Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax

Evlilik Üzerine..

    REKLAM ALANI
  1. #1
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    Osmanlı devletinin son devirlerinde yüksek mevki sahibi memurlardan birinin itinayla yetiştirdiği kızı, yine kendisi gibi üst kademedeki diğer memurunsa oğlu vardı.Aile büyükleri bu iki genci birbirlerine uygun gördüklerinden evlendirmek istediler. İki aile de çocuklarını evlendirmek üzere aralarında anlaştılar.Söz, nişan derken sıra düğüne geldi. Düğün merasimi gelinin gideceği konakta yapılmaktaydı. Usule göre iki genç birbirlerini ancak düğün günü göreceklerdi. Gelinin babası duvağı kapalı olarak salona getirdiği kızını kısa ve manalı bir konuşmayla damada teslim etti. Kendilerine ayrılan odada genç damat müstakbel hayat arkadaşının duvağını açıp da yüz görümlüğünü taktıktan sonra ani bir fenalık geçirerek yere düştü.Oradaki yakınlarından birkaç hanım hemen damadı kaldırarak ayılması için gerekeni yaptılar. Ayılıp kendine gelen damatla gelini kendileri için hazırlanan koltuklara oturup ferahlandıracak bir şerbet ikram ettikten sonra baş başa bıraktılar. Gelin üzgün ve mahzun şöyle başladı: “ Muhterem beyefendi ! Sizin az önceki halinizin sebebi, bence malum! Küçük yaşta geçirmiş olduğum ağır çiçek hastalığının yüzümde bıraktığı izler bir ömür yüzüne bakmaya mecbur olduğunuz hanımınıza karşı size soğukluk ve sıkıntı verdi.Ancak bu benim elimdeki bir kusur değil. Rabbim bu hali bana uygun görmüş, elimden ne gelir ki? Şimdi sizden istirhamım: 40 gün evinizde misafir olarak kalayım. Sonra anlaşamadığımız gerekçesiyle evime döneyim. Bu konuda lütfen anlayış gösterin. Fakat bu halden ikimizden başka kimsenin haberdar olmamasını bilhassa istirham ediyorum!”Kızcağız üzerindeki şahane gelinlik ve başındaki tacıyla gözleri yaşlı halde damadın ayaklarına kapandı. Damar ne diyeceğini şaşırmıştı. Gelini yerden kaldırarak yanına oturttu. Kapıldığı heyecan sebebiyle fenalaştığına gelini inandırmaya çalıştıysa da, genç kız düşüncelerinde kararlıydı. Konaktaki düğün ailenin şerefine uygun ihtişamla devam etmiş, fakat iki genç arasındaki bu hadise büyük bir sır olarak kendi aralarında kalmıştı. Aradan günler geçmiş; genç gelin, başta kayınpederi ve kayınvalidesi olmak üzere konaktaki hizmetkarlara varıncaya kadar güzel ahlakı, hizmeti, tevazuu, davranış, ve konuşmalarıyla herkesin kalbinde taht kurmuştu. Günlerden bir gün sabah saatlerinde damat beyin oda kapısı hafifçe vuruldu. 40 gün tamamlanmıştı. İçeri giren, mahzun yüzünü büsbütün solgun gösteren siyah elbiseyle gelin hanımda başkası değildi. Kendisine konaklarındaki 40 günlük misafirliği sırasında gösterdikleri nazik muamele sebebiyle teşekkürlerini bildirerek, düğün günü aralarında alınan karar gereğince 40 gün olduğundan evine dönmek üzere izin istemekteydi. Ayağa kapanma sırası şimdi damada gelmişti, gözyaşlarını tutamayarak anlattı:” Muhterem Hanımefendi! Eğer siz beni beğenmediyseniz ve evinize dönmekte kesin kararlıysanız, ona bir diyeceğim olamaz. Ancak şunu bilmenizi isterim ki, siz benim için artık vazgeçilmez bir eşsiniz. Şunu bilin ki; havasız, susuz yaşarım ama siz olmadan asla! Sizi tanıdıktan sonra bir başka hayat arkadaşıyla asla olmama imkan yok!” Bu ve benzeri sözlerle gelini ikna ederek kararını vazgeçirmek üzere yalvardı ve neticede muvaffak oldu. İki değerli insan ayrılmamak üzere birbirlerine kavuşmuş olmanın sevincini yaşadılar. Onların ömürleri her gün yenilenen bir balayı olarak sürüp gitti. Ve en önemlisi; aralarındaki bu sırrı , anlayabilecekleri çağa gelince çocuklarına açıkladılar. Böylece onlarda aile saadetinde gönül temizliğinin ve güzel ahlakın her şeyden önemli olduğunun harika misalini bizzat gördüler.

    NEDAMET ATEŞİYLE DOLU BİR GÖNÜLLE, NEMLİ GÖZLERLE TEVBE ET! ZİRA ÇİÇEKLER GÜNEŞLİ VE ISLAK YERLERDE AÇARLAR! (HZ.MEVLANA)

    Kör olsun topal olsun vefalı olsun be..


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    09 Ekim 2008
    Ve bahsedilen gelin hanim... gelde bayilma.


  3. #3
    Osbourne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    21 Mart 2009
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Var
    öyledir aga öyledir..doğrudur..

  4. #4
    tasarslan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Mart 2007
    Şehir
    Adapazar
    Motosikleti
    LX 150
    Musti senin gönlüne böyle bir gelin diliyorum..(yazıdaki)
    ..İslam kadını dişiliğiyle değil, kişiliğiyle var olandır..

    Gülün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı. - Mevlâna Celâleddin-i Rûmî

  5. #5
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    25 Nisan 2009
    Şehir
    Ankara-Trabzon
    Motosikleti
    artık yok
    İmâm-ı A'zam'ın babası Sâbit, daha bekar iken temiz ahlâklı, takvâ ve verâ sâhibiydi Zühdü, salahı ve ilmi pekçoktu Yüzünde bir nur vardı Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu Suda bir elma gördü Elmayı alıp, abdestten sonra elinde olmayarak dişledi Fakat tükrüğünde kan gördü Kendi kendine; “Şimdiye kadar bana böyle bir hal olmamıştı Buna sebep ısırdığım elma olmalı” dedi ve buna pişman oldu Elma sâhibini bulup helallaşmak için dere boyunca gitti Nihâyet ısırdığı elmanın ağacını buldu Ağacın sâhibini aradı Onun cömerd ve ihsân sâhibi biri olduğunu öğrendi Oradakiler; “Çok cömert ve ihsân sâhibidir Elma ağacındaki bütün elmaları alsan, alma demez Bir tane elmadan ne çıkar” dediler Sâbit aramalardan sonra, bahçenin sâhibini buldu ve; “Ya elmanın parasını al, yahut helâl et” dedi Bahçe sâhibi onun haramlardan ve şüphelilerden sakınma husûsundaki gayretini görüp, hareketinin doğru olup olmadığını kontrol etmek istedi Sâbit'e; “Helâl etmem için ne vereceksin?” diye sordu Sâbit; “Altın istersen altın, gümüş istersen gümüş” dedi Bahçe sâhibi; “Ben altın, gümüş istemem Kıyâmet gününde senden dâvâcı olmamamı istiyorsan, bir teklifim var Onu kabûl edersen hakkımı helâl ederim” dedi Sâbit; “Teklifin nedir?” diye sordu Bahçe sâhibi; “Benim bir kızım var; gözleri görmez, kulakları duymaz, dili söylemez, ayakları yürümez Bunu sana nikâh etmek istiyorum Kabûl edersen elmayı sana helâl ederim Yoksa, yarın kıyâmet günü Allahü teâlânın huzûrunda seni mahcûb ederim” dedi Sâbit kendi kendine; “Ey dîninde sâbit olan Sâbit! Kıyâmette tehlike ve sıkıntılara mâruz kalmaktansa buna dünyâda katlanmak daha iyidir” deyip kabûl etti Bahçe sâhibi, teklifinin kabûl edildiğini görünce, böyle bir kimseye kızını vereceği için çok sevindi Nikâhı yapıldı Gece olunca Sâbit üzüntü ile nikâhlısının bulunduğu odaya girdi Orada, gâyet süslü, güzel, sağlam, görür, işitir, konuşur, yürür bir hanımla karşılaştı Hanım efendi kalkıp Sâbit'i karşıladı Saygı dolu ifâdelerle konuştu Sâbit kendi kendine; “Yâ Rabbî! Bu ne iştir Hayal mi yoksa rüyâ mı?” dedi Hanımın kendi nikâhlısı olduğundan şüphelenip odadan geri çıkmak istedi Hanımı; “Niye çıkıyorsun ey Allahü teâlânın sevgili kulu? Senin helâlin benim!” dedi Sâbit ona; “Baban seni bana kötüledi Kördür, sağırdır, dilsizdir, kötürümdür” diye târif etti Sen ise ne güzel yürüyorsun ve ne iyi konuşuyorsun Niçin böyle söyledi Şaştım doğrusu Muhakkak bunda bir hikmet vardır” dedi Nikâhlısı kız; “Bu bir sırdır, izin ver açıklayayım Babamın sözünde yalan yoktur Dînini kayıran ve seven bir insandır Seneler oluyor bu evden dışarı çıkmış değilim Şimdiye kadar hiçbir yabancı, yüzümü görmedi Ben de bir yabancı yüz görmedim Bu sebeple gözlerim harama kördür Kulağım bir yabancı sözü duymamış ve günâh işlememiştir Bunun için günâha karşı sağırdır Ayaklarım günah yerlerine gitmez, bunun için kötürümüm Dilimden hiç kötü söz, günâha sebeb olan bir kelime çıkmadı Onun için dilsizim Babamın sözlerindeki hikmet budur” dedi

