En başta belirteyim buraya bir köprü yapılmasına karşı değilim.Hatta yıllardır gerekli olduğunu düşünüyorum.Ama bu köprüyü,buk subuk araç geçiş garantisi vererek yandaş şirketlere yaptırmak ekonomik açıdan zararlı bir iştir,devletin parasını boşa harcamaktır.Ya ya makul geçiş garantisi vereceksin yada devlet bu köprüleri kendi yapacak kendi işletecek.
Bu hattı sürekli kullanan biri olarak günlük kaç araba geçtiğine dair tarafsız bir değerlendirme yapalım.
Bu hat üstünde Lapseki ve Çardak tan Gelibolu ya feribot seferleri var.
Lapseki-Gelibolu hattında Saat 01:00-09:00 arası saat başı.Diğer saatlerde ortalama yarım saatte bir feribot seferi var.Hadi biz fazla fazla yazalım ortalama bütün gün yarım saatte bir feribot olsun.Gün boyu toplam 48 gidiş 48 geliş 96 adet feribot seferi olsun.
Çardak-Gelibolu da aynı şekilde ortalama yarım saatte bir kabul edelim.Günlük toplam geliş gidiş 96 feribot.
Bütün bunları fazla fazla yazdım.Normalde feribotlar dolmadığı zamanlar feribot bekliyor bazen saatte 1 hatta 1,5 saatte bir kalkıyor.Bayram gidiş-dönüşler hariç aşırı bir yığılmaya pek rastlamadım.
https://www.gdu.com.tr/filomuz
Şurada belirten kapasitelere göre bu hatta yolculuk yapan feribotlar ortalama kapasitesi 62.Aslında Çardak-Gelibolu hattında çalışan feribotlar daha küçük ve kapasileri 42 civarı.Ama ona da fazla fazla yazıyor yani bütün hatlarda ortalama kapasiteyi 62 kabul ediyoruz.
96+96 = 192 sefer bütün hatlarda gidiş-geliş günlük.
192 x 62 = 11.904.
Bu değer feribotlar tam kapasite saatinde kalktığı düşnüldüğünde ve benim yukarıda sefer sayılarını ve feribot kapasiteleri fazla fazla vermeme rağmen çıkan değer.Normal günlerde bu hattaki araç sayısı tahmini 6000-7000i geçmez.
Bir de ek olarak köprü tamamlandığında bir çok kişi fiyatının yükseklediğinden dolayı köprüyü kullanmayacak.Bunu da göz önünde bulundurun.
Bu veriler ışığında devlete,ülkeye ve bunların parasını vergileri ile veren biz vatandaşlara atılan kazığı hesaplamayı size bırakıyorum.
---------- Mesajlar birleştirildi - 15:34 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:55 ----------
Hadi biraz daha hesap yapalım;
Köprünün maliyeti toplam 7 milyar 145 milyon TL oda 793.888.888 Euro ya denk geliyor.
Günlük geçiş garantisi 45.000 araç geçiş 15 Euro 45.000 x 15 = 675.000 Euro günlük gelir
Bir yıl için 675.000 x 365 = 246.375.000 Euro
Köprü maliyetini yıllık geliri bölelim.793.888.888/246.375.000 = 3 yıl 3 ay
Yani Bu geçiş garantisi ile 3 yıl 3 da köprü parası çıkıyor.
Köprü 16 yıl 2 aylığına ihaleyi kazanan firma tarafından işletilecek.16 yıl boyunca geçiş garantisi ile devletin kasasından çıkacak paralar ile TAM 5 KÖPRÜ İNŞAA EDİLEBİLİYOR.Eğer devlet bu köprüyü inşaa edip işletseydi bir geçiş paraları da devletin cebinde kalacaktı.
https://www.haberturk.com/yazarlar/f...izden-odenecek
Yine cebimizden ödenecek
Yeni uyandı herkes Çanakkale Köprüsü meselesine.
Günlük 45 bin araç geçiş garantisi verilmiş.
Araç başı 15 avro olacakmış. Haberleri okuyunca zannedersin ki tüm bunlar yeni belli oldu.
Medyamız yeni anlamış olabilir ama bunlar ihale yapılmadan önce belli idi.
Bu şartlar ve bu fiyatlarla girdi herkes ihaleye.
Günde 45 bin araç. Araç başı köprü geçişi 15 avro artı KDV. Savaştepe’ye kadar uzanacak Kuzey Ege Otoyolu’nun ilgili bölümü için kilometre başına 5 avro cent ücret.
İhaleyi Korelilerle ortak olarak kazanan ise Futbol Federasyonu Başkanı müteahhit Nihat Özdemir’in şirketi Limak.
5,5 yılı yapım süresi toplam 16 yıl 2 ay 12 gün süre ile otoyolu işletecek.
11 yıl desen sadece köprüden 181 milyona yakın araç geçecek.
Araç başı 15 avro ödeyerek.
Sadece köprü için devletin garanti ettiği para 2 milyar 800 milyon avro.
