Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax

Anket: Asgari Ücret Kaç olur_

Katılımcı sayısı
67. Sizin bu Ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor
  • 3000 - 3250

    4 5.97%
  • 3250 - 3500

    5 7.46%
  • 3500 - 3750

    18 26.87%
  • 3750 - 4000

    20 29.85%
  • 4000 - 4250

    11 16.42%
  • 4250 +

    9 13.43%
9. sayfa BirinciBirinci ... 78910 SonuncuSonuncu

2022 Asgari Ücret

    REKLAM ALANI
  1. #161
    ufoz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Mart 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Xpulse 200t
    Espresso,
    İşçi sınıfı ne yazıkki kendine benzer adamları lider! diye sendikaların başına getirdiği müddetçe hiç bir şey elde edemez.
    Adamların sendika başkanı daha görüşmeler başlamadan "açlık sınırının altını kabul etmeyeceğiz" diyor.
    Desene "hedefimiz yoksulluk sınırının üstüdür" diye.
    Ama olmuyor işte.

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 22:12 ---------- bir önceki mesaj zamanı 22:08 ----------

    Alıntı killingroad adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Söylemek istediğim şu, asgari ücret zammı şuan Türkiye'de yaşanan fiyat artışlarının nedenleri arasında son sırada anca gelir.
    Bu görüşüne katılıyorum.
    espresso bunu beğendi.


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #162
    espresso - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Kasım 2016
    Şehir
    Trakya
    Motosikleti
    Suzuki Vstrom DL650 XT
    Alıntı ufoz adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Espresso,
    İşçi sınıfı ne yazıkki kendine benzer adamları lider! diye sendikaların başına getirdiği müddetçe hiç bir şey elde edemez.
    Adamların sendika başkanı daha görüşmeler başlamadan "açlık sınırının altını kabul etmeyeceğiz" diyor.
    Desene "hedefimiz yoksulluk sınırının üstüdür" diye.
    Ama olmuyor işte.

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 22:12 ---------- bir önceki mesaj zamanı 22:08 ----------



    Bu görüşüne katılıyorum.
    şimdi firmalar hammadde fiyatları artınca maliyetler arttı deyip söylenseler de mecburen artmış fiyatlardan alıyorlar. Üretimde kullanılan makinaların da fiyatı neyse veriyorlar, ama işçinin fiyatı da işçinin insanca geçineceği kadar olması lazım ama konu işçinin fiyatına gelince bu işçilik fiyatları ile üretim yapamayız diyorlr. Yapamıyorsanız üretmeyin o zaman, bu dedikleri biz köle fiyatına işçi çalıştıralım demek oluyor. Maliyeti karşılayamıyorlarsa iş modellerinde bir yanlışlık vardır.

    Tabi işçiler birlik olabilir sınıf bilinci ile hareket etmedikçe bu düzelmez, önce başlarındaki sendikalardan başlamaları lazım.

    Bütün dünyada sorun zaten o kadar zengin varken açların açım diye ağlaması, açlarsa zenginleri yesinler.
    killingroad ve DickName bunu beğendiler.

  3. #163
    fatih.met - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Aralık 2015
    Şehir
    istanbul büyükçekmece
    Motosikleti
    Tvs Apache, Gsr600
    uzun lafın kısası bizim insanımız kendine berbat bir hayatı layık görüyor, daha iyisini istemedikçe durumlar hep kötüye gidecek.

    maaşlar zamlanacağına ürün ve hizmetlerin fiyatını düşürsünler. aslında zaten maaşlara zam yapılmıyor yıllardır, her geçen gün ürün ve hizmetler zamlanıyor ama maaşlar zamlanmıyor... asgari ücret 1600 lira idi, 2200 falan oldu, 3500 falan oldu, 5500 oldu derken bunu zam olarak görenler cahildir ve bu yüzden aslında maaşlara zam yapılmadığını göremediler.

    yani insanlar bunu fark edemiyorlar ve bu yüzden fakirleşmeyi fark etmek için ve hesabını sormak için açlıktan ölmeleri gerekiyor, sürüm sürüm sürünmeleri gerekiyor... sağlam bir travma yaşamadan düzelmek yok.
    espresso bunu beğendi.

  4. #164
    arndiol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    17 Nisan 2018
    Ben yıne cok güvenmiyorum.

    önceki sayfalarda söylemiştim tekrar belirtmek istedim. Hükümetin 20 yıllık "size yardım ediyorum" tiyatrosunun son darbesi 2022 asgari ücrettir.


    %40 net %10 Gelir Vergisi İadesi ile %50 zam yaptı. Sonra %30 daha yaptı.

    Yapsa ne olacak gelir vergisi ilk baremini 24 binden 32'bine cıkardı. asagari ücrete yapılan zam ile bunu 45bin üstü yapmalıydı.

    Mart ayından beri eşşek gibi gelir vergisi ödüyorum, su an aldıgım maaşın 3'de biri gelir vergisine gidiyor. Yemişim böyle asgari ücreti.

  5. #165

    Üyelik
    23 Kasım 2020
    Şehir
    ist/bahcesehir
    Motosikleti
    symphony200
    Parasal acidan konusacak olursak, ulkede cok acil cozulmesi gereken 2 acil problem var. (yolsuzluk ve hirsizlik konusundan ayri)

    1-cari açık
    2-gelir dagilimi

    ulkeye giren döviz miktari, ulkeden cikan doviz miktarindan az oldugu surece. Dolar artacak. Bu basit bir matematik gercegi.
    Dolar artinca zaten neler oldugunu iliklerimize kadar hissediyoruz.

