Valla bununla kurtarabileceğimizi sanmıyorum kanaldan sonra boğazdan geçmek istemeyeceksiniz .Not alın buraya yazıyorum
16-17 senem, yilin 7-8 ayi hafta 1-2 gun istanbul/yesilkoyde denizde gecti.Babamin tekne ve deniz sevdasi sayesinde, her firsatta yesilkoy aciklarinda denizdeydik ve balik tuttuk. Taaa ki son 2 seneye kadar.
Son 2 senedir istavrit palamut lufer cok cok az. Marmara denizi artik maalesef foseptik cukurdan farksiz.
O bolgede amator balikciliktan gecimini saglayan bircok insan teknesini satti gitti. Velhasil gecmis olsun.
lüfer çok lezzetli, şundan seneler önce tanesi 10 liraya kadar düştüğünü hatırlıyorum, bolluk olmuştu ama hangi seneydi hatırlamıyorum. şimdi çok pahalı diye biliyorum ama fiyatını bilmiyorum.
lüfer yiyeceğiz millet yüzünden yiyemiyoruz, iyi halt ediyor, bu insanlar harbiden bu dünyanın kanseri.
Marmara denizinin içine ettik. 20-25 sene önce Büyükçekmece'den tekneyle açıldığımızda dandik bir çapariyle 1-2 saatte 2 torba dolusu İstavrit,Kolyoz yakalar, balığın fazlasını akrabalara dağıtırdık. bir gün Kırlangıç bile gelmişti oltaya. Peder'in kamışlı oltası ve kaşıklı lüfer iğneleri de vardı ama tuttuk mu hiç hatırlamıyorum.
fatih hocam balik yemek artik luks oldu. tuttugum istavriti ese dosta komsuya tum mahalleye dagitirdim o kadar coktu. yazik gercekten yazik.
---------- Mesajlar birleştirildi - 22:09 ---------- bir önceki mesaj zamanı 21:58 ----------
en son 2018 yilinda tuttugum son palamutlar hocam. Gecen sene tek tuk gelmisti. 2018 de her ciktigimizda 20-25 tane tutardim. vay be ne gunlermis..
https://picshack.net/ib/b5hlokLzU8
Lüfer İzmir'de tükeneli çok oldu. Küçükken yerdik. Anca küçüğü çinekop bulunuyor. Yerini levrek ve çupra aldı.
Amerika'da bol. Bluefish diye geçiyor. Çok yaygın olmadığından fiyatı bayağı iyi. Hatta buradakiler de fazla büyük, çoğu kofana. Küçüğünü bulmak gerekiyor. Lüfer çok büyüyünce tadı azalıyor. Küçük olunca da fazla kılçıklı oluyor.
Ülke olarak balıkçılığımız oldum olası rezalet durumda. Balık, denizden çıkan paradır. O yüzden denize kıyısı olan batı ülkeleri bu işi profesyonel yapıyor. Balık populasyonlari takip edilip bilgisayar modellenmesi yapılıyor, ona göre optimum kurallar belirleniyor.
Kurallarla regüle edilmezse balık çıkmaz. Yasaklar aslında hem müşteriye, hem balıkçılara, hem de balıklara yarar. Yasak olsun olmasın, her mevsim her balık bulunuyor İzmir'de, denizde varsa tabii ki.
İşin garibi balıkçılığı çalışan ve modellemesini yapabilen dünya çapında üniversite hocalarımız da mevcut. Ancak bunların araştırmalarını bir devlet enstitüsü altında destekleyip kullanılabilir hale getirme yok...
Rant varken kim niye uğraşsın vatan millet için?
Konuyla ilgili egitim almis biri olarak; bizim ulkenin nesi dogru ki balikcilik politikasi dogru olsun. Hadi dogru olsun diyelim, halkimiz ne kadar bilincli ya da bilincli oldugu halde konulan kurallara/yasaklara uyuyor ? Adama dip trolu yasak diyorsun, ben orta trolu cekiyorum diyor yalan soyluyor, aga bakiyorsun yengec dolu nasil orta trol ise. Ya da isikla girgir yasak diyorsun adam bir isik tutuyor denize sanirsin nukleer reaktorle calistirmis isiklari.
Halk olarak; gelecegini dusunmeyecek, sadece bugun kazandigi parayi onemseyecek kadar gerizekaliyiz.
Bu arada, lufer tam bir bogaz baligidir, Izmir korfezinde zaten az bulunurdu. Cipura ya da ayni aileden karagoz, isparoz, mercan gibi baliklarin Turkiye sularinda en cok bulundugu yerdir Izmir korfezi. Levrek genel olarak kiyiya yakin her yerde yasayabilir hatta pis sulari daha cok sever kendisi.
Yukarıdaki ekli yazıyı içim parçalanarak okudum.Sanırım Marmaranın o güzelliğini gören son nesil bizim yaşlardakiler.Bütün bir yaz tatili Pendik sahilinde yüzmeyle geçerdi.Evden gizlice yarım ekmek arası domates yapar tüm mahalle demize kaçardık.Akşam eve gelince annem sorardı denizemi gittiniz diye yooo derdik.Çocukluk işte duş muş ne arar denizde saçlar el yüz tuzdan bembeyaz.Bir güzel sopayı yer yarın aynı tarife yine giderdik.
O zamanlar kayıkları açığa bağlarlar yüzerek gider onlara çıkardık.10 15 metre derinlikte tabanda gezen minareli yengeçleri izlerdik.80 lerin ortalarına doğru kolibasili diye birşey duymaya başladık.Çoçuğuz ne olduğunuda bilmiyoruz kendi aramızda dipteki minareli yengeçlermi bu koli basili diye konuşurduk.
Ben öyle güzel bir Marmara denizinde çocukluğumu geçirdim.Öyle çok üzülüyorumki benim çocoğum bu güzelliği göremedi ve hiç göremeyecek ve yüzemeyecek.
Alaska, Kanada ve Norvec bu isin tavan yaptigi yerler.
On yil kadar once bir konferanstaki bir sunumda rast geldim: Herifcioglu nehrin tum hidrodinamik modelini cikarmis; yani nehrin uc boyutlu dip haritasini cikarip; suyun nehirde nasil aktiginin simulasyonunu yapmis. Yillar surmus. Bunun matematiksel ve bilgisayar muhendisligine bakan yonu, spaceX'in yaptigindan cok daha komplike...
Neden yapmis biliyor musunuz? Somonlar yumurtlamak icin durgun sulari tercih ediyormus. Herif tum nehirdeki suyun hareketini simule edince, somonlarin en cok yumurtlamayi tercih edecekleri alanlari belirlemis... Sonra bu alanlardan rastgele yerler secip, gidip kontrol etmisler yumurta var mi diye... %80 isabet etmis... Herifler olayi buraya kadar ilerletmisler.
Oyle olunca denizden milyonlarca dolarlik somon cikarmasina ragmen bitmiyor meret... Tarimi ve balikciligi kucumseyebiliyoruz; ama sirf somon dunyada 15 milyar dolar demekmis...
Nasil denetlenecegi netlestirilmeden kural konulmaz. Iyi olmanin kaybettirdigi sistemde kimseden iyi olmasini bekleyemeyiz. Adamakilli denetlenip caydirici cezalar verilse, eminim kisa surede Avrupalilar kadar kuralci oluruz.
Hayat kendi dengesini kurar :
"Aman şurda denize nazır evim olsun , milyar para vereyim, aman şu plajda denize girerim yazlık evim olsun , otelim olsun" diyenler leş kokulu evlerde oturmaya başlayınca , girecek - kıyısında oturacak deniz bulamayınca değeri düşer oraların , nüfus azalır , böylece kirlilik yaratan canlı türü de azalır , doğa kendine gelir.
Biraz uzun surer ama evet, temel olarak doga her zaman geri alir alacagini. Musilajin temel sebebi deniz kiyilarinda biriken organik atiklarla beslenen mikroorganizmalarin salgilari. Bu mikroorganizmalar normal sartlarda yararli seylerdir ancak bir sure sonra salgilari gunes isigini kesecek kadar yogun olursa deniz dibi yasamini da etkileyecektir.
Populasyonlari o kadar fazlaysa sudaki oksijeni tüketip hypoxia oluşturuyorlardır zaten. O da ekosistemin düzenli işlenmesini engeller, özellikle de farklı türlerin populasyonlarini regule edip bir arada yaşamasını sağlayan ve genellikle de ekonomik değeri olan balıkları yok eder.
Şehre yakın, etrafında yaygın tarım ve hayvancılık yapılan alanların yer altı sularının aktığı göllerde görülür genelde...
Baliklar o siralamanin en sonunda sayilir. Onun oncesinde fitoplankton (klorofil iceren plankton) -> zooplankton (hayvansal kokenli plankton) -> omurgasizlar -> baliklar seklinde bozulma yasanir.
Musilaj oksijeni bitirmez, musilaj fitoplanktonun kullanacagi gunes isiginin yuzey suyundan asagi ulasmasini engelleyebilir, bu da fitoplanktonun oksijen uretmesini engeller. Fitoplankton azalinca fitoplanktonlarla beslenen zooplanktonlar azalir, zooplanktonlarin azalmasi da diger canlilari sirayla etkiler.
Daha once de yazmistim her turlu organik atiklarin kiyilarda denize birakilmasi sebebiyle yasanir genelde.
---------- Mesajlar birleştirildi - 12:44 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:32 ----------
Konuyla ilgili haberleri takip ederken denk geldim. Haberde Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği 'nin belirttikleri sorunlar kesinlikle dogru benim gorusume gore.
https://onedio.com/haber/marmara-ve-...-goreve-984767
"
- Artan nüfus ile doğru orantılı olarak insan kaynaklı evsel atık suların tam olarak arıtılmadan denizlere, göllere ve akarsularımıza deşarj edilmesi, aynı zamanda bu su kaynaklarına yakın alanlarda kurulan endüstri ve sanayi tesislerinin atık sularını, bırakın yeterli arıtmayı, arıtma bile yapmadan atık sularını deşarj etmeleri sonucu, doğa ve eş zamanlı olarak tüm canlı yaşamı tehdit altındadır.
- Birçok uzman Marmara Denizi’nde görünen müsilajın, küresel ısınmaya bağlı olarak Marmara Denizi’nde su sıcaklığının yükselmesi ve bu bölgede sanayi, endüstri ve evsel atık sularının arıtılmadan Marmara Denizi’ne bırakılması sonucu ortaya çıktığını söylüyor.
- Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği olarak, en genç denizimiz olan Marmara Denizi başta olmak üzere, tüm deniz ve göl çevrelerinde kurulu olan atık su arıtma tesislerinin (evsel-sanayi-endüstri) bir an önce denetlenip, deşarj değerleri yasal sınırlar içerisinde olmayan tesislere gerekli yaptırımların yapılması ve bir an önce harekete geçilmesi için ilgili tüm kurum ve kuruluşları göreve çağırıyoruz."
Bir de su haber var, yeni yayinlandi. Burada da sorumlu olarak atik yonetimi gosteriliyor ki haklilar.
https://onedio.com/haber/profesor-di...en-oldu-984801
Yukarıda paylaşılan yazıda işi küresel ısınmaya bağlayıp kolaycılığa kaçılıyor deniyordu.Marmarada deniz suyu sıcaklıkları 3 derecelere kadar artmış. Çevre denizlere göre ayrışmış bu konuda.Bunun sebeb olarakta Marmaranın bulanıklık seviyesinin yükselmesi gösterilmiş.
1960 larda 15 metre olan görüş bu gün Haliçide ortalamaya katınca 1.2 metreye düştüğünden ve bulanık suyun güneşten gelen ısıyı daha çok tuttuğundan bahsediyor.
Marmara için çok çarpıcı tanımlamada denizin 1989 yılında öldüğü bu gürünen olayların ise bir cesedin çürümesine benzetmesi bence.
Bundan sonrası için eski haline asla dönemeyeceğini çok iyi projelerle belki içinde bir iki tür balığın yaşayabileceği bir deniz olabilirmiş.
Arıtma tesislerinle işin çözülemeyeceğinide şu örnekle açıklamış.Siz isterseniz atık suları içme suyu kalitesine getirip Marmara denizine bassanızda Marmara denizi çevresinden denize basılan suyun toplamı öyle yüksek miktarlardaki denizin tuzluluk oranının değiştirerek taban ve yüzey akıntılarını bozarsınız bu bile yaşamı olumsuz etkiler diyor.
ama videolardan birinde adam diyorki deniz kenarında kum olurdu ve deniz üzerindeki pisliği karaya atar ve temizlenirdi, şimdi her yer beton olduğu için deniz salyası denizin üzerinde kalıyor..
yani @hokahey dede bak 2. videoda ortalara doğru sardırıp kalan kısmı izle, adam söylüyor bunu.
Gezegenimizi koruma hakkında farklı bir yaklaşım
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)