Doktorun son sözünden sonra fırladı oturduğu yerden…. Annesiyle gözgöze bile gelmeye gücü yoktu… Alışık değildi zaten başkasının onu ağlarken görmesine… gözyaşlarına söz geçiremediğini hissetti o an, kaptığı gibi arabanın anahtarını, merdivenleri bir çırpıda inip kendini direksiyona attı…
Uzun yıllardır kullanmamıştı ya ? sevmiyordu zaten arabayı.. gene de yüreği “bas git” diyordu, çevirdi kontağı…. Bastıkça bastı… Radyo da Yavuz Bingöl….
Bir rüzgar gibi gelip geçtin hayatımdan
Dinmedi içimde o acı hatıran
Ağladım boşluğuna dizlerim bağlanmış
Sensiz herşey boş, herşey yalanmış
Biliyordu, onun için bir yalnızlık senfonisiydi yaşam… Ama gene de kabullenmek zor geliyordu çoğu zaman… Düşünceler karıştıkça aklında , gaza yükleniyordu.. Ölüme sürmek istiyordu, olmuyordu… Bir yakasında ölümün soğuk eli, diğer yakasında kızının sıcak eli; bir yanda zaman içinde yitip giden Gülcesi, bir yanda ölümün pençesinde annesi…. Gecenin karanlığı çökmüştü yüreğine… Sevdasını düşünmesi bile yasaktı bugünlerde sanki… Ama aklına güzel şeyler getirmek istiyordu…
Zaten bir uyurken kızının saçlarını öpüp koklamak iyi geliyordu ona, bir de Gülce’sini yani sevdasını dillendirmek yüreğinde… Hayatında her şeyin farklı olmasını ne çok isterdi…!
Gecenin sessizliğini bozarak girdi Fener köyünün dar sokaklarına; arabanın sesine birkaç evin ışığı yandı sonra gene söndü… Arabayı sahile çekip, indi… Çok soğuktu gece ve adı gibi deli esiyordu rüzgar… Soğuğun etkisiyle kendine gelir gibi oldu. Ne zaman gelmişti buraya kadar, onca kilometreyi ne vakit aşmıştı… Hala inanamıyordu olanlara..
Gözlerini kapatıp “ANNEE” diye inledi… Yandı kül oldu oracıkta… Ne zor bir şeydi ÇARESİZLİK…
Ne yana saldırsa, neyi kırıp dökseydi; yoksa bu şehrimi ateşe verseydi… Ne , ne , nee ; ne rahatlatırdı onu… Cevap HİÇBİRŞEYDİ… Hiç kimse yalnızlığını paylaşamazdı ve hiçbirşey dertlerine çare, yarasına merhem olamaz gibi geliyordu.
O da farkındaydı bütün çıplaklığıyla gerçeği… Kabullenemiyordu işte… Ya sevdiklerini hayat koparıyordu ondan; ya o sevdikleri için kopuyordu hayattan…… “yoruldum” dedi “yoruldum”
Bir kayanın üzerine ilişti usulca. Ne zorluklar atlatmıştı hayatta; her düşüşünün sonunda şahlanarak, yeniden ve daha güçlü kalmıştı ayağa… peki ya şimdi; ne değişmişti de doğrulup devam edecek gücü bulamıyordu kendinde. Ne bir umut ne bir gülüş kalmıştı hayata dair…
Bunları düşünürken zaman akıp gitmişti… Gün yavaşça ışımaya başladı, martılar çığlık çığlığa balıkçı motorlarını uğurluyorlardı iskeleden… Nihayet kalktı, köye doğru yürüdü… En son Fenere geldiğinde gittiği Kahveye girip gene aynı masaya oturup çay söyledi… Bir o günü geçirdi aklından, bir bugünü… “ Neden?” diye düşündü “Neden hep kaybeden benim”… Sahilde gecenin soğugunda üşümüştü de ama şimdi yitip gidenler yüreğini buz tutturmuştu.. Yitik ve bitikti işte…
Son bir yudum kalmıştı çay bardağında, onu da içip iyice yaslandı arkasına… Uykusuz geçen gecelerin mi, son günlerde yaşananların mı etkisi , çok yorgun hissetti kendini… Nefes almaya bile gücü kalmamış gibiydi… Birkaç dakika ölece oturdu; sonra kararlı bir şekilde doğruldu, bozukluk çıkarıp attı masanın üstüne… Doğru cevabı bulmuşcasına hızlı ve emin adımlarla ilerledi…
İstanbul’un en sevdiği yerinde FENER’de ; hava soğuk, poyraz sert… Kafasını kaldırıp sanki son bir umut, güneşi görmek istedi ama güneşin bile gücü kalmamıştı; yağmurun ve bulutların ardındaydı , ısıtmıyordu içini… Kollarını iki yana açıp; bıraktı kendini Karadenizin azgın ve engin sularına… Her yan hızla iyice karanlığa gömülüyordu..
Birden irkildi… Yorgunluktan uyuyakalmıştı oturduğu sandalyede.. Gördüğü rüya için bile kızdı kendine… Olurmuydu böyle pes edilebilirmiydi? Hem inancına ters düşemezdi, Yaradanın verdiği canı gene o alırdı.. Onun ne haddineydi… Kendini bilmez, haddini bilmez diye kendine içerledi…..
Arabaya döndü; yolda bir kucak dolusu papatya buldu annesine… “Hadi, ANNEM kal” dedi… “Yeniden başlıyoruz”
……………………………………………………………..
Hayatın en zor ve çaresiz anlarında bile kendi iç dünyana bakacaksın.. orada başka bir sen illa ki var ; hayata yeniden bir yerlerinden bağlanacaksın… Ve güneşin bir sonraki doğuşunda yeniden yaşama heyecanı duyacaksın.. Umudu da severim ben, her doğan güneş yeni bir umuttur onu da bilirim.
Ocak 2009
Delipoyraz