    Politika faizi inmis, piyasada guven yokmus falanmis filanmis bu ikincil etmenler, ancak dolarin reel degerine ulasmasini hizlandirir veya yavaşlatir.

    Yani cari acik kapanmadigi surece, surekli fakirlesmeye mahkumuz arkadaslar.

    2000 yilindan itibaren, Çin in uretim kapasitesi sayesinde butun dunya zenginlesti. Cunku satin aldigimiz urunler cok ucuzladi.

    Ustune Amerikanin dunyayi dolara bogan para politikasi da eklenince, butun dunyada bolluk bereket olustu. Kabile devletleri haric gelismekte olan butun devletlerde alim gucu 2 kat artti.Turkiye haric.

    Turkiye haric diyorum cunku, zenginlesen dunyada bizim ulkemize de dolar yağarken maalesef gelir dagilimi adaletsizligi yuzunden, bizde alim gucu sabit kaldi.(son 2 yil olan dusus haric.)

    cok ilginc bir veri bu. 2002 yili alim gucu ve 2020 yili alim gucu neredeyse ayni. verilere bakabilirsiniz. Ama aslinda alim gucumuzun 2 kat artmis olmasi gerekirdi. Cunku butun dunyada olan buydu. satin aldigimiz kalmeler ucuzlamasina ragmen bizim alim gucumuz sabit kaldi.

    Peki bu para nereye gitti? cevabini hepimiz biliyoruz zaten.

    Gelir dagilimi, vergi matrahlari, gelir vergisi adaletsizligi ve dolayli vergiler ile ilgili rezil durumu konussakmi, konusmasakmi bilemedim.
    espresso, killingroad ve DickName bunu beğendiler.

  6. #166
    fatih.met - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Aralık 2015
    Şehir
    istanbul büyükçekmece
    Motosikleti
    Tvs Apache, Gsr600
    Para ile para kazanılan bir devirde olduğumuz için ben zengin insanların çoğunun o varlığı hak etmediklerini görüyorum ve biliyorum. Maddi durumu yüksek insanların çoğu aslında hak etmedikleri bir şatafat içerisinde yaşıyorlar.

    Böyle bir ekonomi sistemini ben kabul etmiyorum, herhangi bir iş yada hizmet yapmayan hiç kimsenin para sahibi olmasını desteklemiyorum. Eşler bunun dışında, yani bir kadın yada bir erkek sahip olduğu parayı eşiyle paylaşabilir fakat çocuğu ile paylaşması yanlıştır. çocuğuna reşit olana kadar mal varlığını kullanma özgürlüğü tanıyabilir ve reşit olduktan sonra ailesinin parasını kullanması yasaklanmalı. servet transferi kesilmesi gerek.

    Bu sebeplerden ötürü bende yeni bir önyargı oluştu, artık zengin insanlara karşı kaba davranma eğilimim arttı ve fakir insanlara da salak gözüyle bakma eğilimim arttı.

    -Zengin ise hak etmediği varlığa sahip ve yüksek maddiyatı sayesinde işçileri ve uşakları var, uşaklarına yeterince ücret vermeme ihtimali yüksek...
    -Fakir ise muhtemelen yarınını düşünmeden sorumluluk altına girmiştir(evlenip çocuk yapmak)... sorumluluk altına girdiği için zenginlerin uşaklığını yapmak zorunda kalıyor ve zenginlerin daha fazla zengin olmasına vesile olup bu boktan para sistemini sürdürüyor...

    yani uzun lafın kısası ben çoğu insandan nefret etme eğilimindeyim, ancak insanları tanıdıkça sempati ve saygı ve sevgi duymaya başlıyorum... fakirlerin sürünmelerini görmek hoşuma gidiyor ve zenginlere ise kaba davranmak hoşuma gidiyor. Mesela ben maddi durumu yüksek insanlara selam vermiyorum ve samimi şekilde hitap etmiyorum... zengin olmayan normal bir insana "kanka, usta, reis, arkadaşım, kardeş, dayı, emmi" gibi durumuna göre hitap eder iken maddi durumu yüksek olan kişilere hitap etmiyorum, mecbur kalmadıkça konuşmuyorum daha doğrusu. "bakar mısın" şeklinde soğuk bir şekilde hitap ediyorum sadece.

    içimde nefret var iken başka ne yapabilirim ki.
    Mr.wind ve DickName bunu beğendiler.

  7. #167

    Üyelik
    21 Kasım 2016
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    RS 660, Tuareg 660
    Hakkını aramayan insanlara kızıyoruz da, işin diğer tarafını da düşünmek lazım değil mi?
    Bu insanları bu devlet eğitti, bu kültür yetiştirdi. Bireysel olarak kendimizi ayırabiliriz, ben sokakta insanlar ile muhattap olduğumda boğulacak gibi oluyorum, orası önemli değil, genelleme yapalım. Bizim kültürümüzde var devleti ulu görmek, yöneticilere karşı "boynu kıldan ince olmak", sesini yükseltmemek, kol kırılınca yen içinde kalması, zenginliğin / iyi kazanmanın ayıplanması.. iyi iş yapıp iyi para kazanan insana fırsatçı deniyor (bu kötü birşeymiş gibi), kazıkçı deniyor.. iyi bir hayat yaşamak gibi bir amacımız yok ki bizim.
    Bütün bunlar çok kötü bir eğitimle birleşince hakkını arayamayan insanlar olması çok normal değil mi?

