Kamu'nun 10.00 - 16.00 çalışma saatleri arasına geçmesi
Reklamlar
-
05 Aralık 2020, 20:07
#21
Bundan 150 yıl önce işçilerin isyan etmesi ile günde 8 satlik çalışma elde edilebilmiş. 150 yılda teknoloji gelişti, 8 saatlik üretimin kat kat fazlası 4 saatle yapılabilir ama günlük çalışma saati süresi 4 saate inmedi. bu fazla üretim kime yarıyor? İsyan etmeden hak elde edilemiyor.
200 yıl öncesinde kölelik de hayet yasalara ve ahlaka uygun bir şekilde normal görülüyordu. 150 yıl önce insanların günde 16 saat çalışması da gayet yasal ve normaldi, karşı çıkanları, çalışma süresi 8 saat olmalıdır diyenleri yasal bir biçimde yakalayıp yargıladırlar, astılar öldürdüler.
Reklamlar
-
05 Aralık 2020, 20:20
#22
f0cus adlı üyeden alıntı
düzeni değiştirebilecek bir olay yok çünkü.
başını çıkaranı çekiçle çakıyolar yada levyeyle söküp atıyorlar.
sen olmazsın başkası olur mantığı işliyor.
istediğin kadar kalifiye eleman ol sadece ama sadece isyan ederek kendi çalışma şartlarını iyileştirirsin.
kendi şartları iyileşen personelde çıkıp patronun gözüne çomak sokamıyor biliyor eğer uğraşırsa ne olacağını
Mevcut düzende patrona birşey yapılmıyor, onu biliyorum. Ama kimse siyasal iktidardan bunun düzelmesini talep etmiyor veya başka birine görev vermiyorsa hallerinden memnunlar gibi geliyor.
May the Force be with McLaren Mercedes
-
05 Aralık 2020, 22:11
#23
Gruplar halinde bir hafta evden, bir hafta ofiste çalışıyoruz . Sabah 08:30 akşam 18:00 arası. Cumartesi çalışma yok ( hiç olmadı zaten).
-
05 Aralık 2020, 23:50
#24
watercolours adlı üyeden alıntı
Mevcut düzende patrona birşey yapılmıyor, onu biliyorum. Ama kimse siyasal iktidardan bunun düzelmesini talep etmiyor veya başka birine görev vermiyorsa hallerinden memnunlar gibi geliyor.
hocam bu halinden memnunluk değil
işini kaybetme korkusu
borçlarının ödeyememe korkusu
yıllarca çalıştım bir ev araba motosiklet aldım
bir şey dersem işimden olurum korkusu
benden önce başkası söylesin
bu düzen böyle gelmiş ben bir değiştireceğim korkusu
Türkiye'de çalışan 20 milyon işçinin 2 milyonu ancak sendikalı
zaten geçmişten gelen düzende sendikayı kabul eden işçiyi savunan patron/işveren sayısı çok az.
sendika üyesi işçiyi işe alabilecek özel sektör patronu 100ü geçmez.
buradaki düzen işçinin iktidara bir şey yaptırabileceği bir düzen değil terörist ilan edilirsiniz 2 günde
grev yapılabilecek bir düzen değil tutuştururlar elinize 5000-6000 lira sustururlar.
siz susmasanız ardınızdakiler susar bi başına kalırsınız.
geçmişte örnekleri bir hayli fazla
-
06 Aralık 2020, 00:13
#25
sarı yelekli gavurlar kadar olamıyoruz tüüüühhh bize
-
06 Aralık 2020, 01:09
#26
f0cus adlı üyeden alıntı
hocam bu halinden memnunluk değil
işini kaybetme korkusu
borçlarının ödeyememe korkusu
yıllarca çalıştım bir ev araba motosiklet aldım
bir şey dersem işimden olurum korkusu
benden önce başkası söylesin
bu düzen böyle gelmiş ben bir değiştireceğim korkusu
Türkiye'de çalışan 20 milyon işçinin 2 milyonu ancak sendikalı
zaten geçmişten gelen düzende sendikayı kabul eden işçiyi savunan patron/işveren sayısı çok az.
sendika üyesi işçiyi işe alabilecek özel sektör patronu 100ü geçmez.
buradaki düzen işçinin iktidara bir şey yaptırabileceği bir düzen değil terörist ilan edilirsiniz 2 günde
grev yapılabilecek bir düzen değil tutuştururlar elinize 5000-6000 lira sustururlar.
siz susmasanız ardınızdakiler susar bi başına kalırsınız.
geçmişte örnekleri bir hayli fazla
Sandık diye bir şey var. Milletin açıktan birşey söyleyip yapmamasını anlıyorum. Ama kimsenin izini süremeyeceği sandıkta da konuşmuyorsa ben millet halinden memnun derim.
