruz.

  11. #11
    piyade - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Haziran 2005
    Şehir
    izmir
    arkadaşlar , parayı veren düdüğü çalar.

  12. #12
    MoToR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Ocak 2005
    Şehir
    ADANA
    Motosikleti
    SUZUKİ DR 800 BİG-JİNLUN 250
    Sinan kardeşim ellerine sağlık babam anlatırdı ama bu kadar detaylı değil şimdi daha net bilgi sahibi oldum sayende.Ama sonuç içler acısı bizim medyamız amerikan güdümü ile çalışıyor,işlerine gelirse vezir, işlerine gelmezse rezil ederler.
    SUZUKİM, ud\'um buz gibi bira ile doğanın keyfini yaşarım.

  13. #13
    Sadobey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    05 Eylül 2005
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    Jinlun Marauder JL 150
    Benzer bir konuyu yıllar önce (bir THK yayınındandı sanırım) okumuştum. Türk tasarımı ve imali uçak çalışmasının, bir uçağın yapım aşamasında üzerinde bir mengenenin sökülmeyip unutulması yüzünden yaşanan bir kaza sebebiyle sonlandırılmasından söz ediliyordu. Bu kaza can kaybı olmayan sadece küçük kanamayla sonuçlanmış bir kaza idi.

    Hala düşünürüm. Cumhuriyet ilan edildikten sonra 10 senede yapılan yapılmış yapılamayanlar da sonrasında devam ettirilememiş. O 10 yılda o kadar hızlı ve güzel yol almışız ki sonrasında kaale alınacak ilerleme olmadığı halde hala o günlerden yararlanıp o günlerin nimetlerinden faydalanıp o günlerle övünüyoruz. Bu yüzdendir ki sonrasında elle tutulur övünülür birşey yapamamışız ki. Övünç dolu 10'ncu yıl marşından sonra övünerek aynı gururu yaşayarak söyleyebileceğimiz 20nci 30ncu 60ncı 82nci yıl marşlarımız bile olamamış. Borçlarla uğraşmaktan çıkarcılarla hortumcularla muhatap olmaktan durmuşuz durduğumuz yerde.

    Ülkeyi kuran o büyük insanların verdiği kadar sanayiye, eğitime, üretime, tarıma ve bireye önem verilse borçlanan değil de borç veren olurduk.

    Allah ülkemize güzel günleri nasip etsin.
    Sadobey

  14. #14
    watercolours - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Kasım 2005
    Şehir
    Coruscant
    Motosikleti
    speederbike
    10. yıl marşı dedin de, bizimkiler bir de 75. yıl marşı besteletmişlerdi. güya sanat yapacaklar ya, opera gibi birşey bestelediler. ne akılda kalıcılığı var, ne söylemesi kolay, ne müziği güzel. marşı kim söyler? halk. marşın özelliği nedir? vurgulu, sert, ve söylemesi çok zor olmayacak. onun için ki 75. yıl marşı uh ah dev adam kadar bile söylenememiştir. 83. yıla girdik, biz hala 10. yıl marşındayız.
    May the Force be with McLaren Mercedes

  15. #15
    vlad1462 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Ekim 2005
    Motosikleti
    var bişeyler
    sadobey

  16. #16
    Forumdan Uzaklaştırıldı ozaktasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Temmuz 2004
    Şehir
    Kilis-Nizip Belkıs Trafo
    Motosikleti
    HondaCB900F,HondaCBR125,Kymco Süper8,Sym Xs125
    Ülkeyi satanlar İktidara gelip yatanlar hepinize yuh olsun.Bazı insanların şerefi onuru satılık olabilir ama Ülke..........ASLA

  17. #17

    Üyelik
    25 Eylül 2005
    Şehir
    Aydın
    Motosikleti
    '16 Z-One S Mondial
    ya üzüldüm bu araba geliştirilirdi falan güzel olurdu
    Uzaklarda bir güneş doğuyor!..

  18. #18
    Gültekin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Haziran 2005
    Motosikleti
    BMW F650FB
    kayahan'ın anlamlı bir sarkısı vardı...
    e bebeğime eee, eee...
    Ülkemde hiçbir iyilik cezasız kalmaz.

  19. #19
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    ben onların ta ................
    vatan hainleri

    http://www.showtvnet.com/belgesel/de...nci/devrim.asf


  20. #20
    BIYIKLI - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    04 Şubat 2006
    İnsan böyle okudukça kahroluyor, ülkemizin geri kalmışlığında rol oynayan düşmanları tek tek boğazlayası geliyor. Başta satılmışlar Allah'ın laneti üzerinize olsun bu mübarek günde bana söylettiniz yine, Türk halkı kötülüklerinizi unutmayacak ve elbet birgün intikamını alacak.
    Anadilini kaybedersen bağımsızlığını da tamamen kaybedeceksin. Dilini kaybeden toplumlar köle olmaya mahkumdurlar.
    Mustafa Kemal ATATÜRK


1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler