MT felsefe kürsüsü (matematik bilmeyen giremez!)
Reklamlar
-
07 Ağustos 2023, 11:36
#41
Konudaki butun mesajlari okudum ve gercekten cok degerli ve anlamli yazilar var tebrik ederim.
Bende ortaya karisik birkac fikir beyan edeyim. Matematik bilgim zayiftir bu arada.
Varacagimiz sonucu bastan yazalim, Modern insanin en buyuk probleminin kökü dusunmeyi birakmasi. Dusunme eylemini merak sebepli yapmayi biraktik.
Dusunmek artik bizim icin problem çözmenin sureci. Rutin hayatimiz, daha once yine baska bir mecburiyet veya problem sebebiyle dusunulup pratige dokulmus eylemlerin basarili olani gibi devam ettigi vakit, beynimizi dusunmek icin hic kullanmiyoruz.
Sabah kalktim, sabah rutinimi yaptim, arabaya bindim, her zaman gittigim yoldan ise gittim, isimde puruz olmadi, ayni yoldan geri dondum, yemek yedim, tv izledim, telefona baktim, ailemle vakit gecirdim yattim uyudum. Missssss gibi bir gun.
Yaptigim her eylem daha once deneyimlenmis herbiri altnernatiflerine gore daha uygun olanlari. Otomatik pilottan tekrar yasadim bunlari. Hareketlerim, tepkilerim, cumlelerim herbiri daha onceden onaylanmis kaydedilmis alternatiflerine gore en iyileri.
Ertesi gun yine ayni rutine basladik. alternatifler arasindaki en iyi, en rahat, en ekonomik, en sorunsuz (veya her ne kriter ile denenmis davranis ise o davranis ile) rutinlerimi tamamlamaya basladim.
Arabaya gittim bi baktim lastik patlak. Daha once deneyimledigim en mukemmel rutinin yerine, en igrenc olanini deneyimleyecegim. Ustelik bu kucuk suprizli sorun, gunumun geri kalanindaki rutinlerimi de degistirecek.
O anda o sorunu en kolay nasil cozebilecegimi dusunmem gerek. Dusunup alternatifleri degerlendirip, kriterlerime uyan en iyi secenegi secmem gerek.
Ama Beynim bazi duygusal tepkiler veriyor. Sinir, stres, anksiyete vs vs. Minik konfor alanimizdan ciktik ve Beyin beyin derin uykusundan uyanip asli gorevini yerine getirip dusunmesi gerekiyor.
Iste modern insanin dusunme eylemi, bu sekilde karsilasilan rutin disi engeller ile karsilasilinca oluyor. Dusunmek tipki pc oyununda bolumu gecebilmem icin kullanmam gereken bir tuş gibi.
Beyni bu sekilde panik butonu gibi kullanmak insani robotlastirdigi kadar, medeniyetlerin yozlasmasina sebep olur.
Bireylerinin beynini panik butonu seklinde kullandigi medeniyetler gelisemez. Cunku sadece problem karisinda yaptigimiz dusunme eylemi, bize o problemin cozumu icin en iyi alternatifleri verecek ve biz sadece problemi ortadan kaldiracagiz.
Bu durumda yaptigimiz tek sey varolani korumak olacaktir. Var olani korumak, yerinde saymaktir. Gelismek icin ustune koyman gerekir.
Tabi birde bu toplumlarin bireylerinin, problem karsisinda yasadigi duygusal tepkimeler sonucu, problem cozmektem kacindigi, yanlis cozumu uyguladigi veya eksik cozum uyguladigi ihtimaller var.
Iste bu ihtimaller toplumun var olani da koruyamadigi, islerin hep kotuye gittigi sonuclari doguracaktir.
iste bu yuzden toplumlarin gelisebilmesi icin dusunme eyleminin "problem cozmek icin zorunlu bir davranis" tan oteye gidip, merak, tutku, daha iyisini isteme, ve hatta keyif alma gibi,gelisimin tohumlarini iceren, sebeplerden kaynaklanmasi gerekir.
Sosyologlar, psikologlar, filozoflar ve sanatcilar toplumlarin aydinlanmasinda cok buyuk role sahiptir.