Bugünkü kurla 24 milyar TL.
Bunun üçte ikisi kadar garanti de otoyol için verilmiş olsa etti mi toplam 40 milyar.
O da bugünün kuruyla.
Toplam yatırım ise 10 milyar 300 milyon TL.
Bak sen şu gelire.
Hadi onları boş verelim. Fiyat süre falan her şey bir yana, bu garanti araç sayısı mümkün mü?
Bence değil.
İstanbul’un dibindeki ve İstanbul ile Sanayi kenti Bursa’yı birbirine bağlayan, İstanbul-İzmir arası otoyolun var olmasını sağlayan Osmangazi Köprüsü dahi günlük 40 bin araçlık garanti ödeme sayısına yaklaşamazken Çanakkale Köprüsü bu garanti geçişi yakalar mı yoksa Türk milleti bir kez daha geçmediği köprüye 16 yıl boyunca para ödemek zorunda mı kalır?
Mesele bu.
Bu ihale öncesinde hem yazdım hem söyledim.
“Şu anda Çanakkale’de arabalı vapur ile karşıdan karşı geçen araç sayısı kaç?” diye sordum.
Trafiğin yoğun olduğu yaz aylarında ve bayram tatillerinde dahi verilen garantinin 10’da biri bile değil.
Benim bu soruma karşılık ilgili bakanlığın verdiği yanıt ise “Evet ama Marmara çevre yolu ile o köprüye trafik sağlayacağız.”
Köprü yapabilmek için trafik sağlamak!
İlginç bir yaklaşım.
Türkiye bu “garantili” işlerin faturasını uzun uzun ödeyecek gibi duruyor.
Sel gider kumu kalır derler ya.
Sanki öyle bir durum.
Biz bunu o gün söyledik.
Bazılarına ise öğleden sonra günaydın.
Aynen burda yolsuzluk olduğunu yapıldı diye dava edersen o işe yerel mahkemeler bakar.O köprüleri hastaneleri yolları ya yeniden yapılandırırsın yada kamulaştırırsın. Onun önünde engel yok.
Haaa gelen adama derlerse al sende şu kadar nemalan ses etme o zaman başka. Onuda o zaman konuşuruz.
Bunları hepimiz açık açık dinledik...
- Dün Sıtkı bey geldi. 10 milyon dolar getirdi.
- Sakın alma alma. Çocuk oyuncağımı bu. Ne söz verdiyse onu getirsin. Başkaları getiriyor da, o niye getirmiyor. Sakın alma kucağımıza düşecek o.
Ve umrumuzda olmadı. Olsaydı keşke... Büyük körlük.
Bu işi parasal maliyeti bir yana çevreye maliyeti çok daha beter olacak.
hadi diyelim en iyi şartlarla, en iyi maliyetlerle, devleten hiç zararı olmadan bedavadan yapıldı köprü.
O çevre hem gelibolu tarafı hem çanakkale tarafı çok güzel ormanlık arazi. Çok yol üstü olmadığından korunabilmiş.
Arada köprü olduktan sonra bu kadar korunabilecek mi? Hiç sanmıyorum.
İstanbul'da ikinci köprü yapıldıktan sonra çevresindeki yapılaşmalar belli, aynısı orada da olacak. Yazık.
Yaptırım hapis olur, mal varlıklarına el konulur, vs. Fakat bu projeye finansman sağlayanlar çatır çatır parasını alır haklı olarak. Sonuçta ihaleye onlar katılmadı. Bu çapta bir projenin de eminim finansmanının ciddi kısmı yurt dışı kaynaklıdır.
Ama mesele oraya gitmez bile. Zamanında pislikler ortaya saçıldığında Bayraktar "Ne yaptıysam Başbakan'ın talimatıyla yaptım"*dedi. Sonrasında hemen başbakan onunla görüştü ve "üzüntüden öyle söyledim" dedi. Doğru tercih. Mesele başarıyla örtbas edildi. Daha doğrusu hep beraber ülke olarak görmezden geldik.
Velhasıl Erdoğan kendisini korumak için çevresindekileri de korumak zorunda. Güç sahibi olduğu müddetçe de kimse dokunamaz kilit insanlara...
Feribot gayet eğlenceli ve uygundu sanırım motorla 15tl vermiştim karşıya geçmek için
Hani muhterem zaman zaman tv'ye çıkıp ona buna şov amaçlı atar gider yapıyor ya, işte onun yapılacağı yer tam bu noktadır. Kimseyi tanımayacaklar. Sadece bu ihaleler iptal edilmekle kalmamalı, bu işlere karışmış ve bu şekilde malı götürmüş ne kadar adam varsa hem Türkiye'deki hem de her türlü tezgahla (gerekiyorsa dış ülkeleri bile kandırabilmek için sahte evrak düzenleyerek) bu adamların dışarıya kaçırılmış tüm mal varlıklarına el koyulmalı. Zafere giden yolda her şeyin mübah olduğunu bunlardan öğrendik. Bu ülke nasıl düzelecek, eski haline gelecek deniyor ya, işte böyle düzelecek.
