Kökenin sorunu değil halen bu konuyu yanlış biliyorsunuz.
Karadeniz sebeplerden biri, ama Marmara denizi bizim denizimiz, karadeniz'den gelen var ama asıl biz bu iç denizi mahvettik bu konu su götürmez bir gerçek, bu denize biz pisliklerimizi arıtmadan boşalttık, sahillerin kendi kum ve çakıl yapısını yok edip betonla, asfatla doldurduk, sahillerini bitirdik, balıkçılarımız hunharca her balığı avladı, yani halen sanki dış güçler saçmalığı gibi karadeniz dememek lazım, karadeniz aynı iklim değişikliği gibi bir sebep, Marmara denizini kaybetmemizin sebebi Türkiye, net!
Dostum Karadeniz'e kaç tane nehir aktığını, bu nehirlere kaç ülkenin atık bıraktığını bilimsel olarak hesaba katman gerek. Sadece Tuna Nehri'ne onlarca ülke atık bırakıyor. Dinyeper'e Ukrayna, Don nehrine Rusya atık bırakıyor. Bu atıklar belli bir süre sonra Marmara'ya intikal ediyor. Dolayısıyla sonuç olarak sadece tr'yi yazmak insafsızlık olur.
Bahis mevzu organik atıkların değişmeden uzak mesafeler kaybetmesi bana makul gelmiyor. Bu tür atıkların etkileri genelde lokal olur.
90'lı yılları hatırlayanlar bilir, kolibasili tehlikesi gazetelerde epey yazılırdı. Hatta o dönem Büyükçekmece sahilde artık yosun tabakası mıydı güneşin yansıması mıydı bilemiyorum deniz yüzeyi kızıl bir tabakayla kaplı gibiydi. Ne olur ne olmaz diye minibüse binip kaçmıştık. Bu deniz salyası da öyle kolpadan birşey mi acaba?
Marmara taban yapısı itibarı ile leğen benzeri bir yapıya sahip ve bazı noktalarda çukurlar varmış okuduğum kadarı ile.
Marmaraya komsu 25 milyon insan yaşıyor ve bu insanların ve bu bölgenin tüm sanayi atıkları arıtılmadan derin deniz deşarjı denilen bir sistemle Marmara denizinin tabanındaki akıntıya bırakılıyor.
Bu akıntınında atıkları Karadenize taşıyarak seyreltilmesini ön görüyor.
Ama Maramranın taban yapıpsı leğen gibi olduğundan taban akıntısındaki atıkların akıntıyla Karadenize taşınması için önce leğenin dolması gerekiyor.
İşte o leğen artık doldu deniz tabanında çokmüş atık miktarı artık doluk oranlarını aştı.
Marmaranın ölmesinin sebebi ne Karadeniz ne küresel ısınma.Bizati bu denizin kıyısında yaşayan bizleriz.Diğerleri ikinci belki üçüncü derece faktörler.
Denizi bile öldürdük geri eski haline de dönmeyecek. Zaten ülkeyi yöneten kesim araştırmayı gerek dahi görmedi. Bizim gibi bir topluma denizi bırakın hava bile haram.
Geçen yıllarda Selanik'te dolaşıyorum , liman var sahilde , tekneleri bağladıkları yerler falan, kenarından baktım deniz nasıl diye , resmen cam gibiydi , şehrin merkezinde en kirli yeri bile tertemizdi. En son ölüdeniz'e gittim , 30 yıl falan önceki halini bilirim , resmen su artık bulanık olmuş , girilecek su değil. Çok sürmez , turizm işini de bitiririz.
Bu daha başlangıç. İnsanların azgın tüketim hırsı nedeniyle yaşadığı fanusu deli gibi kirlettiği bir dönemdeyiz. O kadar boktan bir devran ki, insanlar üreyip çoğaldıkça yeni istihdam alanları açılması gerekiyor, yeni istihdam alanları açıldıkça insanlar daha fazla üreme faaliyeti gösteriyorlar. Böylece tabiatın anasının elini öpen bir devir daim ile karşı karşıya kalmaktayiz. Bu devran nereye kadar sürecek? Tabiat artık insan yaşamına elverişli halini kaybedip bozulacak. İnsanları toplu olarak ölmeye başlayacaklar.
