Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax

Şehit Orgeneral Eşref Bitlis Kimdir

    REKLAM ALANI
  1. #1
    bur-k@ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Mayıs 2006
    Şehir
    izmir-ankara- kısa süre istanbul :)
    Motosikleti
    cbr 125 pert oldu :(


    Kısa özgeçmişi: 1933 yılında Malatya'da dünyaya geldi. 1952 yılında Kara Harp Okulu'ndan Teğmen rütbesi ile mezun oldu. 1966 yılında Kara Harp Akademisini tamamladı. Almanya'da dil eğitimini tamamladıktan sonra 1969 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 1973'de Alman Harp Akademisi'ni tamamladı. Bir yıl Kara Harp Akademisi'nde başöğretmen olarak görev yaptı. 1978'de Tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığına getirildi. 1982'de Tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da Korgeneral rütbesi aldı. 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu. 1990'da Orgeneral rütbesi aldı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı..
    Bitlis bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa Hükümete şikayet edildiği iddia edildi. 17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yapar ve helikopteri inişe zorlarlar.
    Eşref Bitlis 17 Ocak 1993'de henüz çözümlenmemiş bir şekilde uçağının düşmesi sonucu öldü.

    Adnan Akfırat'ın kaleme aldığı "Eşref Bitlis Suikasti" adlı kitabın önsözü şu şekildedir:
    Elinizdeki kitap, Cumhuriyet tarihinin en önemli suikastını aydınlatıyor. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993'te uçağına yapılan sabotaj sonucu yaşamını yitirmişti. Başlangıçta, 'Buzlanma sonucu kaza' denmişti. Hem de zamanın Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş tarafından. Suikastın üzerinden dört yıl geçti. İşçi Partisi ve Aydınlık, uzun araştırmalardan sonra gerçeği ortaya çıkardı. Artık kimse 'kaza' diyemiyor. Olayı başından beri izleyen Akfırat, binlerce sayfa belgeyi inceledi, onlarca kişiyle görüştü ve bu kitabı kaleme aldı.Kastedilen, bir orgeneralin canı değil, Türkiye'nin bağımsızlığı ve güvenliğidir. Bitlis'in uçağına sabotay, doğrudan CIA'nın emrindeki Çekiç Güç karargahındaki toplantıyı yöneten ABD görevlisi, Çiller'in hamisi Adana Konsolosu Elizabeth Shelton. CIA'cı Shelton'un ülkeyi apar topar terk etmesi ancak Çiller'in iktidardan alaşağı edilmesiyle mümkün oldu. Bu gerçek, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı tarafından bütün ayrıntılarına varıncaya dek saptanmıştır. Kitap bunun kanıtlarını sergiliyor. Kitapta, Genelkurmayı Karargahı ile yakın mesai içindeki yetkili bir generalin, Org. Bitlis'i katleden Özel Harpçi subayların Çiller Özel Örgütü'nde görevli olduğunu röportajı da yer alıyor.

    Burdan sonraki kısımlar Ekşisözlük'ten bire bir alıntıdır. Yazılar yazanların kişisel görüşü olmakla birlikte, çok çeşitliliğe sahip bir ortamda aksi yönde bir tek düşünce dahi olmaması, yazılanların objektifliğinin göstergesidir.