    Kötü eğitimi de küçümsemeyin. Kendini muhalif olarak tanımladığı halde "kriz varsa bu kadar mersedes yollarda ne geziyor" söylemine cevap veremeyen bir sürü insan var.. PISA sonuçlarının önemi işte..
    tommygun, espresso ve Mr.wind bunu beğendiler.

  8. #168
    espresso - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Kasım 2016
    Şehir
    Trakya
    Motosikleti
    Suzuki Vstrom DL650 XT
    Alıntı fatih.met adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Para ile para kazanılan bir devirde olduğumuz için ben zengin insanların çoğunun o varlığı hak etmediklerini görüyorum ve biliyorum. Maddi durumu yüksek insanların çoğu aslında hak etmedikleri bir şatafat içerisinde yaşıyorlar.

    Böyle bir ekonomi sistemini ben kabul etmiyorum, herhangi bir iş yada hizmet yapmayan hiç kimsenin para sahibi olmasını desteklemiyorum. Eşler bunun dışında, yani bir kadın yada bir erkek sahip olduğu parayı eşiyle paylaşabilir fakat çocuğu ile paylaşması yanlıştır. çocuğuna reşit olana kadar mal varlığını kullanma özgürlüğü tanıyabilir ve reşit olduktan sonra ailesinin parasını kullanması yasaklanmalı. servet transferi kesilmesi gerek.

    Bu sebeplerden ötürü bende yeni bir önyargı oluştu, artık zengin insanlara karşı kaba davranma eğilimim arttı ve fakir insanlara da salak gözüyle bakma eğilimim arttı.

    -Zengin ise hak etmediği varlığa sahip ve yüksek maddiyatı sayesinde işçileri ve uşakları var, uşaklarına yeterince ücret vermeme ihtimali yüksek...
    -Fakir ise muhtemelen yarınını düşünmeden sorumluluk altına girmiştir(evlenip çocuk yapmak)... sorumluluk altına girdiği için zenginlerin uşaklığını yapmak zorunda kalıyor ve zenginlerin daha fazla zengin olmasına vesile olup bu boktan para sistemini sürdürüyor...

    yani uzun lafın kısası ben çoğu insandan nefret etme eğilimindeyim, ancak insanları tanıdıkça sempati ve saygı ve sevgi duymaya başlıyorum... fakirlerin sürünmelerini görmek hoşuma gidiyor ve zenginlere ise kaba davranmak hoşuma gidiyor. Mesela ben maddi durumu yüksek insanlara selam vermiyorum ve samimi şekilde hitap etmiyorum... zengin olmayan normal bir insana "kanka, usta, reis, arkadaşım, kardeş, dayı, emmi" gibi durumuna göre hitap eder iken maddi durumu yüksek olan kişilere hitap etmiyorum, mecbur kalmadıkça konuşmuyorum daha doğrusu. "bakar mısın" şeklinde soğuk bir şekilde hitap ediyorum sadece.

    içimde nefret var iken başka ne yapabilirim ki.
    Ufaktan ufaktan sınıf bilinci uyanmaya başlamış sende.

    Keşke bütün işçi sınıfında bu şekilde olabilse. Ama işçi sınıfının çoğu solcu abilerin "lümpen proleterya" tabirine tam uyuyor malesef. Bu yüzden o kadar umutlu değilim dünyada bir şeylerin düzeleceğine.
    Mr.wind, fatih.met ve DickName bunu beğendiler.

  9. #169
    ufoz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Mart 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Xpulse 200t
    Ben bu kadar keskin ayrımlara sıcak bakmıyorum.
    Bu sadece kini ve nefreti körüklemeye yarar.

    Herkes kendi üretip, kendi satamayacağına göre,
    Olay son derece basit.

    Birşey satıyorsun, karşılığında bir bedel alıyorsun.
    Kiminin hizmeti hayatını kolaylaştıran bir ürün/mal,
    Kimininki yaşamın için gerekli gıda,
    Kimininki giyim, barınmaya yönelik hizmet
    Kiminki başkası için bir hizmet/çalışma/emek.

    Neticede yaşamak için çalışmalı, bunun için hayatımızın belli zamanını ayırmalı/harcamalıyız.
    Bunun evrensel karşılığıda harcadığımız zamanın bedeli, yani kaç para ettiği.

    Kiminin zamanı epey kıymetli.
    Kimininkinin beş para kıymeti yok. Tabi bu bizim için böyle, onlar içinse farklı.
    (Bunları zaten bolca miktarda youtube videolarında görüyoruz.
    Onlar bir kuru ekmek, su, ve tepesindeki dama şükreden tipler)

    Neticede doğanın kuralı bu.
    Birileri bedenen, birileri fikren çalışacak ve bu çarklar dönecek.
    Birçok canlı topluluğunda bu düzen böyle yürüyor.

    Ortamı başıboş bırakırsanız insan doğası gereği, hele birde bazı genleri baskın çıkarsa,
    hükmetmek, herşeye kendi sahip olmak ister, paylaşmak istemez.