-
06 Aralık 2020, 08:52
#27
watercolours adlı üyeden alıntı
Duyduğuma göre özel sektörde haftalık mesai saati, maksimum ek mesai süresi belli.
Ek mesai yaptığınızda ek mesai ücreti alıyor mu herkes, ve ek mesai sınırlarına uyuluyor mu?
şahsen bizim fabrikada ek mesai sürelerine uyuluyor ve mesai paramız tam olarak yatıyor. Maximum ek mesai süresini geçen bu aralar pek fazla olmuyor. Ben 10 senedir bu fabrikayım. Ama 15-20 senelik abilerden ablalardan duyduğum onların zamanında maximum yıllık mesai sürelerini aşan arkadaşlar oluyormuş. Ama işverene çok cüzzi bi cezası varmış. Yani maximum mesai süresinin üzerine çıkıp cezayı verip mesai yaptırmak işverenin işine geliyormuş. Ama tabi ozamandan bu zamana cezalarda bi değişiklik oldumu bilmiyorum. Gerçi olsa bile zengine ve patronlara kesilen cezalar çok cüzzi cezalar
-
06 Aralık 2020, 11:48
#28
Ne güzel. İşlerin olması gerektiği gibi olan yerler de var demek ki.
-
06 Aralık 2020, 22:09
#29
Bence kamu çalışma saatleri sürekli olarak böyle olmalı. Çünkü gün içinde mesai bitsin diye boş boş gezen çok insan oluyor. En azından bu şekilde boşta kalmazlar, kısa sürede günlük işlerini halledip mutlu mesut evlerine giderler.
-
06 Aralık 2020, 22:32
#30
LynXMaSTeR adlı üyeden alıntı
Bence kamu çalışma saatleri sürekli olarak böyle olmalı. Çünkü gün içinde mesai bitsin diye boş boş gezen çok insan oluyor. En azından bu şekilde boşta kalmazlar, kısa sürede günlük işlerini halledip mutlu mesut evlerine giderler.
Vergi dairesinden bildiriyorum. Hiç öyle boş boş oturan bir memur görmedim. Bilâkis, işten başımızı kaldıramıyoruz.
-
06 Aralık 2020, 23:07
#31
Ferit sen oto yan sanayi de ve otomobil fabrikalarına yedek parça üreten bir firmada çalışıyorsun.
Hiç bir zaman üretimin ďüşmeyeceği bir sektör . Senin patronunun da hiç bir zaman -- acep ben bu ürettiklerime nasıl bir pazar bulayım -- diye bir derdi yok. 1973 den bu güne işçi olarak çalışıyordum.
2000 de emekli oldum . Emekli olduktan sonra 16 sene daha çalıştım. Çalıştığım 40 sene içinde çok
Kıvrandim işyerimde sendika olsun diye . Nasip olmadı. İine emekli olmadan önce en az 6 senemin sigortası farklı işverenler tarafından iç edildi. Bu gün otomotiv çalışanları ülkemin en şanslı işçileridir.
Tekstil ve diğer iş kollarıysa memleketimin üvey evlatlarıdır
1988 ve 89 da kendi öz amcamın işyerinde haftanın 7 günü 12 saat çaĺıştım , cumartesi pazar bayram
seyran arife yılbaşi sıfır izin. Asgari ücret verdi bana. Hatırladıkça mezarında uyuyamasın diyorum.
Hoka dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine . Üzgünüm leyla.
-
07 Aralık 2020, 01:39
#32
bursalıali adlı üyeden alıntı
Ferit sen oto yan sanayi de ve otomobil fabrikalarına yedek parça üreten bir firmada çalışıyorsun.
Hiç bir zaman üretimin ďüşmeyeceği bir sektör . Senin patronunun da hiç bir zaman -- acep ben bu ürettiklerime nasıl bir pazar bulayım -- diye bir derdi yok. 1973 den bu güne işçi olarak çalışıyordum.
2000 de emekli oldum . Emekli olduktan sonra 16 sene daha çalıştım. Çalıştığım 40 sene içinde çok
Kıvrandim işyerimde sendika olsun diye . Nasip olmadı. İine emekli olmadan önce en az 6 senemin sigortası farklı işverenler tarafından iç edildi. Bu gün otomotiv çalışanları ülkemin en şanslı işçileridir.
Tekstil ve diğer iş kollarıysa memleketimin üvey evlatlarıdır
1988 ve 89 da kendi öz amcamın işyerinde haftanın 7 günü 12 saat çaĺıştım , cumartesi pazar bayram
seyran arife yılbaşi sıfır izin. Asgari ücret verdi bana. Hatırladıkça mezarında uyuyamasın diyorum.