Alamaz kardeşim , adı üstünde "Risk sermayesi" , parasını verirken araştıracak soruşturacak , batarsa da batacak bizim sorunumuz değil. Sizce neden ülkeye artık yabancı sermaye yatırıma gelmiyor ? Anladılar eski çamlar bardak oldu , dolandırıcıların elinde patlayacak yaptıkları , uzak duruyorlar. Yapmış olan da elindekini Çinlilere , yerlilere ucuza bırakıp kaçıyor.
arkadaşlar uzun uzun hesap yapıp anlatmanıza gerek yok.
1 cümlelik mesajları algılayamayan insanların beyni error veriyor zaten
ABD Türkiye Büyükelçisi: Türkiye ABD'li ilaç şirketlerine borcunu ödemiyor, şirketler satışı durdurabilir.
önemli bir haber. ilaç şirketlerine para ödenmiyor ama konunun gövdesini oluşturan yap-işlet-devret projeleri ve "muhteşem beşli"nin aldığı ihalelerin ödeneklerinin aksatılmadığını görüyoruz.
bütün memlekete birkaç şirketi ve dolayısı ile cash-to-yukarı tayfasını beslemeye çalışıyoruz.
doların 6,85 tl limanında uzun süre tutularak merkez bankasının rezervlerinin eritilmesinde de bu durumun büyük payı olduğu söyleniyor, satılan rezervlerin çoğunun bu tayfa tarafından satın alındığına dair haberler yapıldı.
ek olarak şu haber de manidar
anlaşılan her kurum direkt olarak para kazanma konusuna odaklanıyor ve sosyal fayda konusunu es geçiyorlar.
can't be worried about that shit. life goes on man.
Milletimiz hakettiği şekilde yönetiliyor, hiç kuşkunuz olmasın.
Geçiş garantili yap işlet devretli ihalelelerde sorumlu mahkeme ingiltere de . Yani kendi yargını kendi adaletini baypas ediyorsun bu nasıl bir iştir. Aynı şey amerika yada avrupa ülkesinde olsa sorumlu mahkeme Türkiye de dense ülke ayağa kalkar bizde bürokrasi dilsiz yargı dilsiz basın dilsiz .
Şartlar o kadar saçma ki zaten.
Yetkili mahkeme İngiltere.
Ödeme dolar.
Güya yerli ve milli.
Bir de sözleşme süresince ödeme garantisi nedir? Dersin ki ben sana köprü işlek hale gelene kadar 3-5 yıl garanti veririm, sonrasına karışmam. Koskoca holdingsin, fizibilite çalışması yap, işine geliyorsa ihaleye gir, gelmiyorsa girme. Bu bedir sonuna kadar geçiş garantisi.
Asil sorun, "yap, islet, devret" modeliyle yapilan bir insa icin "gecis garantisi" gibi sacmasapan bir uygulama icad etmekte...
Eger insanlar parasini odeyebilecekse uretirsiniz. Odeyemeyecekse uretmezsiniz. Bu kadar basit. Riski bu ise giren, yani insaati ustlenen sirket alir.
Devlet garantisi verdiginiz andan riski tum vatandaslara dagittiniz demektir. Aslinda "risk" yanlis bir tabir. Cunku bu durum ihtimal icermiyor, direk "borc yuku". Iktidar durduk yere tum vatandaslari on yillarca surecek sekilde borclandirdi...
Devlet eger "hayir, ben borcumu odemeyi reddediyorum" derse, sonuclari cok daha kotu olabilir. Sonucta en buyuk ekonomiler bile dis borcla yurumekte. Turkiye devletinin milyarlarca dolarlik bir anlasmadan "yandi bitti kul oldu" deyip sorunsuz uzaklasabilecegini dusunmek biraz naiflik olur...
Ödeyemiyorum diyemez de devleti zarara uğratanlardan zararın bir kısmını tahsil edebilir, paralar yurtdışına kaçmadıysa tabii. Kaçmışsa da oy verenler kına yakar artık.
Hiç bir şey olmaz , ihaleye fesat karıştırıldığını belgelersiniz , ilgili şirketlerin hesaplarına el koyarsınız , krediyi verenlere de o adreste kaç para varsa o kadarını verirsiniz. Kendileri şirketi arayıp borçlarını alsınlar.
Iste burasi cokomelli... Ihale kanunlari kac yuz kez degistirildi? Her sey kitabina uygun yapildi. Bizzat bu ihlalleri ve kurulan duzeni kanuna uygun sekilde acik net ortaya cikarip, en basindan tutup asagiya kadar adil sekilde yargilamadan hic bir sey olmaz. Sahsen buna da cok ihtimal vermiyorum. Sonucta hic bir sey gizli sakli yapilmadi. Her sey ortada. Bakin ben bunlari yapacam dedi. Millet olarak eyvallah dedik. Dediklerini yapiyor, hepimiz de izliyoruz.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)