Levsy adlı üyeden alıntı
AK Parti'li kadın milletvekilleri Alev Dedegil ve Aşkın Asan, uzmanlarla birlikte, çocuklara yönelik cinsel suçlarla mücadele için eylem planı üzerinde çalışmaya devam ediyor .
TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Dedegil, ''cinsel saldırı suçunu işleyen kişinin kimyasal kastrasyona tabi tutulması, mal varlığına el konulması, varsa diplomasının iptal edilmesi ve mağdurla aynı şehirde yaşamaması'' gibi önerilerde bulundu.
Dedegil ile Akdeniz Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı Aşkın Asan, çocuklara yönelik ''cinsel saldırı'' suçlarının cezalarının artırılması ve bu suçu işleyen kişilere birtakım yaptırımların uygulanması için üzerinde çalıştıkları ''Eylem Planı'' hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
TCK'nın, ''Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar'' başlıklı 6. bölümünde yer alan 102. 103. 104. 105. maddelerde değişiklik yapmayı planladıklarını belirten Dedegil, çocuklara yönelik suçların soruşturma ve kovuşturma aşamasında sürekli sorunlar yaşandığını ifade etti.
Dedegil, burada çok ciddi mağduriyetlerin ortaya çıktığını belirterek, ''Buna biz 'kurumsal istismar' diyoruz. Yani bireyin çocuğa istismarının üstüne, o travmayı aldıktan sonra bir de kurumsal istismar zinciri başlıyor. Çocuğun ifadesi defalarca alınıyor, faille aynı araçta getiriliyor ya da yüzleştiriliyor'' dedi.
Dedegil, TCK'nın bu maddeleri üzerinde değişiklik yaparak, daha caydırıcı bir mevzuat ve kamu vicdanını daha rahatlatacak bir cezalandırma sistemini ortaya koymaya çalıştıklarını söyledi.
-''CEZALAR VE CEZA ÇEŞİDİ AZ''-
Yaptıkları bu çalışmanın, ''eğitim, hukuk ve sağlık ayağı'' olduğunu dile getiren Dedegil, şöyle konuştu:
''Cezaların ve ceza çeşidinin az olduğunu düşünüyoruz. Bir insana böyle bir olayda hapis cezası veriliyor, ama o cezada az. Çocuğa cinsel istismar bir kaç kez ya da birden fazla kişi tarafından yapılmışsa, bunların ayrı değerlendirilmesini istedik. Burada ceza amaçlı değil, tedavi amaçlı düzenlemeler de yapılmasını istedik. Yani kişinin bu suçu ikinci kez işlemesi halinde, tedavi amaçlı olarak kimyasal kastrasyona (vücuda kimyasal madde enjekte edilerek, kişinin kendi başına cinsel ilişki başlatma imkanının ortadan kaldırılması) tabi tutulması gerekiyor. Hiperaktiflik ya da uyuşturucu bağımlılığının tedavisinde olduğu gibi...
Bu suçu işleyen kişinin, mal varlığına el konulabilir, varsa diploması iptal edilebilir. Bu, bir rütbe sökümü gibi olmalı. Bunlar da bir cezadır. Çünkü suçu işleyen insan cezaevinde yatıyor, çıkıyor, sonra kaldığı yerden hayata devam ediyor. Ama saldırıya uğrayan taraftaki travma hayat boyu sürebiliyor.
Cinsel saldırıyı yapana, saldırı yaptığı kişiyle aynı şehirde yaşama yasağı getirilebilir. Hiç kimse, kendisine ya da çocuğuna tecavüz eden birisiyle alışveriş merkezinde karşılaşmak istemez. O yüzden bu suçu işleyen, bunun sorumluluklarını taşımak zorundadır. Eğer bu cezalar, farkındalık kampanyasıyla iyi duyurulursa, çocuğa, kadına el sürmeye çalışanı caydırabilir.''
''Sanki Türkiye'de sistem, çocuk ya da kadın tecavüze uğrasın da ondan sonrasına bir bakarız şeklinde'' diyen Dedegil, amaçlarının kişinin, ''saldırıyı yapmamasını sağlamak'' olduğunu belirtti.
-''(CİNSEL İSTİSMAR) KELİMESİ, OLAYIN VAHİMLİĞİNİ KARŞILAMIYOR''-
Dedegil, TCK'nın 103. maddesinin başlığının, ''çocukların cinsel istismarı'' olmasını eleştirerek, ''Siz böyle bir suçta, bunun adına 'istismar' diyorsunuz. Neyin istismarı? İstismar kadar hafif bir kelime bunu tanımlayabilir mi? Cinsel istismar, yapılan fiilin vahim boyutunu anlatan bir kelime değil. Bu, cinsel saldırıdır, tecavüzdür, istismar değildir. Bu yüzden madde başlıklarında da değişiklik yapacağız'' diye konuştu.