Dünyanın içine edip yeni yaşanabilecek gezegen aramak da insanlığın ikiyüzlülüğüdür.
Coronavirüs'ün verdiği mesajı iyi anlayabiliyor mu insanoğlu ?
1- Kalabalıklaşmayın
2- Bir araya gelip cemaatler oluşturmayın , dip dibe yaşamayın , safları sıklaştırmayın , bireysel yaşayın
3- Teknoloji ve bilimden yana olun , hurafelerden ve cahillerden uzak durun, onları kendinize yönetici seçmeyin.
Sonra bazilari diyor ki her seyi siyasete dokmeyin, nasil anlatayim ? Can Yucel'in bir lafi var "daha baska nasil anlatayim?" ile biten.
Istanbul'un bu kadar kalabaliklasmasinin sebebi insanlar degil, yonetimler. Merkezi veya yerel yonetimler. Benim gibi yillarca Izmir'de yasamis biri bile Istanbul'a gelmek, burada calismak zorunda kalmis. Niye cunku benim calistigim sektor burada maalesef. Istanbul'da 33 is bulabilirken, ayni konuda Izmir'de 3 is var benim icin. Maasini gectim, is yok bana Izmir'de.
Daha bir kac yil once Atasehir'i finans merkezi yaptilar, niye? Git Kutahya'yi yap, Eskisehir'i yap, Burdur'u yap. Oralar kalkinsin, yeni sektorler orada olussun, bankaciliga destek veren diger sirketler de oraya tasinsin. Benim gibi adamlar da oralara tasinsin, orada calissin.
Ama olmaz, rant yok Kutahya'da, niye tasinsin ki. En basit ornek bu aklimdaki, baska ornekler de cikacaktir mutlaka.
İşte ben de diyorum ki halen Karadeniz ya da Tuna ile ilgilenmene gerek yok, baş sorumlu bizleriz, bu kadar net, 30 milyon insanı veya daha fazlasını bu denizin etrafına topladık, 90'lardan beri doğru düzgün kurulamayan arıtma sistemi,%70 arıtılmamış her türlü sanayi ya da evsel atıkları doğrudan denize deşarj yapan bizleriz, biraz bilim bilsek bunların başımıza ne getireceğini bilseydik zaten marmara karadeniz etkisi olsa dahi bu kirliliği çok uzun yıllar yaşamazdı, kendi doğamıza sahip çıkmadan dış etkenleri düşünemeyiz, eğer ki biz gerekli altyapıyı kursak ve kirletmesek, toplumca doğaya saygılı olsaydık zaten dış etkenlerin etkisini net anlardık, şu an tek suçlu biziz, bu ülke. Daha halen iğrenç siyasi çekişmelerden bugün bu sorun akp ve mhp birlikteliği ile mecliste reddedildi, bu yüzden ülkenin kanserleri haline geldiler, çözüm yerine sadece sorun istiyorlar, birbirimizi geçtik arıtk ne su, ne hava kalacak bu zihniyet yüzünden.
Her gun daha eglenceli bir sirke donusuyoruz.
https://onedio.com/haber/raporlar-di...rmislar-985424
"Marmara Çevre İzleme Projesi (MAREM) kapsamında 2007-2014 yılları arasında hazırlanan yüzlerce sayfalık 9 kapsamlı rapor, Marmara’da stabil bir müsilajın oluştuğunu ve müsilajın gelecekte artacağının yıllardır bilindiğini ortaya koyuyor. "
Önceki gün Fatih Altaylı'nın konu ile ilgili yaptığı programı izleyen, anlayan oldu mu?
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)