Bugüne kadar çok dostum oldu..
Ama genelde dostum olduğunu sandığım insanlardı bunlar..
Bana bi yanlışları olduğunda hep affettim, bi şans daha verdim.. Aslında onlar için değil,
kendim için verdim bu şansı..
Sevdiğim için, içimde, hayatımda bi boşluk olmaması için..
Kimse karşı taraf için bişey yapmaz kendi mutluluğu için yapar.. Kendi mutluluğu için sever, kendisi için yer, kendisi için gezer, vs...
Şu anda sende kendi mutluluğun için bi şans versem mi diyorsun..
Dedim ya, ben bu şansı çok verdim hem kendime hem karşıdakine..
Ben ne zaman şans versem daha çok üzüldüm..
Çünkü daha kırıcı, daha affedilmez darbeler geldi verilen şansın/şansların ardından..
İşte ozaman affetmenin çok faydalı bi eylem olmadığına karar verdim..
"Affetmek suça teşviktir" dedim.. Bunun doğruluğunu birçok örneklemeyle gösterebilirim ama yeri olmadığını düşünüyorum.. İsterseniz hayatınızda affettiğiniz, bir şans daha verdiğiniz insanların nasıl bir tutum sergilediklerini bir düşünün.. Kaçı bu şansın değerini bildi??
Nitekim, yine kendi mutluluğum için insanları affetmenin yada bana, karşımdakine bi şans daha vermenin bana zarar verdiğini farkedince vazgeçtim affetmekten/şans vermekten..
Daha katı oldum.. Tek kalemde sildim tüm verilen şansın değerini bilmeyenleri.. Aslında benim değerimi bilmemişlerdi çünkü verilen şanstan çok..
"Gereğinden fazla değer verilmemeli" insanlara dedim.. Ama "yiğidi öldürdüm hakkını yemedim" bunu yaparkende.. Yani kim ne hakettiyse gerçekten onu verdim.. Bana verdiklerine eşdeğer tabii ki bu..
Çünkü karşılıksız sevmek, karşılıksız fedakalık yapmak, karşılıksız değer vermek insanı yıpratır sadece..
Evlilik danışmanları bile eşlere "fedakarlık yapmayın" diyor.. Bunun sebebi "kendinizi ezmeyin, ezildiğinizi düşünmeyin"dir.. Ne alıyorsanız karşılığını vereceksiniz ezilmemek ezildiğinizi düşünmemek için.. Kısacası mutlu olmak için..
Şans vermek sadece olası boşluğun oluşma sürecini uzatır..
Bugün olmasını önler, yarınlara erteler..
Yarınlar dediğime bakmayın, çokta uzak olmuyor bu yarınlar.. En uzun 3-5 ay belki..
3-5 ay sonra yine aynı boşluk yakalar sizi, yine aynı keder eğer keder olacaksa.. Belki biraz az belki biraz fazla.. Ama farkı anlayamazsınız hiçbi zaman..
Sonuçta kaçamıyorsunuz boşluktan.. Sadece yaşamdan 3-5 ay çalıyorsunuz en fazla..
Kesip atılması gereken yerde kesip atsanız o 3-5 ayda boşluğu doldurmuş, acıları hüzünleri unutmuş olacaktınız ama geciktirdiniz işte hayatı.. Keşke en başta yapılması gerekeni yapsaydım, keşke bu kadar emek vermeseydim, keşke hayatı kaçtığı yerden yakalayabilseydimler başlar muhakkak..
Keşke dememek için herşeyin hakkını, hakkı olanı vermek gerekir işte..
Bu dostluğun, sevginin, aşkın hakkı ayrılık ise hakkını vermeli, hakkıyla bitirmeli..
Yok, bu dostluk ya da aşk ayrılığı haketmediyse ona göre davranmalı..
Kişi bu aşkı haketmediyse, aşkınıda alıp çekip gitmeli.. Nihai sonuç yine bunu gerektireceği için..
Saygılar Ümmet abi