    İşverende var olacak. Elbette işçiden daha çok kazanacak. En büyük payı alacak.
    Bundan daha normal olan bir şey yok.
    İşçide kazanmalı. Vasıfsız bile olsa emeğinin bedeli köle gibi karın tokluğu olmamalı.

    Bütün mesele aradaki dengeyi kurabilmekte...

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 10:31 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:18 ----------

    Asgari veya normal ücretten bağımsız olarak, dengeye yönelik bir örnek vereyim.

    Benden "Kıdem Tazminatı" olayını duymaktan bıktınız. Biliyorum.

    Aşağıdakilere katılırsınız katılmazsanız. Bunu bilemem.
    Ama yıllardır görüşüm hiç değişmedi.

    Kıdem tazminatı denilen ucube sistem,
    hem çalışan hemde işveren için son derece iğrenç ve asıl sorunların tememlini oluşturan sistem.

    Temelde işveren zaten aylık bir ücret veriyor.
    Elbette çalışan çalıştığı süre içerisinde yıpranacak.
    Bundan daha doğal bir şey yok. Tanrı insanı böyle yaratmış.
    Hiç çalışmayıp hayatı boyunca yatsa bile yine vücudu yaşlanıyor yıpranıyor.

    O zaman işveren çalıştırdığı her yıl için ne diye kıdem tazminatı ödemek zorundaki.
    Üstelik 20 sene sonra çalışanın konumunu değiştirip maaşına zam yaptığında geçmiş 20 yıl
    için ödeyeceği kıdem tazminatı içinde zam yapmak zorunda.
    Bunu ben söylemiyorum, devlet söylüyor.
    Devlet diyorki,
    Sen bu adamı ofisboy olarak çalıştırıp asgari ücret veriyordun.
    10 yıl asgari ücretten çalıştırdın. Sonra şef yaptın. Maaşı 2xasgari ücret oldu. 10 yılda şef olarak çalıştırdın.
    O zaman öde bakalım o ilk yılın kıdeminide şef bedelinden.

    Çalışansa alacağı kıdem tazminatı nedeniyle işten ayrılamıyor.
    İçeride hep bir alacağı var çünkü.

    Kaldır kıdem tazminatını. Vasıfsız çalışana ödenecek brüt asgari maaşı belirle (insanca koşullarda olmak kaydıyla).
    Bak o zaman sistem daha iyi yürüyormu yürümüyormu (sıkı denetlemek kaydıyla).

    Sermaye artık çalışan taraftada birikmeye başlayacak. O sermayeyi değerlendirme insiyatifi çalışanda olacak.
    İster ev alır, ister araba, ister yatırım yapar, ister iş kurar.

    İstediği zaman işten çıkar, istediği zaman çalışır.

    Şu anki sistemin sakat olduğunu devlette, işçide, işverende biliyor.
    Ama bu sistem herkesin bir şekilde işine geldiği için böyle gelmiş böyle gidiyor.
    killingroad bunu beğendi.

  10. #170

    Üyelik
    26 Mart 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    2022 DL650A
    Kıdem tazminatı konusu karışık. Bir açıdan bakınca da hem işçiyi hem de işvereni koruyan bir düzen. İşçiyi işverenin onu keyfi kovmasından koruyor (bir maliyeti olacak çünkü...), işvereni de işçinin 5 kuruş fazla verene gitmesinden koruyor. (Birikmiş tazminatı olan işçi kolay kolay istifa edemez...) İşçi kafasına göre elindeki kritik işleri bırakırsa da işveren zarar görür.

    Böyle yani çok yönlü ve karışık bir konu. Dibe çizgiyi çektiğimizde işverenler ödeyecekler maaş hesabını katlanacakları tüm maliyetlere göre yapıyorlar, yapıyor olmalılar. Dolayısıyla da ona göre maaş teklif ediyor olmalılar. Bütçeyi yaptıktan sonra çok da mızmızlanmaya gerek yok bence. Ha eleman mı bulunmuyor? Bu da işgücü piyasasının görünmez eli işte...
    espresso ve DickName bunu beğendiler.

  11. #171
    watercolours - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Kasım 2005
    Şehir
    Coruscant
    Motosikleti
    speederbike
    Yalnız vahşi kapitalist Amerika değil de Avrupa'ya bakarsak patronlarla çalışanlar arasında devasa bir uçurum yok. Patron 6 ayda Mercedes değiştirirken çalışan karın tokluğuna çalışmıyor. Avrupa'da ultra ultra zengin sayısı aslında epey az. Onlar da büyük şirket ortağı falandır.
    espresso, fatih.met ve DickName bunu beğendiler.

  12. #172

    Üyelik
    26 Mart 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    2022 DL650A
    Alıntı watercolours adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Yalnız vahşi kapitalist Amerika değil de Avrupa'ya bakarsak patronlarla çalışanlar arasında devasa bir uçurum yok. Patron 6 ayda Mercedes değiştirirken çalışan karın tokluğuna çalışmıyor. Avrupa'da ultra ultra zengin sayısı aslında epey az. Onlar da büyük şirket ortağı falandır.
    İspanya'da bir proje yapmıştım; fabrikadaki işçiler ortalama 2000€ civarlarında maaş alırken şirketin CFO'su 3500€ alıyordu. Servis yoktu; organize sanayi bölgesindeki fabrikaya *tüm işçiler* *şahsi araçlarıyla* geliyordu. Yemek de yoktu; 2,5 saatlik öğle arası olduğu için işçiler araçlarıyla sanayinin içindeki lokantalara veya evlerine gidip geliyorlardı. Yani geliri mümkün olduğunda eşit veya dengeli dağıttığın zaman her şey güzel oluyor...
    espresso, fatih.met ve DickName bunu beğendiler.