Çocuğa yönelik cinsel suçlarla mücadele konusunda dünyadan örnekler veren Dedegil, ''Avustralya'da, ihbar alınır alınmaz merkezden, içinde uzman ekibin bulunduğu bir helikopter hemen kalkarak olay yerine gidiyor ve hiç kimsenin dokunmasına izin vermeden üzerindeki kanıtlarla cinsel saldırıya maruz kalan çocuğu teslim alıyor'' dedi.
Alev Dedegil, Türkiye'nin de bu aşamaya geleceğine inandığını belirterek, ''Bu konuda çok umutluyum'' ifadesini kullandı.
Dedegil, bu çalışmalarının yasalaşması ve uygulamaya geçmesi halinde, bu suça meyilli bir çok kişinin kendisinin kimyasal kastrasyona tabi tutulmasını isteyeceğini söyledi.
Alev Dedegil, yaklaşık 4 aydır sürdürdükleri bu eylem planını kanun teklifi olarak TBMM Başkanlığına sunacaklarını ve 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününden önce, 19 Kasımda kamuoyuna duyurmayı planladıklarını söyledi.
-''ÖYKÜNÜN DEĞİL CEZANIN VURGULANMASI ÖNEMLİ''-
AK Parti Ankara Milletvekili Aşkın Asan da konunun eğitim boyutu ile ilgili bilgiler verdi.
Cinsel istismar suçu konusunda, çocuklara yönelik ciddi bir eğitim olmadığını belirten Asan, eğitim fakültesinden ilgili öğretim üyeleri ile görüşerek, çocukların algılama kapasitesine göre onlara bu eğitimin nasıl verilmesi gerektiğini araştırdıklarını söyledi.
Aşkın Asan, ABD, Kanada ve İngiltere'de çocuklara, ana sınıfından başlayarak bu eğitimin verildiğini vurgulayarak, ''Çocuklara ilköğretimde 1. sınıfta vücudunun bölgeleri ve hangi bölgelere dokunulamayacağı; kötü dokunma, iyi dokunma, gizli dokunma konularında eğitim verilmesi gerekiyor. Onlara 'hayır' deme becerisinin de öğretilmesi gerekiyor. İlerleyen sınıflarda da 'cinsel istismarcılar ne gibi teknikler kullanırlar ve bunlarla nasıl başa çıkılabilir' gibi konular öğretilmeli'' diye konuştu.
Çocukların yanı sıra öğretmen, polis, sağlık çalışanı, hakim ve savcıların da eğitilmesi gerektiğine işaret eden Asan, medyanın üzerine düşen sorumluluklara da değindi. Medyanın bu tür olaylarda bazen öyküye çok fazla vurgu yaptığını ifade eden Asan, ''Caydırıcı olacaksa ve halka bir mesaj vereceksek, öykünün değil cezanın vurgulanması çok çok önemli'' dedi.
-ÇOCUK KORUMA MERKEZİ KURULACAK-
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Genel Sekreteri Figen Paslı da Eylem Planı çerçevesinde kurulması planlanan Çocuk Koruma Merkezi hakkında bilgi verdi.
Çocuğun, cinsel suça maruz kaldıktan sonra ruhsal ve bedensel tedavisinin yapılacağı süreçteki işlemleri takip edecek ve çocuğu geçici olarak koruma altına alacak bir merkez kurulacağını belirten Paslı, suça maruz kalan çocukların ifadelerinin önce karakolda, sonra hastanede, daha sonra da mahkemede alındığını ve bunun da çocukların örselenmesine neden olduğunu bildirdi. Paslı, bunun önlenmesi için çocuğun ifadesinin, sosyal hizmet uzmanının, çocuk polisinin ve diğer görevlilerin bulunduğu bu merkezde, tek bir kez sesli-görüntülü olarak kayıt altına alınacağını ve bundan sonra da o kaydın esas alınacağını bildirdi.
AK Parti'li iki kadın milletvekilinin yürüttüğü bu eylem planı çalışmalarına; Ankara, Gazi, Bilgi ve Hacettepe üniversiteleri, Ankara, Batman ve Diyarbakır baroları, Ankara Kadın Girişimcileri Derneği, Uçan Süpürge, Türkiye Gençlik Federasyonu, Uluslararası Çocuk Merkezi, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfının da aralarında bulunduğu bazı sivil toplum örgütleri katılıyor ya da destek veriyor.
(AA) 06/09/2009