Felsefe soru ile baslar.
Sanatcinin da farki yaratici olmasidir. Yaratici olmak icin de dusunmek gerekir.
Oysaki merak kaynakli dusunmeyi biz cocuklukta biraktik. Herseyin sebebini merak edip, sonuclar ile muthis baglantilar kurdugumuz donem, beynimizi en aktif kullandigimiz donemdi.
Bu yazi sayfalarca devam eder ama hem yoruldum hemde uzun olup goz korkutmasin. oncun bu kadar
Reklamlar
-
11 Ağustos 2023, 09:03
#42
Mr.wind adlı üyeden alıntı
Konudaki butun mesajlari okudum ve gercekten cok degerli ve anlamli yazilar var tebrik ederim.
Bende ortaya karisik birkac fikir beyan edeyim. Matematik bilgim zayiftir bu arada.
Varacagimiz sonucu bastan yazalim, Modern insanin en buyuk probleminin kökü dusunmeyi birakmasi. Dusunme eylemini merak sebepli yapmayi biraktik.
Dusunmek artik bizim icin problem çözmenin sureci. Rutin hayatimiz, daha once yine baska bir mecburiyet veya problem sebebiyle dusunulup pratige dokulmus eylemlerin basarili olani gibi devam ettigi vakit, beynimizi dusunmek icin hic kullanmiyoruz.
.....
Acıyla birlikte can sıkıntısı, yaşamımızda kaçınamadığımız ızdırabın iki şeklinden biridir. Schopenhauer, bununla ilgili olarak “hayat; acı ve can sıkıntısı arasında, bir sarkaç gibi bir ileri bir geri sallanır ve aslında bunlar, onu oluşturan bileşenlerdir” der. Arzularımızın nesnesinden mahrum kalmak bize acı verir. Buna karşın, arzulanacak bir nesne olmadığındaysa bunalırız. Genelde, arzularımızın bizi meşgul etmesine bel bağlarız; onlar, dikkatimizi dağıtacak bir şeylerin olmadığı boş bir hayattan bizi kurtarır. Arzunun yokluğunda, varlığımızın merkezinde bir boşluk açılır ya da daha doğrusu sonunda kendini fark ettirir. Salt varoluş katlanılamaz bir yük halini alır.
bu paragraf schopenhauer'e ait fikirlere dair bir yazıdan alınmıştır.
anlaşılacağı üzere senin "modern insanın problemi" olarak adlandırılan ve esasında insanın problemi olarak niteleyebileceğimiz "yaşamak denilen şu iş"in güzel tanımlarından bir tanesidir.
insan beyni belirsizliklerden hoşlanmaz, belirsiz gördüğü yerleri kendisi bir şekilde doldurur.
bundan dolayı da insan "rutin" olan kölelik için bilinmez olan özgürlükten vazgeçmekte beis görmez. içerisinde yaşadığımız ülke buna en güzel örneklerden bir tanesidir. yığınlardan beklentilerinizi düşük tutmanız her dem faydalıdır, zira yığınların hayatta kalmak, haz almak dışında fazla amacı yoktur.
tigercan'ın belirttiği bruno ya da benzerleri istatistikleri ve ezberleri bozan kişiler olmalarına rağmen esasında o yığınlara ve geri kalan her şeye dair isyanın neferleridirler.
evet, hayat hazdan fazlasını barındırmalı, yani sadece yemek, içmek, üremekten fazlası olmalı, insanın bir tarafı her vakit bunun peşinde gidiyor.
bunun da bir çok yolunu inşa etmeye çalışıyorlar. yine de hayatın ne barındırdığına dair fikrimiz halen çok ilkel olarak devam ediyor.
zira fazlasının olduğunu söyleyenlerin çoğunluğu masaldan öteye argümanlar bulmakta zorlanıyorlar. bu durum da sorunun çözülmesi noktasında pek yardımcı olmuyor.
kurosawa ustanın ikiru isimli bir filmi var. türkçe çevirisi yaşamak diye hatırlıyorum. güzel filmdir. ve benzeri konuyu anlatmaya çalışan onlarcası var, temel hep aynı, sorun hep aynı, çözüm belirsiz.