  13. #173

    Üyelik
    21 Kasım 2016
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    RS 660, Tuareg 660
    oluyor da bunu eğitimle topluma kazandırdığın zaman işe yarıyor bu. Yoksa pazar ekonomisine karşı çıkar gibi abuk subuk uygulamalarla değil.
    Bir işçinin daha iyi maaş veya çalışma şartı sunan bir iş yerine kıdemim yanar diye gidememesi kadar acıklı bir şey olabilir mi?

    Bitmiyor serbest pazarı inkarımız bitmiyor..
    Evet benim de bireysel ideallerime göre en iyi sistem değil, ama mevcut sistem bu. Patronun elini bağla, işçinin elini bağla, ona alım garantisi buna satış yasağı, sadece kıdem tazminatından bahsetmiyorum.. ya bizde fırınların ekmeği satacağı fiyat bile devletin belirlediği bir şey, böyle sapıklık mı olur.. zabıtası market market gezer fiyatlara yorum yapar, merkezi otorite kalkar süpermarketlere fiyatları bana söyleyeceksiniz der..
    böyle bir yere varamayız. biz insanları eğitmemekte ve devletin sopasıyla dövmekte inanılmaz ısrarcıyız. bu akp'nin konusu da değil, önce de böyleydi, sonrası da böyle olmaya aday görünüyor.
    pea bunu beğendi.

  14. #174
    watercolours - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Kasım 2005
    Şehir
    Coruscant
    Motosikleti
    speederbike
    Sözde serbest piyasa ekonomisi. Kaldı ki devletin tarım kooperatif bilmemnesindeki fiyatlar da marketlerdekilerden çok da farklı değilmiş.
    Tabii, marketlerde fahiş fiyat var diyenlerin bakkallara da bakması lazım. Bakkallar sürümden kazanamadığı için fiyatları daha yüksek, biliyorum. Onlar da fahiş fiyat koyuyordan ziyade market fiyatlarının fahiş olmadığını vurgulamak için söylüyorum.
    Tepedekiler önce elektrik, doğalgaz, benzine baksınlar.

  15. #175

    Üyelik
    26 Mart 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    2022 DL650A
    Alıntı killingroad adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    oluyor da bunu eğitimle topluma kazandırdığın zaman işe yarıyor bu. Yoksa pazar ekonomisine karşı çıkar gibi abuk subuk uygulamalarla değil.
    Bir işçinin daha iyi maaş veya çalışma şartı sunan bir iş yerine kıdemim yanar diye gidememesi kadar acıklı bir şey olabilir mi?

    Bitmiyor serbest pazarı inkarımız bitmiyor..
    Evet benim de bireysel ideallerime göre en iyi sistem değil, ama mevcut sistem bu. Patronun elini bağla, işçinin elini bağla, ona alım garantisi buna satış yasağı, sadece kıdem tazminatından bahsetmiyorum.. ya bizde fırınların ekmeği satacağı fiyat bile devletin belirlediği bir şey, böyle sapıklık mı olur.. zabıtası market market gezer fiyatlara yorum yapar, merkezi otorite kalkar süpermarketlere fiyatları bana söyleyeceksiniz der..
    böyle bir yere varamayız. biz insanları eğitmemekte ve devletin sopasıyla dövmekte inanılmaz ısrarcıyız. bu akp'nin konusu da değil, önce de böyleydi, sonrası da böyle olmaya aday görünüyor.
    Bu durumda aşağıdaki yazı içinde isimleri geçen pek çok ülkenin de serbest pazar anlayışına karşı olup inkar ettiği anlaşılıyor:
    https://www.bloomberght.com/haberler...idem-tazminati

    "...
    Dünyada kıdem tazminatı nasıl işliyor?

    Kıdem tazminatı uygulaması ülkelere göre farklılık gösteriyor. Yard. Doç. Dr. Alp Limoncuoğlu'nun Karşılaştırmalı Hukukta Kıdem Tazminatı Uygulamaları başlıklı çalışmasından yola çıkarak belli başlı ülkelerde tazminat ödeme sisteminin işleyiş şekline göz atalım:

    İngiltere: İngiltere'de kıdem tazmiantına hak kazanmak için aynı iş yerinde 2 yıl çalışmış olmak gerekiyor.

    41 yaşını doldurmamış çalışanlar her 1 yıllık çalışmaları karşılığında 1,5 haftalık ücret, 22 - 41 yaş arası çalışanlar her 1 yıl için 1 haftalık ücret, 22 yaşını doldurmamış çalışanlar içinse yarım haftalık ücret tazminat olarak ödeniyor.

    Çalışan aynı işverene bağlı 20 yıldan fazla çalışmış olsa bile sadece son 20 yıllık çalışması tazminat için göz önünde bulunduruluyor. Haftalık ücret ise azami 380 İngiliz Sterlini olabiliyor. Çalışan yetersizliğinden dolayı işten çıkarılsa bile tazminata hak kazanıyor.

