Bildiğiniz Duyduğunuz Hikayeler ?
Reklamlar
-
Selam arkadaşlar. Ben şimdi başka yerden aldığım yaşanmış bir hikaye'yi buraya atıcam bu tarz bildiğiniz hikayeleriniz varsa paylaşır mısınız ?
Hasan Sabbah yalçın bir dağın tepesindeki bir adam.Kartal yuvası bir kalede oturuyor. Alamut kalesinde. Krallıkları deviren adalet dağıtan, dehşet saçan bir adam. O zamanın Selçuklu Sultanı Selahattin bu Hasan Sabbah’ın peşine kelle avcılarını göndermiş. Hasan Sabbah’ın kellesini istemiş. Gel zaman git zaman Hasan Sabbah’ın elçisi Sultana gitmiş saraya.Elçi gelmiş, Demiş ki, “Sultana bir lafımız olacak”
Sultan “Buyur söyle” demiş. Elçi bakmış şöyle, Demiş ki “Bu kalabalık olmaz”. Sultan kalabalığı göndermiş. Elçi demiş ki “bu korumalar da gitsin lafım sana” demiş.
Sultan iyice merak etmiş korumaları da göndermiş.O zaman elçi sultanın yanındaki iki kölemen korumaya bakmış.Demiş ki Onları da gönder. Sultan demiş ki;”Onları göndermem, onlar benim oğullarım, en çok onlara güvenirim. Biz üçümüz bir kişiyiz” demiş.Hadi söyle yahut ta git.
O zaman elçi o iki kölemen korumaya dönmüş demiş ki “size kılıçlarınızı çekin ve hükümdara kıyın desem ne yaparsınız?” İki adam tereddüt bile etmemiş, “Emrin olur” demiş.Bunun üzerine elçi arkasına bile bakmadan çekip gitmiş. Ertesi gün Sultan Selahattin Hasan Sabbah’ın peşine gönderdiği kelle avcılarını geri çağırmış.
Reklamlar
-
kölemenler hasan sabbah ın adamlarımıymış
-
Giriş, gelişme iyiydide sonuç?? Kıssadan hisse? Merak ettim. Ramiz Dayı'dan alıntı.
“Ezel” isimli filimde anlatılan bir konuyu aynen aşağıya aldım.
…
“-Ramiz dayı (Tuncel Kurtiz) soruyor; Hasan Sabbah’ı bilir misin?
-Hasan Sabbah; Yalçın bir dağın tepesindeki bir adam. Kartal yuvası bir kalede oturuyor. Alamut kalesinde. Krallıkları deviren, adalet dağıtan, dehşet saçan bir adam! O zamanın Selçuklu Sultanı, bu Hasan Sabbah’ın peşine kelle avcılarını göndermiş. Hasan Sabbah’ın kellesini istemiş. Gel zaman git zaman Hasan Sabbah’ın elçisi, Sultan’a gitmiş Saray’a.
-Elçi gelmiş demiş ki Sultan’a; Bir lafımız olacak.
-Sultan; Buyur söyle demiş.
-Elçi; Şöyle bir etrafa bakmış. Demiş ki burası kalabalık. Olmaz.
-Sultan; Kalabalığı göndermiş.
-Elçi demiş ki; Bu korumalar da gitsin. Lafım sana demiş.
-Sultan iyice merak etmiş. Korumaları da göndermiş.
-O zaman elçi; Sultan’ın yanındaki iki kölemen korumaya bakmış demiş ki, onları da gönder.
-Sultan demiş ki; Onları göndermem. Onlar benim oğullarım. En çok onlara güvenirim. Biz üçümüz bir kişiyiz demiş. Hadi ne söyleyeceksen söyle, yahut da git.
-O zaman elçi; O iki kölemen korumaya dönmüş demiş ki; Size kılıçlarınızı çekin ve hükümdara (Sultan’a) kıyın desem ne yaparsınız? O iki kölemen koruma tereddüt bile etmeden emrin olur! Demişler.
Elçi; Bunun üzerine arkasına bile bakmadan çekip gitmiş!“
Hasan Sabbah’ı Heredot Cevdet Anlatıyor!