    kürt sorununa farklı bir yaklaşım getiren ve uluslararası arenada vezir düşürmesi denilen olayla 17 şubat 1993 yılında öldürülen orgeneralimiz. bitlis'in uçağı yukarıda anılan tarihte ankara'dan havalanışının hemen ardından düşmüştür. uçağın düşüş nedeninin buzlanma olduğu yönündeki açıklama daha sonra adı "tak-şak paşa" ya çıkacak olan dönemin genelkurmay başkanı doğan güreş tarafından yapıldı. güreş cinayet hakkında derin kuşkular duyulmaya başladığında da bu iddiasında ısrar etti. ancak daha sonra yapılan araştırmalar ve bilirkişi raporları açıklanan kaza nedeninin mümkün olmadığını ortaya koymuştur. delillere göre eşref bitlisin uçağı sabotaj soınucu düşürülmüştür. iddialara göre eşref btilis güneydoğuda çalışamlar yapmakta olan çekiç güç faaliyetlerinden son derece rahatsızdı. bu konuda birden fazla rapor hazırlayıp dönemin genel kurmay başkanı doğan güreşe verdiği belirtiliyordu. ancak a.b.d. li yetkililer onu çekiç güç hakkında bilgi topladığı
    için turgut özal a şikayet etmişti. (kaynak: susurluk raporları) almanya'nın norkali kentindeki eğitim üssünde iki yıl boyunca komando tugay komutanlığı yapan ve özel savaş uzmanı olan eşref bitlis, jandarma genel komutanlığı bünyesinde çalışan bütün amerikalı istihbaratçıları ve amerikalı subayları görevden uzaklaştırmış, amerikalı sivil toplum örgütleri ile kuzey ıraka giriş ve çıkışı engelleyen amerikan ordusunu türkiye sınırından geriye çekilmeye zorlamıştır. doğan güreşin şikayeti üzerine orgeneral eşref bitlis raporlarını doğrudan cumhurbaşkanı'na ulaştırmaya başlamıştır. ancak dönemin cumhurbaşkanı turgut özal'da bu raporları george bush'a iletmiş ve eşref bitlis'in çekiç güce karşı olduğunu ifade ederek tasfiyesi için gerekenin yapılmasını istemiştir. işte bu tasfiye işlemine vezir kaydırması veya vezir düşürmesi denir.

    kıbrıs'ta görev yapmış türk ordusu mensupları içinde en sevilenlerden biridir. kıbrıs halkının kendisine olan sevgi ve güveni kıbrıs'ta üç kez görev yapmasına neden olmuştur.
    -albay eşref bitlis, 1974-1975 yıllarında kıbrıs barış kuvvetleri alay komutanı.
    -tümgeneral eşref bitlis, 1982-1984 yıllarında kıbrıs barış kuvvetleri, 28. piyade tümen komutanı.
    -korgeneral eşref bitlis, 1988-1990 yıllarında kıbrıs barış kuvvetleri komutanı.

    doğan güreş, genel kurmay başkanı olduğu dönemde sonuna kadar araştırma yaptırdığını ve kaza olduğu kanaatine verdığını ifade etmişti.eşref biltisin oğlu da bir tartışmaya katılıp konuyu kapatmaya calışmıştı.orası karanlık kalmaya devam ediyor. birde şöyle bir nokta var. eşref biltis gibi bir kurmay, sanıyorum , atatürk'ten bu yana gelmedi ben eşref bitlis in tv konuşmalarını izlemiş biri olarak bunu söylüyorum. bi insanın çapını irticalen yaptığı konuşmalarda, sorulara birikimiyle irticalen verdiği cevaplarla ölçebileceğime inanırım. eşref bitlis hakkında artık hissi denebilecek kadar olumlu kanaat sahibi birisiyim. bu kanaatlerin sonucunda fikir beyan edecek olursam; eşref biltis, bir sade vatandaş olarak söylüyorum, türkiyeye çok görülen bir komutandı. ben onun kendisindeki büyük devlet idraki, dünyaya ağırlığını koyabilecek bir milletin paşası olmanın vardiği sorumluluk duygusu ve mükemmet askeri niteliklerine rağmen, olağanüstü bir demokrasi adamı olduğunu, üstelik bu demokratik terbiyesinin babacan bir paşa görüntüsü ile değil, doğrudan yerleşik lider batı toplumlarında demokrat askerlerin kazandığı köklü, içe sindirilmiş demokratik terbiye olduğunu düşünüyorum. buna inanıyorum. böylesine cömertçe övebileceğim bir askeri ömrüm boyunca görmedim. kendisini çok yakından tanımıyorum, ama eseriyle, nişanıyla,yorumuyla yaklaşımıyla herkesi bir şekilde yorumlayabilecek, kanaat hasıl edebilecek imkan bulduğumu düşünüyorum. eşref bitlis i her hatırladığımda cenabı hakk a isyan etmememek için kendimi zor tutuyorum. böyle değerli bir evladı milletinden niye aldığını anlayamıyorum. vardır mutlaka bir hikmeti, muradı tabii ama bunu içime sindirebilmiş değilim. hissi biraz. hiçbirkere merhabalaştığım yoktur kendisiyle. cinayetleri anlamadığımız doğru, ama eşref bitlis i türkeyede bir odağın öldürmesine ihtimal tanımıyorum. eşref bitlis, kesinlikle dış odakların dahil olduğu bir sabotaja kurban gitmiştir. niye? doğrudan inceleme mi yaptım? hayır. ama gerekçem var. bizim durumumuzda olan insanların ister istemez subjektif ölçüler kullanmaları kaçınılmazdır. yani matematik verilerle kanaat oluşturma durumunda değiliz. bu alan gizli ve karanlık bir alan ve bu alanla ilgili bütün veriler her zaman inkar edilebilir. somut fotoğraf görürseniz fotoğrafı bile bir komplocu yoruma kavuşturmak mümkündür. onun için bu spekülatif alanda ister istemez spekülatif yorum durumunda kalırız.
    ömer lütfi mete, derin devlet

