Boy yanlış anlamışsın. Ben ABD suçlu değil demedim.boy adlı üyeden alıntı
İkinci sıraya da bizi koy dedim.
Biz o listede en altlardayız. Hindistan, Çin, Almanya, İngiltere gibi ekonomilerle Türkiye kıyaslanamaz. Çok basit bir örnek, ABD 2005 gsyh'si 13,490 milyar dolar, Türkiye'nin 340. Dünyanın en pis teknolojilerini bile kullansak ABD'ye yetişemeyiz.
ABD'de yaşayan birinin yaşam tarzından dolayı, Türkiye'de yaşayan birinden daha fazla CO2 üretiyor olması olası. Teknoloji farkı önemli bir kriter ama en önemli bir başka kriter de nüfus tabi ki. Dünyanın nüfusu bu kadar artmamış olsaydı birçok problem yaşanmazdı. Herkes bir şekilde doğası gereği atmosfere CO2 gazı yayıyor. Ama gerek teknoloji, gerekse yaşam şeklinin değişmesi CO2 gazının artmasına neden oluyor.
Herkesin bol bol ağaç dikmesi öneriliyor çünkü doğadaki O2-CO2 dengesini düzenleyen ağaçlardır. Ancak son 10-15 senedir sık sık orman yangınlarına şahit oluyoruz. Özellikle her yaz ya Bodrum'da ya Marmaris'te büyük bir orman yangını yaşanıyor. Yangının olumsuz etkisinin yanında birçok ağaç da yok oluyor.
Bu problem global bir problem, bence tüm ülkelerin bu konuya önem vermesi ve bir an önce organize olup belirli önlemlerin alınması gerekiyor. Önlem alınsa bile herşey eskisi gibi olmayacak ama en azından bu ısınmanın etkisinin azalması sağlanacaktır. Son bir aydır herkesin ağzında bu Küresel Isınma konusu. Daha önce bu kadar konuşulmuyordu. Umarım herkes bu işin bilincine bir an önce varır ve birşeyler yaparız.
Bu arada küresel ısınmaya karşı kısıtlı da olsa yapabileceğimiz bir şey biyodizel kullanmak. Biyodizelin içerdiği karbon, üretilirken kullanılan bitkiler tarafından atmosferden çekilen karbon. Dolayısıyla biyodizel kullanımının atmosferdeki karbon artışına hemen hemen sıfır bir etkisi var. Aynı olay etanol için de geçerli.
Ayrıca bahçenize ekipman kurup atık yağ, bitki, mutfak artığı vs.'den biyodizel üretirseniz litresinin toplam maliyeti 1,4 YTL. Tabii sistemin kurulum maliyeti şu an için 10.000 dolar civarında, ama yakında 2-3 bin dolarlık sistemlerin piyasaya çıkmasıyla bu üretim hayal olmaktan çıkacak.
aynı zamanda brezilyada olduğu gibi şeker üretimini etanol ya da metanol olarak değerlendirip bu tür yakıtlar ile çalışan araçların teşvik edilmesi sağlanabilir.
aynı zamanda tarlada yakılan bazı bitki artıklarından da alkol eldesi ile bu sistemin işlemesi sağlanabilir. geridönüşümlü enerjilerin kullanılmasının teşvik edilmesi aynı zamanda mevcut kullanılan araçların bu tür alkolle çalışmalarının sağlanması gerektiği düşüncesindeyim.
konya ovasında erezyonla mücadele ve ormanlık alanların genişletilmesi için çeşitli kampanyalar yapabilirz.
bunun yanında aktif olarak her pazar günü gezi düzenleyen gruplar yanlarında bitki tohumları ile gidip boş alanlara ağaç tohumları ekimi yapılabilir.
yapacak çok şey olmasına karşın genel anlamda motivasyonumuz yok.
Kutucuk bu dediğini kim yapar ki?...10.000 doları herkes veremez...Bahçesi olupta dediğin tesisi kurabilecek güçteki adam da litre başına 1 ytl lik ekonomiyi ve çevre kirliliğini düşünüp o tesisi koymaz...Çöpü getirecek içine atacak ondan çıkan benzini deposuna koyacak...