“…
“Hasan Sabbah; Gençleri, karda yürüyüp izini belli etmeyen, su uyurken kendisi uyumayan, insanların içine sızan ajanlar olarak yetiştirdi. Anadolu Selçuklu devletini sırtından vurmaya başladı.
Hasan Sabbah’ın devleti ele geçirmek üzere yaptığı ayak oyunlarına, adıyla maruf, mülkün nizamını sağlayan, adaletle vezirlik yapan Nizamül Mülk dikkatleri çekti. Uyanık olun dedi. Hasan Sabbah için, bu adam milletin akıl ayarlarıyla oynuyor dedi. Hasan Sabbah’ın gözü vezirlikte değil, onun gözü devlette. Devletin bekası için bunları söylüyorum.
Akabinde ve detayında Nizamül Mülk derhal askerlerini toplayıp “Alamut Kalesini” kuşatmak için yola çıktı. Kalenin önüne geldiğinde Hasan Sabbah’a teslim olmasını söyledi. Kalenin, Nizamül Mülk’ün ordusuyla çevrildiğini gören Hasan Sabbah Selçuklu’ya beddualar etti ve teslim olmadı.
Selçuklu’nun tecrübeli veziri, Devlet suya atılan taşa benzer. Düştüğü yer tektir. Ama halkaları genişler. Sen sadece tek bir noktayı görürsün. Sen o halkaları görmezsin. İşte seni boğacak olan o halkalardır dedi.
Nizamül Mülk Gazali’yi yanına çağırdı. Gel bakalım dedi. Şu öğütlerimi iyi dinle. Bak evladım dedi; “Hasan Sabbah’ın devlete kasdetmek için meydana getirdiği örgütü biliyorsun. Biz tedbir alacağız. Takdir Allahtan. Yaşamak için elimizde bir senedimiz yok. Bu nefesi ya vereceğiz almayacağız, ya alacağız vermeyeceğiz. Biz atalarımızdan aldığımız emaneti torunlarımıza ulaştırmak için bir köprüyüz. El ele, hep beraber birlik olacağız. Bütün hainler üstümüzde ter ter tepinseler bile bu köprüyü yıktırmayacağız” dedi.
Hasan Sabbah’lar her devirde vardır ve kıyamete kadar da olacak. Dikkatli olacağız. Tedbir alacağız. El ele verip birlik olacağız. Takdir Allahtan. Hoşçakalın.
*Kölemen: Kölelerden kurulan bir asker sınıfı.
*Not: 1-Hasan Sabbah hikayesi “Ezel” isimli filimde geçiyor. Ezel, Türk Drama, Aksiyon televizyon dizisi. 28 Eylül 2009.
*Not: 2-TRT 1'de Hasan Kaçan'ın canlandırdığı Heredot Cevdet, Hasan Sabbah'ın devlet içindeki gizli örgütlenmesi
-
Hasan Sabbah'a ilgi duyanlara Vladimir Bartol'un Alamut kitabını öneririm. Oldukça akıcı bir romandır. 500sayfaya yakın bir kitap ama insan okudukça daha da çok merak ediyor. Olay örgüsü cidden iyidir ve Hasan Sabbah'ın gerçekte de yaptıklarını anlatır.
-
mavzer-i adlı üyeden alıntı
kölemenler hasan sabbah ın adamlarımıymış
Evet öyle.
-
Uzun zaman önce, çok, çok uzak bir galakside...
-
Evvel zaman içinde bir adam varmış.
Halkın karşısına çıkmış demiş ki "bakın sadece bu elimdeki yüzüğüm var. Birgün duydunuz ki ben zengin olmuşum, çalmışım demektir"
Gel zaman git zaman derken gel git gel git gel git wundebah !
-
arndiol adlı üyeden alıntı
Evvel zaman içinde bir adam varmış.
Halkın karşısına çıkmış demiş ki "bakın sadece bu elimdeki yüzüğüm var. Birgün duydunuz ki ben zengin olmuşum, çalmışım demektir"
Gel zaman git zaman derken gel git gel git gel git wundebah !
hala yüzüğü var ama
-
mavzer-i adlı üyeden alıntı
hala yüzüğü var ama
bu yüzük olayında aile olarak Sauron'u gectiler zaten.