    uzak ara son 50 yılın en büyük jandarma genel komutanı... türkiyede her kesim (katilleri dısında) tarafından sevilmis tutulmus nadir insanlardan biriydi.. böyle büyüklerimiz bizim topraklarımızda adana'dan kalkan amerikan ucaklarınca taciz edilebilmiş.. vay anasını sayın seyirciler... bugun yasadıklarımızı yaşayacağımızı tahmin edip engellemeye çalıştığı için gerçekten... omer lutfi mete isabet buyurmus : "ataturk'ten sonra boyle kurmay gelmemisti"...

    kuzey irak'ta talabani ile gorusmeye gitmiş. bir konuda talabani ayak sürüyor. org. bitlis ise ısrar ediyor. talabani, özal'la o konunun görüşüldüğünü ve org. bitlis'ten farklı düşündüğünü ihsas ettiriyor. org. bitlis tınmıyor, tavrında ısrar ediyor. talabani bunun üzerine görüşmeyi kesip ankara ile görüşeceğini söylüyor. org. bitlis sakın bir şekilde, "bakın bay talabani, siz teknolojinin en son imkanını kullansanız da, karargahınıza 15 dakikada varırsınız. diyelim ki, hemen ankara'yı buldunuz, söylediniz. size cevap vermek için bir mütalaa yapılmak zorunda. bunun için en kestirmeden 20 dakika gerek. sizi tekrar bulacak. kararı bildirecek... gecti mi biraz daha zaman. bu da yetmez. beni bulup bildirecekler. bana, burada ancak ben istedigim zaman ulasabilirler.nereden baksanız birkac saat gececek. bu surede ben burayı dumduz ederim. sonra da ankara'nın telefonuna cıkıp 'pardon' derim. ama sizin için iş işten geçmiş olur." diyor. talabani yerine oturuyor ve kararı kabul ediyor.

    Burdan sonrası, Dr. Erol Mütercimler'in "Komplo Teorileri" adlı kitabının "Orgeneral Eşref Bitlis Cinayeti" başlıklı yazısından kendi yaptığım alıntılardır.

    Ankara'da uçağının düşmesi sonucu şehit olan, ancak bunun kaza mı yoksa sabotaj mı
    olduğu hala tartışılan Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in en yakın çalışma arkadaşı Emekli Orgeneral Necati Özgen, Sabah Gazetesi'ne, bir dönemin perde arkasına ışık tutacak önemli açıklamalarda bulundu. PKK terörünün en yoğun yaşandığı dönemde Güneydoğu'da Jandarma Asayiş Komutanı olarak görev yapan Özgen; Amerikan savaş uçaklarının, gizli bir görüşme için Kuzey Irak'a giden dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in bulunduğu Sikorsky helikopteri iki kez düşürmeye teşebbüs ettiklerini açıkladı.

    Kuzey Irak'ta 1992 yılında gerçekleştirilen ve "Kazıma Operasyonu" adı verilen harekatı
    Eşref Bitlis komutasında yöneten Özgen, iki aylık sürede 1.500'ü Zeli kampında olmak üzere toplam 4.500 PKK'lı teröristin öldürüldüğünü de sözlerine ekledi. Özgen bu harekat sonrasında bölgenin kontrolü için yapılan planlar kapsamında Eşref Bitlis ile birlikte Kürt liderlerle görüşmek üzere Selahattin kentine gittiklerini söyledi. Özgen, şehit komutanını anarken gözleri doluyordu, geçmişte yaşadıkları olayları hatırladıkça da sinirlerine hakim olamıyordu. İşte Özgen'in anlattıkları...