    Fransa: Fransa'da da çalışanın kıdem tazminatına hak kazanması için 1 yılı doldurmuş olması gerekiyor. Çalışanın iş akdinin sona ermesi durumunda aylık ücretinin 1/10'u kendisine ödeniyor.

    Eğer çalışan 10 yılı tamamlamış işe 1/10'a ayrıca 1/15 daha ekleme yapılıyor.

    Fakat çalışan "ekonomik" sebepler ile işten çıkarılmışsa her yıl için aylık ücretin 1/5'i ödenirken 10'yılı aşması durumunda ise üstüne 2/15 ekleniyor.

    ABD: ABD'de ise özel sektörde kıdem tazminatı uygulaması yokken Federal çalışanlar ise kıdem tazminatı hakkına sahip. İngiltere'den farklı olarak eğer çalışan yetersizliğinden dolayı işten çıkarıldı ise tazminat hakkına sahip olamıyor. Ayrıca üst üste 3 gün devamsızlık yapmış olmak da kıdem tazminatının yanması için yeterli.

    İşyerinde 10 yılı doldurmamış çalışana her 1 yıl için 1 haftalık ücret, 10 yılın aşan emeği içinse her 1 yıl için 2 haftalık ücret ve eğer yıla tamamlayamadığı süre var ise de her bir çeyrek için söz konusu oranların 1/4'ü kadar tazminat ödeniyor. 40 yaşını doldurmuş çalışanların tazminatları ise her 1 yıl için yüzde 10 artırılıyor. Çeyreklik dilimler içinse oran yüzde 2,5 artırılıyor.

    ABD ayrıca kıdem tazminatı için tavan da var. Çalışanın kıdem tazminatı en fazla 1 yıllık maaşı kadar olabiliyor.

    Hollanda: Hollanda da kıdem tazminatı yok. Hizmet akitlerinin sona ermesi ile ilgili kanun da Medeni Kanuna tabii. Fakat Kantonal Mahkeme usulü ile çalışanın dava açıp haklı bulunması halinde çalışana birkaç aylık maaşı kıdem tazminatı olarak ödeniyor.

    İspanya: Çalışana her bir yıl için 20 günlük ödeme yapılıyor. Kıdem tazminatı 12 yıllık ücret ile sınırlanıyor.

    Fakat eğer çalışanın hizmet akdinin hukuka aykırı olarak feshedildiği ispatlanırsa bu rakam 20 günden 45 günlük çalışma bedeline yükseliyor.

    Belirli bir süre için anlaşma imzalayan çalışanlar da İspanya'da kıdem tazminatından faydalanabiliyor, her 1 yıl için 8 günlük üzrete hak kazanıyorlar.

    Almanya: Almanya'da kıdem tazminatı İstihdamın Korunmasına Dair Kanuna tabi. 10 kişiden daha az çalışılan yerlerde kıdem tazminatı hakkı doğmuyor. Almanya da tıpkı İspanya ve Danimarka gibi işçinin işten çıkarılmasının zor olduğu ülkelerden biri. Kıdem tazminatı işçinin her 1 yıllık çalışması karşılığında yarım aylık ücret olarak hesaplanıyor. Yaş ve çalışma süresi de kıdem tazminatının hesaplanmasında önemli faktörler. 55 yaş üstü çalışanlarda 15 yıllık çalışmaya karşılık 15 ay, 20 yıllık çalışmaya karşılık 20 aylık ücret ödeniyor.

    İsviçre: İsviçre'de ilgili düzenleme Borçlar Kanunu'na tabi. 50 yaşını doldurup aynı işveren ile 20 yıldan fazla çalışanlara kıdem taminatı ödeniyor. Söz konusu meblağ anlaşmaya açık fakat anlaşmazlık durumunda mahkemenin verdiği karar 2 - 8 aylık ücret olarak değişebiliyor.

    Belçika: Belika'da kıdem tazmianatı ancak toplu işten çıkarmalarda geçerli oluyor. Toplu işten çıkarma ise 60 günlük süre zarfından işyerindeki çalışan sayısına göre yüzde 50'si - yüzde 10'u arasında çalışanın işten çıkarılmaısna göre değişiyor. Bu durumda çalışana azami 4 aylık ücret ve işsizlik sigortası arasındaki farkın yarısı ödeniyor.

    Hisseleri Borsada işlem gören şirketlerin genel müdürleri içinse ayrı bir düzenleme var. Söz konusu çalışanlara azami 18 aylık ücret ödeniyor.

    İtalya: İtalya'da kıdem tazminatına hak kazanmak için herhangi bir şart gerekmiyor. İşinden kendi rızası ile ayrılan çalışana da kıdem tazminatı ödemesi yapılıyor.

    Kıdem tazminatı fondan ödeniyor ve fondan yapılacak ödeme de işverenin yatırdığı prime göre hesaplanıyor.

    Buna göre çalışanın ücretinin yüzde 7.4'ünü çalışan her ay bir fonda toplamak zorunda. Bunun içinden ayrıca bir yüzde 0.5'lik dilim de Garanti Fonu'nda toplanıyor ve yıllık enflasyon değerlemesine sokularak çalışana ödeniyor. Bu sistemde bir tavan ücret sınırı bulunmuyor.