Hatırlarsınız, birisi de amazondan titreşimli yüzük almıştı
O değil de konuyu saptırdım.
Konu acan arkadaş kusura bakmasın.
Hoşcakalın.
Anger clouds judgement and it makes us do things that we end up regretting. Things we can never take back.
-
10 Temmuz 2020, 13:23
#10
watercolours adlı üyeden alıntı
Uzun zaman önce, çok, çok uzak bir galakside...
gargamelgiller
-
10 Temmuz 2020, 14:03
#11
-
10 Temmuz 2020, 15:31
#12
Efsane veya hikayelerin bir kısmı da tarihin çarpıtılması, ahlaksızlığın saklanması için yayılmıştır. Lidya kralı Kralı Kandaules ile komutanı Gyges arasında geçen hikaye de böyledir. Gyges Kral Kandaules'i öldürüp yerine geçmiş ve karısı güzel Nizida'yı da almıştır. Aşağıdaki hikaye dilden dile, kulaktan kulağa yayılıp, canı alınan Kral Kandaules'in haysiyeti de alınmıştır. İşbirliği yaparak onu ortadan kaldıran komutan Gyges ve Nizida'nın şerefi aklanmıştır.(benim kanaatimce)
http://www.mugladevrim.com.tr/kose-y...-nizida-nysa--
-
10 Temmuz 2020, 15:56
#13
güzel bitane hikaye verdı ama konuşmaları tamamen unuttum.
o yüzden anlatamıcam. yarım yamalak anlatıp bilen biri çıkar belki ama anlatışımla rezil olmak istemem.
ama özeti şu
aynı dili bilmeyen iki kişi oturup işaret dilleriyle konuşurlar
konuşma esnasında biri şarap çıkartır biri elma çıkartır
biri yeri işaret eder biri yukarıyı işaret eder
ikisi farklı şeyleri konuşmuştur ama farklı anlamışlardır
---------- Mesajlar birleştirildi - 14:56 ---------- bir önceki mesaj zamanı 14:45 ----------
---------------------
aklıma gelen başka bi hikayeyi yazabilirim ama.
bir gün bir hattat evden apar topar çıkar acil yetişmesi gereken bir yer vardır.
o dönemde ücret karşılığında insanları diğer yakaya geçiren kayıkçılar vardı.
hattat hemen bir kayığa atlar ve karşıya geçerler.
hatta evden acele ile çıktığından yanına para almayı unutmuştur.
kayıkçıya şöyle der.
"çok özür dilerim evden aciliyet ile çıktığım için yanıma para almayı unutmuşum.
bunu telafi etmek için ben size bir -vav- çieyim der."
kayıkçı şaşkındır ve yüzü düşük şekilde peki der.
hattat boş bir kağıda vav çizip altına imza atar ve kayıkçıya verir.
akşam olur ve kayıkçı kahveye uğrar.
arkadaşları ile sohbet esnasında başına gelen olayı anlatır.
kahvedekilerden biri hat yazıları ile yakından ilgilendiği için kayıkçının yanına gelir ve
kağıdı görebilir miyim der.
kayıkçı üstünde vav yazılı olan kağıdı çıkartıp gösterir.
kağıdın altındaki imzayı gören adam.
"bu çok ünlü bir hattatın imzasıdır. bu kağıdı falanca yere götürüp satarsan sana para verirler. der...
kayıkçı söylenilen yere gider ve kağıdı gösterir bunu satmak istediğini söyler.
gittiği yerde kağıdı kayıkçıdan satın alırlar ve kayıkçıya verdikleri ücret kayıkçının 6 ay çalışıp kazandığı paradan daha fazladır.
gel zaman git zaman aradan aylar geçer.
aynı hattat aynı kayıkçıya rastlar.
gene karşıya geçerler.
hattatın bu sefer parası vardır ve borcum ne kadar diye sorar..
kayıkçı hattatı tanımıştır ve şöyle der..
"ne borcu canım, bi vav çiz yeter" )
-
10 Temmuz 2020, 16:51
#14
İlk bahsettiğinizin Nasreddin Hoca fıkrası var.
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)