İşçi haklarının önünde ki en büyük engel yine biz vatandaşlarız. Bizi yönetenleri seçerken bu işin ehli diye değil, bizden mi kriterini kullanıyoruz.
Çalmış mı çırpmış mı hiç onları dikkate almıyoruz. Tarihimiz şaibeli idareciler ile dolu.
Bir başbakanımızın çuvalla parası çıktı nerden buldun deyince anamın çıkınından çıktı dedi.
Bir diğeri ( ilksan davası ) verdiysem ben verdim dedi konu kapandı.
Öteki başbakanımızı Avrupa'da kumarhanede dövdüler kimse ne oluyor demedi.
Bir diğeri 1 sterlin sermayeli şirketten 15 milyon dolar aldı. Herkes aferin dedi. Ne yetenekli.
Onun alternatifi müdürünü öptü milletvekili yaptı. Millet vay be ne kütürdetmiş dedi.
Kısacası say say bitmez. Tabi bunları başımıza getiren biziz kendileri gelmedi. Bu şekilde gittiği sürece hiç kimse hak ettiği çalışma ve yaşam şartlarına erişemez sorunun kaynağı bu.
Taşeronluk:
90'lı yılların başıydı. Oto yan sanayi fabrikasında çalışıyorum. Dediler işçilik ücretleri çok yüksek. Usta başını çağırdılar geç fabrikanın köşesine yanına üç beş adam al şu hortumları yıkama, etiket yapıştırma, kolileme işini sen yap parça başına da şu kadar para. O fabrikada böylece taşeronluk başladı.
Aradan bir müddet geçti o işi, bu işi verelim derken iş aldı yürüdü. Müdür beni çağırdı git şu taşeronla ortak ol diye. Ortak dediğin para falan koymuyoruz her şey fabrikanın zaten. İşin başında beraber duracağız ay sonunda paraları bölüşeceğiz o kadar. Dedim bu adam ( usta başı ) razı gelmez huzursuzluk olur kabul etmedim. Toyluk işte. Adam araba, villa aldı yürüdü.
Neyse Diğer işçiler ( fabrikanın kadrolu işçileri ) şu parayı isteriz, bu sosyal hakkı isteriz diye tutturdu. Tabi kriter ne hak ediyoruz değil ne koparabiliriz di. Patron yapmayın etmeyin bunu kimse karşılayamaz dedi durdu. Tabi dinleyen kim istedikçe istiyorlar. En sonunda Bulgaristan'da arsa aldı bina yaptı. Makinaları tıra yükleyip gitti. Ben sizin istediğinizi veremiyorum hadi şimdi gidin bakalım kim verecek dedi.
Tabi ücretler ve sosyal haklar çok ortalamanın üzerinde olduğu halde hala ver ver diye tutturunca böyle oldu. Garip tesadüf o fabrika Bulgaristan'da babamın köyüne kuruldu.
Taşeronluğa karşı değilim fabrika olarak her işimizi kendimiz yapacağız diye bir şey yok bazı hizmetlerinde dışarıdan alınması gerekir.
Yani süt içeceğiz diye inek beslemenin anlamı yok bazı işler paslanabilir.
NOT: Resim 100 cc 6 Bulgaristan - Yunanistan başlıklı gezi yazımdan.
---------- Mesajlar birleştirildi - 12:44 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:29 ----------
Sizin orada işler nasıl yürüyor bilmiyorum ama burada işler öyle yürümüyor. Hayırdır birader nereye gidiyorsun derler.
Barışın, huzurun, emeğin teminatı sendikalarımız huzursuzluk çıkmasın diye diğer sendikanın işçilerine kanca atmazlar. Bir iş yerinde sendikanın değişmesi çok alışıldık bir durum değildir. Bu pasta hepimize yeter gerek yok böyle şeylere şimdi durduk yere huzursuzluk çıkarıp huzurumuzu kaçırmayalım derler. Kardeş kardeş geçinirler.
Ancak bir tarikat, cemaat gibi oluşum bizim de niye sendikamız yok deyipte bir sendika kurarsa o zaman kısıtlı bir değişim gibi bir şey olur. Onada bu sendikalar camiasında yer açarlar.
Halk isteyince hilafeti getiriyor da sendika mı değiştiremeyecek?
Taseronlugu yanlis anlamissiniz, soyle bir ornekle aciklayayim;
Devlete is yapan bir insaat sirketiyim diyelim, tanidik milletvekili-bakan-yegen vs iliskisi ile ihalede tum altyapi islerini ben yapacagim, size 3 milyar TL'ye olur diyorum, ve imza atiyorum. Sonra gidip 3 ayri sirketle anlasiyorum, hepsine benim yapmam gereken isleri yikiyorum. Daha sonra bu isler karsiliginda her bu sirketten her birine 350 milyon TL oduyorum. Arada kalan para benim ve hic bir sey yapmiyorum aslinda maliyet ve planlama isleri disinda.
Sonra bu 3 sirkette kendi alt islerini taseron firmalarina yaptirtiriyor, yukaridaki gibi bir para dagilimi oluyor. Asil isi yapan kucuk firmalar da 1 milyon TL filan aliyor.
Bu 1 milyon TL'nin aylik 4250TL'si filan da taseron firmanin iscilerine gidiyor.
Kisaca 3 milyar TL'ye devlete yapilan is sonucunda, asil emegi harcayan sirkete ve calisanlarina dusen para % kac onu siz hesaplayin. Bir tarafta sendika hakki olmayan, her an kapi onune konulan, kotu sartlarda calisan, guvenlik konusunda destek verilmeyen 2000 isci var alt isleri yapan ama paranin asil kismini alan sirketin gokdelenlerde calisan toplasan 50 calisani var.
Karsi cikilan taseronculuk budur.
Sizinkisi cok farkli bir konu.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)