Türkiye ekonomisinin son 30 yılının güzel bir özeti olmuş.Vaktiniz varsa mutlaka sonuna kadar okuyun.
“Barış ve Sinem’in orta direk olma hayali..”
Türkiye ekonomisinin son 30 yılının güzel bir özeti olmuş.Vaktiniz varsa mutlaka sonuna kadar okuyun.
“Barış ve Sinem’in orta direk olma hayali..”
O dönemlerde %70 enflasyonları yaşadık 72 doğumlu ve 16 yaşından beri çalışan biri olarak.Ben 6 aylık %100 zam aldığımı bilirim .O zaman enflasyon açıkanırdı zamda alırdın şimdi açıkanan enflasyon bile palavra.
83 doğumlu olmama rağmen 90 ları iyi hatırlıyorum.Hatam varsa düzeldin siz yaşça büyük olduğunuzdan benden daha iyi hatırlıyorsunuzdur.Şu anda normalleşmiş,gelir denilince ilk akıla gelen "asgari ücret" 90 larda verilecek en kötü ücretti,çoğu kişi asgari ücrete tenüzzül bile etmezdi.Asgari ücret ile çalışan hiç kimse yoktu çevremizde.Bira ara babam her klasik Türk babası gibi çalışmazsam beni sanayiiye çırak olarak vermek ile tehtid etmişti.O zaman 16 yaşında sanayiiye yeni giren bir çırak asgari ücretin 1,5-2 katı maaş alıyordu.
90 ların tek olumsuz tarafı faizler yüzünden kredi çekip kredi ile ev,araba alınmıyor.İnsanlara para toplayıp ev araba alıyor.1993 te bizim sünnet düğünü paraları ile 0 km Broadway almıştık.Broadway o zamanın Renault'un C sınıfı arabasıydı.Şu anda tam olarak Megane'a denk geliyor.Şu anda düğün altınları ile 0 km Megane alabilen var mı çok merak ediyorum.
Özgürlüğün en büyük düşmanı halinden memnun kölelerdir.
19 yaşındayım, doğduğum günden beri bu adamların iktidarı altında yaşıyorum. Sizler belki de ülkenin iyi sayılır anlarını görmüş şanslı insanlarsınız. Bizler ise çareyi sadece ülkeden kaçmakta görür olduk. Hükümet hiçbir açıdan vatandaşına gencine güven verebilecek bir durumda değil. Spor ve sanatla uğraşmak artık tamamiyle lüks oldu. Bir spor salonuna gitmek ve sağlıklı beslenmek bize fazla görülüyor. Okumak eskiden %100 güvence sayılırken şu an hiçbir güvencesi yok. Kısacası belki de hayatı sadece çalışmak ve aslında temel ihtiyacı olan ürünleri alabilmek için bankalara iç dış olacak bir gençlik var. Sorsan bize sizin zamanınızda biz şöyleydik böyleydik derler. Türkiye bitik bir ülke ve kısa vadede de düzeleceği yok. Neyse...
Şu an bir asgari ücrete binlerce simit alınıyor. Dağılın hadi.
Dediğin gibi asgari ücretle çalışan yok gibiydi.O zaman bukadar marka da yoktu ortada.Zenginde fakirde aynı okula gider.Üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri giyerdi.Alabilecek olsa bile diğer çocuklar özenmesin diye alıp giydirilmez beslenme çantasına muz koyulmazdı.Herkes elma mandalina portakal yerdi.Bu dediklerimiz Özal dönemi ile değişmeye başladı.
Cok iyi hatırlarım. Yaşadığımız şehirdeki şeker fabrikasının işçileri memurlardan fazla maaş alırdı, ki almaliydilar bence de. Sonra beden gücü hor görülmeye başlandı.
Sonra Özal geldi ve gelsin vergiler, gelsin yozlaşma, gelsin hayali ticaret, gelsin köşe dönmece. Genç arkadaşlar KDV'nin de ÖTV gibi birden geldiğini bilemezler tabii
Gayet güzel bir yazı. Bazı ekonomik gerçekleri çok güzel açıklamış.
Eskiden her şeyin güllük gülistanlık olmadığı da aşikar. Ekonomik ve siyasi krizler, bazı bankaların binlerce vatandaşın parasını yüksek faiz vaadiyle toplayıp battık diyerek ortadan kaybolması, aşırı yüksek enflasyon vs vs...
Bu ülkede iyi gitmeyen şeyler ve olumsuzluklar hep vardı.