    Avusturya: İşverenin sebep ne olursa olsun iş akdini feshettiğinde tazminat ödediği ülkelerden biri de Avusturya. Fakat çalışanın kıdem taminatına hak kazanmış olması için en az 3 yıl çalışmış olması gerekiyor. 3- 5 yıllık çalışmaya 2 ay; 5 - 10 yıllık çalışmaya 3 ay; 10 - 15 yıllık çalışmaya 4 ay; 15 - 20 yıllık çalışmaya 6 ay; 20 - 25 yıllık çalışmaya 9 ay ve 25 yıldan fazla çalışmaya ise 12 aylık ücret ödeniyor.

    Bununla beraber 10 yılını dolduran ya da 5 yılını doldurup çocuk sahibi olmak ya da evlat edinmek isteyen çalışanlar da kıdem tazminatına hak kazanıyor.

    Japonya: Kıdem tazminatı ile ilgili bir kanun yok. Fakat bununla birlikte çalışanın iş aktidi fesh ettiği durumlarda dahi kıdem tazminatı olarak 5 yıl için 1,7; 20 için 14,8 aylık ücret ödeniyor.

    İşverenin iş akdini feshetme yoluna gittiği durumlarda ise çalışana 5yıllık hizmeti karşılığında 3,4 aylık; 20 yıllık hizmeti karşılığında ise 18,8 aylık ücret ödeniyor. Aynı süre çalışmış iki çalışanın tazminatları arsındaki fark ise performans puanlarından kaynaklanıyor. Çalışana kıdem tazminatlarının adaletli hesaplanabilmesi için her yıl performans puanı veriliyor.

    Fakat Japonya'da ekonomik krizle beraber gelen yeni vergi düzenlemesinde çalışanın her ay maaşına bağlı oranda yatırılan primler ve bunların değerlendirilmesine doğru bir geçiş görülüyor.

    Güney Kore: Çalışan için cennet sayılabilecek ülkelerden biri de Güney Kore. Çalışanın iş aktidini kendisinin feshetmesi halinde de ödeme yapılıyor. Kıdem tazmiantı ülke vatandaşı olsun olmasın tüm çalışanlar için 1 yıla karşılık 1 ay olarak hesaplanıyor. Tam zamanlı çalışma ise haftalık 15 saat ya da aylık 60 saat ve üzeri olarak belirleniyor. Bununla birlikte 5 kişiden az işçi çalıştıran işverenin kıdem tazminatı ödeme zorunluluğu bulunmuyor.

    Hindistan: Kıden tazminatı burada iş gücü azaltma tazminatı olarak kullanılıyor. Mevsimlik işçi çalıştıran ya da 50 kişiden az işçi barındıran işletmeler kıdem tazminatı ödemekle yükümlü değil. Ayrıca askeri ve emniyet teşkilatları da kıdem tazminatının dışında, dolayısı ile sadece yüzde 10'luk bir dilim kıdem tazminatı almaya hak kazanıyor.

    5 yıl hizmet veren çalışana 15 günlük ücreti ödenirken tavan ise 350.000 Hindistan rupisi olarak belirlenmiş.

    Arjantin: Çalışanın iş akdinin feshedilmesi ya da çalışının haklı olarak iş akdini tek taraflı feshetmesi durumunda her 1 yıl için 1 aylık kıdem tazminatı ödemesi doğuyor. Kıdem tazminatının aylık tavanları toplu iş sözleşmesinden doğan tyüm ücretlerin ortalamasının 3 katını ise geçemiyor. Bununla birlikte kıdem tazmiantı çalışanın bir önceki seneki brüt aylık ücretinin 2 katından az olamıyor.

    Brezilya: Hizmet Süresi Uzunluğu Garanti Fonu kapsamında işveren çalışan için bankada hesap açıyor ve çalışanın maaşının yüzde 8.5'ini her ay bu hesaba yatırıyor. hesaplar ise devlet bankası tarafından yönetiliyor. İşçi, hizmet aktinin haklı olmayan bir sebeple feshi durumunda söz konusu meblağı enflasyon değerlendirmesi ile birlikte alabiliyor.

    Bununla birlikte işverenin haksızlığının ispatlanması halinde çalışan ayrıca hesaptaki miktarın yüzde 40'ını da tazminat olarak alabiliyor.
    ..."
    espresso ve tommygun bunu beğendiler.

  16. #176

    Üyelik
    13 Haziran 2016
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    falcon flash 100
    Hem işçilik, hem işverenlik yaptım.

    Önemli olan her iki taraf içinde vicdan ve ahlak sahibi olmak.

    İşveren kendini asgari ücret ile bağlamamalı imkânı varsa kazanıyorsa daha fazla vermeli.

    İşçide kendine şunu sormalı, öz eleştiri yapmalı, şu beğenmediğim maaşı bile hak ediyor muyum? Karşılığını veriyor muyum?

    Maalesef bizde ücret pazarlığı ne koparabilirim temelinde yürüyor.

    İşçi arkadaşlar işe gelmeyi ücret almak için yeterli şart olarak görüyorlar. İşe geldim maaşı hak ettim mantığı.

    Sanki işverene ilahi bir yerden para geliyormuş gibi düşünüyorlar. Ben kendi işimdeyken de yada başkasının işinde yönetici olarak çalışırken de yanımdakilere hep şunu derdim. Önce hak et, sonra iste. Sen üreteceksin, senin ürettiğini patron satacak, parasını tahsil edip senin maaşını verecek yoksa nereden parayı bulup versin?
    ..
    tommygun ve fatih.met bunu beğendiler.

  17. #177

  18. #178

    Üyelik
    21 Kasım 2016
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    RS 660, Tuareg 660
    Hazırladığın postun okunurluğuna harcadığın kadar içeriğini de okuduysan öyle olmadığını görebilirsin.
    İlettiğin hiç bir ülkede ne iş verenin ne de çalışanın elini kolunu bağlayan bir şey yok. Ya da benim yazdığımı iyi okumamışsın ya da ben iyi anlatamamışım.

  19. #179

    Üyelik
    26 Mart 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    2022 DL650A
    Alıntı killingroad adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Hazırladığın postun okunurluğuna harcadığın kadar içeriğini de okuduysan öyle olmadığını görebilirsin.
    İlettiğin hiç bir ülkede ne iş verenin ne de çalışanın elini kolunu bağlayan bir şey yok. Ya da benim yazdığımı iyi okumamışsın ya da ben iyi anlatamamışım.
    Alıntı killingroad adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    ...Bir işçinin daha iyi maaş veya çalışma şartı sunan bir iş yerine kıdemim yanar diye gidememesi kadar acıklı bir şey olabilir mi?

    Bitmiyor serbest pazarı inkarımız bitmiyor..
    Evet benim de bireysel ideallerime göre en iyi sistem değil, ama mevcut sistem bu. Patronun elini bağla, işçinin elini bağla...
    Benim yorumum ve gündemim sadece kıdem tazminatıyla ilgili. Anlayışı kıt olan benim herhalde; yukarıda yazanlardan benim anladığım kıdem tazminatını saydığın başka olumsuzluklarla aynı sınıfta ve kapsamda tutuyorsun. Bana kıdem tazminatı açısından ve esas bakımından / kavramsal olarak örneğin İspanya, Almanya, İtalya, Avusturya, Güney Kore, Arjanti ve Brezilya ile ne farkımız var açıklayabilir misin?

    Bu arada esas sorunumuz yapısal, ona katılıyorum; asgari ücret veya kıdem tazminatı esasen tartışılacak konular değil. Sistemin yapısal sorunları çözülse bunlar da mevzu olmaz zaten, çok banal konular. Esas problemler çözülse bunlar da çözülmüş olur...

  20. #180

    Üyelik
    21 Kasım 2016
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    RS 660, Tuareg 660
    Yoo anlayışın asla kıt değil, ama biraz huyun bozuk. Seninle genel olarak fikir ayrılığında olduğumuz (ama neden gerilime sebep olduğunu bilmediğim) konu çok kabaca toplumların eğitim/kanun/cezalandırma sistemiyle nasıl şekillendirilmeleri gerektiği. Yorumun ve gündemin sadece kıdem tazminatı değil ki ben de senin yazdığın İspanya'daki gelir dağılımından yola çıkarak fikir beyan etmişim. "Pazar ekonomisinde kıdem tazminatı diye bir şey olmaz" diye bir beyanım yok, aşırı absürt şeyler olmadığı müddetçe hemen hiç bir şeye böyle keskin bir yorum yapmam ben zaten. Hiç sevmediğim şeyi yapıp kişisel bir yorum yaptım, önce senden sonra okuyan herkesten özür dilerim bu kısım için.

    Pazar ekonomisine karşı abuk subuk diye kastettiğim şey Türkiye'de uygulanan kıdem tazminatı uygulaması ve çalışanın da patronun da elini kolunu bağlayan yapıda olması da sana ait ve katıldığım bir tespit. Bahsettiğin Avrupa ülkelerinin tamamında işin düzgünce yürütülmesi için yapılmış ayarlamalar ve aynı zamanda bu sistemin mantıklı olmasını sağlayacak diğer koşullar/düzenlemeler var. Almanya mesela bizdeki bir aylık ücrete yaklaşan örneklerden biri, ama 10 kişiden az şirketlerde bunun şart koşulmamasının yaratacağı katastrofik farkı teknik bir sektörde yıllarını vermiş birisi olarak çok iyi farkedebilirsin, farkındasındır zaten iğnelemek için öyle söylemedim.

    Türkiye çiftçisine modern tarım teşvikleri vermek, kendisini geliştirip dış pazara doğrudan açılmasını sağlamak yerine çiftçinin mahsulünü alan yapıda. Her şeyin içinde devletin parmağı var, ya kendisi bir aktör, ya da kendi kurduğu sistemde işlemez bir regülasyonu var. Son paragrafında söylediğini söylüyorum sadece. Zabıtanın markette fiyat kontrolü yapması, ekmek fiyatının birileri tarafından belirlenen bir şey olması gibi örnekleri bu yüzden verdim, neden dümdüz kıdem tazminatı serbest pazara aykırıdır demişim gibi anlaşıldı bilmiyorum, o yüzden samimi şekilde anlatımımda eksiklik olabileceğini düşündüm. Ya da kötü şekilde de olsa iki paragraf gibi ayrılmış bir metni, ilk paragrafın son cümlesine ikinci paragrafın girişini ekleyerek bakmamalısın.


9. sayfa BirinciBirinci ... 78910 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)