İnönü Üniversitesi Senatosu’ndan Sözde Ermeni Soykırımı Toplantısı
Hakkında Kamuoyuna Açıklama
30 Eylül 2005
Toplantı Tarihi : 27.09.2005
Karar No : 2005 / 9-1
Bilindiği üzere, sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili olarak bir süre önce Boğaziçi, Sabancı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin işbirliği ve öncülüğünde Boğaziçi Üniversitesi’nde bir toplantı yapılması kararlaştırılmış ve söz konusu toplantı gelen toplumsal tepkiler nedeni ile ertelenmişti. Ancak Basında da yer aldığı gibi, Sayın Başbakan’ın önerileri de dikkate alınarak bu toplantının yeniden yapılmasına karar verilmiş, fakat toplantının hemen öncesinde yargı kararı ile bu toplantı
durdurulmuştur.
Mevcut yargı kararına rağmen yasal durum göz ardı edilerek söz konusu toplantı, Boğaziçi Üniversitesi yerine diğer bir düzenleyici Üniversite olan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiştir. 24-25 Eylül 2005 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yapılan sözde Ermeni Soykırımı toplantısıyla ilgili Üniversitemiz Senatosu görüşleri aşağıda sunulmuştur:
1- Osmanlı Devleti içinde yüzyıllarca birlikte yaşayan Ermeniler, 1915 yılında emperyalist güçlerin azınlıkları kışkırtmaları sonucu, Osmanlı Devleti'ne isyan etmiş ve düşmanla işbirliği yaparak Osmanlı Devleti'ni
arkadan vurmuşlardır. Bu nedenle Osmanlı Devleti de Ermeni vatandaşlarını tehcire (zorunlu göçe) tabi tutarak kendi varlığını korumak istemiştir.
Savaş ortamı ve içinde bulunulan sağlıksız koşullar nedeni ile ikitaraftan da çok sayıda insan yaşamını yitirmiştir. Bu uygulamada, Osmanlı Devleti'nin bir soy ya da kavmi ortadan kaldırma gibi bir niyet ve eylemi mevcut olmayıp sadece kendi varlığını koruma amacı söz konusudur. Soykırım denilen olay aslında bundan ibarettir.
2- Osmanlı Devlet arşivlerinin bütün araştırmacılara ve her tür araştırmaya açık olduğu bildirilmesine ve bu hususlar herkes tarafından açıkça bilinmesine rağmen, batı ülkeleri ne yazık ki bu konuyu tarihî gerçeklerin ışığında ve bilimsel olarak değil; tamamen siyasal bir yaklaşımla ele almış ve kendi parlamentolarında sözde soykırımın varlığını kabul eden yasaları çıkartmışlardır.
3- Üzüntü ve kaygı ile izlemekteyiz ki, ülkemizdeki bir takım kişiler ve kurumlar da körü körüne bir batı sevdası uğruna bu oyunun bir parçası olabilmişlerdir. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde yapılan söz konusu toplantının da bu bağlamda değerlendirilmesi gerekir.
4- Başta Sayın Başbakan olmak üzere diğer bazı siyasilerin önerileri ile yeniden yapılmasına karar verilen toplantının üzerine siyasetin gölgesi düşmüştür. Siyasilerin kararları ile yapılan bir toplantının bilimsel olmaktan çok siyasal sonuçları olacağı açıktır. Tıpkı öteden beri eleştirdiğimiz batı ülkelerinin parlamentolarının bu konuda almış olduğu bilimsellikten uzak siyasal nitelikteki kararları gibi.
5- Diğer taraftan söz konusu toplantının danışma kurulu listesine bakıldığında; akademisyenlerin önemli bir kısmının Batı ülkelerindeki üniversitelerde görev yapan kişilerden oluştuğu, ayrıca ülkemizde 77 üniversite bulunmasına rağmen, toplantının her aşamasında yer alan konuşmacı ve katılımcıların da büyük çoğunluğunun toplantıyı
düzenleyen üç üniversitenin mensubu olmaları oldukça dikkat çekmektedir. Üstelik akademik açıdan değerlendirildiğinde, konuşmacıların önemli bir kısmının uzmanlık dışı alanlardan olduğu görülmektedir.
Kaldı ki bu kişilerin önemli bir çoğunluğu, daha önceki sözlü ve yazılı açıklamalarında sözde Ermeni Soykırımını peşinen kabullenmiş kişilerdir. Öte yandan karşıt görüş sahipleri, konuşmacı ve dinleyici olarak toplantıya davet edilmedikleri gibi toplantı esnasında da farklı düşünceleri ifade etmek isteyenler susturularak toplantı salonunun dışına çıkarılmışlardır. Açıkça görüldüğü üzere toplantı, tek yanlı ve özel amaçlıdır. Halbuki bilimsel düşüncenin
en temel özelliği, her türlü karşı fikir, eleştiri ve tartışmalara açık olmasıdır. Böyle bir toplantının bilimsel olduğunu savunmak her şeyden önce bilimsel düşünceye aykırıdır.
6- Öte yandan, bu toplantının durdurulması ile ilgili olarak bir yargı kararı verilmiştir. Bu yargı kararının doğruluğu ve yerindeliği tartışılabilir ancak bu durum yargı kararının yok sayılmasını ve ihlalini gerektirmez. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve bu nedenle yargı kararlarına uyulması zorunludur. Başta kamu görevlileri olmak üzere herkesin bu konuda gerekli duyarlığı göstermesi gerekir.
Sonuç olarak:
Konunun önemiyle orantılı yeterli nitelikte ve sayıdaki uzmandan yoksun, önyargılı ve siyasetin gölgesi düşmüş olan bu toplantıyı, bilimdışı olarak değerlendiriyor ve tüm sonuçları ile birlikte reddediyoruz.
Ayrıca konuyla ilgili yargı kararını hiçe sayarak bu toplantının düzenlenmesine öncülük eden ve katkı sağlayan kişi ve kurumları İnönü Üniversitesi Senatosu olarak şiddetle kınıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
İnönü Üniversitesi Senatosu
işte olay bu savaş durumunda sırtı sağlama alma soykırım almanların yahudilere yaptığı veya kıbrıs rum hükümetinin 1960 lı yıllarda adanın türk sakinlerine yaptığı işte o soykırım 3-5 şerefsiz çıkıp bu ülkenin geçmişini karalayamaz gerekirse bu ülkeyi terkedeceklermiş DURDUĞUNUZ HATA hemen yarın terkedin bu ülkeyi iki roman yazmayla olmuyo tarih bilgisi nobel ödülü alabilmek için çırpınırlar ama tarih hep aynı şeyi yazar hainler hep yok olur bir gariban olarak ölür giderler