    Bu sözleri duyan Sâbit bin Zûtâ Allahü teâlâya şükretti ve; “Yâ Rabbî! Sen her şeye gücü yetensin” dedi Haramlardan ve şüphelilerden sakınma ve iffet esasları üzerine kurulan bu evlilikten; ilim, irfân ve takvâ sâhibi olacak olan Nûmân isminde bir çocuk dünyâya geldi ki, hepimizin bildiği ismiyle dört büyük mezhepten birisi olan Hanefiliğin kurucusu İmam-ı Azam Ebu hanifedir...

    var mı artık bu zamanda bu kadar yüksek duyarlılığa sahip insanlar ve evlilikler?...

  6. #6
    sakinseytan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    22 Şubat 2007
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    Africa Twin 1000
    Alıntı musti81 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Osmanlı devletinin son devirlerinde yüksek mevki sahibi memurlardan birinin itinayla yetiştirdiği kızı, yine kendisi gibi üst kademedeki diğer memurunsa oğlu vardı.Aile büyükleri bu iki genci birbirlerine uygun gördüklerinden evlendirmek istediler. İki aile de çocuklarını evlendirmek üzere aralarında anlaştılar.Söz, nişan derken sıra düğüne geldi. Düğün merasimi gelinin gideceği konakta yapılmaktaydı. Usule göre iki genç birbirlerini ancak düğün günü göreceklerdi. Gelinin babası duvağı kapalı olarak salona getirdiği kızını kısa ve manalı bir konuşmayla damada teslim etti. Kendilerine ayrılan odada genç damat müstakbel hayat arkadaşının duvağını açıp da yüz görümlüğünü taktıktan sonra ani bir fenalık geçirerek yere düştü.Oradaki yakınlarından birkaç hanım hemen damadı kaldırarak ayılması için gerekeni yaptılar. Ayılıp kendine gelen damatla gelini kendileri için hazırlanan koltuklara oturup ferahlandıracak bir şerbet ikram ettikten sonra baş başa bıraktılar. Gelin üzgün ve mahzun şöyle başladı: “ Muhterem beyefendi ! Sizin az önceki halinizin sebebi, bence malum! Küçük yaşta geçirmiş olduğum ağır çiçek hastalığının yüzümde bıraktığı izler bir ömür yüzüne bakmaya mecbur olduğunuz hanımınıza karşı size soğukluk ve sıkıntı verdi.Ancak bu benim elimdeki bir kusur değil. Rabbim bu hali bana uygun görmüş, elimden ne gelir ki? Şimdi sizden istirhamım: 40 gün evinizde misafir olarak kalayım. Sonra anlaşamadığımız gerekçesiyle evime döneyim. Bu konuda lütfen anlayış gösterin. Fakat bu halden ikimizden başka kimsenin haberdar olmamasını bilhassa istirham ediyorum!”Kızcağız üzerindeki şahane gelinlik ve başındaki tacıyla gözleri yaşlı halde damadın ayaklarına kapandı. Damar ne diyeceğini şaşırmıştı. Gelini yerden kaldırarak yanına oturttu. Kapıldığı heyecan sebebiyle fenalaştığına gelini inandırmaya çalıştıysa da, genç kız düşüncelerinde kararlıydı. Konaktaki düğün ailenin şerefine uygun ihtişamla devam etmiş, fakat iki genç arasındaki bu hadise büyük bir sır olarak kendi aralarında kalmıştı. Aradan günler geçmiş; genç gelin, başta kayınpederi ve kayınvalidesi olmak üzere konaktaki hizmetkarlara varıncaya kadar güzel ahlakı, hizmeti, tevazuu, davranış, ve konuşmalarıyla herkesin kalbinde taht kurmuştu. Günlerden bir gün sabah saatlerinde damat beyin oda kapısı hafifçe vuruldu. 40 gün tamamlanmıştı. İçeri giren, mahzun yüzünü büsbütün solgun gösteren siyah elbiseyle gelin hanımda başkası değildi. Kendisine konaklarındaki 40 günlük misafirliği sırasında gösterdikleri nazik muamele sebebiyle teşekkürlerini bildirerek, düğün günü aralarında alınan karar gereğince 40 gün olduğundan evine dönmek üzere izin istemekteydi. Ayağa kapanma sırası şimdi damada gelmişti, gözyaşlarını tutamayarak anlattı:” Muhterem Hanımefendi! Eğer siz beni beğenmediyseniz ve evinize dönmekte kesin kararlıysanız, ona bir diyeceğim olamaz. Ancak şunu bilmenizi isterim ki, siz benim için artık vazgeçilmez bir eşsiniz. Şunu bilin ki; havasız, susuz yaşarım ama siz olmadan asla! Sizi tanıdıktan sonra bir başka hayat arkadaşıyla asla olmama imkan yok!” Bu ve benzeri sözlerle gelini ikna ederek kararını vazgeçirmek üzere yalvardı ve neticede muvaffak oldu. İki değerli insan ayrılmamak üzere birbirlerine kavuşmuş olmanın sevincini yaşadılar. Onların ömürleri her gün yenilenen bir balayı olarak sürüp gitti. Ve en önemlisi; aralarındaki bu sırrı , anlayabilecekleri çağa gelince çocuklarına açıkladılar. Böylece onlarda aile saadetinde gönül temizliğinin ve güzel ahlakın her şeyden önemli olduğunun harika misalini bizzat gördüler.