Adam zaten zengin...niye uğraşsın ki?....Uğraşmaz da...
Biz dünyanın geleceğini düşünüyoruz ama petrol açısından zengin ülkeler maşşallah hep 12 silindirli benzini su gibi içen alet kullanıyor....Amerika ve suudi arabistan...Maşşallahları var....Biz koruyalım onlar ozonu delsinler...
Abi kişisel bazda 10.000$ harcamak mantıksız, ama bir hesaplayalım.
3000ytl'ye bu sistemi alabiliriz diyelim, dizeli de litre başına 1ytl ucuza mal edeceğiz. Yalnızca 3.000 lt mazot üretirsek kuruluş maliyetimizi çıkartırız. 3.000lt mazot da 100km'de 6lt yakan bir otomobilin 50.000km'de yaktığı mazot, hatta 12lt/100km yakan bir kamyonun 25.000km'de yaktığı mazot, 18lt/100km yakan bir TIR'ın 16.000km'de yaktığı mazot. Yani buradan Almanya, İsviçre, Rusya gibi bir ülkeye 3 sefer yapan bir TIR kurulumdaki maliyeti çıkartır.
Kurulum maliyeti 10.000$-15.000ytl olsa bile 15 TIR seferinde parayı geri kazanırız. Şimdilik kişisel üretim için uygun değil, ama yakında olacak.
Anlamadım ben...Herkesin tırı yok ki...Anca dediklerin nakliye taşımacılık işi yapanlar için olabilir...Onlarda o kadar çöpü nerden bulacaklar? Bulsalar işyerlerinin bahçesinde olacak iş diil...Olsa artıkları nereye atıcaklar...Onlarda ayrı bir külfiyet....
Yapsa yapsa belediyeler yapabilir....Çok büyük tesisler yaparak her benzinlikte biyo benzin satışlarına geçmeyi zorunlu kılacaklar...Ayrıca normal benzinden daha ucuz satmalılar ki (lpg civarı) kullanımı cazip hale gelsin....
Öteki türlü sen de bende birbirimizi kandırırız...Sn yırtınırsın elin arabı bakkala gider jipiyle senin koruduğun doğayı tolere eder...
Olay sadece çöp değil. Dünya piyasalarında mısırın fiyatı aşırı biçimde artıyor, bunun sebebi mısırdan etanol üretilmesi (biyobenzin). Araplar istediklerini yapsınlar, biz yangına sırtında su taşıyan karınca bile olsak, kimin tarafında olduğumuzu bilelim.
Kumulatif olarak altlarda ( yani üst grubun altlarında ) olabiliriz ama relatif olarak çok yukarlardayız. Özellikle de ısınma ile ilgili konularda.
Türkiye "ısı yalıtımı" konusunda, benzer durumda ya da iklimde bulunan ülkeler içinde en zayıf durumdadır, daha da kötüsü bu konuda toplum bilinci kocaman bir "sıfır" dır.
Türkiye'de mavi akım projesinin imzalanması ve doğalgaz(hani şu normal fiyatının 2 katına aldığımız ve kullanmasak da bedelini ödediğimiz gaz) kullanılarak elektrik üretimine başlanmasından sonra, rüzgar santrallerinin kurulmasının kasten yasaklandığını biliyor musunuz?Üstelik Türkiye gibi bir ülke için çok çok uygun olmasına rağmen...
Yeri değil belki ama işin bi de dalga kısmına bakalım.Bu "An Inconvenient Truth" filmiyle (ve tabi Al Gore'la) dalga geçen bir South Park bölümü var(ManBearPig).Önce filmin ve sonra da bu bölümün izlenmesi şiddetle tavsiye olunur
10 000 $ la korkutma(yalım) kitleyi. Sistem kurma falan. Kastıktan sonra evde mutfakta kimyasallarla kasıp kendin bile yapabiliyo(-muşsun)sun bu olayı. Baya bi kasmak lazım tabi, bünyeyi paralama şeklinde. tabi kalitesi tartışılır onun
Bunun dışında ev kullanımı için üretim tankları satılıyor kompakt. 1500- 3000 Lira gibi bi paraya kurabiliyorsun evine. Linklerdede inceleyebilirsiniz.