Hoka dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine . Üzgünüm leyla.
2020 yılında hâlâ işçi-işveren dengesini yakalayamadik abi. Kanaatime göre 80 darbesi ile sendikal faaliyetlerin üzerinden silindir gibi geçilmiş. Sendikal hareketler komünizm ve anarşizm kefesine konularak adeta yok edilmiş. Bak sen kendin söylüyorsun, hakkımı yediler diyorsun. Güçlü bir sendika arkanda olsaydı işveren senin hakkını yiyemezdi.
Maalesef işçi sınıfı kendi haklarını kendi elleri ile işverenlere teslim etmiş durumdalar. Bugün hâlâ işçi sınıfı, sınıf bilincine sahip olup haklarını arayabilecek durumda değil. Üstelik hakkını arayan adamı da kendi elleriyle boğup yok ediyorlar. Kılışdarı sevmem ama adalet yürüyüşünde Bursa'da kendisine nah çeken işçiyi görünce hala gülerim. Bu kadar bilinçsiz bir topluluğu herkes ezmekten zevk alır
Neyse şimdi durduk yerde anarşik damgası yemeyelim abi. Bizim millet sevmez böyle şeyleri.
-
07 Aralık 2020, 08:57
#33
bugün belediye imar biriminie gideceğim, bakalım hala haksız yere para alıp yatıyorlar mı :D
azıcık kavga cıkarayım
-
07 Aralık 2020, 09:44
#34
hokahey adlı üyeden alıntı
Bir haftadır uygulanıyor. Aşırı memnun olduğum bir mevzu. Biraz yığılma oluyor ama geç gidip erken dönmenin verildiği haz paha biçilmez.
Özel sektörde durum nedir canlar?
Son derece yanlış bir uygulama. Birim zaman başına insan temasını arttırıyor ve bu da salgının hızlanması olarak bize geri dönecek. Ya kurumlar kapatılmalı , ya evden çalışma düzenine geçilmeli , ya da mesai saatleri daha uzun sürelere yayılmalı. En ufak bir bilimsel tarafı yok, gerizekalı bir şey.
-
07 Aralık 2020, 09:51
#35
Benim için değişen bir şey olmadı zaten üniversiteler kapalı :D zaten benim insanla işim yok cereyan va mı cereyan bizimoğlan kısımındayım ben :D
-
07 Aralık 2020, 09:52
#36
hokahey adlı üyeden alıntı
2020 yılında hâlâ işçi-işveren dengesini yakalayamadik abi. Kanaatime göre 80 darbesi ile sendikal faaliyetlerin üzerinden silindir gibi geçilmiş. Sendikal hareketler komünizm ve anarşizm kefesine konularak adeta yok edilmiş. Bak sen kendin söylüyorsun, hakkımı yediler diyorsun. Güçlü bir sendika arkanda olsaydı işveren senin hakkını yiyemezdi.
Maalesef işçi sınıfı kendi haklarını kendi elleri ile işverenlere teslim etmiş durumdalar. Bugün hâlâ işçi sınıfı, sınıf bilincine sahip olup haklarını arayabilecek durumda değil. Üstelik hakkını arayan adamı da kendi elleriyle boğup yok ediyorlar. Kılışdarı sevmem ama adalet yürüyüşünde Bursa'da kendisine nah çeken işçiyi görünce hala gülerim. Bu kadar bilinçsiz bir topluluğu herkes ezmekten zevk alır
Neyse şimdi durduk yerde anarşik damgası yemeyelim abi. Bizim millet sevmez böyle şeyleri.
Anarşik damgalanacak bir şey değil ki, o da komunizm gibi, kapitalizm gibi bir düşünce biçimi. Hiç kimsenin bir başka kimseyi yönetmeye yetkisinin olmadığını savunur. Temelde "kula kulluk edene yazıkları olsun" ya da "yakarsa dünyayı garipler yakar" şeklinde özetlenebilir.
150 yıl öncesinde Komunistler ve anarşistler henüz aralarında bölünmemişlerdi, 8 saatlik iş günün de Amerikada 8 saat iş günü için mücadele eden ve bunun için amerikan devleti tarafından öldürülen anarşistler sayesinde var. Ameriakada bu olayların olduğu 1 mayıs daha sonra dünya işçilerinin o zamanki henüz komunistlerin hakimiyetine tam geçmemiş enternasyonel örgütü toplantısında kararlaştırılıp işçi bayramı olarak kabul edilmiş. Tabi sonradan marksit komunistler anarşistleri dışlıyorlar, hatta sovyetler birliğinde devlete de karşı oldukları için öldürülüyorlar.