belki de çoğunca bu sebepten herkes kendisine göre bir yol çizmeye çalışıyor.
neyse ki coğrafyamızda insanlar halen ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilke basamağına tırmanmaya çalıştıklarından bu tür dertlere gark olacak vakitleri olmuyor.
sosyal psikoloji deneylerinde kişinin grup ya da toplumdan uzaklaşmamak için kendi doğrularından vazgeçerek doğru olmadığını bilse dahi aidiyet hissiyatından dolayı doğru olmayanı seçebiliyor.
daha ilginç bir konu ise güdülenme ya da maniple edilme konusudur. tigercan ile konuştuğumuz konunun temellerinden bir tanesidir.
misal;
bir dizi yapılır, güzel ve güçlü ana kadın karakterin saç rengini birçok kadında görmeye başlarız, sadece estetik olduğu için mi? yoksa karakteri idealize etmekten midir?
mutlu olduğumuzu, özgür olduğumuzu nasıl anlarız?
-
11 Ağustos 2023, 09:20
#43
The Dude adlı üyeden alıntı
Acıyla birlikte can sıkıntısı, yaşamımızda kaçınamadığımız ızdırabın iki şeklinden biridir. Schopenhauer, bununla ilgili olarak “hayat; acı ve can sıkıntısı arasında, bir sarkaç gibi bir ileri bir geri sallanır ve aslında bunlar, onu oluşturan bileşenlerdir” der. Arzularımızın nesnesinden mahrum kalmak bize acı verir. Buna karşın, arzulanacak bir nesne olmadığındaysa bunalırız. Genelde, arzularımızın bizi meşgul etmesine bel bağlarız; onlar, dikkatimizi dağıtacak bir şeylerin olmadığı boş bir hayattan bizi kurtarır. Arzunun yokluğunda, varlığımızın merkezinde bir boşluk açılır ya da daha doğrusu sonunda kendini fark ettirir. Salt varoluş katlanılamaz bir yük halini alır.
bu paragraf schopenhauer'e ait fikirlere dair bir yazıdan alınmıştır.
...
Can sıkıntısı da bir acı türü değil mi? Bu durumda bir devinim söz konusu değil esasen; gayet durağan bir durum var. Arzuların bir nev'i acıdan kaçınma yolu olduğuna katılıyorum. Bununla birlikte insanları en temel / ilkel seviyede güdüleyen şey arzuları değildir, acıdan kaçınmadır. (Mesajın alıntılamadığım kısımda o minvalde bir anlayış zaten mevcut...) Bu sebeple bizimki gibi bir memlekette ilerlemek isteniyorsa çözüm insanlara daha iyi, kaliteli, var oluş sancısının daha az olduğu bir dünyayı anlatabilmek, içselleştirmelerini sağlamak ve böyle bir dünyayı arzulatmak değildir. Insanlara it gibi, hayvan gibi davranmak ve dayakla terbiye etmektir. (Paragrafın başlangıcı ile bitişi arasında güzel bir karşıtlık oldu vallahi, bir anda şekli şemali ve içeriği değişti :D :D) İdealler ile pratik yaşam maalesef çoğu zaman birbiri ile tutarlı olamıyor.
-
11 Ağustos 2023, 14:10
#44
KUVVETMİRA adlı üyeden alıntı
çağımızın problemleri ve modern insanın epistemolojik kopuşuna merhem olabilecek heterodoks yaklaşımları, her konuda zihinsel egzersiz yapabileceğimiz soru ve cevapları buradan dile getirip üzerine konuşalım derim.
temennim; konunun "fazla" siyasallaşmadan, akıl-bilgi-kültür ekseninde ilerlemesi...
"kaderde olan gelirmiş başa
yolumuz düştü hacı bektaş'a
can düşman olmuş, kardaş kardaşa
yetiş ya heidegger, yetiş ya nietzsche!.."
https://i.hizliresim.com/l340y68.png
54 yasindayim , akademik seviyem yüksek ama cümlenin sonu gelmeden esnemeye basladim abicim. Sen onu bunu bosver de MT25 mi gecer CG mi de onu hele
DAHA GİDİLECEK ÇOK YOL ,ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)