Şu an gündemde olan bişey biyodizel. Çiftçiler kasıyomuş daha çok. ucuz yakıt düşük maliyet diye. Evin balkonuna kuruyosun bunu, hani eskiden gazyagı tankları olurdu balkonlarda bilen bilir, onun gibi bişi, atıyosun kızarmıs yagı falan içine, bide bi bitki varmıs üretiminde kullanılan kanola adında. Ticari amaçlı Biyodizel Satışıda şu an yasak, çünkü Biyodizel Üretim Standartlarını tam olarak tutturmuş deil(-miş) ülkemiz. Her kar amacı güden bu işe girdiği içinde piyasada tonla farklı kalitede biyodizel ve aynı ad altında ne idüğü belirsiz bin çeşit yakıt üretilir olmuş. Bize has bi zihniyetle kavranılmış yani bu olay.
Biyodizeli Avrupa Standartlarında üretmeye başlayınca, denetim gelince tam anlamıyla, yani yetkinlik belgesini alınca hersey daha güzel olucak ülkede.
İlgili bi kaç link Buyrun..
Link 1 Tıkla Bak
Link 2 Tıkla Bak Bi
Link 3 Evet
Mesajı yazarken Bjork acapella - seenitall dinliyordum
Wikipedia Books'da biyodizelin nasıl yapılacağıyla ilgili bir kitap da vardı zannedesem.
Ancak son ağaç kesildikten sonra,ancak son ırmak zehirlendikten sonra,ancak son balık yakalandıktan sonra,işte ancak o zaman anlayacaksınız parayı yiyemeyeceğinizi.
Bunu yazan şahsı tanımıyorum, ama çok güzel yazmış.
Deodorantların ozona zarar verici etkisi 1991 yılında yapılan eylemlerin sonucu olarak engellendi. Şimdiki sorun daha ciddi.
Bütün bu açıklamalara karşıt görüş yine ingiliz bilimadamlarından geldi.İzlediğim bir programda dünyanın 4000 yıl ısındığı 4000 yıl soğuduğu iddia ediliyor.Ve artık bu ısınmanın bittiği bu süreçten itibaren soğumanın başlayacağı söyleniyor.Bunun doğruluğuna dua etmekten başka seçeneğimiz yok sanırım.
@ledo
Levent abi, çok haklısın. İnsanlar özellikle ısınma, ısı yalıtımı, enerjinin doğru şekilde kullanılması konusunda o kadar bilinçsizler ki... Adam gidip enerji tasarruflu ampul alıyor ancak oturduğu binanın yapısı ısı yalıtımı açısından o kadar kötü ki, o ampulün hiçbir kazancı olmuyor. Evde ısınmak için yakılan doğalgazın bir kısmı bir şekilde bina dışına kaçıyor, böylece hem insanlar doğru düzgün ısınamıyor, hem de doğayı gereksiz yere daha fazla ısıtıyorlar. Dayım Isı Proses Mühendisi, yalıtım konusunda birçok şey anlattı ama bunları öğrendikçe insanların tamamen bilinçsizce yaşadığını görüyorum. Bizde boş yere her ay 250 YTL ödüyoruz doğalgaza... Bence ilgili kuruluşların bu konuda insanları bilinçlendirmesi lazım en kısa zamanda...Türkiye "ısı yalıtımı" konusunda, benzer durumda ya da iklimde bulunan ülkeler içinde en zayıf durumdadır, daha da kötüsü bu konuda toplum bilinci kocaman bir "sıfır" dır.