12 Eylül ve öncesinde meşhur netekim paşa yüzünden anarşistler ortalığı yıkan, kıran döken kişiler olarak gösterilmiş ama mesela meşhur yazar Tolstoy anarlistti, yine bizim çok secerek şarkılarını dinlediğimiz karadenizli Kazım Koyuncu kendini bir anarşistt olarak tanımlıyordu ki şahsen tanırdım kendisini, tanıdığım en insancıl en iyi kalpli insanlardan biridir.Anarşistleri öcü gibi görmeyelim.
-
07 Aralık 2020, 10:25
#37
Memlekette iktidar karşıtı terörist ilan ediliyor, siz anarşist olmak da normal bir şey diyorsunuz
-
07 Aralık 2020, 10:30
#38
hokahey adlı üyeden alıntı
Vergi dairesinden bildiriyorum. Hiç öyle boş boş oturan bir memur görmedim. Bilâkis, işten başımızı kaldıramıyoruz.
bulunduğum şehirdeki vergi dairesinde o kadar çok insan var ki boş boş oturan, aklınız şaşar.
bu şekilde boş insan çok fazla var, herkes öyledir, her kurum böyledir demiyorum.
-
07 Aralık 2020, 10:32
#39
espresso adlı üyeden alıntı
Anarşik damgalanacak bir şey değil ki, o da komunizm gibi, kapitalizm gibi bir düşünce biçimi. Hiç kimsenin bir başka kimseyi yönetmeye yetkisinin olmadığını savunur. Temelde "kula kulluk edene yazıkları olsun" ya da "yakarsa dünyayı garipler yakar" şeklinde özetlenebilir.
150 yıl öncesinde Komunistler ve anarşistler henüz aralarında bölünmemişlerdi, 8 saatlik iş günün de Amerikada 8 saat iş günü için mücadele eden ve bunun için amerikan devleti tarafından öldürülen anarşistler sayesinde var. Ameriakada bu olayların olduğu 1 mayıs daha sonra dünya işçilerinin o zamanki henüz komunistlerin hakimiyetine tam geçmemiş enternasyonel örgütü toplantısında kararlaştırılıp işçi bayramı olarak kabul edilmiş. Tabi sonradan marksit komunistler anarşistleri dışlıyorlar, hatta sovyetler birliğinde devlete de karşı oldukları için öldürülüyorlar.
12 Eylül ve öncesinde meşhur netekim paşa yüzünden anarşistler ortalığı yıkan, kıran döken kişiler olarak gösterilmiş ama mesela meşhur yazar Tolstoy anarlistti, yine bizim çok secerek şarkılarını dinlediğimiz karadenizli Kazım Koyuncu kendini bir anarşistt olarak tanımlıyordu ki şahsen tanırdım kendisini, tanıdığım en insancıl en iyi kalpli insanlardan biridir.Anarşistleri öcü gibi görmeyelim.
Yok ben anarşizmin kötü bir şey olduğunu söylemedim. Bizim millet sevmez öyle şeyleri dedim. Bizimkilere anarşizm desem seni taşlarlar. "Ulan bu anarşizm neymiş, nasıl bir düşünce biçimiymiş" diye açıp okuyup araştırmazlar.
Anarşizm incelediğim kadarıyla ütopik bir düşünce biçimi. Pratikte çok güzel ama uygulamaya geçince hata veren bir sistem olarak görüyorum. Anarşist düzene geçmek için aşırı derecede bilinçli insanlardan oluşan bir topluma ihtiyaç var. O da mümkün değil zaten. Bırakalım bir felsefi düşünce biçimi olarak kalsın.
---------- Mesajlar birleştirildi - 10:32 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:31 ----------
LynXMaSTeR adlı üyeden alıntı
bulunduğum şehirdeki vergi dairesinde o kadar çok insan var ki boş boş oturan, aklınız şaşar.
bu şekilde boş insan çok fazla var, herkes öyledir, her kurum böyledir demiyorum.
Hangi vergi dairesi hocam?
-
07 Aralık 2020, 11:00
#40
oldcockroach adlı üyeden alıntı
Benim için değişen bir şey olmadı zaten üniversiteler kapalı :D zaten benim insanla işim yok cereyan va mı cereyan bizimoğlan kısımındayım ben :D
vardır yine elektriğe ihtiyacı olan birkaç kişi yav üniversitelerde
kapılar komple kilitli mi?
bende mezun kartımı almaya gideyim hazır öğrenciler yokken diyordum
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 misafir)