    "91-93 dönemi terörün en yoğun olduğu yıllardı. Hemen hemen 10 vilayet OHAL (Olağanüstü Hal) Valiliği'ne bağlıydı. Ve bu 10 vilayetin asayişi benim sorumluluğum altındaydı. Özellikle Körfez Krizi bölgeyi çok etkiledi; çok yoğun peşmerge akını oldu. Diyarbakır Silopi'de büyük kamplar kuruldu. PKK da silah, cephane ve malzeme bakımından bu durumdan çok istifade etti. Kuzey Irak'ta çok yoğun PKK faaliyeti vardı ve bütün kamplar neredeyse dolmuştu. Bu nedenle 1992'de Kuzey Irak'a büyük bir harekat yaptık. Alttan Talabani ve Barzani, kuzeyden güvenlik kuvvetlerimiz olmak üzere... Operasyon 5 Ekim'de başladı, Kasım sonunda bitti. İki ayda Kuzey Irak'ı teröristlerden temizledik. 92'de yapılan bu operasyonun bir özelliği vardı. PKK kaçmıyordu. Bu nedenle orda çok büyük bir çatışma yaşandı. Ve karşı taraftan toplam 4.500 kişi öldürüldü. Sıra bölgenin kontrolüne gelmişti. Bunun için bir plan yapıldı. Bu planı Barzani ve Talabani'ye anlatmak üzere rahmetli Orgeneral Eşref Bitlisile benim Barzani'nin karargahı olan Selahattin kendine gitmemiz gerekiyordu. 17 Aralık 1992'de Şırnak'tan bir Sikorsky helikopteriyle hareket ettik. Beraberimizde küçük bir karargahımız da vardı. Hatta Orgeneral Eşref Bitlis bir ara bana dönerek, "Irak'a giden ilk Türk generalleriyiz" demişti. Ben de "Vatan için komutanım" karşılığını vermiştim.

    "Yerden 1.500 metre falan yüksekte uçuyorduk. Zaho'yu geçtikten sonra birden iki tane Amerikan F15'i, biri alttan yukarı, diğeri de yukarıdan aşağı doğru neredeyse helikopterimizi yalayarak geçti. Kaptan pilot Jandarma Yarbay Öner Yaktuğ'a ne olduğunu sorduğumuzda, "Komutanım, jetlerin egzoz gazı helikopterin motorlarını dolduruyor. Bu yüzden motorlar oksijensiz kalıyor ve güç kaybediyoruz. Neredeyse durma noktasına geldik" dedi. Epeyce alçaldık. Neredeyse yalama uçuşu halinde uçmaya başladık. Bu arada durumu Beytülşbap yukarılarında hava trafik kontrol görevi yapan Awacs'a bildirdik. Hezil'i biraz geçtik, Selahattin kentine yaklaşmaya 20-25 dakika kala, aynı uçaklar aynı şekilde bir daha alttan ve üstten dalmaya başladılar."

    Eşref Bitlis'in ölümü hala sırlarla dolu... 1990 yılında Jandarma Genel Komutanlığı'na atanan Eşref Bitlis'in, bölgedeki Çekiç Güç'ün faaliyetleriyle ilgili bir rapor hazırladığı, bu raporda ABD'nin faaliyetlerinin Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti oluşmasına neden olacağı tespitini yaptığı ileri sürüldü. Bu nedenle Bitlis'in ABD Büyükelçiliği tarafından hükümete şikayet edildiği iddia edildi. Bitlis, 17 Şubat 1993'te Ankara'da uçağının düşmesi sonucu şehit oldu.

    Necati Özgen açıklık bekleyen soruları şöyle yanıtlıyor:

    -Havada yaşadığınız "gözdağı" olayı olağan mıydı?
    N.Ö. Hayır, hayır. Zaten Kuzey Irak'ta havayla ilgili böyle bir hareket yapılacağı zaman bunu önce Diyarbakır'daki Hava Harekat Merkezi'ne bildiriyoruz.

    - Başkalarının hareketleri de size mi bildiriliyor?
    N.Ö. Evet, bütün hava hareketleri bize bildiriliyor.

