Küçük de olsa yardım etmek isteyen için...Bir çok yerde yangın var bir çok yerde kayıplarımız var ama yanlış bilmiyorsam Muğla-Antalya bölgesi en çok ağaç kaybı yaşanan bölge.;
https://www.tema.org.tr/fidan-bagisi-secenekleri
Küçük de olsa yardım etmek isteyen için...Bir çok yerde yangın var bir çok yerde kayıplarımız var ama yanlış bilmiyorsam Muğla-Antalya bölgesi en çok ağaç kaybı yaşanan bölge.;
https://www.tema.org.tr/fidan-bagisi-secenekleri
Bu yanan kızılçam ormanlarının yapısı yanmaya elverişli.Kızılçamın ömrü zaten 80 90 yıl.Kurak iklime dayanıklı olduğu için Akdeniz kıyılarında çokça görülüyor.Hayat döngüsünde orman yangını aslında doğal bir şey.Ağaç zaten içinde yanıcı kimyasalları barındırıyor.Kozalaklarıda yangını atlatacak kadar dayanıklı.Aslında kızılçam ormanında çıkan yangınla diğer türler ölürken kızılçamlar yangından sonrada yaşamını sürdürecek şekilde evrimleştiği için bir açıdan bakarsan hayatta kalma stratejisi sayılır.Burada öneml olan insan müdahlesi ile sık sık yanmaması.
Kızıl çam ormanları kendi kendini yenileyebilir yeterki biz orman vasfını yitirdi diye o bölgelere maden işletme izni yada otel yapmayalım.Yada araziyi dozerle temizleyip fidan dikmeyelim.O alanları yanmış olarak görmek insanın içini acıtsada doğayı kendi haline bırakmak gerekli yerde destek vermek gerek.
Bir yerde okumuştum , yanan yerlerde 50 den fazla maden arama ruhsatı varmış. Onlar mı yaktı, otelciler mi yaktı bilemem. Ama birilerinin çalılıkların arasına maytap - torpil serpiştirdiğini gözlerimle gördüm , yazlıkçılar ormanı dolaşıp onları topluyordu. Bilerek - isteyerek yakılıyor buralar.
https://www.youtube.com/watch?v=W5c0YIwObSo
1 yıla belli olur yangından kimin nemalanacağı. Gerekçesi de hazır olacaktır.
Yanan ormanlara girip fidan dikmek oraların ekosistemini daha çok olumsuz etkiliyor.
Zaten tema d abu alanlara girip fidan dikmiyor, orman işletmeleri yanan yerlerin doğal kendi halinde yeşermesi için gerekeni yapıyor. Zaten hiç ellenmese ertesi baharda yeşermeye başlıyor toprak altında kalan kökleren ve yangınla açılan kozalaklardan çıkan tohumlardan.
Fidan dikimi ancak yana yerler kendi kendine yeşerip bir süre gçtikten sonra araları doldurmak içn ya da zaten orman olmayan arazilerde yapılıyor.
Biz balık hafızalı olduğumuzdan.Bir kaç sene sonra yanan yerlerin akibetini düşünmez kendimde dahil belkide gider orada yeni yapılan otelde tatil yaparız. Bundan sonra gideceğim otelin yapılış yılını araştırmadan otel rezervasyonu yapmayacağım . Buda yeni kriter artık benim için.
Gerçi ormanı yakıp otel yapabilecek siyasi desteği arkasında olan bir işletmeye bizim paramız yetmez muhtemelen.
bunu diyen henüz cıkmadı, hangi gerizekalı cıkıp "yanan yerlere otel yaparlarsa otel fiyatları düşer milletimiz rahat rahat tatil yapar" diyecek acaba.
Bu tarz felaketlerin olduğu dönemlerde sosyal medya tam bir çöplüğe, dezenformasyon yuvasına, hayatında 2 satır kitap okumamış ve ikamet ettiği kentten dışarı g..ünü çıkarmamış insanların paylaştıkları komplo teorilerinin artışına sahne oluyor. Allah bu ülkeyi gerçek anlamda koruyor. Daha 8 dairelik apartman yönetemeyecek kapasitedeki boş adamların devlet kadrolarını doldurduğu, hem o cenahtan hem bizim cenahtan ahlaksız insan sayısının inanılmaz arttığı bir dönemde bu ülkenin hala ayakta kalıyor oluşu hakikaten mucize. Ulan koskoca devlet, koskoca ülke 6 günde nasıl bu yangınları söndürmeyi beceremez? Bu yangınlar terör saldırısıysa istihbarat sistemimiz uyuyor mu? Nasıl engel olamazlar? Bu kadar mı güçsüzüz?
"Hasta adam"
Oralarda sahillerdeki bütün oteller zaten önceden orman olan yerlere yapılmıştı. Yani 30 sene önce yapılmış olması zaten onun orada olmaması gerektiğini göstermiyor.
Doğaya zarar vermek konusund ahassas olan küçük işletme, pansiyon, kamping gibi tatil seçeneklerini değerlendirmek lazım.
Beyler hassasiyetinizi anlıyorum ama kim umursar sizin otelin seceresini inceleyip ona göre hareket etmenizi. Admalar kafaya koyduğu zaman 6 ayda oteli bitirip müşteriyi içeri almaya başlıyorlar. Seni beni hiç zkine bile takmayan mafyatik insanlar. Yerli halkı da üç kuruş paraya köle gibi çalıştıran bir sistem. Aman "sikortam" yatsın diye boyun eğmiş bir güruh.
Yanisi, orman orada durdukça deliren, çıldıran; ne yapsam da buradan gelir elde etsem diyen ve doğayı tabiatı zerre kadar düşünmeyen insanlardan korkulur.
Bizi kapitalist sistem mahvetti be ağalar. Oysa ki meyveyi dalından yiyen, suyu pınarın gözünden içen, her şeyin en doğalını en tazesini yiyen insanlardık. Meyveyi reyonlara, suyu şişelere doldurup satmaya başladılar. Denize bile paran yoksa girme dediler. Bunları elde etmek için de köle gibi çalışmaya zorladılar.
Sistemin kotuluklerine karsi devlet mekanizmalarini isletmeyenler sorumlu, sistemin kendisi degil. Bu ulkede olmayan/yurumeyen sey denetimin kendisi. Istedigin kadar kanun/kural/yonetmelik/genelge yap, uygulayamadigin/uygulamadigin/uygulatmadigin surece hic bir ise yaramaz.
Trafik kurallarini/yonetmeligini dusunun, her sey yazilmis degil mi, kim uyuyor? Cunku denetleyen az/yok. Sana bana kamera ile hiz cezasi, cakarlara ceza yok, emniyet seridine yok, gurultu yapanlara, drift yapanlara, tek tekercilere yok. Kim sorumlu?
"Denize bile paran yoksa girme dediler" degil, belediyeler peskes cekti plajlari ya da birileri coktu plaja, devlet/belediyeler denetlemedigi/denetlenmedigi surece bu sorunlar devam eder. Denetleyenler de genelde ya olduruluyor ya korkutuluyor vs. Kacak elektrik cezasi yazdigi icin oldurulen bir TEDAS calisani vardi, hatirlarsam yazarim ismini.
Tamam da bedava olan şeyi de bizim millet boka sarıyor.Bedava olunca çöpten geçilmiyor sahil .Hiç olmazsa makul bir fiyat olsun mekan sahibi bari temiz tutar sahili.
Sahiller sözde kamuya ait ama sahile giden araziler otellere verilmiş. 2m'lik yürüyüş yolu bile bırakılmamış.
Hadi orası otelde bu Ataköyde Katarlı firmanın sahili kapatması daha fecaat bir şey.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)