@By Mükemmel
Yok öyle birşey abicim. Bahsettiğim filmi izlersen ve başka kaynaklardan da konuyu araştırırsan, 650.000 yıllık sürecin son 50 yılda nasıl değiştiğini basitçe görebilirsin. O bahsedilen sıcaklık iniş çıkışları 4000 yılda bir olmuyor daha uzun sürelerde oluyor ve Buzul Çağı adı veriliyor. Ama bu sıcaklık iniş çıkışlarında şimdiye kadar sıcaklığın bu kadar arttığı hiçbir zaman gözlemlenmemiş. Bilimadamları 650.000 yıl öncesinde dünya üzerindeki sıcaklığı buzulların erimesi donması sonucu oluşan buz kesitlerinden örnekler alarak kesitlerdeki O2 miktarlarına bakarak bulabiliyorlar. Durum çok ciddi, bazıları bu durumu dalgaya alarak olayı provake etmek istiyor çünkü işin sonunda bazı önlemler alınırsa ve bazı kanunlar çıkarsa, bazılarının maddi açıdan zarara uğratacak aksiyonlar söz konusu...Bütün bu açıklamalara karşıt görüş yine ingiliz bilimadamlarından geldi.İzlediğim bir programda dünyanın 4000 yıl ısındığı 4000 yıl soğuduğu iddia ediliyor.Ve artık bu ısınmanın bittiği bu süreçten itibaren soğumanın başlayacağı söyleniyor.Bunun doğruluğuna dua etmekten başka seçeneğimiz yok sanırım.
Küresel ısınma ile ilgili herkez görüşlerini yazmış ama nasıl olacağından ne duruma geleceğinden kimse bahsetmemiş bari ben devam edeyim
Küresel ısınma nedir?
İnsan tarafından atmosfere verilen gazların sera etkisi yaratması sonucunda, dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. İklim sisteminde vazgeçilmez bir yere sahip olan sera gazları, güneş ve yer radyasyonunu tutarak, atmosferin ısınmasında başlıca etkendirler. Sera gazlarının bulunmaması durumunda yeryüzünün sıcaklığının bugüne göre 30oC daha soğuk olacağı hesaplanmıştır. Son yıllarda atmosferde çeşitli insan aktivitelerinden kaynaklanan nedenlerle karbondioksit, metan, ozon ve di azot monoksit gibi gazlardan oluşan sera gazları, yeryüzü sıcaklığında belirgin artmalara sebep oluyor. Sera etkisinin artması, troposferin ısınmasında, stratosferin de soğumasında en önemli etken olarak gösteriliyor.
Dünya sıcaklığı değişiyor
Küresel ısınmanın etkisi, hava sıcaklıklarının dünyanın her yerinde artması biçiminde olmayacak. Sıcaklığın artış oranı, orta enlemlerde ve ekvatorda, kutuplardakinden daha farklı olacak. Örneğin ekvatorda, bu artışın, dünya ortalamasının çok altında olacağı tahmin ediliyor. Aslında bu ısınma, dünya iklim sisteminde köklü değişimlere ve aşırılıklara yol açacak. Öyle ki, dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taşkınlar gibi hava olaylarının şiddeti ve sıklığı artarken, bazı bölgelerde de uzun süreli, şiddetli kuraklıklar ve çölleşme olayları etkili olabilecek. Bunun yanında, sıcaklık artışının kışları, yazlara göre birkaç derece fazla olması bekleniyor. Benzer bir durum, geceyle gündüz arasında da görülecek. Gece sıcaklarındaki artış, gündüz sıcaklıklarındaki artıştan fazla olacak. Bu durumda karalar, geceleri eskisi kadar soğumaya fırsat bulamayacak. Yazla kış, geceyle gündüz arasındaki sıcaklık farkının azalması, bütün dünyadaki rüzgâr çeşitlerini etkileyecek; fırtınaların yoğunluğu, gücü ve rotaları değişecek.
Yağış dönemleri, miktar ve türlerinin değişmesiyle artan sıcaklık, daha çok buharlaşmaya ve buna bağlı olarak da daha çok bulut oluşmasına yol açacak. Kısaca söylemek gerekirse, dünyanın iklimi daha sıcak, daha nemli ve bol yağışlı olacak.
Yeni yağış düzeni
Küresel ısınmanın önemli etkilerinden olan iklim kuşaklarının kayması sonucu, yağmur kuşağı kuzeye doğru genişleyecek. Ancak bu genişleme sonunda yağışlar her bölgede artmayıp, belli bölgelerde yoğunlaşacak. Güney Avrupa'daki yaz yağmurları azalırken, Amerika, Avrupa ve Asya'nın 55 Kuzey enleminin yukarılarında kar yağışı artacak. Daha güneyde kar yağışı azalırken, yağmurlarda bir artış olacak; karın toprakta kalma süresi azalacak. Şiddetli yağmurlar daha sık yağacak ve daha çok su bırakacak.
Sağanak yağışların artışı, yüzey nemliliğini ve bitki örtüsünü etkileyecek. Bunun sonucunda suyun toprakta süzülmesi azalacak, seller artacak. Yeni yağış düzeni, ekilebilecek alanların kuzeye doğru genişlemesine yol açacak. Dağlardaki buzullar ve kar örtüsünün azalmasından dolayı, hidrolojik sistemler ve toprak yapısı çok etkilenecek.
İnsan da tehlikede
Küresel ısınma, kalp, solunum yolu, bulaşıcı, alerjik ve diğer bazı hastalıklara sebep olacak. Sürekli sıcak hava, seller, fırtınalar gibi hava olayları, psikolojik rahatsızlıklar, hastalıklara ve ölümlere yol açacak. Yeni alanlara yayılan böcekler ve diğer hastalık taşıyıcılar, bulaşıcı hastalıkların çoğalmasına neden olacak. Hava sıcaklığının artması ve su kaynaklarındaki azalma, kolera tipi hastalıkları yaygınlaştıracak. Üretimdeki bölgesel azalmalar sonucu, açlık ve kötü beslenmede artışlar görülecek. Böcek yumurtalarının ölmesini sağlayan gece ve kış soğuklarının hafiflemesi, önemli bir sorun olacak. Kimi bölgelerde şiddetli kuraklık dönemlerinin ardından gelecek aşırı yağışlar, virüs mutasyonlarının artmasına, buna bağlı olarak da sıtma gibi hastalıkların yayılmasına neden olacak. Öte yandan tarım bitkilerinde görülen hastalıklarda da sıcaklıkla birlikte artış gözlenecek.
Buzulların erimesi ve sıcaklık artışı, okyanuslardaki suları genleştirip, denizlerin seviyesini yükseltecek. Deniz seviyesinin yükselmesi, kıyılardaki toprak kaybının yanı sıra, kıyılara yakın temiz su kaynaklarının denizle birleşmesine neden olacak. Artan buharlaşma yüzünden göl ve ırmaklarda meydana gelecek su kaybı, 21. yüzyılın en önemli meselelerinden biri olacak. Tatlı su kaynaklarının kalitesinde, tuzlu su karışımı nedeniyle azalma olacak.
Tarım, turizm ve diğer ekonomik aktiviteler bu durumdan olumsuz etkilenecek; gelişmekte olan birçok ülkede yerli halkın beslenme ve yakıt kaynakları yok olacak. Yüksek deniz seviyesi, yüksek gel-git, kuvvetli dalga ve tsunami gibi riskli doğa olaylarına sebep olacak. Deniz seviyesindeki yükselmesiyle düz alanlar seller altında kalarak, kıyılardaki üretim alanları zarar görecek. Bunun sonucu milyonlarca insan kıyı alanları ve küçük adalardan göç edecek. Kurak bölgelerdeki çiftçiler daha çok sulama yapıp, daha fazla tarım ilâcı kullanacaklarından, bu bölgelerde tarımsal etkinliklerin maliyeti artacak. Gelişmekte olan ülkelerin kurak ve yarı kurak alanları, bazı kıyı alanları, deltalar ve küçük ada gibi bölgeleri tehlike altında kalacak. Kırsal alanlarda doğal kaynakların verimliliğindeki gerileme sonucu, kırsal alandan kente göç hızlanacak.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