    - Bu uçakların hareketlerinin daha önceden size bildirilmiş olması mı gerekiyordu?
    N.Ö. Evet, bu yüzden garibime gitti birden.

    - Jetlerin orda olacağı size bildirilmiş miydi?
    N.Ö. Hayır, hayır bildirilmedi.

    - Bu olayla ilgili sonradan bir şey yapıldı mı?
    N.Ö. Sonradan Diyarbakır'a gidildiğinde çok büyük tepki verildi. Derhal gereği y apıldı. Ama ne talihsizliktir ki 1994 yılında içinde subay, astsubaylarımızın bulunduğu yine bir Sikorsky helikopteri, o bölgede düşürüldü. Bunun bir kaza olduğu söylendi. Ama bu konuda detaylı bilgiye sahip değilim.

    - Sonradan Amerikalıların Orgeneral Bitlis'ib bölgeyle ilgili hazırladığı raporu beğenmediği ve Bitlis Paşa'nın uçağının suikast sonucu düştüğü vurgulandı. Bu olay da bununla bağlantılı mı?
    N.Ö. Şimdi düşünün ki hiç haberi olmasa bile, orada bir Sikorsky helikopteri var. Kime ait, kimin var Sikorsky helikopteri? Barzani'nin yok, Talabani'nin yok...

    - Paşa'ya bir gözdağı mı söz konusuydu?
    N.Ö. Bitlis Paşa'ya biz gözdağı değil de "Biz buradayız işte, buranın sorumluluğu bize ait" gibi bir imaj vermek istediler. Eşref Paşam'ın kazasıyla ilgili olarak şunu söyleyebilirim: Ben o zaman Diyarbakır'da olduğum için ordaki durumu net olarak bilmiyorum ama o zamanki Genelkurmay Başkanımı Sayın Doğan Güreş bunun bir kaza olduğunu televizyonda açıkladılar.
    ÖĞRENMEDEN,ÇALIŞMADAN,YORULMADAN,RAHAT YAŞAMANIN YOLLARINI ARAMAYI ALIŞKANLIK HALİNE GETİREN MİLLETLER;ÖNCE HAYSİYETLERİNİ, SONRA HÜRRİYETLERİNİ,SONRA İSTİKLALLERİNİ,KAYBETMEYE MAHKUMDURLAR. K.ATATÜRK


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    htmetin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    26 Temmuz 2008
    Şehir
    İstanbul -MALTEPE
    Motosikleti
    Honda Twister - honda cbf 150
    Kendiside Kürt asıllı olduğu için oradaki Halk ile çok iyi anlaşıyor onların derlerini dinliyordu: Bir zamanlar Diyarbakır Emniyet müdürü Rahmetli Gaffar OKKAN'ın yaptığı gibi.

    Sonuç: Bu bölgede Birlik beraberlik ve kardeşlik olması herzaman iç ve dış güçlerden birilerinin uykusunu kaçırmaktadır.
    Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, dinleyenin de yararlandığı sözdür.

  3. #3
    KANUNSUZ 61 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    04 Ağustos 2006
    Şehir
    Dortmund/Germanya
    Motosikleti
    YAMAHA YZF 750 R /SUZUKI DR BIG 800
    Alıntı htmetin adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Kendiside Kürt asıllı olduğu için oradaki Halk ile çok iyi anlaşıyor onların derlerini dinliyordu: Bir zamanlar Diyarbakır Emniyet müdürü Rahmetli Gaffar OKKAN'ın yaptığı gibi.

    Sonuç: Bu bölgede Birlik beraberlik ve kardeşlik olması herzaman iç ve dış güçlerden birilerinin uykusunu kaçırmaktadır.
    Evet haklisiniz...bu ülkede dis gücolmadan kendi kararlarini uygulayacak iktidar yokmu??yoksa mahkumsun dis güclerin kararlarina uymaya...
    motorcu olunmaz,motorcu dogulur.

  4. #4

    Üyelik
    15 Ağustos 2008
    Şehir
    Ankara
    uykusunu kaçırmakla kalmıyor birilerine gaz yapıyor türk milletinin birlik oluşu
    [B]Benim Sürdüğüm Hayatın Geri Vitesi Yok...Geçmişimi Sadece Dikiz Aynasından Seyrediyorum[/B]


Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler