Silistre ve TCG Muavenet (DM357)
Reklamlar
-
13 Haziran 2021, 13:28
#1
Covid19 önlemleri çerçevesinde evlerimize kapandığımız şu sokağa çıkma yasağı gününde, sizlere SİLİSTRE yi tanıtmak istedim...
Silistre, aslen el yapımı bir düdük olup çok eski bir denizcilik malzemesidir.
İngilizcede "Boatswain's Pipe" olarak tabir edilir.
Özel yapısı nedeniyle çok tiz ses çıkardığından güvertedeki gürültüye rağmen duyulabilir. Bu nedenle ilk olarak 1200 'lü yıllarda ani saldırıları haber vermek için Haçlılar kullanmışlar.
1870 'li yıllarda İngilizler standartlarını belirleyip patentini almışlar. Daha sonra gemilerde bazı basit emirlerin iletilmesi maksadıyla kullanılmaya başlanmış.
(Osmanlıdaysa silistre kullanıldığına dair kesin bir bilgi yok.)
Silistrede iki nota, üç farklı ses var.
Bunlar; düz, titreyen ve şakıyan şeklinde.
Günümüz Türkiyesinde silistre, Türk Deniz Kuvvetlerinde bazı askeri personelin gemiye gelişi gidişi sırasında gelen/gideni selamlama ve gemi personelini gelen/gidenden haberdar etmek maksadıyla çalınmakta.
Sabah 08:00 den Arya Sancağa kadar, Cumhurbaşkanı, Başbakan (artık yok), Bakanlar, Yabancı resmi ziyaretçiler, Amiraller, Generaller, Binbaşıdan Albaya kadar kara/deniz/hava subayları, Birlik kumandanı commodore, Gemi komutanı, Gemi doktoru, gemiye ayak bastığında ve ayrılırken bayrağı selamladığında silistre çalınır.
Aşağıdaki resimde tipik bir Silistre görülmekte.
Keza yine kısa videoda tipik bir silistre sesi duyabilirsiniz.
Her ne kadar düdük işte desenizde, denizde her bir sesin ayrı bir anlamı var.
.
.
.
.
‐----‐-------------------------------------------------
Benim Silistre hikayem 32 yıl kadar önceye dayanıyor...
Yedek Subaylığımı Deniz Yedeksubay olarak Gölcükte yapmıştım. Görevim gereği gemilere denizaltılara girip çıkıyordum. Komutan ve doktorların gemiye giriş çıkışlarında çalınan silistrenin sesi okadar hoşuma gidiyorduki hep;
"Birgün ben gemiye geldiğimde banada silistre çalınacak der dururdum".
Diğer subay arkadaşlarda sağolsunlar gemiye girer çıkarken ağızlarıyla ıslık çalar gibi silistre taklidi yapar;
"Dikkat: Asteğmen Özben gemide. Tamam." diye şaka yollu takılırlardı
Rahmetli TCG Muavenet gemisinde çok güzel günler geçirdim.
(Denizcilik tarihimizde üç Muavenet olmuştur. Benim bahsettiğim DM357 numaralı gemidir)
6 ay kadar doclarda bakımda kaldığında ve bakım sonrası ilk deneme seyrinde hep gemideydim.
Çok severdim o gemiyi. Süperşarj buharlı bir motora sahip olmasına rağmen o zaman için bile deniz kuvvetlerinin en hızlı gemisiydi.
Üstelik Türkiye Cumhuriyeti tarafından parası nakit ödenerek alınmış ilk gemiydi. 1946 tarihli faturası gemide subay kamarasında asılı dururdu. Fatura üzerindeki meblağ 1 $.
Yanlış okumadınız Bir Amerikan Doları.
Askerliğimin son günü...
Resmi kıyafetimle gidip tüm komutanlar, dostlar, abiler, arkadaşlarla resmi/gayrıresmi vedalaştım.
Vedalaşma için Muavenete gittiğimde öğle yemeği saatiydi. Öğle yemeklerini Muavenet'in o minicik subay kamarasında yemeyi sohbeti çok severdim.
Subay kamarasındayız. Önce çorbalar servis edildi. Komutanım herzamanki gibi;
"Allah soframızı daim etsin, afiyet olsun arkadaşlar" dedi.
Gemi adetidir. Komutan afiyet olsun dedikten sonra çorbayı ilk olarak masada yaşı en küçük kim varsa o yudumlar (buda hep ben oluyorum ).
Yemek yendi, ardından herkes kamaradan çabucak ayrıldı. Bir komutan birde ben varız.
Ben diyorumki,
"Efendim kimseyle vedalaşamadım herkes gitti",
Komutanda "vedalaşırsın vedalaşırsın birazdan gelirler, gel güverteye çıkıp hava alalım" diyor.
Güverteye çıkıyoruz. Ben gördüğüm manzara karşısında şoktayım...
TCG Muavenetin bütün personeli güvertede vedalaşmak için dizilmiş. Herkesle sarmaş dolaş iyi dileklerle vedalaştık.
En son Gemi komutanımla sarıldık vedalaştık.
"Dur dedi sana bir hediyemiz var".
Baktım kadife kaplı bir kutu. "Aç içini" dedi Komutanım.
Açtım, birkez daha şoktayım...
TCG Muavenetin Silistresi, şık bir gemici düğümü eşliğinde bir plaketle birlikte elimde duruyor.
Boğazıma birşeyler düğümlenmeye başlamıştı.
Komutanın "Haydi artık yolun uzun" demesiyle doca dayalı merdivenlere yöneldim.
Son kez geminin kıç tarafında dalgalanan Ay Yıldıza döndüm, selam verdim ve merdivene adımımı attım.
O anda geminin hoparlörü açıldı ve bir Silistre koptu. Ardından da şu anons geldi.
"Dikkat, Teğmen Özben TCG Muavenetten ayrılmıştır. Tamam."
İşte o an benim kopçaları salıverdiğim andır. Bir yandan yürüyorum bir yandan hüngür hüngür ağlıyorum...
Güvertedeki personel bana selam veriyor, yan doctaki gemilerin personeli ne olduğunu anlayabilmiş değil onlarda beni selamlıyorlar, ben bir yandan ağlıyorum bir yandan selamlıyorum...
Sonra bayraklar küçüldü küçüldü ve görülmez oldu...
TCG Muavenet'in Silistresi halen bendedir ...
Özenle itinayla saklarım onu ...
Bazı günler alır yanıma,
Giderim Marmara kıyılarına.
Silistre çalarım,
Selamlarım uzaklardan gelen misafir gemileri.
Bazı günler acı acı çalar silistrem,
Sesimi duyurmaya çalışırım.
Unutmadık sizleri deriz silistremle,
TCG Muavenette şehit düşen dostlarıma ...
-------------------------------------------------------
Yukarıdaki yazı, 2010 yılında başka bir forumda yayınladığım gönderiden derlenmiştir.
Okuma sabrını gösterdiğiniz için teşekkür ederim...
Gemimizin vurulması ve şehitlerimiz, aradan geçen 30 yıla rağmen hala canımı yakıyor...
TCG Muavenet (DM357)' nin 1992 yılında Ege'de tatbikat sırasında Amerikan Saratoga gemisi tarafından vurulmasına ilişkin belgesel-haber video aşağıdadır...
.
Reklamlar
-
13 Haziran 2021, 14:01
#2
O gemide kaybettiklerimiz arasında Deniz Lisesi'nden sınıf arkadaşım da vardı. Haberi aldığımda çok üzülmüştüm.
-
13 Haziran 2021, 14:28
#3
espresso adlı üyeden alıntı
O gemide kaybettiklerimiz arasında Deniz Lisesi'nden sınıf arkadaşım da vardı. Haberi aldığımda çok üzülmüştüm.
Allah tüm şehitlere rahmet etsin...
Denizciler şehit olunca değil, unutulunca ölürler...
Onları anın ve hatırlayın...
-
13 Haziran 2021, 22:27
#4
Ben denizci olamadım ama 1995 de bir karacı oldum, halen tezkere bekliyorum.
Üstelik biz karacıların bir silistresi bile yok.;)
Tüm şehitlerimizin mekanı cennet olsun, Onları unutmak olabilecek en büyük vefasızlık tır en basit deyimiyle...
-
14 Haziran 2021, 04:18
#5
Sevgili Ufuk hocam ve espresso kardeşim önce her ikinizin sonra da bütün ülkemin başı sağ olsun.
Amerika bizim müttefikimiz imiş. Kargaların kahkahaları kulaklarımın ırzına tecavüz ediyor. Rabbim
bütün şehitlerimize rahmet eylesin. Belki biz faniler onları unutsak bile Akif müjdesini veriyor;
Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber.
Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)