    NEDAMET ATEŞİYLE DOLU BİR GÖNÜLLE, NEMLİ GÖZLERLE TEVBE ET! ZİRA ÇİÇEKLER GÜNEŞLİ VE ISLAK YERLERDE AÇARLAR! (HZ.MEVLANA)

    Kör olsun topal olsun vefalı olsun be..


    ---------- Mesaj ekleme zamanı: 19:37 PM ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 19:37 PM ----------

    Alıntı aya adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    İmâm-ı A'zam'ın babası Sâbit, daha bekar iken temiz ahlâklı, takvâ ve verâ sâhibiydi Zühdü, salahı ve ilmi pekçoktu Yüzünde bir nur vardı Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu Suda bir elma gördü Elmayı alıp, abdestten sonra elinde olmayarak dişledi Fakat tükrüğünde kan gördü Kendi kendine; “Şimdiye kadar bana böyle bir hal olmamıştı Buna sebep ısırdığım elma olmalı” dedi ve buna pişman oldu Elma sâhibini bulup helallaşmak için dere boyunca gitti Nihâyet ısırdığı elmanın ağacını buldu Ağacın sâhibini aradı Onun cömerd ve ihsân sâhibi biri olduğunu öğrendi Oradakiler; “Çok cömert ve ihsân sâhibidir Elma ağacındaki bütün elmaları alsan, alma demez Bir tane elmadan ne çıkar” dediler Sâbit aramalardan sonra, bahçenin sâhibini buldu ve; “Ya elmanın parasını al, yahut helâl et” dedi Bahçe sâhibi onun haramlardan ve şüphelilerden sakınma husûsundaki gayretini görüp, hareketinin doğru olup olmadığını kontrol etmek istedi Sâbit'e; “Helâl etmem için ne vereceksin?” diye sordu Sâbit; “Altın istersen altın, gümüş istersen gümüş” dedi Bahçe sâhibi; “Ben altın, gümüş istemem Kıyâmet gününde senden dâvâcı olmamamı istiyorsan, bir teklifim var Onu kabûl edersen hakkımı helâl ederim” dedi Sâbit; “Teklifin nedir?” diye sordu Bahçe sâhibi; “Benim bir kızım var; gözleri görmez, kulakları duymaz, dili söylemez, ayakları yürümez Bunu sana nikâh etmek istiyorum Kabûl edersen elmayı sana helâl ederim Yoksa, yarın kıyâmet günü Allahü teâlânın huzûrunda seni mahcûb ederim” dedi Sâbit kendi kendine; “Ey dîninde sâbit olan Sâbit! Kıyâmette tehlike ve sıkıntılara mâruz kalmaktansa buna dünyâda katlanmak daha iyidir” deyip kabûl etti Bahçe sâhibi, teklifinin kabûl edildiğini görünce, böyle bir kimseye kızını vereceği için çok sevindi Nikâhı yapıldı Gece olunca Sâbit üzüntü ile nikâhlısının bulunduğu odaya girdi Orada, gâyet süslü, güzel, sağlam, görür, işitir, konuşur, yürür bir hanımla karşılaştı Hanım efendi kalkıp Sâbit'i karşıladı Saygı dolu ifâdelerle konuştu Sâbit kendi kendine; “Yâ Rabbî! Bu ne iştir Hayal mi yoksa rüyâ mı?” dedi Hanımın kendi nikâhlısı olduğundan şüphelenip odadan geri çıkmak istedi Hanımı; “Niye çıkıyorsun ey Allahü teâlânın sevgili kulu? Senin helâlin benim!” dedi Sâbit ona; “Baban seni bana kötüledi Kördür, sağırdır, dilsizdir, kötürümdür” diye târif etti Sen ise ne güzel yürüyorsun ve ne iyi konuşuyorsun Niçin böyle söyledi Şaştım doğrusu Muhakkak bunda bir hikmet vardır” dedi Nikâhlısı kız; “Bu bir sırdır, izin ver açıklayayım Babamın sözünde yalan yoktur Dînini kayıran ve seven bir insandır Seneler oluyor bu evden dışarı çıkmış değilim Şimdiye kadar hiçbir yabancı, yüzümü görmedi Ben de bir yabancı yüz görmedim Bu sebeple gözlerim harama kördür Kulağım bir yabancı sözü duymamış ve günâh işlememiştir Bunun için günâha karşı sağırdır Ayaklarım günah yerlerine gitmez, bunun için kötürümüm Dilimden hiç kötü söz, günâha sebeb olan bir kelime çıkmadı Onun için dilsizim Babamın sözlerindeki hikmet budur” dedi