Ancak yazıda değinilen en doğru kısım o yıllardaki "Okursan, üniversiteden mezun olursan, başarırsın!" algısıydı. Eğitim ve tahsilli birey olmak değerli görülüyordu.
Günümüze yaklaştıkça işler değişti; "okuyup da ne olacaksın? bu devirde ya popçu olacaksın ya topçu" ve "hiçbir şey olamıyorsan siyasete gir, en kötü bir yerden bir memuriyet gelir" algısı hakim oldu.
Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Bu ülkede küçük insanların büyük gölgeleri olmaya başladı.
Doktor, mühendis, avukat, öğretmen vs. olmanın değerinin azaldığı; ihale peşinde koşan müteahhit olmanın, siyasi partilerin gençlik kollarında sağa sola yalakalık yapmanın değer kazandığı bir zamandayız. Haliyle ekonominin geldiği nokta pekte şaşırtıcı değil.
Ama en kötüsü, okumak ve başarmak isteyen zeki gençlerin hayallerinin çalınması oldu belki de...
Tam benim neslimi anlatmış. Bize "okursan başarırsın" denirdi, biz de inanırdık ve doğruydu. Şimdiyse bambaşka...
Eskiden de her şey güllük gülistanlık değildi argümanı doğru bir yaklaşım değil.Eskinin kötüsü bu günün mazereti olmaması gerek.
Doğru diyorsun bankalar bankerler yüksek faiz vaadiyle mevduat toplar sonra kaçardı.Demekki o zamanlarda da birikim yapılabiliyormuş.
Birde bu araba ev konusunda eskiden bunlar alınamazdı şimdi daha ulaşılabilir olmasından bahsediyor.Tamam doğru söylüyor ama 80 lerden 2000 ler 2010 lara teknoloji akıl almaz gelişti.Üretim adetleri çok yükselip birim maliyetler düştü.Bununda etkisi var.Biz bile iş yerinde 15 sene öncesinde 20 kişi ile günde 5bin adet üretim yaparken şimdi 6 7 kişiyle aynı üretimi 1 saate yapıyoruz.Daha otomasyona geçsen 2 kişiye düşer çalışan sayısı.
Benden bir önceki jenerasyonda orta okul mezunu daktilo kursundan 10 parmak daktilo yazmayı öğrenen bir kız direk memur olabiliyordu.
90'lar bizim jenerasyonun zamanları olduğundan dolayı oldukça iyi hatırlıyorum.
ömrünüzü ipotek etmeden ev alabiliyordunuz.
belki garip gelecek ama yiyeceklerimizi buzdolabına koyar, çamaşırlarımızı çamaşır makinesi ile yıkardık.
tüplü şofben vardı. bu arada gettoda yaşıyorduk, şehirde değildik.
bu yazının odağı maddi tabanlı olsa da daha büyük bir sorun var.
gelecek nasıl gelecek?
çocuğu olanlar bu durumu daha net anlayacaklardır.
yetiştirmeye çalıştığınız çocuğun gelecek kaygısı had safhada, toplum her şeyin değerini maddi olarak ölçüyor. bundan dolayı maddi olarak rahat yaşayabileceği bir mesleği olması gerekiyor, ayrıca meslek toplum içerisinde statü sembolüdür. bir doktor ya da hakim statüsü yüksek meslekler iken şimdilerde sosyal statüsünü yitirmiş durumda. bunun altındaki sebep ise bu mesleklerin değersizleştirilmesi.
nihayetinde kaygılarımız gün geçtikçe derinleşiyor. yapabileceğimiz uluslararası mesleklere yönlendirmek ve endüstrinin gelişmesi ile makineye yenilmeyecek meslekler bulmak.
bu da oldukça zor.
eğitimin bu kadar kalitesiz ve çağ dışı olduğu bir ülkede daha da zor.
baskın siyasi iradenin anlamakta zorlandığı konu, dünya iletişim çağında, herkes her bilgiye ulaşabiliyor.
Üniversite mezunuyum, yabancı dilim var. Hayalim yurt dışına gidip çiköfte satmak. Diyeceklerim bu kadar.
Benim orada değinmek istediğim forumda sürekli eskiye güzellemeler dizmenin de mantıksız olduğuydu. Eskiden madem her şey güllük gülistanlıktı da bu badem bıyıklar başımıza gökten zembille mi indiler?
Etki tepkiyi doğurur dostlar. Takkeyi önümüze koyup tarafsız düşünmeden bir sonuca varamayız. Bu badem bıyıklılar gelmeden önce de ekonomik sıkıntılar, o zamanın siyasetçilerinin beceriksizliği yüzünden bir gecede tepetaklak olan ekonomi ve halkı aynı günümüzdeki gibi kutuplaştırılması hep vardı.