    Bu sözleri duyan Sâbit bin Zûtâ Allahü teâlâya şükretti ve; “Yâ Rabbî! Sen her şeye gücü yetensin” dedi Haramlardan ve şüphelilerden sakınma ve iffet esasları üzerine kurulan bu evlilikten; ilim, irfân ve takvâ sâhibi olacak olan Nûmân isminde bir çocuk dünyâya geldi ki, hepimizin bildiği ismiyle dört büyük mezhepten birisi olan Hanefiliğin kurucusu İmam-ı Azam Ebu hanifedir...

    var mı artık bu zamanda bu kadar yüksek duyarlılığa sahip insanlar ve evlilikler?...
    vardır elbet gözden uzak gönülden ırak yerlerde.paylaşım için saolun gayet etkileyiçi
    Motosiklet mucidi

  7. #7
    ugurapay - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Nisan 2008
    Şehir
    İSTANBUL Üsküdar
    Motosikleti
    HYOSUNG GV250
    Musti okudum gercekten güzel
    Biryerleden bulup yazmışsın
    Emeğine sağlık
    Ne olacak Bu Türkiye nin ve Tekstilin Hali http://www.apaydinmakine.net

  8. #8
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    Alıntı aya adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    İmâm-ı A'zam'ın babası Sâbit, daha bekar iken temiz ahlâklı, takvâ ve verâ sâhibiydi Zühdü, salahı ve ilmi pekçoktu Yüzünde bir nur vardı Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu Suda bir elma gördü Elmayı alıp, abdestten sonra elinde olmayarak dişledi Fakat tükrüğünde kan gördü Kendi kendine; “Şimdiye kadar bana böyle bir hal olmamıştı Buna sebep ısırdığım elma olmalı” dedi ve buna pişman oldu Elma sâhibini bulup helallaşmak için dere boyunca gitti Nihâyet ısırdığı elmanın ağacını buldu Ağacın sâhibini aradı Onun cömerd ve ihsân sâhibi biri olduğunu öğrendi Oradakiler; “Çok cömert ve ihsân sâhibidir Elma ağacındaki bütün elmaları alsan, alma demez Bir tane elmadan ne çıkar” dediler Sâbit aramalardan sonra, bahçenin sâhibini buldu ve; “Ya elmanın parasını al, yahut helâl et” dedi Bahçe sâhibi onun haramlardan ve şüphelilerden sakınma husûsundaki gayretini görüp, hareketinin doğru olup olmadığını kontrol etmek istedi Sâbit'e; “Helâl etmem için ne vereceksin?” diye sordu Sâbit; “Altın istersen altın, gümüş istersen gümüş” dedi Bahçe sâhibi; “Ben altın, gümüş istemem Kıyâmet gününde senden dâvâcı olmamamı istiyorsan, bir teklifim var Onu kabûl edersen hakkımı helâl ederim” dedi Sâbit; “Teklifin nedir?” diye sordu Bahçe sâhibi; “Benim bir kızım var; gözleri görmez, kulakları duymaz, dili söylemez, ayakları yürümez Bunu sana nikâh etmek istiyorum Kabûl edersen elmayı sana helâl ederim Yoksa, yarın kıyâmet günü Allahü teâlânın huzûrunda seni mahcûb ederim” dedi Sâbit kendi kendine; “Ey dîninde sâbit olan Sâbit! Kıyâmette tehlike ve sıkıntılara mâruz kalmaktansa buna dünyâda katlanmak daha iyidir” deyip kabûl etti Bahçe sâhibi, teklifinin kabûl edildiğini görünce, böyle bir kimseye kızını vereceği