Eskiden de kıraatanelerde William Shakespeare okumuyordu bu millet, sağcı mısın solcu mu? DSPli misin, Refahcı mı? kavgaları ediliyordu.
Günümüzde kutuplaşmanın dozu çok daha fazla arttı kabul ama bu demek değil ki eskiden her şey mükemmeldi. Yani eskiden de çiftlik banklar vardı, eskiden de fakirlik vardı, eskiden de bir kesim ezilirken bir kesim bal kaymak içerisinde yaşıyordu, eskiden de küçük işletmeler en ufak krizde, döviz dalgalanmalarında iflas ediyordu.
Dünün cahili bugünün cahili oldu, sonuç yine elde var sıfır. Üniversite mezunu aklı başında sayabileceğim çevremde görüştüğüm gençlerin abartmıyorum yüzde 70'inin çok af buyurun "hüloğğğ diyen seçmen seviyesinde kara cahil" olduğunu görmek beni daha bir kahrediyor.
Bu zihniyet ve cehaletimiz devam ettikçe, yönetenler değişse de sömürü düzeni değişmez. Bir 3 harfli parti gider başka 3 harfli bir parti gelir, değişen sadece partinin adı olur.
Önemli olan gerçekten ülkeye faydası olacak kişi ve partileri yönetime getirebilmek. Yemişim ekonomiyi, ben kıtlık çekmeye razıyım, yeter ki ilk önce eğitim sistemini düzeltecek kişiler başa gelsin. Ben sıfır araba-motor almamaya razıyım, bana bozulan adalet sistemini düzeltecek kişiler lazım.
Ama halkımızın önceliği maalesef hiçbir zaman eğitim ve adalet olmadı.
Dediklerine bende katılıyorum.Eski güzellemesinden ziyade eskiden bazı şeyler bunca zaman geçmesine rağmen daha iyiydi.
Yazının sonunda eğitim ve adalet isteğinden bahsetmişsin.Eğitim ve adalet aksaklıkları olsada günümüzden daha iyiydi.Memur devletin memuruydu. Öğretmeni polisi valisi böyle değildi.Ne kurum kaldı ne kuruluş ne de devlet düzeni.
Dünya gelişip değişiyor biz olduğumuz yerde bile saymıyoruz.Sürekli geri gidiyoruz.
Adaletin hukukun olmadığı yerde ne iş olur ne aş.Bunu öğrenecek insanımız ama baya acılı olacak.
Hocam eskiden bazı şeylerin daha iyi olduğu muhakkak. Hükümetler şimdiki kadar güçlü değildi, ülke parti devleti gibi yönetilmiyordu, kabul. Ama ordu, polis, yargı, medya çok daha bağımsız olmasına rağmen bu kurumlardan hiçbiri yetkilerini doğru kullanmadı.
Eskiden yönetim yargıya şimdiki kadar karışamıyordu da mahkemeler çok mu adildi peki? Günümüzden daha adildi onu da kabul ederim ama hiçbir zaman yargı düzgün işlemedi. Yine keyfi yargılamalar, kamuda ve orduda fişlemeler, kamuda adam kayırmalar hep oldu, sadece günümüzdeki kadar ulu orta yapılmıyordu, bu kadar basit. Şimdiki sağcılara kamuda ve yargıda adam kayırmayı öğretenler dünün solcularıdır, buda unutulmasın.
Eğitim sistemi günümüzden kat be kat daha iyiydi ama kusursuz değildi, belki yanlış yerlere çekenler olacak ama belirtmem lazım, başörtüsü sorunu diye bir sorun vardı eskiden. Başörtüsü taktığı için kamuda çalışamayan, üniversiteye gidemeyen kızlar vardı bu ülkede. Tahminim bunlar hep bilinçli yapıldı, sonucunda tüm bu etkilere tepki olarak AKP doğdu.
"Adaletin hukukun olmadığı yerde ne iş olur ne aş.Bunu öğrenecek insanımız ama baya acılı olacak." kesinlikle bu cümlene katılıyorum. Acı yoldan öğrenilmesi taraftarıyım ayrıca. Yapılan hata sonrası büyük bedeller ödenmedikçe aynı hatanın tekrar edilmesi kaçınılmaz.
Ülkecek en kısa zamanda en zor ve sıkıntılı yoldan da olsa eğitim ve adalet sisteminin önemini topluca anlamamız dileğiyle...
Arasına üçgen peynir koydurunca, bin bile etmiyor. Ne yani kuru kuru mu yiyek?
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)