için çok sevindi Nikâhı yapıldı Gece olunca Sâbit üzüntü ile nikâhlısının bulunduğu odaya girdi Orada, gâyet süslü, güzel, sağlam, görür, işitir, konuşur, yürür bir hanımla karşılaştı Hanım efendi kalkıp Sâbit'i karşıladı Saygı dolu ifâdelerle konuştu Sâbit kendi kendine; “Yâ Rabbî! Bu ne iştir Hayal mi yoksa rüyâ mı?” dedi Hanımın kendi nikâhlısı olduğundan şüphelenip odadan geri çıkmak istedi Hanımı; “Niye çıkıyorsun ey Allahü teâlânın sevgili kulu? Senin helâlin benim!” dedi Sâbit ona; “Baban seni bana kötüledi Kördür, sağırdır, dilsizdir, kötürümdür” diye târif etti Sen ise ne güzel yürüyorsun ve ne iyi konuşuyorsun Niçin böyle söyledi Şaştım doğrusu Muhakkak bunda bir hikmet vardır” dedi Nikâhlısı kız; “Bu bir sırdır, izin ver açıklayayım Babamın sözünde yalan yoktur Dînini kayıran ve seven bir insandır Seneler oluyor bu evden dışarı çıkmış değilim Şimdiye kadar hiçbir yabancı, yüzümü görmedi Ben de bir yabancı yüz görmedim Bu sebeple gözlerim harama kördür Kulağım bir yabancı sözü duymamış ve günâh işlememiştir Bunun için günâha karşı sağırdır Ayaklarım günah yerlerine gitmez, bunun için kötürümüm Dilimden hiç kötü söz, günâha sebeb olan bir kelime çıkmadı Onun için dilsizim Babamın sözlerindeki hikmet budur” dedi

    Bu sözleri duyan Sâbit bin Zûtâ Allahü teâlâya şükretti ve; “Yâ Rabbî! Sen her şeye gücü yetensin” dedi Haramlardan ve şüphelilerden sakınma ve iffet esasları üzerine kurulan bu evlilikten; ilim, irfân ve takvâ sâhibi olacak olan Nûmân isminde bir çocuk dünyâya geldi ki, hepimizin bildiği ismiyle dört büyük mezhepten birisi olan Hanefiliğin kurucusu İmam-ı Azam Ebu hanifedir...

    var mı artık bu zamanda bu kadar yüksek duyarlılığa sahip insanlar ve evlilikler?...
    Süperrr...

    Sağol taşarslan..

  9. #9

    Üyelik
    22 Nisan 2007
    Şehir
    Ankara
    cok güzelmiş teşekkürler

  10. #10
    mezit - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Ocak 2008
    Şehir
    yalova
    Motosikleti
    Honda cb125e
    çok uzundu okuyamadım konuyu açan mustafa beye teşekkür ederim..
    kişisel neyimiz varki iletimiz olsun...

  11. #11
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    Alıntı mezit adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    çok uzundu okuyamadım konuyu açan mustafa beye teşekkür ederim..
    Geyik var yiyin mi mezit..

  12. #12
    mezit - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Ocak 2008
    Şehir
    yalova
    Motosikleti
    Honda cb125e
    kaşınmaa
    kişisel neyimiz varki iletimiz olsun...

  13. #13
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    Alıntı mezit adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    kaşınmaa
    Kankaya şükret neyse.....


Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler